"Çocukluğumdan beri anne olmanın hayalini kuran biriydim. Tam da hayal ettiğim gibi oldu her şey. Sadece ben normalde 'control freak' bir insanım ama enteresan bir şekilde Luca'yla ilişkimde bu yanım çok ortaya çıkmıyor. Daha sakin, sabırlı ve huzurluyum onunlayken" diyen Dila Tarkan Doğruer ile evinde bir araya geldik.
Anne olunca hayatın ciddi anlamda boyut atlıyor. Bence bu, her anne için farklı ama benim hayatımdaki en büyük değişim, daha düzenli ve programlı bir hayata geçiş ve sorumluluklarımın iyice artması oldu. Her anımda düşünmemi gerektiren bir birey daha var.
Dans ederek vakit geçirmeye bayılıyoruz. İkimiz de müzik dinlemeyi ve dans etmeyi çok seviyoruz.
Çocukla annenin akıl sağılığı için iyi bir düzen çok önemli. Bu düzeni bence ilk gün itibarıyla kurmak anneyi oldukça rahatlatıyor. En yakın arkadaşlarımdan biri doğumdan hemen sonra düzen kurmaya yardımcı olan bir hemşire tavsiye etmişti, onu sorgulamadan dinlemiştim. İyi ki dinlemişim, şu an bütün hamile olan arkadaşlarıma ilk söylediğim şey, doğum sonrası bir hemşirenin eve gelip 3-5 gün, hem düzen kurmanıza hem de her şeyi öğrenmenize yardımcı olması oluyor.
Ruh halim her gün değişiyor, biraz değişken bir yapıya sahibim, o nedenle aslında genelde anlık ruh halime göre giyiniyorum. Önceden pek kararlaştırmıyorum çünkü kararlaştırdığım bir kıyafeti o gün moduma göre giyinmek istemeyebiliyorum. Benim modumu çok etkiliyor giydiğim kıyafetler.
Influencer'lık aslında yeni jenerasyonun reklam aracı olarak görülüyor. Hem bütün hayatımızla herkesin önündeyiz, hem de değiliz. Hem her şeyimiz çok açık ama aslında sadece gösterdiğimiz kadarını yansıtıyoruz. Çok keyifli görünen ama bir yandan da gerçekten çok zor olan bir iş. Bunun, bu işin içine girmeden anlaşılabileceğini düşünmüyorum. Ben iş birliklerimde gerçekten kullanacağım veya halihazırda kullandığım markalarla iş birliği yapmaya çalışıyorum. Bir yerden karakterimle ilintili olan veya benim hayat değerlerimle benzer değerlere sahip olan markalarla iş yapmaya özen gösteriyorum. Sevdiğim ürünler ve markalarla iş birliği yapıyorum. En dikkat ettiğim kriter bu. Normalde kullanmayacağım bir ürünün reklamını yapmam. Beni bu meslekte manevi olarak en çok ne tatmin ediyor; savunduğum değerlerin fark ediliyor olması, kişiliğimle, karakterimle ve hayat tarzımla bazı insanlara ilham olabilmek, onların biraz da olsa hayatlarında bir yere dokunabilmek... Bu benim için en tatmin edici ve mutluluk verici şey.
Sosyal medya bazen çok toksik olabiliyor. Ben Instagram'ı aslında daha çok arkadaşlarımı ve sevdiğim sayfaları takip etmek, bazı trendlere güncel kalmak için kullanıyorum. Çok fazla da bu platformda vakit geçiren bir insan değilim açıkçası, daha çok kendi koyacaklarımı koyuyorum, birkaç tane post'a bakıyorum ve çıkıyorum. Dediğim gibi şu an aslında biraz bir şeyleri öğrenmek için de kullanıyorum. Artık bu reels'larla beraber birçok bilgi paylaşılıyor. Annelikle ilgili, insanlıkla ilgili, hayvanlarla ilgili öğrendiğim böyle çok şey oldu. Hoşlandığım konularla ilgili okuduğum, izlediğim videolar oluyor. Gelen toksik ve kötü yorumlarla ilgili de bazen engelliyorum o kişileri, bazen direkt siliyorum bazen de 2-3 yorum görüp bakmadan geçiyorum. Negatif yorumlar açıkçası ruh halimi eskiden çok etkiliyordu ancak sonradan fark ettim ki çoğu kötü yorum yazanların aslında problemi ben değilim, kendileriyle ilgili problemleri yüzünden bana saldırıyorlar. Bunu fark ettikten sonra biraz daha rahatladım. Kimi zaman geliyor yazılanlara gülüp geçebiliyorum ama kimi zaman da kendimi iyi hissettiğim bir günde değilsem -ki hepimiz insanız hepimizin bin bir türlü günü oluyor- ruh halimi etkileyebiliyor.
Gerçekten ruh sağlığımızı koruyabilmek en büyük lüks haline geldi. Ben bunun için farklı çalışmalar yapıyorum. Bilinçaltı terapisine gidiyorum, bir dönem meditasyon yapıyordum. Annemin Bodrum'da bir retreat merkezi var, orada farklı çalışmalar yapıyoruz. Aile dizilimi gibi çalışmalara ve enerji, nefes terapilerine katıldım. Ben bu tarz terapilerden çok iyi geri dönüşler aldım. Bana iyi geliyor ve kendimi anlamamda yardımcı oluyor. Onun dışında da ruhuma iyi gelen ve beni mutlu eden hobilerimi, aktivitelerimi yapmaya çalışıyorum. Spora ve şan dersine gidiyorum ki bu beni çok mutlu ediyor çünkü şarkı söylemeyi çok seviyorum. Dans etmek benim için en büyük terapi, dans bu hayatta en sevdiğim şeylerden bir tanesi ve hani deli gibi gözükebilirim ama evde son ses müzik açıp kendi kendime saatlerce dans ettigim o kadar çok zaman olmustur ki... Artık daha fazla kendime vakit ayırmaya çalışıyorum. Hayat hem çok kısa hem de bu yoğunluk içinde kendimize vakit ayırmayı unutuyoruz. Bu tarz şeyleri kendim için yapmazsam zaten ben hayatımın geri kalanında da verimli olamam.
Luca'nın gülüşü diyebilirim. Onun kahkahasına bayılıyorum, aşırı mutlu ediyor beni. Peanut ve Astro ile geçirdiğim vakit, onlarla ve Luca'yla yürüyüş yapmak, birlikte kaliteli vakit geçirmek... Dağhan'la spora gitmek ve ailece vakit geçirmek beni en mutlu eden şeyler aslında.