2014 yılında da dünyada en çok konuşulacak mevzuların arasında “gıdanın geleceği” ya da “geleceğin gıdaları” ön sıraları alacağa benziyor. Son 20 yıldır olduğu gibi yine geleceğin gıdaları üzerine kafamızı yoracağız anlaşılan… Baştan söyleyeyim, dünyada yükselen trend olarak tanımlanan “yerel” ve “doğal” olanın kıymetini bilmek daha da önemli hale gelecek…
Yönetim Kurulu Üyesi olduğum Mutfak Dostları Derneği’nde sık sık gündeme gelen konulardan biri de yeme-içmenin geleceği. Hakeza Slow Food Hareketi de gıdanın geleceğini tartışıyor, hem de bütün dünyada… Dernek Başkanımız Ahmet Örs’e göre, “Glokalleşme” diye bir şey var. Bizim “Yerellik ve yöreselliğin yükselişi dediğimiz şeye Örs, “glokalleşme” diyor ve ekliyor: “Lokal ürünler, mahalli yemekler büyük kentlerin restoranlarında şık tabaklara yansıyor. Buna paralel olarak globalleşme de aynı yoğunlukla mutfaklarda kendini gösteriyor. Refahtan payını alan kesim arttıkça, dört duvar arasından kurtulup sınır ötesini tanıma eğilimi de güçleniyor. Komşu adalardan başlayıp, ulusal havayolumuzun komşu kapısı haline getirdiği en ücra ülkelere kadar giden, “uzaktaki” yerel ve yöresel mutfaklarla tanışanlar az değil. Hakiki Meksika yemeğinin tadını, Çin mutfağında ne kadar bol sebze kullanıldığını, İtalya’nın kuzeyi ile güneyindeki yemekler arasında büyük farklar olduğunu bizzat yaşayıp, fırsatını bulduğunda anlatanlarla hep karşılaşıyorum. Bu tür dünya görmüş, bilinçli restoran müşterileri, profesyonel mutfakların her telden çalmalarından hoşlanmıyor; restoranlardan daha uzmanlaşmış mutfak konseptlerine yönelmelerini bekliyor.”