Jennifer Garner: Bu filmi geliştirdim, yapımcılığını üstlendim. O yüzden tam olarak benim hayatımın içinden geliyor. Amy Krouse Rosenthal'ın yazdığı kitabı üç çocuğumla da okudum. Ama özellikle de ortanca kızım Seraphina kitaptaki fikre bayıldı. Kitaptan ilham alarak biz de Evet Günü'nü hayata geçirmeye karar verdik. İlk başladığımızda üç yaşındaydı, şu anda 12. Yani dokuz senedir devam ediyoruz.
Edgar Ramirez: Jennifer beni filme katılmaya davet ettikten sonra 2019 sonbaharında çekimlere başladık, o Noel'de ailemle bir günü biz de "Yes Day" ilan ettik. Tekrar hepimiz aynı ortamda bulunma şansına sahip olduğumuzda kesinlikle bir kez daha yapmayı planlıyoruz.
E.R.: Çok fazla kullanmadım.
J.G.: Şaka mı yapıyorsun?
E.R.: Evet, evet hatırladım. Ağaçtan düştüğüm sahnede dublör arkadaşımdan biraz yardım aldım.
J.G.: Kablooey oyunu zorluydu. Edgar dondurmalarının hepsini kendisi yedi.
E.R.: Bunun için dublöre ihtiyaç duymadım.
J.G.: İnanılmazdı.
J.G.: Bence bu biraz da şans. Sen ne düşünüyorsun Edgar?
E.R: Evet kesinlikle. Şanslıyız Jennifer'la kimyamız tuttu; birbirimizi çok seviyoruz, yakın arkadaş olduk. Yakın ilişkisi olan kişileri canlandırsanız da çalıştığınız herkesle böyle olmuyor. Jennifer'la paylaştığımız pek çok değer var. Ben Venezüellalıyım o ABD'li ama ailemize ve ilişkilerimize bakış açımız çok benziyor. Tanıştığımız ilk andan beri kendimi ona çok yakın hissediyorum.
J.G.: Sette bu çocuklarla nasıl başa çıkacağımız konusunda da birlikte bayağı kafa yorduk. Birinin annesini canlandırdığınızda ve sette en çok iş 11 yaşındaki çocukla ise çok fazla enerji oluyor. Julian Lerner inanılmaz yetenekli. Bir gün ellerinin üstünde yürüyebilir misin dedim ve yaklaşık iki dakika yürüdü. O bir Broadway bebeği; tap dansı yapabiliyor, şarkı söyleyebiliyor... Her şeyi yapabilir, sabit kalmak dışında. Jenna Ortega inanılmaz bir ablaydı.
E.R.: Jenna'nın ailesi de geniş, o yüzden alışık kardeşlerle olmaya.
J.G.: Sadece ekranda görünen çocuk oyuncular değil onların dublörleri de vardı sette. Etrafımızda bir sürü harika çocuk vardı. Biz şanslıydık, çekim dışında da beşimiz birlikte vakit geçirdik. O çocukları gerçekten çok seviyoruz.
E.R.: Daha önce hiç gitmediğim bir yere beraber uğradık. Kendi peluş hayvanını yapıyorsun orada, giydiriyorsun. Daha önce hiç öyle bir mağazaya gitmemiştim, bayıldım.
J.G.: Build-A-Bear'den bahsediyor. Edgar bir maymun yaptı.
E.R.: Jennifer maymunumun adını Dolce & Banana koydu çünkü maymunu giydirmem neredeyse bir buçuk saat sürdü. Daha önce komedi yaptım ama bu tür bir film yapmak çok güzel bir deneyimdi. Her günüm çok mutlu geçti.
J.G.: Bir araba yolculuğumuz geldi aklıma. Utah'da bir ulusal parka gittik. Oğlum Samuel'i ateş karıncaları ısırdı, küçüktü ve çok huzursuz oldu. Sanırım yaklaşık beş saat daha arabayla gitmemiz gerekiyordu. Yakınlardaki bir resort oteli aradım, dolu olduklarını söylediler. Nasıl bir oda olursa olsun dedim ve sonunda bir yer verdiler. Küçük bir havuz vardı ve bacakları kızarmış oğlumu soktum. Kendini daha iyi hissetti.