Tasarımcının modaya bakış açısı kadar ilginç olan bir diğer şey de onun kişiliği. Roma'da, Rönesans esintili bir mahallede, sanatla iç içe bir dairede yaşıyor. Evi, bir moda tasarımcısının değil, bir sanat koleksiyoncusunun evi gibi. Duvarlarında Yunan sanatçı Jannis Kounellis'in litografileri, Sidival Fila'nın kumaş tuvallerle yarattığı eserler var. Pasolini'nin baskılarıyla çevrili bir dünyada, Jurassic Park sweatshirt'üyle rahatça dolaşan birinden bahsediyoruz. Ama ilginçtir ki verdiği röportajlara baktığımızda De Sarno evine insan davet etmeyi pek sevmiyor. Ailesinin bile geceyi onun evinde geçirmesinden hoşlanmadığını söylüyor. Ev, onun için bir sığınak. Kalabalıklardan, gürültüden, gösterişten uzak, kendiyle baş başa kaldığı bir alan. Bu, onun moda anlayışına da birebir yansıyor: daha az, ama daha anlamlı. Bu yüzden De Sarno'nun modayla ilişkisinde hiçbir zaman aceleci ya da gösteriş meraklısı olmaması şaşırtıcı bir detay değil.
Kariyer yolculuğuna göz attığımızda Sabato De Sarno'nun yolu öncelikle Prada, Dolce & Gabbana ve Valentino gibi dev markalardan geçti. 2005 yılında Prada ile moda dünyasına adım attığında, gerçek anlamda tasarım yapma şansı bulamadı. Bu yüzden Dolce & Gabbana'ya geçerek örgüler ve dokular üzerinde çalışmaya başladı. Ama asıl kimliğini, 14 yıl boyunca Valentino'da Pierpaolo Piccioli'nin yanında çalışırken buldu. 2009'da Valentino'ya katıldığında henüz kimsenin dikkatini çeken bir isim değildi. Ancak yıllar içinde kadın ve erkek koleksiyonlarını yöneten en önemli tasarımcılardan biri haline geldi. Burada kazandığı deneyim, modaya olan bakış açısını daha da derinleştirdi. İşte bu noktada, tasarım anlayışını şekillendiren en önemli unsurlar belirlendi: sofistike sadelik, mükemmel terzilik ve detaylara verilen olağanüstü önem. Klasik romantizmi modern bir çizgiyle birleştirmeyi öğrendi ve nihayet 2023'te, tüm dünyanın gözleri onun üzerine çevrildi: Gucci'nin yeni kreatif direktörü olarak atandı.
Alessandro Michele'nin maksimalist, eklektik ve barok estetiğinden sonra De Sarno'nun Gucci'ye gelişi büyük bir değişimin habercisiydi. Onun Gucci için belirlediği kelime "Ancora" oldu. İtalyanca'da "tekrar" anlamına gelen bu kelime, Gucci'nin mirasını yeniden keşfetme ve onu zamansız bir vizyonla ileriye taşıma niyetini simgeliyordu. Eylül 2023'te Milano Moda Haftası'nda ilk koleksiyonunu sunduğunda, moda dünyası ikiye bölündü. De Sarno'nun Gucci'si daha sade, sofistike ve zamansızdı. Gösterişli desenler, çılgın aksesuarlar yerine, koyu bordo tonları, keskin silüetler ve kusursuz terzilikle öne çıktı. Bu, Gucci'nin son yıllarda alıştığımız estetiğinden büyük bir kopuştu ve açıkçası bazı kesimler bu yeni yönü hemen benimseyemedi. Bu noktada sektördeki büyük soru şu oldu: De Sarno'nun minimalist anlayışı, Gucci'nin ticari başarısını destekleyecek miydi? Bir markanın DNA'sını baştan tanımlamak cesur bir hamleydi ve Gucci gibi bir moda devinde, bu tarz köklü değişimler her zaman risklidir.
Belki de tüm bunlar yüzden Sabato De Sarno'nun Gucci macerası uzun sürmedi. Ve geçtiğimiz günlerde (Şubat 2025), Gucci'den ayrıldığı duyuruldu. Hatta Milano Moda Haftası'nda 2024-25 Sonbahar/Kış koleksiyonunun markanın kreatif ekibi tarafından hazırlandığı açıklandı. Henüz netleşmeyen birçok detay var ama bir gerçek kesin: De Sarno'nun Gucci'de başlattığı değişim, çok kısa sürdü. Peki, bu ayrılığın arkasında ne var? Resmi açıklamalar, her zaman olduğu gibi, oldukça diplomatik. Gucci CEO'su Stefano Cantino, De Sarno'ya teşekkür ederek onun mirasa ve el işçiliğine olan bağlılığını övdü. Ama moda dünyasında herkesin aklındaki soru başka: Gucci, ticari beklentileri tam karşılayamayan bir minimalist yaklaşımdan mı vazgeçti? Yoksa markanın kreatif yönüyle ilgili daha derin fikir ayrılıkları mı vardı? Tüm bunların yanı sıra De Sarno'nun Gucci'deki hikâyesi kısa sürmüş olsa da moda dünyasında bıraktığı iz silinecek gibi değil. Onun detaylara verdiği önem, tasarımlarındaki incelik ve zamansız estetik anlayışı, modayı yüzeysel bir alan olarak görmeyen herkes için ilham verici. Bundan sonrasında hangi moda evine atanacağı veya kendi markasına kurma yoluna girip girmeyeceği konusuysa muamma. Ama büyük hamleleri ve kendi çizgisine olan sadakatiyle hangi yolu seçerse seçsin, moda dünyasında hâlâ söyleyecek çok sözü olduğu kesin.
Fotoğraflar: Getty Images Türkiye, Gucci Press