Büyükdere'deki tarihi evinde eşi, kızı ve köpekleri Pier ile yaşayan tasarımcı Serli Keçoğlu, "İlham kaynağım her zaman aile geçmişim ve hikayeler." dediği yılbaşı masasını bu yıl ALEM için hazırladı.
Bu masa başta olmak üzere tüm kurduğum masalarım için ana ilham kaynağım her zaman aile geçmişim ve hikayeler olmuştur. Bir masa kurarken aklımda hep bu hikayeler, yaşanmışlıklar, eskiden ailemle geçirdiğim bayram ve yılbaşı sofraları ile onlarla yaşadığım güzel saatler ve onlardan kalan hatıralar olur. Babaannemin masa örtüsü, anneannemin tabağı ya da pazardan aldığım herhangi bir vintage ürün, benim her zaman ilham aldığım noktaları oluşturur. En sevdiğim sofralar da yalnızca takım ürünlerinden oluşmayan, farklı parçaları ve hikayeleri bir araya getirdiğim sofralar olur. Çünkü masanın etrafında buluşan ruhlar ve karakterler nasıl birbirinden farklıysa, masa için kullandığım malzemelerin de aynı şekilde birbirinden farklı olması gerektiğine inanırım hep. Yani her bir obje masadaki sohbetler kadar özel ve biricik olmalıdır.
Ben en ilkel yöntem olan el çizimi ile çalışıyorum. İşe önce eskiz olarak başlıyorum, eskizlerin sonunda istediğim tasarıma karar verdiğimde de işi daha detaylı olarak ele alıyorum. Çok konsantre olursam ve kafamda gerçekten çok iyi eskizler oluşursa ortaya yedi, sekiz bazen 10 tane çizim çıkarabiliyorum.
Biraz planlı ve programlı bir karakterim sanırım. Hem iş hayatımı hem anneliği hem de ev düzenini belli bir program içerisinde yönetiyorum. Yapılacaklar listemi, işlerimin hangi gün hangi saatte gerçekleşmesi gerektiğine göre hazırlıyorum. Hiçbirini bir iş gibi görmüyorum, hepsini çok severek yaptığım için de her biri bana çok keyif veriyor. Çevremden, sevdiklerimden çok fazla destek alıyorum tabii. Eşim, kızım, iki annem, kardeşim, ablam ve çalışma arkadaşlarım bunların başında geliyor, hepsi hayatımı kolaylaştırıyorlar. Örneğin, ben kızım için bir şey yaptığımda muhakkak o da benim hayatımı kolaylaştırmak için bir şey yapıyor. Her şey paylaştıkça güzelleşiyor.
Closh by Serli Keçoğlu markam gençlik hayallerimden bir tanesiydi, 16 yıldır da severek sürdürüyorum. Bu yolculuğa couture olarak başlamıştım, aynı şekilde de devam ediyorum. Bu süreçte Pera's by Serli Keçoğlu isminde ikinci bir markam daha oldu. Kadın, çocuk, ev, yaşam konseptinde olduğu için Pera's biraz daha beni yansıtan bir marka oldu. Pera's ile birlikte hayatıma bir de çocuk kıyafetleri girdi. Bu konsepti de farklı bir isim altında topladık. Şu an iki markam da harika şekilde ilerliyor.
Burası eski bir Boğaz mahallesi, beni burada önce bu mahalle cezbetti. Bu tip tarihi evlerin sayısı çok azdır, benim de hep gönlümde yatardı bu tarz evler. Daha önce üst sokaklarda başka bir evde oturuyordum ama bu binayı görünce burada yaşamak istediğimi hissettim. Burası hiçbir beton sistemin bulunmadığı tamamen ahşaptan yapılmış kagir bir bina. İlk gördüğümüzde 10 yıldır içinde hayat yoktu. Ustalarımızı çağırıp fikirlerini aldığımızda da "Burası yaşayan bir bina, siz içinde yaşadıkça sizinle birlikte yaşamını sürdürecek." dediler. Gerçekten de öyle oldu. Burada hala eski İstanbul'u yaşıyoruz. Uzun zamandır bu mahalledeyim, burayı da komşularımı da çok seviyorum.
Ben genellikle yeni yılı evde karşılamayı seviyorum. Ben çok pişiren, kocaman sofralar kurulan bir aileden geliyorum. Yılbaşında da genelde annem, kayınvalidem ve ben yemekler hazırlıyoruz. Herkes pişirdiğini getiriyor, çok şık masalar kuruluyor. En sevdiğim yılbaşı ailemin bir arada olduğu, evimde huzurla karşıladığım geceler oluyor. Buna sevdiklerimiz de eklendiğinde çok daha mutlu oluyoruz.
Geçmişte de gelecekte de her zaman dilediğim ve dileyeceğim tek şey tüm çocukların mutlu olması. Ben sosyal sorumluluk kapsamında da en çok çocuklar ile ilgili projelere destek veriyorum. İçinde bulunduğum dernekler var, çocuklar için çalışıyorum. Fazladan bir çocuğu mutlu etmek, bir çocuğu daha kazanmak dahi benim en büyük hedeflerimden biri.
Her şeyden önce Pera ile birlikte ben de büyüdüm ama onunla birlikte aynı zamanda çocuk da oldum. Tekrar annemin kanatları altına sığındım, onun şefkatine ihtiyaç duydum. Annelik serüvenimin ilk başlarında Pera bana ne kadar muhtaçsa ben de o dönem o kadar anneme muhtaçtım. Annem yanımda olduğu için de çok şanslıydım. O olmasaydı bu kadar güçlü olabilir miydim bilmiyorum. Bu işi tek başına kotaranlara saygım çok büyük. Kızımla birlikte büyürken beni en çok etkileyen onun ruhen gelişmesi oldu. Onun ruhunu beslerken aynı zamanda kendim de ilham aldım. Birlikte deneyimledik, birlikte büyüdük. Onunla doğaya dönmek, doğa içinde olmak bize çok iyi geldi. Kızımla birlikte Waldorf pedagojisini tanıdım, sekiz sene önce girdi hayatıma ve çok şey değiştirdi.
Ailemdeki herkes sofra, servis, sunum konusunda ürün ve aksesuarlara çok düşkündür. Bu nedenle ailemden kalan çokça hatıra var evimde. Ben de bu konuya biraz meraklı olduğum için bu parçalara zamanla eklemelerim oldu. Genelde antika pazarlarından, çeşitli seyahatlerimde gittiğim yerlerden beğendiğim parçaları alır koleksiyonuma eklerim. Hatta birçok ülkenin antika pazarlarını yakın takipteyim. Hep "Opalin daha çok nerededir? Porselenin hangi markasını nerede bulurum? Gümüş daha çok nerededir?" gibi soruların cevaplarını kovaladım. Sonunda da hikayesi olan, içinde aradıklarımı bulduğum parçaları elde etmiş oldum. Yeni üretilmiş, hikayesi olmayan hiçbir ürünü almayı sevmiyorum.
Her zaman sağlam zemine basmayı seven biri oldum. Kalitemden ödün vermemek planlarımın en başında geliyor. Son dönemde çok kolay olmasa da bunu başarabilmek en büyük hedefim. Söz verdiğim kalitede söz verdiğim işleri yapabilir, eski taşlarımın üstüne bir yenisini daha koyabilirsem ne mutlu bana.