Sanat, kimi zaman sınırları belirlenmiş bir oyun alanı, kimi zaman da bu sınırların yerle bir olduğu bir bilinmezlik haritası. Ömer Uluç ise bu haritayı çizenlerden. Ve şimdi, İstanbul Modern'de açılan "Ufuk Çizgisinden Öteye" sergisi, onun sanat pratiğini, dünyayı algılayış biçimini ve merakla dolu yolculuğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. 21 Mart - 12 Aralık 2025 tarihleri arasında sanatseverleri bekleyen bu geniş seçki, Uluç'un 1960'lardan 2010'daki vefatına kadar uzanan üretimlerini bir araya getiriyor. Sergi retrospektif niteliğinin yanı sıra bir keşif haritası olarak izleyiciyi zaman ve mekânın ötesine davet eden bir yolculuk sunuyor. Dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan Ömer Uluç'un karşılaştığı kültürlerden ilhamla ürettiği yapıtlar, sanatçının entelektüel birikimini ve araştırmacı kişiliğini sanatla nasıl bütünleştirdiğini gözler önüne seriyor. Uluç'un deniz ve deniz araçlarına duyduğu hayranlığa yer veren sergi, bir yandan da sanatçının tuvalden dışarı taşan üç boyutlu dünyasını farklı yerleşimlerle ele alıyor. Ömer Uluç'un genetik bilimindeki gelişmelerin izlerini takip ederek insanlık ve varoluşu sorgulayan çalışmaları ise, sergi seçkisine dahil olan son dönem desen ve dijital kompozisyonları aracılığıyla sunuluyor.
Ömer Uluç, 1931 yılında doğdu ve genç yaşta sanatın peşinden giderek kendine özgü bir görsel dil geliştirdi. 1953'te Robert Kolej'den mezun olduktan sonra mühendislik eğitimi almak için ABD'ye gitti, ancak resim tutkusunu hiçbir zaman bir kenara koymadı. 1950'lerin başında Nuri İyem öncülüğünde kurulan "Tavanarası Ressamları" grubunda yer aldı ve sanat dünyasına adım attı. 1960'lardan itibaren Paris, Londra, ABD, Meksika ve Nijerya gibi farklı coğrafyalarda yaşadı; bu kültürel çeşitlilik, sanatına da derin bir iz bıraktı. Keskin bir ironi ve mizah anlayışıyla insan, doğa ve bilinmeyen varlıkların dünyasını yeniden kurguladı. 2010'da Paris ve İstanbul arasında mekik dokurken hayata veda etti, ancak ardında bıraktığı eserler hâlâ keşfedilmeye devam ediyor.
Ömer Uluç'un "Ufuk Çizgisinden Öteye" sergisi, sanatçının yaşamı boyunca görsel sanatlar dışında edebiyat, müzik, sinema ve düşünce tarihi gibi farklı disiplinlere olan ilgisiyle beslediği sonsuz merak duygusunu ve kâşif ruhunu yansıtıyor. Sergi kurgusu, sanatçının sıklıkla ele aldığı kavramların yanı sıra yıllar içinde yeniden resmettiği figürlere ya da irdelediği konulara işaret ediyor. Bu kapsamda, Ömer Uluç'un evreninde birbiri içinde varolabilen ve birbirlerine dönüşen insanlar, hayvanlar ve doğaüstü yaratıklar, sınırların geçişken olduğu sergi temalarıyla da öne çıkıyor. Kâğıt üzerine desen ve çizimden tuval üzerine akriliğe, kolajdan heykele uzanan geniş bir yelpazeye sahip seçkide, Uluç'un kauçuk, keçe, alüminyum, akrilik levha, PVC ve polyester gibi malzemelerle ürettiği yapıtlar da yer buluyor. Küratörlüğünü Öykü Özsoy Sağnak ve Nilay Dursun, asistan küratörlüğünü ise Naz Uğurlu Benek'in üstlendiği "Ömer Uluç: Ufuk Çizgisinden Öteye", sanatçının insanlık, evren ve varoluş arasındaki karmaşık ilişkiye dair düşüncelerini aktaran yapıtlarını sunuyor. Sanatçının geleneksel sınırları aşan yaklaşımını yansıtarak, izleyiciyi zaman ve mekân ötesi bir deneyime davet eden sergide, 300'ün üzerinde çalışma ziyaretçilerle buluşuyor.
Fotoğraflar: İstanbul Modern'in izniyle