Gülben ÇAPAN
Geçtiğimiz cuma Sotheby’s Londra şubesinde Frieze Sanat Fuarı’yla eş zamanlı olarak gerçekleşen çağdaş sanat müzayedesinde sanat tarihi adına çok önemli bir gece yaşandı. Dönemin en ünlü İngiliz çağdaş sokak sanatçısı Banksy’nin 2006 yılında sprey boya ile üretmiş olduğu işi 1.4 milyon dolara satıldı. Satış telefonda gerçekleşti; müzayede evinin henüz açıklamadığı koleksiyonere satış gerçekleştiği andaysa, duvara asılı olarak satışı yapılan Banksy’nin “Balonlu Kız” adlı işi çerçeveden parçalara ayrılmış şekilde çıktı.
Güvenlik duruma el koydu, salondaki herkes durumu anlamaya çalışıyordu. Burada 1.4 milyon dolara satılan eser nasıl oldu da paramparça hale getirilmişti? Hafta sonu basında konu ile ilgili birçok haber çıktı. En merak edilen ise; söz konusu gecede yaşanan olay, hala kimliği belli olmayan ve kapitalizme karşı eleştirel işleriyle bilinen Bansky’nin Sotheby’s müzayede evine karşı oynadığı bir oyun muydu? Yoksa Sotheby’s de işin içinde miydi?
Birçok sorunun yanıtsız kaldığı bu olayın ardından cumartesi günü Banksy resmi Instagram hesabında, “Balonlu Kız” işinin çerçevesi içine “yıllar önce yerleştirdiğim doğrama sistemi” diye bahsettiği videoyu yayınladı. Videoda Banksy, müzayede gecesinde yaşanan olayın sorumlusunun kendisi olduğunu belirtti.
Peki, bu durumda hala birçok mesele yanıtsız ve şüpheli olarak adlandırılabilirdi. Çünkü bir eserin satışı gerçekleşse dahi eğer ki müzayede evinin sorumluluğu altındayken zarar görüyorsa, satın alan kişinin talebi üzerine satış iptali gerçekleşebilirdi. Son haberlere göre ise böyle bir durum yoktu. Satın alan kişi hala satışın iptalini gerçekleştirmedi, tam aksine, Sotheby’s bu olayın eserin değerini daha da artırabileceğini duyurdu ve “Koleksiyoner ile bundan sonraki adımlar için görüşmeye devam ediyoruz” diye demeç verdi.
Geçtiğimiz günler Londra’da Frieze London haftasıydı. Sanat ve sanatçıların ön planda, rekor satışların yapıldığı bir hafta. Gündeme oturan isim ise sadece Banksy oldu. Banksy’nin amacı gerçekten de sanatın satılmasına direniş göstermek ve kapitalizme karşı mı gelmekti? Yoksa çok başarılı bir PR çalışması mıydı?
Banksy’nin toplumu şoke eden işleri bununla sınırlı kalmıyor. Geçmişe baktığımızda, 2006 yılında insan bedeni büyüklüğünde dev bir oyuncak yerleştirmişti Disneyland’ın ortasına. Oyuncak, turuncu bir tulum, elleri ve kafası bağlı şekilde duruyordu. Savaşa ve teröre karşı bir duruş sergilemek adına, çocukların çoğunlukta olduğu Kaliforniya’daki oyun parkının ortasına, ABD’nin yüz karası olan gerçeği, Guantanamo Bay gerçeğini sorgulatıyordu sanatçı.
Sotheby’s vakasında ise en basit haliyle kapitalizme karşı geliyordu. En azından bize öyle gösteriliyordu. Peki, olayın perde arkasındaki detaylara bakmamız gerekirse...Sotheby’s gibi dünyanın en önemli müzayede evlerinden biri, satışa çıkartılacak eserlerin kontrolünü yapmıyor muydu ki bu çerçevenin içindeki mekanik sistemi fark edemediler? Böylesine bir sistem eserin ağırlığını da etkilemez miydi?
Ya da, Banksy’nin eseri müzayede satış listesinde neden en son lot’taydı? Bu oyun en sona bırakılmasaydı belki de satışın devamını etkileyebilirdi ve Jenny Saville’in 9.5 milyon sterlinlik yaşayan kadın sanatçı rekor satışı engellenebilirdi. Bir diğer konu; eser neden diğerleri gibi podyumda sergilenmektense duvara asılı bir şekilde tanıtıldı? Ağırlık fark edilmesin diye mi, mekanik sistem hiçbir müdahale olmadan rahatlıkla işletilebilsin diye mi? Eserin kendi kendini imhasına duvara asılı bir şekilde tanıklık etmek daha iyi fotoğraf verir diye mi? Uzaktan kumanda mı kullanıldı, kullanıldıysa kim tarafından düğmeye basıldı? İçeri siyah şapkalı ve gözlüklü bir adamın girdiği söylentiler arasında geziyor ama girdiyse de zamanlama nasıl o kadar mükemmel ayarlanabildi?
Bu gibi durumlar da Sotheby’s’in işin içinde olduğu konusunda kafaları karıştırmıyor değil.