Modası asla geçmeyen, tanımlamasıyla bile ikonik olmuş "little black dress"in benim için çok farklı olduğunu, siyah küçük elbisem olmadığını fark ettiğimde anladım. Her zaman çok renkli, çok katmanlı giyinen biri olarak siyah elbiselerde de yalın olanların yerine; daima dominant, cesur ve iddialı olanları seçtim. Bu sezonda siyahı gizemli ve iddialı model ve kombinler ile tamamlarken kendi ikonik "Siyah Küçük Elbise" koleksiyonumu hayata geçirmek istedim. Koleksiyona en az siyah kadar etkili bulduğum bej ve zebra desenleri eşlik ediyor.
Akışkan saten ve zebra desenleri koleksiyon hikayesine genel anlamda çok mistik, romantik ve bir o kadar da kuvvetli bir katkı sağlıyor. Koleksiyon çıktıktan sonra çekim hikayesi zihnimde belirdi. Portekiz'in mistik Sintra Ormanı ve aynı orman içerisinde yer alan Monserrate Palace, uzun zamandır çekim yapmak için hayallerimi süslüyordu. Ormanın o güçlü, karanlık ve mistik havası o kadar etkileyici ve o kadar masalsıydı ki yeni koleksiyonumuzun çıkış ilhamı ile kafamda hemen eşleşti. Başka bir yere odaklanamadım bile ve lokal çekim ekibi oluşturdum. Kafamda oluşturduğum masalsı dünyayı somutlaştırıcı manken de bir masal kahramanı gibi olmalıydı. Gerçek kızıl saçları, çilli suratı, kırmızı ruju ve tipik askı formundan uzak kadınsı hatlarıyla Portekizli manken, eşsiz zenginlikte açılar veren bu doğal fonun önünde yeni koleksiyonumuzun tam da hayalini kurduğum şekliyle görüntülemesini sağladı. Kendimi bildim bileli kadın enerjisine, kadın gücüne inanırım. Etrafında güçlü ve başarılı kadınların olması bana kendimi iyi ve güçlü hissettirir.
Kendi adıma da markam adına da inandığım bu gücü, feminist bir tavırla her sezon vurgularım. Kendimi iyi hissettiğim, yaratıcılıklarına güvendiğim kadınlarla yapılan işlerin bendeki ve markamdaki yansıması her zaman çok kuvvetli oldu. Bu nedenle bu sezonda lokal ekipleri oluştururken kadın yetenekleri seçmede hiç tereddüt etmedim. Üstelik sadece manken ve fotoğrafçı için değil, saç ve makyaj artistlerinden catering yapan şirkete dek. Kolektif kadın enerjisi ile çıkan sonuç beni mutlu ediyor. Hem kadınlar hem de çekim yaptığım ülkedeki lokal yetenekler markamın duruşuna, misyonuna her zaman çok değerli, taze bir tavır ve eşsiz bir bakış açısı katıyor. Bu nedenle bu yönde yaptığım yatırımı seviyorum.
"Mirela Cerica Date Night Collection" benim için çok kişisel ve çok özel. Her birinin çıkış noktası: Aşk. Dolayısıyla koleksiyonun çok derin bir anlamı var ben de. Bu parçalar ruh eşim için tasarladığım ve yedi sene içinde onunla çıktığımız 'date night'larımızda giydiğim parçalar. Her biri kumaş, kalıp ve aksesuar açısından kendi içlerinde özgün olmasının yanında konforlu lüks hissiyatı veren parçalar. Bu koleksiyon yeni trend olan renk ve kumaşlar ile her sezon yeniden yorumlanıp devam ediyor. Seven ve sevilen bir kadının, sevgili için tasarladığı elbiseyi giyerek hazırlanması ve ona giderken ki kalp çarpıntısı bu koleksiyonun her parçasında hissediliyor. Bunu paylaşma fikri ise bende ki aşk ve güzellikleri paylaşma dürtüsü. En önemlisi kendimi içinde en güçlü, mutlu ve feminen hissettiğim parçalar olması. Dileğim, böyle hisseden kadınların artması.
Doğal kumaş, zamansız kalıp ve kusursuz işçilik ile yapılmış ceket; "Date Night" koleksiyonundan bir elbise; fötr şapka; geleneksel Japon Kimono ve vintage deri parçalar.
Sevgililer Günü özelinde bir koleksiyon hazırlamadım. Son koleksiyonumuzun içindeki payetli elbiselerin yanında, siyah-beyaz renk ve düğüm detaylı elbise, benim Sevgililer Günü'nde giymeyi düşündüğüm parçaların başında geliyor.