Safilo'nun tarihini koruyarak aynı zamanda yenilikçi bir yaklaşımı benimsediklerinin altını çizen Angelo Trocchia ile çok sevdiği İstanbul'da bir araya geldik.
Gözlük alanında global bir şirket olan Safilo'nun vizyonunu nasıl değerlendirirsiniz?
Safilo'nun iyi olduğunu düşündüğüm ilk şey, gözlük sektöründe en eski şirketlerden biri olmamız, bu çok yaygın olmayan bir şey çünkü gözlük tarihinin aslında Safilo ile başladığını düşünüyorum. Aile şirketinin bu fabrikayı dağın üzerine inşa ettiği tarih 1878. Safilo'nun fabrikayı oralara inşa etmesinin sebebi lensleri üretmek için temiz suya ihtiyaçları varmış, bu yüzden fabrikayı oraya kurmuşlar. Dolayısıyla bizim köklü bir tarihimiz var fakat asıl mesele, daima yenilikçi olmaya çalışan bir şirket olmamız, bu yüzden benim görüşüm uzun tarihimize saygı göstermek bir yanda daima farklı bir bakış açısıyla geleceğe bakmaya çalışıyoruz. Yenilikçi bir bakış açısıyla farklı şeyler yapmaya çalışıyoruz, "Dünyayı en iyi haliyle gör" diyerek çıktığımız bu yolda insanlara dünyayı gerçekten farklı bir şekilde göstermeye çalışmak gibi bir amacımız var ve bu da bizim vizyonumuz.
Uzun bir geçmişe sahip olduğunuzu söylediniz. Bu mirası korurken bir yandan da yeniliğe teşvik etmeyi nasıl başarıyorsunuz?
Evet bence bu bir meydan okuma. Safilo küresel bir oyuncu çünkü 40 ülkede varız ve 40 ülkede insanımızın olması çok kıymetli. Bu tarzda çok fazla şirket yok. Türkiye, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Güney Afrika, Singapur her yerde ekiplerimiz var. İtalya'da da koleksiyonları tasarlayıp geliştiren neredeyse 200 kişi var. Bu organizasyon sayesinde, her zaman tarihe saygılı olmaya çalışıyoruz. Kişisel olarak Safilo'nun en iyi koleksiyonları tasarladığını düşünüyorum ve bu yüzden de Padova'da bu kadar büyük bir ekibe sahibiz. Ayrıca bir ekibimiz de New York'ta bir ekibimiz Şangay'da var. Bu bir kombinasyon. Güçlü yerel takımların olması çok önemli. İtalya'daki ekiple beraber bu kombinasyon sayesinde tarihi ve yeniliği dengelemeye çalışıyoruz ve ayrıca inovasyon açısından da dijitalleşmede büyük bir adım attık, genç yetenekli insanları ekibimize dahil ettik. Son dört yılda dijitale birçok yatırım yaptık. Portland ve San Diego arasında neredeyse 50 kişilik bir ekibimiz var hepsi pırıl pırıl gençler ve hepsi tüketiciye doğrudan hizmet veren her şeyi takip ediyorlar. İtalya'daki ekibimiz de adeta tüm nesillerin birleşimi. Bir kısmı yılların tecrübesini, deneyimini ortaya koyuyor. Bir kısmı ise üniversiteden yeni mezun dijital dünyanın tam içindeki gençler. Bence işleyen bir karışım bu.
Gözlük endüstrisindeki trendler için neler söylemek istersiniz?
Öncelikle, yeni trendlerin coğrafyaya göre değiştiğini ve farklı hızlarla ilerlediğini gözlemliyoruz. Genel olarak, stil üzerine daha fazla odaklanılıyor, logolar daha küçük hale geliyor ve Titanyum tasarımları ön plana çıkıyor. Bugüne kadar birçok ses getiren iş birliklerine imza attınız yakın zamanda yeni sürprizleriniz var mı? Safilo olarak her zaman yaratıcı iş birliklerine imza atıyoruz. Bildiğiniz gibi, birkaç ay önce David Beckham ile ses getiren bir süresiz lisans anlaşması imzaladık. Bu yılın ilk çeyreğinde yeni sürprizler için çalışıyoruz ve bunları en kısa sürede duyuracağız.
Sürdürülebilirlik alanında neler yapıyorsunuz?
Yaptığımız şey, gerçekten detaylı bir eylem planına sahip olmak, düzenli olarak sürdürülebilir malzeme ve CO2 azaltımı. Yani, şu anda yalnızca bunu yapan oldukça iyi bir ekip var. Ancak benim için sürdürülebilirlik konusunun tüketici için artık tek bir markadan bağımsız olarak, markanın arkasında etik bir şirket olduğunu bilmenin daha da önemli olacağına inanıyorum. Birçok markayı bünyemizde bulunduruyoruz. Tüketici bir markadan ürün alırken arkasında ne olduğunu bilmek istiyor. Etik ilkelere sahip oldukça güçlü bir şirketiz ve sürdürülebilirlik konusunda ciddiyiz.
Gözlük endüstrisi oldukça rekabetçi. Hem marka değerini koruyup hem de kaliteyi sürdürmek bunu nasıl başarıyorsunuz?
Bence yaptığımız en iyi şey çok iyi bir ekibimizin olması. Padova'da büyük bir ekibimiz var, New York, Milano ve Şangay'da tasarım stüdyomuz var. Carrera, Boss, Etro, Tommy Hilfiger gibi birçok markayı bünyemizde bulunduruyoruz bu bizim için çok kıymetli. İş birliklerimiz de aynı şekilde. Türkiye ekibimiz Tommy Hilfiger ve Melissa Vargas ile harika bir projeye imza attılar. Ürün her zaman önemli ama bu yeterli değil, bu yüzden tüketici ile nasıl bağlantı kurduğunu, nasıl etkileşimde bulunduğunu, görmek beni gerçekten mutlu ediyor. Safilo'yu bir marka evi gibi görmeyi gerçekten seviyorum ve pazarlama konusunda güçlü insanlar ile çalıştığımızı düşünüyorum.
Kariyerinizin başlangıcına geri dönseydiniz kendinize ne tavsiye verirdiniz?
Ben her zaman merakın temel bir ihtiyaç olduğuna inanırım. Eğer meraklıysanız etrafınıza bakarsınız ve sürekli yeni şeyler ararsınız, bu yüzden ben önce hayatınızda ne yapmayı sevdiğinize karar vermeniz gerektiğine inanıyorum, bu çok önemli. Ben her üç yılda bir işimi değiştirdim, gençken her zaman gelişmeye çalıştım, her zaman farklı şeyler görmeye çalıştım. O yüzden meraklı olman gerekiyor, merak ve direnç, bence sahip olman gereken iki karakter bunlar. Etraftaki tüm strese dirençli olmalısın, ama meraklı olmalısın. Merak etmiyorsan, zor.
Gözlük endüstrisinde olan biri olarak kaç gözlüğünüz var?
Kızlarımda daha çok olduğu kesin. Ben daha çok David Beckham ve Carrera gibi markaları tercih ediyorum. Neredeyse gözlüklerimin %90'ı bu markalardan. Gözlüklerin diğer moda aksesuarlarından farklı bir özelliği olduğuna inanıyorum. Gözlüğün karakteristik bir özelliği olduğunu düşünüyorum.
Çok yoğun bir programa sahipsiniz. Boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok yoğun bir tempom var o yüzden tatillerde eşimle farklı yerlere gitmeyi çok seviyoruz. Ayrıca hafta sonları köpeğimle yürüyüşe çıkmak da beni mutlu ediyor.
Son olarak Türkiye ekibiniz ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Türkiye ekibimiz inanılmaz. Birçok yeniliği beraber yapıyoruz. 2025 planımızda 2024'e göre çok daha fazla büyümeyi hedefliyoruz. Portföyümüz çok güçlü eminim bu harika ekiple ses getiren işlere imza atmaya devam edeceğiz.
Röportaj: Ceylan Yeniacun
Fotoğraflar: Ertan Demirbilek