Yediklerimizle genç kalalım

Antiaging kelimesi artık hepimizin hayatına girmiş durumda.

ABONE OL
28 Mayıs 2015 Perşembe 09:36 | Son Güncellenme:
14 dakika okunma süresi
Yediklerimizle genç kalalım

Yaşlanmaktan bahsetmişken biraz da bu sürecin bilimsel açıklamasının ne olduğuna çok basit şekilde bir göz atalım. Her insan doğar, büyür ve ölür. Bu süreç, kişinin alışkanlıklarına, genetik özelliklerine, yaşam şartlarına, yaşam tarzına, yakalandığı hastalıklara ya da karşılaşacağı kazalara göre değişse de sonuç herkes için kaçınılmazdır. Nedir bizi yaşlandıran? Tamam zaman ama, zaman geçtikçe vücudumuzda ne oluyor? Önce tek bir döllenmiş hücreiken çoğala çoğala bebek haline gelip doğuyoruz. 

 

Bilim adamları bu konuyu hücre bazında incelerken çığır açacak bir şey keşfetmişler. 1961 yılında Prof. Leonard Hayflick tarafından ortaya konulan “Hayflick limiti” teorisine göre hücreler tekrar tekrar belirli sayıda bölündükten sonra artık bölünme yeteneğini yitiriyor ve daha sonra da ölüyor. Bir hücrenin kaç kez bölüneceği önceden programlanmıştır. Bunu belirleyen kromozomların ucundaki telomerlerdir. 

Telomerler özel DNA dizileridir genetik kod taşımazlar. Kromozomları dış etkilere karşı korurlar. Hücreler bölündükçe telomerler kısalır ve sonunda öyle kısalır ki hücre bölünemez. Bir hücrenin kaç kez bölüneceği genetik kodlamasında belirlenmiştir. C. Greider ve C. Harley adlı araştırmacılar yaptıkları incelemede ciltteki yaşlanmanın telomer kısalması ile bağlantısını gösterdiler. Yeni doğmuş bir bebekle 70-80 yaşlarındaki insanın telomer uzunlukları karşılaştırıldığında yeni doğanın ki çok uzun, yaşlı olanın ki ise ona göre çok kısadır. 

Bundan yola çıkarak biraz geçmişe gidip hatırlarsak, 1996 yılında İskoçya’daki Edinburgh Üniversitesi’ne bağlı Roslin Enstitüsü’nde 6 yaşındaki bir koyunun göğüs hücresinden klonlanan Dolly adındaki koyunun yaşadığı sürece yavruları olmuştu fakat Dolly ancak 6 yaşına kadar yaşamıştı. Bir koyunun normal yaşam süresinin 12 yıl olduğunu ele alırsak Dolly’nin hücreleri aslında daha doğduğu anda 6 yaşındaydı. Yani telomerleri normal yeni doğana göre kısaydı. 

Telomerleri sentezleyen ve koruyan kısalmalarını engelleyen enzim telomerazın bulunuşu 2009 yılında Elizabeth Blackburn, Carol Greider ve Jack Szostak’a nobel Tıp ödülünü kazandırmıştır. Telomeraz aktivitesi ile ilgili pek çok çalışmalar yapan Maria Blasco ise doğal telomeraz aktivitesini arttırarak yaşamı uzatmanın, yaşlanmayı engellemenin mümkün olduğunu söylemektedir. Benzer şekilde araştırmalar yapan bilim adamlarından De Pinho ise fareler üzerinde yaptığı çalışmada  telomeraz enzimi artışını sağlayarak yaşlı farelerde bir ay içinde kaslarda güçlenme, beyinde yeni sinir hücreleri oluşumu, dalak ve bağırsak hücrelerinde yenilenme, seksüel olarak tekrar aktif hale gelme ve yeniden doğurganlık gibi gençliğe has özellikleri gözlemlemiştir. 

 

İnanılmaz ilginç gelen bu durum sonuç itibari ile gençliğin sürekliliğinin sağlanabileceği sinyallerini vermekte ise de henüz araştırma sürecinde olan bu konu bazı riskleri de beraberinde barındırmaktadır. Zira bilimsel araştırmalar göstermiştir ki durmadan ve agresif bir şekilde çoğalan kanser hücrelerinin bu şekil çoğalmasına sebep telomerlerinin uzun oluşudur. Bu durum aynı zamanda kanserli hücrelerin neden durmadan bölünmeye ve çoğalmaya devam ettiğini de açıklamaya yardım etmiştir, insan vücudunda saptanan kanserli hücrelerde telomeraz aktivitesinin normalin çok üzerinde olduğu gösterilmiştir  ve telomeraz aktivitesinin suni olarak arttırılması hücrenin ölümsüzlüğe kavuşmasını sağlarken aynı şekilde kontrolsüz ve sürekli çoğalan kanser hücrelerinin de oluşumuna yol açabilir mi? Maria Blasco’nun 2012 yılında yine fareler üzerinde yaptığı deneyde kanser oluşumuna rastlamadan telomeraz gen tedavisi ile yaşlanmanın engellendiği gösterilmiştir. Ancak bilim dünyasında bir sonucun kabul edilmesi, uygulamaya konulmasının belli kuralları vardır ve belli sayıda çalışma gerektirir. Tabii belki de bu sayede kansere de çare bulunabilir. Durmadan çoğalan bu hücrelerin telomerlerini etkin ve hücreye özgü bir şekilde kısaltarak, telomeraz aktivitesini baskılayarak. Bu konuyu konunun uzmanlarına bırakalım.

 

 

Biz doğal yollardan telomerlerimizin kısalmasını nasıl engelleyebiliriz? Organlarımız nasıl sağlıklı ve dinç kalabilir? Cildimiz nasıl genç ve parlak kalır? Kendi kendimize uygulayabileceğimiz en basit yolu nedir? Cilt için güneşten korumak ve nemlendirmek dışında ne yapalım? Tüm bu soruların cevabı klasik olarak sağlıklı yaşam adı altında toplanıyor aslında. Yapılan araştırmalar spor yapmanın, fizik aktivitedeki artışın telomer uzunluğuna olumlu etkisi olduğunu göstermiştir. Stresin yaşantımıza ve bünyemize olan olumsuz etkisi bilinmektedir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki stres aynı zamanda yaşlanmayı da tetiklemekte ve telomer kısalmasına yol açmaktadır. Stresle baş edebilmek için yoga, meditasyon gibi rahatlatıcı aktiviteler aynı zamanda gençleşmeye yarayan telomer artışını da sağlamaktadır.

Genç kalmak için fizik aktivitemizi arttıracağız, spor yapacağız, yoga ve meditasyondan da yardım alarak stresle başetmeyi öğreneceğiz. Bu tür fizik aktivitelerinin telomerleri uzatmakla kalmayıp kas gücümüzü arttırdığı, kondisyonumuzu yileştirdiği, akciğerin kapasitesini arttırdığı, doğru nefes almaya yardımcı olduğu, hatta sadece yürüyüşün bile sindirime yardım ettiği bilinen bir gerçek. Telomer uzunluğunu etkileyen diğer faktörlerin başında genetik özellikler gelir bunun yanısıra sigara, çevre kirliliği ve tabii ki beslenmeyi sıralayabiliriz.

Yediklerimiz sadece kilomuzu dolayısıyla görünümümüzü etkilemekle kalmaz aynı zamanda telomerlerimizin kısalmasına da etki eder. Tabii ki normal kilosundaki bir kimse kilolu birine göre daha fit görünecek hareketleri de daha aktif olacaktır. Bu durum da onun daha genç görünmesine neden olacaktır.

 

Bol yağlı, şekerli, katkı maddesi içeren, kızartma gibi yanlış pişirme yöntemleri ile hazırlanmış yiyecekler sağlığımızı zararlı yönde etkilediği gibi erken yaşlanmamıza yol açarak telomerlerin kısalmasına da sebep olmaktadır.

Dengeli beslenerek vücudumuzun ihtiyacı oranında protein, karbonhidrat  ve yağ tüketmek, faydalı vitamin ve mineralleri eksiksiz almak gerekir. Sağlıklı beslenme deyince antioksidan özellikler içeren besinler olmazsa olmazlar arasındadır. Antioksidanlar serbest radikal denilen hücre için zararlı ve DNA’da bozukluk yaratan tahrip edici moleküllerin zararını engeller. A, C, E vitaminleri antioksidan vitaminlerdir. Telomerlerimizin uzun kalmasını sağlamak için özellikle antioksidan içeren yiyecekler tüketmeliyiz.


Antioksidanları yiyeceklere göre sıralarsak: CoenzimQ10

Vucutta doğal olarak bulunan bir enzimdir. Yaşla birlikte azalır. Hücre içinde mitokondrileri uyararak enerji ihtiyacını karşılamaya yardımcı olur.
Soya fasülyesi, badem, ceviz, ıspanak, bezelye, sarımsak, lahana, brokoli, susam yağı,  balıkta  bulunur.


Karotenoidler (Betakaroten, likopen, lutein): Betakaroten


Beta-karoten A vitamininin öncü maddesidir karaciğerde depolanır. Sarı, turuncu ve koyu yeşil sebze ve meyvelerde bolca bulunur. Havuç, balkabağı, marul, ıspanak, brokoli, lahana, kavun, şeftali, kayısı, kırmızı ve yeşil biber beta-karoten zengini besinler arasında yer alır.

Likopen

Domates, karpuz, pembe greyfurt, kuş burnu gibi kırmızı pigment içeriğine sahip besinlerde yüksek oranda bulunur, çok güçlü bir antioksidandır. Özellikle domatestesdeki likopen pişirmekten etkilenmez, tam tersi kullanılabilir oranı artar özellikle kabuğundaki likopen miktarı daha çok olduğu için domatesi soymadan pişirilmelidir. Kalın bağırsak, meme ve prostat kanserinden korunmada etkilidir.

Lutein

Lutein göz retinasının görme ile sorumlu merkezinde sarı benek adı verilen bölgesinde yüksek oranlarda bulunur makulayı korur fakat yaşla beraber azalır. Dolayısıyla makula dejenerasyonu (sarı nokta hastalığı) ve katarakttan korunmada önemli bir antioksidandır. Cilt ve kardiyovasküler sistem için de faydalıdır. Havuç, ıspanak, domates ve biber gibi sarı-kırmızı-yeşil sebzelerde yüksek oranda bulunur.

Kuarsetin

Kardiyoprotektif etkilerinin yanında antikanserojen, antiproliferatif, antiviral, antialerjenik gibi geniş farmakolojik aktiviteye sahip bir flavanoidtir. Birçok meyvenin kabuğunda bulunur. Elma (özellikle kabuğu), soğan, sarımsak, maydanoz, ada çayı, kiraz, karadutta bulunur.

Kateşin

Oolong çayında, yeşil çayda, beyaz ve siyah çayda bulunur. Beyaz çay elde etmek için bahar ayının hemen başlangıcında henüz açmamış tomurcuk haldeki üst yapraklar tek tek elle toplanır ve hiçbir işlem görmeden kurutulur dolayısıyla içerdiği kateşin oranı daha yüksektir aynı şekilde yeşil çay da siyah çaya göre daha az işleme uğradığı için antioksidan oranı daha yüksektir.

Resveratrol 

Özellikle kalp damar sistemine, Parkinson’a, Alzheimer’a ve kansere olumlu etkileri vardır. Kan sulandırıcı özelliği mevcuttur. Daha çok siyah üzümün kabuğunda ve çekirdeğinde bulunur. Aynı zamanda yaban mersini, kızılcık ve kirazda da bulunmaktadır.

Antosiyanin

Enflamasyonu önleyici ve antikanserojen etkileri vardır. Kalp damar sağlığı için de faydalıdır. Daha çok koyu kırmızı, kırmızı, mavi ve mor renkteki meyveleri içerir. Ahududu, böğürtlen, vişne, pancar, kırmızı turpta bulunur.

Selenyum

Güçlü bir antioksidandır. Hücreleri serbest radikallere karşı korumaktadır. En çok patates, yumurta, ay çekirdeği ve ekmekte bulunur.

Alfa lipoik asid

Olağanüstü güce sahip doğal bir antioksidandır. Hücrenin bütün yapılarında savunmayı güçlendirmektedir. Yüksek miktarda kırmızı et ürünlerinde bulunan bu antioksidan aynı zamanda tahıl ürünlerinde de bulunmaktadır. Karabuğday vegan beslenenler  için iyi bir alternatif olabilir.
Tüm bu besinler sadece gençleşmemizi değil aynı zamanda sağlıklı ve zinde yaşamamızı da sağlamaktadır. Beslenmemizin yanı sıra sporu, fizik aktiviteyi unutmamalı, ruhumuzu da sağlıklı tutacak yöntemleri hayatımıza geçirmeliyiz. Demet ERCİYES 

EN ÇOK OKUNANLAR

Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi
Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

1 dakika okunma süresi
Margot Robbie Anne Oldu!
Margot Robbie Anne Oldu!

Margot Robbie Anne Oldu!

1 dakika okunma süresi
Gossip Girl'ün Çapkın Chuck Bass'ı Ed Westwick Baba Oluyor
Gossip Girl'ün Çapkın Chuck Bass'ı Ed Westwick Baba Oluyor

Gossip Girl'ün Çapkın Chuck Bass'ı Ed Westwick Baba Oluyor

1 dakika okunma süresi
Çinli Lüks Otomobiller Hakkında Her Şey
Çinli Lüks Otomobiller Hakkında Her Şey

Çinli Lüks Otomobiller Hakkında Her Şey

1 dakika okunma süresi
LACMA ART+Film Gala 2024 Kırmızı Halı
LACMA ART+Film Gala 2024 Kırmızı Halı

LACMA ART+Film Gala 2024 Kırmızı Halı

1 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

B12 VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNİZ Mİ VAR?
B12 VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNİZ Mİ VAR?

B12 VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNİZ Mİ VAR?

KIŞA ÖZEL GRİPSAVAR ÇAY
KIŞA ÖZEL GRİPSAVAR ÇAY

KIŞA ÖZEL GRİPSAVAR ÇAY

BUSE TERİM İLE SAĞLIKLI YAŞAM SOHBETİ
BUSE TERİM İLE SAĞLIKLI YAŞAM SOHBETİ

BUSE TERİM İLE SAĞLIKLI YAŞAM SOHBETİ

VEGAN İLE VEJETARYEN ARASINDAKİ FARK NEDİR?
VEGAN İLE VEJETARYEN ARASINDAKİ FARK NEDİR?

VEGAN İLE VEJETARYEN ARASINDAKİ FARK NEDİR?

HAZMETTİRİCİ ÇAY TARİFİ
HAZMETTİRİCİ ÇAY TARİFİ

HAZMETTİRİCİ ÇAY TARİFİ

GÜNE SAĞLIKLI VE ENERJİK BAŞLAMAK İÇİN TÜYOLAR
GÜNE SAĞLIKLI VE ENERJİK BAŞLAMAK İÇİN TÜYOLAR

GÜNE SAĞLIKLI VE ENERJİK BAŞLAMAK İÇİN TÜYOLAR

İYİ YAŞAM ETKİSİ
İYİ YAŞAM ETKİSİ

İYİ YAŞAM ETKİSİ

METABOLİZMA HIZLANDIRAN TARİF
METABOLİZMA HIZLANDIRAN TARİF

METABOLİZMA HIZLANDIRAN TARİF

ŞİFA KAYNAĞI ÇÖREK OTU
ŞİFA KAYNAĞI ÇÖREK OTU

ŞİFA KAYNAĞI ÇÖREK OTU

EN ETKİLİ EL KREMLERİ
EN ETKİLİ EL KREMLERİ

EN ETKİLİ EL KREMLERİ

AZ UYUMAK KİLO ALDIRIYOR!
AZ UYUMAK KİLO ALDIRIYOR!

AZ UYUMAK KİLO ALDIRIYOR!

NEDEN KİLO VEREMİYORSUNUZ?
NEDEN KİLO VEREMİYORSUNUZ?

NEDEN KİLO VEREMİYORSUNUZ?