An'da kalmak… Geçmişten pişmanlık duymadan, gelecekle ilgili endişelenmeden, sadece o anda olana odaklanmak. O an her ne yaşıyorsak, "iyi" veya "kötü" diye etiketlemeden, yargılamadan yaşamak...An'da kalmak, yani zihnin ve düşüncelerin gözlemcisi olabilmek, sadece izleyici olup müthiş bir farkındalık hali yaşamak. O an her ne yapıyorsanız tüm enerjiniz ve dikkatinizle o eylemin içinde olmak demek; fiziken neredeyseniz, zihnen yani düşüncelerinizle de orada olmak. Peki neden an'da kalamıyoruz?
Zihnimiz sürekli çalışır, üretir, düşünür. Bu sebeple düşünceler her zaman belirecektir. Egomuz bize mutlaka “şunu bir düşün” diye bir öneride bulunacaktır. Düşünmek önemlidir fakat düzenleyebilmek ve kontrol edebilmek gerekir. Çünkü birçok kişi dalıp gitmekten, şu anda yapmakta olduğu işe odaklanamamaktan ve zihin yorgunluğundan şikayetçidir. Ancak o düşünceyi takip edersek, işte bu an’da olmadığımızın göstergesidir çünkü “an’da kalmak, düşünmek yerine hissetmektir.” Ve bununla ilgili atılacak ilk adım “fark etmek”tir. Dikkatiniz dağınıksa, sıklıkla dalıyorsanız veya zihniniz sürekli bir şeye takılı kalıyorsa, bunu fark edin. An'da kalmak isterken diyelim ki bir düşünce geldi; “Bu ay sonuna kadar projenin yetişmesi lazım, yoksa işimden olabilirim, nasıl yetiştireceğim?” İşte bu düşünce geldiği anda tam bunu fark ettiğinde dur! Gelen düşünceyle mücadele etme, sen o düşünceden çok daha güçlüsün... Sadece derin bir nefes al ve o sırada önünde bulunan ve sana kötü bir çağrışım yapmayan bir nesneye odaklan. O nesneyi incelemeye başla, rengini, dokusunu, en ince ayrıntısını...Daha sonra bak bakalım etrafta başka nesne var mı, aynı şekilde onu da fark et, incele, deneyimle. İşte an'dasın.
An'da kalmak için duyularınızdan yardım alın. Kendinize sık sık neyin kokusunu aldığınızı, neyi tattığınızı, etrafınızda nelerin olduğunu, hangi sesleri duyduğunuzu fark ettirin. Bunu alışkanlık haline getirdiğinizde, normalde fark etmediğiniz pek çok şey olduğuna şaşıracaksınız...
An'da kalmak için dikkat etmemiz gereken bir diğer yol, aynı anda birden fazla iş yapmamak... Birden fazla işi aynı anda yapmaya çalışmak, anda kalmayı zorlaştırdığı gibi, kaygı düzeyini de arttırıyor... Aynı anda sadece tek bir işle meşgul olmaya özen gösterin. Gerekiyorsa kendinize bir çizelge yapın, kısa molalar ekleyin ve işlerinizi organize edin ama bunu muhakkak yapın. Çoğumuz yemek yerken televizyon izleriz, sohbet ederiz, telefona dalarız, birşeyler okuruz. Bunlardan vazgeçip, sadece yediğiniz yemeğe odaklanın, lokmalarınızı fark edin ve yediğiniz yemekten haz almaya çalışın, onu geçiştirmeye değil, yani yemek yemeyi bir meditasyon haline getirin. An'da kalmak için güzel bir başlangıçtır, yeme düzenini değiştirmek; bundan faydalanın.
Nefese odaklanmak, an'da kalmanın en önemli yollarından biridir. Sadece nefesinize odaklanın, bunun için kendinize 3-4 dakikalık bir süre ayırın ve aldığınız/verdiğiniz nefese dikkatinizi verin. Bunu günde iki kere yapmaya özen gösterin. Nefesinize odaklanmak, bedensel rahatlama sağlamasının yanında, zihninizi de gevşetecektir.
Hayatımız, anlardan oluşur. O anların içini nasıl doldurmak istediğiniz tamamen size bağlı. Öncelikleriniz vazgeçilmezleriniz; sizi siz yapan her ne ise onlarla bütünleyin o anları ki yaşamanın nefes alıp vermekten ibaret olmadığını hissedin. Lao Tzu'nun çok güzel bir sözü var: “Depresyondaysanız, geçmişte yaşıyorsunuz. Eğer endişeliyseniz, gelecekte yaşıyorsunuz. Ama huzurluysanız, şu anda yaşıyorsunuz...”