Röportaj: Lara Mutlu
Fotoğraflar: Nurdan Usta
Styling: Ayça Elkap
Saç: Burhan Çilgin
Makyaj: Gökhan Yalçiner
Styling Asistanı: Gizem İnce
Melisa Sabancı Tapan ile baharın son demlerini yaşadığımız bir günde, sabahın erken saatlerinde Sabancı Müzesi’nde bir araya geldik. Tapan, sabah saat 08.00’da elinde smoothie’si ile bizimle aynı anda çekim alanındaydı. Kendisinin o kadar duru bir güzelliği var ki, itiraf etmek gerekirse saç ve makyaj ekibine pek iş kalmadı... Hayatında ilk kez çekim yapan ve röportaj veren Tapan bir hayli profesyoneldi. Melisa’nın yüksek enerjisi ile birlikte çekim su gibi aktı. Çekim bittikten sonra Melisa, SosyalBen Vakfı kurucusu Ece Çiftçi ile birlikte çocuklarla bir araya geldi ve onlarla keyifli bir sohbet gerçekleştirdi. Biz de bu anlara tanıklık ettik. Ardından Melisa ile keyifli bir sohbete koyulduk.
SosyalBen Vakfı ile yollarınız nasıl kesişti?
SosyalBen Vakfı kurucusu Ece Çiftçi, kurduğu bu vakıfla dezavantajlı bölgelerde yaşayan 7-13 yaş arası çocukların sosyal becerilerini ve benliklerini keşfetmelerini amaçlıyor. Ve bu amaç dahilinde birbirinden güzel çalışmalar yapıyor. Ece benim ilkokuldan arkadaşım. Üniversite, iş hayatı koşuşturmacası derken yollarımız ayrıldı. İstanbul’a döndüğümde bir buluşma ayarladık ve o gün bana Ece, SosyalBen Vakfı’nı anlattı. Saha çalışmaları ile resim, müzik, dans, tiyatro, yaratıcı yazarlık, kısa film, fotoğraf, spor, yaratıcı drama, sahne sanatları, icat, takı tasarımı gibi farklı temalarda atölye çalışmalarıyla çocukların sosyal becerilerini geliştirmelerine katkı sağlıyor. Eski bir arkadaşımın bu kadar güzel bir işe imza atması beni çok gururlandırdı. Çocukların hayallerine inanmaları ve becerilerini geliştirmeleri için inanılmaz bir platform kurmuştu.
Siz projeye nasıl dahil oldunuz?
SosyalBen Vakfı, Kars’tan Edirne’ye; Sinop’tan Hatay’a; Gambia’dan Makedonya’ya; Nepal’den Moğolistan’a; Kamboçya’dan Karadağ’a kadar Türkiye’nin ve dünyanın birçok bölgesinde çalışmalar gerçekleştiriyor. Düzenledikleri atölye çalışmalarında eğilim ve yetenekleri fark edilen çocukların, geliştirilmeleri ve sürekli eğitilmeleri için bu çocuklara fırsatlar sunuyor. Sürdürülebilir bir döngü sağlamak adına, gerekli bütçeyi sponsorlar, bağışlar, verdikleri danışmanlık hizmetinin yanı sıra; SosyalBen Store aracılığı ile temin ediyorlar. Vakfın kurucusu, arkadaşım Ece ile Mersin’in Musali Köyü’nde bitmiş bir atölye çalışmasının gösterisine gittim ve gördüklerime inanamadım. Rengarenk şirin bir köy, farkındalık bilincine sahip iyi eğitimli eğitmenler, heyecanlı veliler ve mutluluktan uçarak hünerlerini sergileyen çocuklar… Bu deneyim sonrasında SosyalBen Vakfı’nın içinde yer almayı çok istedim. Ece, her yıl 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı haftası, bir grup çocuğu İstanbul’a getirip farklı bir deneyim yarattığından bahsetmişti. Bu sene Sakıp Sabancı Müzesi’nde bu çocukları ağırlama fikrinden bahsettiğimde, etkinliğin detayları bir anda şekillendi. Ek olarak kendim de kullanmayı çok sevdiğimden, hem çocuklara hem de satın alanların hayatlarına katkı sağlayacağını düşündüğüm bir ajanda tasarladım.
Bu işle ilgili sizi en çok heyecanlandıran şey ne oldu?
Çocukların hayatlarına dokunabilmek, gözlerinin içinin gülmesi, onlara fayda sağlamak beni çok heyecanlandırıyor.
Nasıl bir ajanda hazırladınız?
Zamansız, kuralsız ve sadelik ön planda. Sahibinin kişiselleştirebileceği, herkesin farklı ve dilediği şekilde kullanabileceği bir ajanda bu. Planlamaktan, yazmaktan ve kullanmaktan herkesin keyif alacağını düşünüyorum.
Hayatta sizi en çok ne mutlu eder?
Sevdiklerimle vakit geçirmek, doğanın içinde olmak, küçük ama kıymetli anları yakalamak, fark etmek…
Nasıl bir hayatınız var? Şu an neler yapıyorsunuz?
Richmond Üniversitesi’nde Uluslararası İşletme yanında Psikoloji okudum. Üç ay Abraaj’da staj yaptıktan sonra Sabancı Holding’de bir sene tüm holding şirketlerini tanımaya yöneldim. Devamında PWC’de şirket değerlendirmeye yönelik altı aylık bir programa katıldım. Şu an da bir danışmanlık firmasındayım.
İş ve sosyal sorumluluk projeleri dışında hayatınızı nasıl renklendiriyorsunuz?
Spor ve sanat benim için vazgeçilmez. Sergi gezmek, koleksiyonları analiz etmek, farklı bakış açılarının olduğu sohbetleri dinlemek ilgimi çok çekiyor. Sanat yoluyla kendimi daha rahat ifade edebildiğimi düşünüyorum. Uzun bir süre resim ve heykel dersleri aldım, şu anda fırsat buldukça resim çalışmalarıma devam ediyorum. Bunun dışında keyifli zaman geçirmek adına oyunculuk eğitimi alıyorum.
Hayat size en çok neyi öğretti?
Yargılamamayı, insanları anlayarak empati kurmayı.