Temmuz ayında Kattegat Denizi'nde Türkiye rüzgarı esecek. Bize biraz fikrin doğuşundan yaratımına uzanan süreci anlatır mısınız?
Kathryn Oskay: Sorunuzun ilk cümlesini duyunca ne kadar şanslı olduğumu hissettim. Arizona'da küçük bir şehirden gelen biri için Osmanlı ve Viking kültürleri arasında köprü kurmak kulağa rüya gibi gibi geliyor. Gerçeküstü bir şey gibi. Ne mutlu ki hayat bana böyle bir pencere açtı. Lisa ve ben en başta ABD'de böyle bir etkinlik yapmayı planlıyorduk. Yani Türk modasını ve tasarımını özel etkinliklerle ABD'ye tanıtmayı. Bu yılın başında, Amerika'dan İstanbul'a geri döndüm. Lisa da Danimarka'dan dönmüştü. İkimiz de İstanbul'u çok özlemiştik. Türk sanatı, modası ve tasarımı için yenilenmiş bir tutkuyla doluyduk. Her şeyi bir kez daha, en baştan yaşamak gibiydi. Nişantaşı'nda bir akşam, sohbeti yeniden alevlendirdik. Söz Danimarka'ya geldi. Bir "eureka" anı oldu. Bu, çok daha az gidilmiş bir yoldu, daha orijinal bir fikirdi. Marka yaratıcısı arkadaşlarımıza anlattığımızda gözlerinde çok daha büyük bir parıltı oldu. Ve sonunda bu işi İskandinavya'da başlatmaya karar verdik.
Lisa Resling-Halpern: Geçmişte, sanatçılara uluslararası bir sahne vermek için Global Views'ı yarattım. Kathryn ile tanıştığımda, konseptin tüm zanaatkarlara genişletilmesi gerektiği benim için çok net hale geldi. Fikrimi çok daha ileri götürebilecek biriyle tanıştığım için çok şanslıydım. Oturup, Global Views'un yörüngesini çizdiğimiz gün muazzam bir gündü. Kathryn ile tüm ilgi alanlarımızı birleştirebileceğimiz bir yapı kurduk. Ortaklığımız sayesinde yeni bir enerji buldum. Hayat size her gün bu fırsatları vermiyor.
Nasıl bir program bizi bekliyor?
K. O.: Program epey heyecanlı! "Showcase" 2 ve 3 Temmuz'da iki günlük "davetlilere özel" alışveriş etkinliğiyle başlıyor. Davetli listesi; İskandinav sanat, iç tasarım ve moda dünyasının önemli isimleri ile trendsetter'lara odaklı. Etkinlik, Türk ve Danimarka kültürünün bir füzyonu olacak. Bir Danimarka bahçe partisinin rakı masasıyla buluştuğunu düşünün...
L. R. H.: İkonik bir otel olan Hornbaekhus, 5 Temmuz'daki halka açık etkinliğimizin mekanı olacak. İstanbul tasarımının en iyilerini orada tanıtabileceğiz. Türk Büyükelçiliği'nden coşkulu bir destek aldığımıza dair yeni bir onay aldım. Ekselansları Büyükelçi Hakan Tekin'in, müzisyenlerin, şeflerin, eski Parlamento üyeleri ve bakanların içinde olduğu kıymetli Türk-Danimarkalı misafirlerimiz olacak.
Türkiye'ye taşındıktan sonra Türk modası ve tasarımından oldukça etkilendiğinizi söyl üyorsunuz. Türk modasında sizi bu derece etkileyen ne oldu?
K. O.: Çok güzel bir şaşkınlık yaşadım. İstanbul, dünyanın en şık şehirlerinden biri. Tartışmasız. Birçok Amerikalı bunu bilmez. Amerika'ya her gittiğimde İstanbul'a gitmiş birileriyle tanışıyorum. İstisnasız, her seferinde söz buradaki modaya, insanların giyim kuşamına geliyor. Amerikalılar, Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu'nun izlerini, dünyanın en önemli tarihi yerleri olan Truva'yı, Efes'i, Kapadokya'yı görmek için Türkiye'ye gelir. İstanbul'un bir moda merkezi olduğuna dair en ufak beklentileri yoktur. Lisa ve ben bu durumu çok konuştuk. Bence bu projenin tohumu bu fikirdi. Türk modasını ve tasarımını dostlarımıza, toplumlarımıza ve bağ kurduğumuz şehirlere götürmek istiyoruz. Beni en çok neyin etkilediğine gelirsek... Düğün modası! Türkiye'de düğün modası rakipsiz! Türk kadınlarının -bir düğüne katılırken- şakası yoktur!
L. R. H.: Türkiye'ye ilk geldiğimde bu şehrin benim için anlamlı olacağını hemen hissettim. Çok gençtim, 90'ların sonuydu ve sadece şehrin tarihine değil, modaya da aşık oldum. Etiler'de Şamdan'da Derimod, Hakan Yıldırım, Arzu Kaprol, Zeki, Vakko, Dilek Hanif kombinasyonlarıyla dans ettim. Ulus 29'a gittim ve İstanbulluların tarzına hayran kaldım. Türkiye'de bir moda sırrının şıklık tarzının içinde olduğumu hemen fark ettim. Avrupa ve ABD'deki arkadaşlarım en büyük moda ortamının Türkiye'de yaşandığını bilmiyordu. Eski ve yeninin, Doğu ve Batı'nın birleşimini, Adler'den Osmanlı esintili takılar ve şık çağdaş tasarımlar giymeyi sevdim. Hala da yapıyorum.
Sahne alacak markalar arasında Dice Kayek, Kısmet by Milka, Jaquette by Elvan, Anim Living, Oye Swimwear, Boho Loves Elif Mısırlı da var. Bu markaların öne çıkmasının özel bir nedeni var mı?
K. O.: Bu markaların bu etkinliklerde çok iyi karşılanacaklarını düşündük. İlk göze çarpan şey buydu. Küratörlük perspektifinden bakınca, markaların Türk tasarımının derinliğinin ve çeşitliliğinin mükemmel bir mikro-temsili olduğunu düşünüyoruz. Her marka, belirli bir nişi, en üst düzeyde temsil ediyor. Bu markalar, temmuz ayında Kopenhag'ın lüks tatil cenneti Hornbaek için biçilmiş kaftan.
Bu davetle ilgili sizi en çok ne heyecanlandırıyor?
K. O.: Bütün düzeneğin ve vibe'ın eğlence üzerine kurulması! Çok sevdiğimiz, gerçekten harika bulduğumuz markaları Danimarka'ya getiriyoruz. Bu şahane bir durum. Lisa'dan öğrendiğim şey, Danimarka ve Türkiye arasında çok fazla benzerlik olduğu. Bu etkinlik bize bu benzerlikleri vurgulama fırsatı verecek. Farklılıkları değil, kültürel benzerlikleri vurgulamak... Hayatta anlamlı bir şey yapmak için küçük bir şans.
L. R. H.: Doğrusunu söylemek gerekirse, Türk tasarımını Danimarka'ya getirmek benim için büyük bir onur. Türkiye'de o kadar çok çeşitlilik var ki dış dünyanın yeterince keşfetme şansı bulamadığını hissediyorum. Umarım küçük bir şekilde, buna biraz daha odaklanabiliriz. Uzun zamandır Türk zanaatkarlarının hak ettiği alkışı alamadığını hissediyorum. Ben Türkiye'de çok sıcak karşılanan bir Danimarkalı Amerikalıyım. Hayatımın dokusunu birleştirme fırsatına sahip olmak bir zevk.
Sanat ve moda dünyası adına bu etkinliği nerede konumlandırıyorsunuz?
L. R. H.: Global Views, aslında yerel sanatçılara uluslararası bir platform sunmak için yaratıldı. Şu anda yaptığımız tam olarak bu. Kathryn ve ben, ikimiz de "yabancıyız" ve bu, belli bir yükümlülük duygusuyla geliyor. Türkiye bizi çok sıcak şekilde karşıladı. Türkiye'nin sunduğu her şeye ışık tutmanın hayati önem taşıdığını düşünüyoruz. En muhteşem yaratıcılardan bazılarıyla tanıştık ve yeteneklerini öne çıkarmak istedik. İstanbul modası dünyanın en iyilerinden. Bursa'dan Türk ipeğine ve güzel ikata bakın. Bu ülke tasarım dünyasında çok büyük etki yarattı. Bir etkinlik de Dan sahil mimarisi çekiciliğini yaşatan Horbaekhus Otel'de gerçekleşecek.
Bir "hygge" yani rahatlık ve huzur mabedi olan bu durakta neler olacak?
L. R. H. : "Hygge", diğer dillere çevrilmesi zor bir kelimedir. Daha çok, kişinin çevresi ve diğer insanlarla olan rahatlık, sıcaklık ve memnuniyet hissidir. Konsept, hayatın güzel anlarına odaklanmak ve onlarda gerçek bir neşe duygusu bulmaktır. Bu, sizin de diğer insanlara nasıl hissettirdiğinize, paylaşılan anlara ne kadar değer verdiğinize de çevrilir. Hotel Hornbaekhus, bu konseptin mükemmel bir kesişim noktası. Gerçek Danimarka tasarımıdır, bu nedenle "hygge" içine işlemiştir.
Bu etkinliği, küratörleri olarak birlikte organize ettiniz. Beraber çalışmanın en güzel yanları neler oldu?
K. O.: Bir tutkuyu iyi bir dostla paylaşmaktan, bir misyonu birlikte gerçekleştirmekten daha güzel bir şey yok. Harika oldu.
L. R. H.: Hedeflerinizi ve isteklerinizi paylaşan yakın bir arkadaşınızla çalışmak gerçek bir hediyedir. Her konuda hemfikir olmayabiliriz, ancak önemli olan her şeyi birlikte yaparız. Büyük resim üzerinde hemfikiriz. Bu projeye çok değer veriyorum çünkü bizi karşılıklı odaklanma ile daha da yakınlaştırıyor.
Türk yaratıcılığının zengin mirasını Batı'ya tanıtmak, köprü kurmak için attığınız bu adım oldukça değerli. Gündeminizde farklı projeler de var mı?
L. R. H.: Evet! Bu sadece başlangıç. K. O.: Kasım ayında Washington DC'de bir etkinlik ve ocak ayında Kopenhag Moda Haftası üzerinde çalışmaya başladık. Bizi izlemeye devam edin. Yoğun bir sonbahar olacak.