"Ben Bu Cihana Sığmazam" dizisi ile öne çıkan, "Sahipsizler" ile oyunculuğunu bir üst seviyeye taşıyan Mina Derman; "Kendimi kimseyle değil, sadece kendimle kıyaslıyorum. Eğer bugün dünden iyiysem, başarmışım demektir" diyerek farkını ortaya koymayı başarıyor.
Z kuşağında oyuncu olmak hayaller listesinde genellikle ilk sıralarda. Peki senin oyunculuk macerana temel oluşturan; sahne ışıklarının büyüsüne kapılman mı oldu yoksa daha çok Audrey Hepburn'ün oyunculuk için dediği gibi "içsel bir keşif yolculuğuna çıkmak" mı?
Benim oyunculuk yapmamdaki en büyük etken, bu işi yaparken zevk almam. Hem sevdiğim işi yapıyorum, oynamaktan çok keyif alıyorum hem de tamamıyla canlandırdığım karakter gibi düşünmek, onun gibi hissetmeye çalışmak, bir süreliğine başka biri olmak gerçek hayattan beni koparıyor. Hem çok eğlenceli bir durum hem de aynı zamanda büyük bir lüks. Bir de geri dönüşler güzelse, yaptığın işte başarılıysan, işte o hazzın tarifi yok.
Oyunculuk yolculuğun nasıl gelişti? Ailen oyuncu olman konusunda sana destek oldu mu yoksa tutkularının peşinden gitmek için ekstra bir çabaya mı ihtiyaç duydun?
Ailem hayatım boyunca benim mutlu olmam için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Ben oyuncu olmak istedim, sonuna kadar destek oldular. Eğer ben astronot olmak isteseydim de aynı şeyi yaparlardı, bundan eminim.
Aldığın eğitimin sana nasıl yansımaları olduğunu fark ediyorsun? Eğitimli olmak sence nasıl bir fark yaratıyor?
Eğitimli olmak hem kişisel hayatımda hem de bizim sektörde birkaç puan önde başlatıyor bence. Okuldan sadece ders ve bilgi öğrenmiyoruz, eğitimin insana tamamen farklı bir vizyon kattığına inanıyorum.
Usta oyuncularla aynı sette olmak sana neler öğretiyor ve nasıl hissettiriyor?
Herhalde bu meslekte benim en büyük şansım beraber oynadığım usta isimlerdi şimdiye dek. Çünkü izlemek, gözle görmek insana çok şey katıyor. Okumaktan veya dinlemekten çok daha etkili olduğuna inanıyorum.
Canlandırdığın roller seni nasıl besliyor? Nasıl bir rolün hayalini kuruyorsun?
Her karakterin ayrı bir hikayesi oluyor tabii ve hepsi çok farklı bakış açıları kazandırıyor insana. Bugüne kadar genel olarak hep kendimden, gerçek Mina'dan uzak karakterlere hayat verdim. Çok keyifli oluyor hiç tanımadığın birini canlandırmak; bütün detaylarıyla üstüne düşünüp hiç yoktan bir insan var etmek. Hayatımın bu döneminde özel olarak hayalini kurduğum bir rol yok; şimdilik her seferinde daha önce yapmadığım bir şey yapmak, hepsini tatmak istiyorum.
Yaşıtlarından farklı yanlarının olduğunu hissettiğin zamanlar oluyor mu?
Ben kendimi bildim bileli yaşıtlarıma göre biraz daha olgundum. İyi bir şey mi bilmiyorum; iyi veya kötü olarak da nitelendirmiyorum. Benim açılmam, samimiyet kurmam zaman alıyor. Kendi sosyal hayatıma, yakın çevreme kimseyi kolay kolay dahil edemiyorum.
Yeni kuşağın özgürlük tutkusu büyük. Sınırlar sana ne ifade ediyor peki, özgürlük senin için nerede başlıyor?
Özgürlük benim için nerede başlıyor bilmiyorum ama sınırlarımın ihlal edildiğini hissettiğim zaman kısıtlanıyorum ve ben özgürlüğümü çok önemseyen bir insanım. Kendime zaman ayırabilmem ve iş dışında bana iyi gelecek şeyler yapabilmem gerekiyor. Kendime zamanım kalmayınca mutsuz olabiliyorum herkes gibi.
Başarı senin sözlüğünde nasıl bir anlam taşıyor? Sana göre başarılı insan kimdir? Kendini başarılı buluyor musun mesela?
Evet, kendimi başarılı buluyorum. Benim için başarı en iyisi olmak demek değil, benim için başarı hedefime ulaşmak demek. Kendimi kimseyle değil, sadece kendimle kıyaslıyorum. Eğer bugün dünden iyiysem, başarmışım demektir.
Lüksün tanımı da günümüzde değişiyor. Lüksün senin için tanımı nedir? Sana mutluluk kaynağı olan küçük lükslerin neler?
Benim küçük lükslerim sevdiğim insanlarla zaman geçirmek, bir kahve eşliğinde sohbet etmek, kendime ve sevdiklerime zaman ayırabilmek. Beni bu hayatta en çok besleyen ve motive eden şey kesinlikle bu. Evde uyumak yerine sevdiğim insanlarla birlikte olduğumda, sosyalleştiğimde, daha iyi ve daha dinlenmiş hissediyorum.
Sanatla aran hep iyi olmuş. Kendini sanatın hangi dallarıyla besliyorsun?
İlk sırada her zaman resim yapmak geliyor. Kendimi bildim bileli resim yapmayı çok seviyorum. Sonra buna bir de oyunculuk eklendi. Eskiden daha çok zamanım varken heykel, mozaik ve vitray yapardım. Bir şeyler üretmeyi çok seviyorum.
Sürdürülebilirlik günümüzün en öne çıkan başlıklarından. Bu konuda kişisel olarak neler yapıyorsun?
Bir kıyafeti birkaç kere giyip atmam mesela. Dolabımda örneğin, gömleğin kolunu kestiğim, yenilediğim ve öyle kullanmaya devam ettiğim birçok parçam var. Artık bana olmayan veya giymek istemediğim şeyleri de mutlaka ihtiyaç sahiplerine ulaştırırım.
Peki ya aşk? Aşkı nasıl yaşıyorsun? Aşık olunca nasıl birine dönüşüyorsun?
Aşkın bu kadar güçlü bir duygu olduğunu bilmezdim. Bana küçükken sorsaydınız herhalde aşk beni prenses, peri yapar sanırdım. Aşkın rengi pembe, kırmızı falan gibi görünüyor dışarıdan. Ama yaşayınca anlıyormuş insan, bazen prenses peri, bazen bir deli... Aşk bir gökkuşağı bence. Hem yağmurlu, aynı zamanda güneşli, ama sonuç olarak rengarenk. Bence herkes için böyledir bu biraz, bu kadar güçlü bir duygu yaşayıp sadece mantıkla yönetmek mümkün mü? Sanmıyorum.
Bugün bu noktada olman sence şans mı, hırs mı, çalışmak mı?
Hepsi. Hepsinin karışımı
Annenden ya da babandan aldığın ve uyguladığın en önemli öğüt ne?
Bana hep dediler ki, "Bizim için önemli olan senin mutluluğun. Ne yaparsan yap mutlu ol. Sen mutlu olduğun sürece arkandayız." Ben de hayatımı mutlu olmak için yaşıyorum.
Gen Z'ye özgü taşıdığın en belirgin özelliğin sence ne?
Telefon bağımlılığı herhalde. Gerçi onun yaşı, kuşağı falan kaldı mı? Emin değilim.
"Mutlu olmak bir seçim" derler, sen huzur bulmak mutlu olmak için nasıl yollara başvuruyorsun?
Mutlu olmadığım durumları değiştiriyorum. Mutlu olacağım hale getiriyorum. Baktım olmadı, gidiyorum. Kalmak için hayat çok kısa bence.
Aşırı özgüven: Özgüvenin ne düzeyde? 1 ile 10 arasında numaralandırabilir misin?
Özgüvenliyim. Kendime buradan 9 puan veririm. 1 puanı da zaman zaman mental olarak izole olduğum anlardan kırıyorum. Soyutlanıyorum o an etrafımda olan bitenden; evde olmak, uyumak istiyorum mesela çok yorgunsam. Öyle anlarda kendime hiç güvenmem, siz de bana güvenmeyin.
Sabırsız: Bir hedefin için sabır gösterdiğin, ulaşmak için durmadan çalıştığın azami süre?
Kişisel hayatımda sabırsız biriyim aslında. Çok pratiğim çünkü. Ağır insana da ağır ağır gelişen olaylara da tahammülüm yok ama güzel şeylerin zaman aldığını da bilirim. Bazı şeyler için hayata ve kendime zaman tanırım, beklerim. Özellikle de bir hedef varsa işin sonunda, hedefime ulaşmak için seve seve çalışırım.
Okumuyor: Gündemi gazeteden mi, TV'den mi, sosyal medyadan mı takip edersin?
Gündemi çoğunlukla sosyal medyadan takip ederim. Her şey önce dijital platformlara düşüyor çünkü. Akşam haberlerinden önce ya da sabah çıkan gazeteden önce anlık gelişmeler istesek de istemesek de sosyal medyada önümüze çıkıyor zaten.
Cesur: Daha çok tehlikeli sularda yüzen biri misin mi yoksa güvenli alanda kalmayı mı tercih edersin?
Duruma göre değişir. İstediğim şeyin olması için düzenimi de bozarım güvenli alanımdan da çıkarım ama buna tehlikeli sularda yüzmek diyemem... Boşu boşuna tehlike, adrenalin arayan biri değilim. Huzurdan ve güvenli alanımda kalmaktan yanayım, şartlar elverişli olduğu sürece.
Estetik kaygıları yüksek: Sence estetik dokunuşlarla idealize güzellik mi yoksa kusurlarla birlikte doğal bir tavır mı?
Kendi görünüşümde kalıcı olarak değiştirdiğim hiçbir şey olmadı bugüne kadar. Bu kendimi kusurlarımla kabul etmek sayılır herhalde. Ara ara makyaj yapıyorum, makyaj yapmayı da çok severim, fotoğraf çekilirken de mesela, sürekli güzel veya seksi pozlar arayan biri değilim. Beni yansıtan fotoğraflarımı daha çok seviyorum. Sosyal medya hesaplarımın genel havasına bakıldığı zaman da gözüküyor bence, estetik bir görüntü yerine daha eğlenceli bir havası var.
Başına buyruk: Tarzın bolca sorgulamak mı, genellikle uyum göstermek mi?
Başıma buyruğum diyebilirim kesinlikle ama çok da diyemem. Ben kendim Mina olarak başıma buyruk bir kızım evet, ama oyunculuk yaparken çok da başına buyruk olamıyorsun. Çünkü bu kadar fazla insanla bir arada çalışırken uyum göstermemeyi seçersen bu sadece seni zorlar. Uyumlu olmak biraz da huzur getiriyor bence bizim sektörde. Beni rahatsız veya mutsuz eden bir şey olmadığı sürece çok sorgulayan, çok şikayet eden biri değilimdir. Kendi halimde, kendimle mutlu olmayı seçen biriyim.
Bencil: Genellikle "Önce ben" mi dersin, başkaları mutluysa ben de mutluyum mu?
Ben bencil biri hiç olmadım. Benimle beraber etrafımdaki insanların da mutlu olmasını isterim. Zaten ortada genel bir mutluluk yoksa eğer, bence insan kendi başına da mutlu olamıyor uzun süre. Ailem, arkadaşlarım, çevremdeki herkes hep çok iyi olsun isterim. Etrafta ne kadar güzel bir enerji varsa ben de o kadar iyi hissediyorum. Bence iyilik de, mutluluk da, huzur da çoğalarak var olan şeyler.
Teknoloji bağımlısı: Setin yok, tatildesin, hiçbir önemli işin yok ve telefonunu kapatma lüksün var. İnternetsiz ve telefonsuz sence kaç gün yaşayabilirsin?
Açıkçası internetsiz ve telefonsuz çok uzun bir süre yaşamak isterdim. Eminim çok iyi gelirdi ama artık telefon bizim için sadece oyun oynadığımız, fotoğraf çekildiğimiz bir şey değil ki, tamamen bir organımız olmuş durumda. Dünyada ne olup bittiğini takip ettiğimiz, yakınlarımızla iletişim halinde olduğumuz, aslında her şeyi bize kolaylıkla sağlayan çok önemli bir şey telefon. Bu yüzden çok gerçekçi düşünüp çok gerçek bir cevap vermem gerekirse, ben telefonumu bir gün bile kapalı tutamam. Yanımda arkadaşlarım olsa ailemi merak ederim, mutlaka onlarla konuşmak isterim. Yanımda ailem olsa da arkadaşlarımı özlerim onların sesini duymak isterim
Röportaj: Filiz Şeref Kulu
Fotoğraf: Muzaffer Temiz
Styling: Zilan Bülbül
Saç: Suat Ürün
Makyaj: Rufiye Kalmaz
Prodüksiyon: Sinem Aydınoğlu
Video: Kaan Karaaslan
Fotoğraf asistanı: Yasin Özvar
Mekan için Raffles Istanbul'a teşekkür ederiz