Bir İtalya hikayesi anlatıldığında her zaman söz güneylilere gelir. İtalyan ekonomisini kuzeyden yönetilse de gündemi Sicilyalılar belirler. Godfather serisi, Gattopardo hatta isminden de anlaşılacağı gibi ‘Sicilyalı’ gibi filmlerde de güneylilerin geleneklerini hangi ülkede olursa olsun sürdürebildiğini anlatır. Filmlerde aksiyon ve drama için mafya unsurları bolca kullanılsa da gelenekler hep o kalabalık aile yemeklerinde anlatılır. Sicilya’yı gerçek anlamda anlamanın yolu mideden geçiyor…
Hemşerisinden özel mönü
Büyük Roma İmparatorluğu’nun öncesi ve sonrasında her daim ilk elden çıkan bölge olmuştur çizmenin güneyi. Dolayısıyla her gelen kendi kültüründen bir parça bırakıp gittiği için mutfak kültürleri Anadolu’muz gibi çok çeşitlidir. Genel İtalyan mutfağından çok Afrika, Arap ezgilerinin Akdeniz’le harmanlanmış hali gelir tabaklara. Four Seasons Bosphorus’un İtalyan şefi Sebastiano Spiriveri’nin de kökenleri Sicilya’dan. 3 yıldır İstanbul’da yaşayan, bizden biri olan Spiveri özellikle tedarik konusunda bizim şefler kadar uzman. Geleneksel Sicilya yemeklerini düşününce Türk mutfağıyla birçok konuda kesişiyor. Bunu farklı bir etkinliğe dönüştürmek isteyen Sebastiano, hemşerisi, çocukluk arkadaşı Giuseppe Pappalardo’yla birlikte geleneksel bir Sicilya mönüsü kurguladı.
Gattapardo’nun sevdiği yemek
Mönünün başlangıçları arasında bulunan Beccafico usulü Sardalya balığı hem Boğaz’ı hem Sicilya’yı hissettiren bir lezzet olmuş. Çam fıstığı, kuru üzüm ile sarmalanan sardalyanın portakallı rezene ile servis edilmesi damakta kontra tatlar hissettiriyor. Mönüde diğer bahsedilmesi gereken unsur ise meşhur Gattopardo ve Godfather serilerinden hatırladığımız geleneksel ‘Maccheroni Timbale’ var. Sicilyalıların elle yemeyi tercih ettiği bu yemeği Spriveri – Pappalardo ikilisi son derece şık bir sunumda dana etli yahni ve bezelye ile hazırlıyor. Balık çorbalı, Trapani’den baharatlı kuskus, ağır ateşte pişirilmiş sığır eti rulosu ve ricotta tart diğer denenesi lezzetler. İkilinin bu mönüsü 28 Şubat’a kadar Aqua restoranda olacak…
Yeni nesil Steak
Sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın saygı duyduğu bir et uzmanı Cüneyt Asan. ‘Etin profesörü’ lakaplı Cüneyt Usta, Türkiye’deki et kültürünü belki de evlerden restoranlara gerçek anlamda taşıyan ilk isimdir. Bostancı’daki kasaplar çarşısından çıkan bu başarı hikayesi önce kebap ve köfte anlayışına büyük bir standart getirirken, Steak House konseptleri ise restoran dünyasının son 10 yılına damga vurdu. Bugün etle ilgilenen; meşhur olan Özgür Şef, Nusret, Gürkan Şef, Süleyman Dilek, Hikmet Adıbelli gibi isimler Günaydın markasında, Asan’ın tedrisatından geçmiştir. Steak trendini Türkiye’de başlatan Cüneyt Asan şimdilerde yeni bir hazırlık içerisinde.
Yanına İtalyan şef Vincenzo Scocchia‘yı alan Asan geçenlerde yaptığı yeni nesil denemeleri tatmamız için benimde içinde bulunduğum küçük bir grubu Etiler Günaydın Steak House’da ağırladı. Henüz bunları nasıl değerlendireceğine karar vermediği için detaylı yazmamamı rica etse de ben dayanamayıp biraz ‘spoiler’ vermek istedim…
Sıcak servis edilen ‘carpaccio’
Mesele levrekten yapılmasına alıştığımız ceviche’yi dana iliğinden yaptığını düşünün. Harry’s döneminde Giuseppe Cipriani’nin keşfettiği Carpaccio’nun sıcak servis edilse nasıl olur. Steak tartarın eski usul yumurta sarısıyla gözünüzün önünde çırpılıp ekmek üzeri servis edilmesi. Ben buna benzer lezzetleri deneyimleyip Cüneyt Asan’ı tekrar takdir ettim. Bu tip denemeleri ne zaman, hangi konseptle yapacağını merakla bekliyorum…
Evlerde yeni trend ‘kırmızı halı’
BAFTA, Grammy, AMFAR derken bu hafta da bolca kırmızı halı fotoğrafı gördük. Hazır Oscar da yaklaşmışken bir kırmızı halı haberi de ben vereyim dedim. Tabii benimki biraz dekorasyon dünyasını ilgilendiriyor. Trendsetter’lar 2016’da ev dekorasyonunun gözdesinin kırmızı halılar olacağını müjdeliyor. Kutlama ve törenlerdeki düz renk kırmızı ufak motif dokunuşlu, vintage tasarımlar bu yıl çok satılacak. Halı konusunda dünyanın en önemli adreslerinden birinin Kapalıçarşı olduğunu düşünürsek bölge esnafı bu gelişmeye epey sevinecektir.
Kısa kısa
- Chicago Vincent Van Gogh’un yatak odasında konaklamak ister misiniz? Chicago- River North’da tasarlanan özel odada Vincent Van Gogh’un Arles’te resmettiği yatak odası kopyalandı.
- Türk Hava Yolları’nın dünyada yayınlanan Superman vs Batman Dawn of Justice reklamının etkisi gün geçtikçe büyüyor. Hala izlemeyen varsa; multi-milyarder Bruce Wayne( Ben Affleck) ve Lex Luthor (Jesse Eisenberg) çizgi roman şehirleri Gotham ve Metropolis’e şehirlerini anlatarak çağırıyor. Business Class uçarken Türk çayı ve Türk kahvesi tercih etme detayı da turizm için güzel bir jest olmuş.
- Spor eğitmeni Murat Bür sağlıklı beslenme üzerine bir kitap çıkardı. Az kalorili yemek tariflerinin olduğu kitabın ismi “Murat Bür’le mutlu tarifler” oldu.
- Haftanın en konuşulan daveti Fransa Başkonsolosu Murriel Domenach’in ev sahipliğindeki ‘Amour Lab’ etkinliği oldu. Gecede sarayın ortasına kurulan mutfakta Shangri La Bosphorus şefi Oliver Pistre’nin lezzet şovu akıllarda kaldı.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
MAÇKA’DA ‘ALP’ HAVASI
Türkiye'ye gelen ilk büyük otel zinciri markalarından biridir Maçka'daki Swissotel The Bosphorus
ÇIRAĞAN’IN ‘ÇİKOLATA’ KAPLI PAZAR BRUNCH’LARI...
Son teknolojinin akıllı mimarilerle değerlendirilmesiyle otelcilik lüks algısını her geçen gün yeniden tanımlasa da klasikleşmiş ‘Palace’ ruhundaki otellerin yeri her zaman ayrıdır.
CENTİLMENLERİN GİZLİ MEKANI
Şu sıralar dünyada çok popüler olan gizli girişli kulüpler ülkemizde de oldukça ilgi görüyor. Pizza Emirgan’ın içerisinde yer alan Gizli Kalsın, açıldığından bu yana popülerliğini koruyor. Bir başka farklı girişli konsept Le Baron da kısa sürede İstanbul elitlerinin en çok konuştuğu mekanlardan biri olmayı başardı.