Lara Mutlu - [email protected]
Fotoğraflar: Emre Karataşoğlu
Sheraton’da mutfak stajım esnasında pastaneye aşık oldum ve pastacı olmaya karar verdim” diyen Hilal Özdek’in dört sene önce açtığı La Patisserie Lune adlı pastanesinden içeri girer girmez kendinizi Paris’in ara sokaklarında bir cafe’ye girmiş gibi hissediyorsunuz. Mekanı ve şefi daha yakından tanımaya karar verdik.
Nasıl bir eğitim aldınız?
Bilkent Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra Doors grubuyla çalışıp daha sonrasında kendi iş yerimi İstanbul’da açmaya karar verdim.
Bu işle ilgili sizi en çok heyecanlandıran şey nedir?
Hayatta yapmayı en çok sevdiğim hobimi iş haline dönüştürmek beni sekiz senedir işe giderken hala motive ediyor ve heyecanlandırıyor. Misafirlerimin yarattığım lezzetleri tattıklarında gözlerindeki parlama ve ses tonlarındaki mutluluk benim için günü kurtaran tek şey.
La Patisserie Lune adı nereden geliyor?
Mekan ismini benim adımdan alıyor. Fransız pastanesi olduğu için ismini de bu dilde ‘ay pastanesi’ olarak aldı.
Mekanınızın en önemli özelliği nedir?
Mekanımın benim için en önemli özelliği, misafirlerimin geldiklerinde kendilerini Fransa ya da Viyana’daki cafe’lerde gibi hissetmeleri. Çalan müzikler, renkli porselen fincanlar, altın varaklı büyük aynalar... Dört yıldır tüm samimiyetleriyle nerdeyse haftanın altı günü gelen misafirlerim var.
Buraya gelenlerin mutlaka denemesi gereken lezzetler neler?
Ürünlerin hepsi günlük ve taze olarak çıkıyor. Buraya gelenlerin denemesi gereken en popüler ürünüm makaronlar ve dacquoise. Bu iki ürün glutensiz ve bademden yapılıyor. Özellikle düğün ve nişanlar için en çok tercih edilen ürünlerim.
Size en çok ne ilham veriyor?
Aşk! Duygularımla üreten biriyim.
Mekanınızın dekorasyonunu kim yaptı? Dekorasyonu yaparken nelere dikkat ettiniz?
Ablam Bahar Tokcan, iç mimar. Bana nasıl bir yer istiyorsun dediğinde; romantik bir yandan eğlenceli, heyecanlandıran, misafirlerin oturunca kalkmak istemedikleri samimi ve Avrupai bir yer demiştim. Tam olarak da böyle oldu.