Kronik hastalıklar tetikleyicisi ne demek? Biz beslenme uzmanları açısından da önemli olan bu terim inflamasyon denilen bağışıklık sisteminin çökmesi sonucu kendini gösteren olumsuzluklar zincirine verilen ad. Normalde herhangi bir enfeksiyon, yaralanma ve travma sırasında vücut kendi iç mekanizması ile sağlıklı dokuların korunması için T ve B lenfositleri adlı maddeleri üreterek patojen mikropların öldürülmesinde önemli rol üstlenir. Enfeksiyonlar sırasında kan yağları artar, glikoz olmayan maddelerden glikoz üretimi başlar ve kas proteinleri yıkımı kendini gösterir. Katabolik hormonların üretimi hızlanır ve insülin direnci başlar. Ve araştırmalar ateroksklerosiz denilen damarlarda sinsi ilerleyen kalp hastalığı, insülin direnci ve hızlı yaşlanmanın temelinde güçlü inflamasyonun yani iltihaplanmanın olduğu yönünde işaretler vermektedir.
Bu kronik hastalık tetikleyici durumu önlemenin anti-inflamatör diye nitelendirdiğimiz bazı yiyeceklerle olumsuz durumu tamamen tersine çevirme ihtimalimizin de yüksek olduğu bilinen bir beslenme bilimi gerçeği olarak karşımıza çıktığını görüyoruz. Doğru besin seçiminin birçok hastalıktan koruyucu etkisi olduğu gerçeği üzerinden yola çıkarak yapılan araştırmalar bazı süper yiyeceklerin kanserden depresyona Alzheimerden römotoit artirite kadar birçok vücudun iltihaplanması sonucu oluşabilecek hastalıklara geçişi de önleyebileceği bildirilmektedir.
Genel olarak inflamasyon sonucu oluşacak kronik hastalıklardan koruyan beslenme taze sebze, meyve, kuru yemişler, kuru baklagiller, taze balık ve taze zeytinyağından oluşan bir beslenmenin üstünlüğü olduğundan bahsedilmektedir. Buzdolabınızı kontrol edin ve kronik inflamasyonun vücutta sürekli olmasını sağlayan şekerli gazlı, tatlandırıcılı gazlı ya da gazsız içecekleri, beyaz undan yapılan tüm besinler, beyaz ekmek, beyaz şekeri, işlenmiş etler ve oda sıcaklığında katı formda olan tüm hayvansal yağları mutfağınızdan uzaklaştırın. Böylece yaşlanma ile oluşabilecek kronik hastalıklara da ilk darbeyi kendi iradeniz ile buzdolabınızda vurmuş olursunuz.
İnflamasyonu yok eden yiyecekler; taze domates, taze kayısı, çilek, taze yaban mersini, elma, marul, ıspanak, portakal, kiraz, ceviz, badem, sardalye, ton ve somon balığı, zeytinyağı ve karalahanadır. Bu yiyecekler içerdikleri omega 3, E vitamini ve çeşitli antioksidanlar sayesinde inflamasyon belirteci olan kandaki CRP denilen maddenin de yükselmesini önler. Harvard Tıp Fakültesi Halk Sağlığı profesörlerinden Dr Frank Hu, bu besinlerin sadece inflamasyona bağlı kronik hastalıklardan korunması değil daha kaliteli yaşam ve yaşlanma öncüsü belirtilerin de geriletilmesi için oldukça önemli olduğunu belirtmektedir.
Haftanın Merak Edilen Sorusu: Bal, çocuk ve yetişkin beslenmesinde önemli bir yeri olan doğal yiyecektir. Ancak bal ile ilgili bazı konularda hala kafa karışıklığı devam ettiğini gözlemlemekteyim. Bu karışıklıkta genelde satın alındıktan sonra balda olan bazı değişikliklerden dolayı olduğunu algılamaktayım. E-postalarıma sıklıkla düşen 3 ana konuya açıklık getirmek istiyorum.
• İlk soru balın kristalleşmesi ile ilgili. Kristalleşen balın bozulduğuna inanılır. Oysa ki yaygın kanının aksine, gerçek bal bazen kristalleşir. Bu, bozulduğu anlamına gelmez. Kristalleştiği haliyle de tüketilebilir; besin değerini kaybetmez. Balı kristalleşme öncesindeki kıvamına getirmek mümkündür: benmari usulü (bir kabın içinde, suyla doğrudan temas ettirmeden) ısıtmak, kristalleşmenin çözülmesi için yeterlidir.
• İkinci soru ise petek balının gerçek bal olduğu konusudur. İster petek, ister süzme olsun, gerçek balı sahtesinden ayırmak, son derece zordur. Kıvamına ya da rengine bakarak, koklayarak, hatta tadarak balın gerçeğini sahtesinden ayırt etmekse neredeyse olanaksızdır. En doğru, sağlıklı ve emin yol, laboratuvar analizidir. İleri teknoloji ile donatılmış laboratuvarlarda deneyimli uzmanlarca yapılacak analizler, gerçek balın sahtesinden kuşkuya yer vermeyecek biçimde ayırt edilmesini sağlar.
• Petek bal yiyememekten ve bulamamaktan şikayetçi olanlarda kafa karışıklığı oldukça fazla. Petek bal tüketicide gerçek bal algısı yaratıyor. Hâlbuki balın petek halinde olması, onun gerçek bal olduğunu kanıtlamaz. Kovana konan şeker şurubu vb. maddelerin arılar tarafından bala dönüştürülmesi ile de petek bal elde edilebilir Öte yandan petek balda analiz etme zorluğu vardır, petek balın analizi pratik ve ekonomik değildir. Tüketicilerin her petek balı, gerçek bal olarak algılamaları yanlıştır. Petek balların hepsi sahtedir denemez ancak süzme ballar kontrollü, petek ballar kontrolsüzdür denebilir. Bu tür petek ballar çiçeklerin, bitkilerin, doğanın tadını, şifasını içermezler. Unutulmamalıdır ki her süzme bal petekten gelir ama her petek bal gerçek değildir.
Haftanın Merak Edilen Sağlığı İyileştirici Formülü: Bu hafta sizlere susamlı yulaf kraker tarifimi vereceğim. Tadı biraz simidi biraz da tuzlu çöreği andıran bu lezzet tok kalmanızı sağlayacak sağlıklı bir atıştırmalık. Mutfak robotuna yulaf kepeğinden boşaltın. İçine az yoğurt, süt, kabartma tozu, zeytinyağı, 1 adet yumurtanın akını koyarak hamur haline getirin. Ayrı bir yerde 1 yemek kaşığı pekmezi sulandırın ve içine bolca susam dökün. Hamurları halka halinde şekil verip bu pekmezli sosa iyice bulayıp yağlı kağıt konulmuş tepsiye dizin. Önceden ısıtılmış fırında 200 derecede pişirin. Az yağlı peynir ile servis edin.
Haftanın Merak Edilen Mekanından Sağlıklı Seçimler: Dünyanın saygın otel zinciri St Regis 118 odası ile İstanbul’un en gözde semti olan Nişantaşı’nda yaklaşık 1 ay önce açıldı. Dünyada yaklaşık 40 ülkede bulunan St Regis giriş katta St Regis Brasserie ve çatı katında da Spago adlı Boğaz manzaralı restoranı mevcut. Restoranın barı ve terası görülmeye değer. Ben Pazar günümü St Regis Brasserie’de küçük arkadaş grubumla öğleden sonra keyif yapmak için ayırmıştım. Hem menüye göz atacak hem de otelin spa hizmetleri hakkında bilgi alıp denemek istiyordum. Öncelikle brasserie hem girişte açık alanda bulunan masaları hem de içerideki modern mimarisi ve oldukça sıcak ortamı sayesinde oldukça zevkli olmuş. Pazar günü Nişantaşı sakin olmasına rağmen burası gayet kalabalıktı. Kendimize içeride yer bulduktan sonra öncelikle ortaya ithal peynir tabağı (menüde olmamasına rağmen bizim için hazırladılar), taze roka ve taze çeri domatesi isteyerek hafif bir başlangıç ile sohbetimize başladık. Çok aç olmamama rağmen zaman ilerledikçe menüden denemek istediğim lezzetler olduğunu fark ettim ve kırmızı mercimek çorbası istedim. Çorba naneli sos ile lezzetlendirilmiş ekmek ve yoğurt ile servis ediliyor. Tadı muazzam. Başlangıçlar, salatalar, sıcak alternatifler, ana yemek ve sandviçler herkesin rahatça bulacağı alternatiflerle dolu diyebilirim. Menüde salatalarda; keçi peynirli ıspanak salatası, sıcak başlangıçlarda ızgara hindiba soslu karides, ana yemeklerde fırında soğan püreli tavuk ve sandviçler içinde de ızgara sebzelerle hazırlanmış sandviçin en düşük kalorili olduğunu sizlerle paylaşabilirim. Ben çorbanın üstüne keçi peynirli ıspanak salatasını tercih ettim. Pancar, kuşkonmaz ve balla tatlandırılmış salata da açık ara lezzeti önde idi. St Regis Brasserie günün her anını zevkle geçirebileceğiniz bir yer olmuş. Lüksün içinde rahatlığı yaşayabileceğiniz bu brasserie bence Nişantaşı’mıza çok güzel bir soluk aldırdığını söyleyebilirim. Nişantaşı’na uğradığınızda St Regis’e de uğrayıp soluklanmayı unutmayın derim.