İstanbul'un ardından eşiyle birlikte İspanya ve İtalya'da yazı geçirmeyi planlayan Sarah Deniz Coleman ile yoğun temposu arasında bir araya geldik. Trendleri yakından takip eden ve renkli stiliyle dikkat çeken Sarah ile moda ve alışverişin başrolde olduğu eğlenceli bir sohbet gerçekleştirdik.
Londra'da günlerin nasıl geçiyor?
Gerçekten çok koşturmalı geçiyor ama şikayet etmiyorum çünkü yapı olarak yerinde duramayan biriyim. Yaz ile beraber birçok etkinlik, lansman, kendi sosyal medya işlerim ve piyano öğrencilerimin Royal School of Music sınav hazırlıkları arasında dopdolu bir dönemin içindeyim.
Nihan Peker tasarımlarıyla objektif karşısına geçtin. Çekim ve tasarımlar için neler söylemek istersin?
Nihan Peker'in koleksiyonunu gerçekten çok severek giydim. Birçok tasarımın içinden ne seçeceğimize karar vermek zor oldu çünkü hepsi çok güzel. Lüks detaylarla dolu haute couture elbiseler, bazı parçalara yakından bakınca ne kadar ince detaylar olduğunu görüp daha çok saygı duyuyorsun verilen emeğe.
Yaz tatili planları yaptın mı? Bu yazın rotaları nereler?
Bu sene her zamanki gibi birkaç hafta İstanbul'dayım. Hem aile ziyareti, hem de yine ailemle Türkiye'de tatil yapmak istiyorum. Bunun dışında eşimle İtalya'da ve İspanya'da yazlık kentlerde birkaç hafta geçirmeyi planlıyoruz. Bu sene uzun bir aradan sonra ilk defa COVID kısıtlamaları olmadan tatil yapmayı dört gözle bekliyorum.
Stilini nasıl tanımlarsın?
Eklektik bir stilim var aslında ama genelde renkli, rahat kişiliğimi yansıtan parçalar seviyorum. Mesela baştan aşağı siyah giydiğimde sanki gizleniyormuşum gibi hissediyorum. Deneme yanılma yöntemiyle zaten ne giyince daha iyi hissettiğimizi zamanla öğreniyoruz. Trendleri takip etmeyi seviyorum ve arada bana uygun bulduğum parçaları günlük stilime ekliyorum ama genel tercihim rahat kesim jeanler, klasik gömlek , blazer, düz ayakkabılar ve tabii bol bol aksesuar.
İlkbahar/yaz için gardırobuna neler ekledin?
Renkli Dior çanta, Chanel sandaletler, Celine güneş gözlüğü. Bunların dışında birkaç ipek bol kesim pantolon ve düz tişörtler dolabıma eklediğim parçalar arasında.
En çok ne satın alırsın?
En çok aldığım şey sanırım aksesuar. Çanta, ayakkabı, kolye ve küpe en çok aldıklarımdan. Mesela Chanel ve Dior küpeleri sürekli takip ediyorum ve koleksiyonuma ekliyorum. Her sezon beğendiğim ve kullanacağıma inandığım birkaç yeni model aksesuar oluyor, zaten severek alınca da sürekli takıyorum. Kıyafet konusunda daha seçici olmaya ve gerçekten sezonluk değil uzun süre giyebileceğim kaliteli ürünler almaya çalışıyorum. Volüm olarak daha az ama kaliteli kumaşlara ve markalara yatırım yapmaya başladım.
Londra'da favori alışveriş durakların nereler?
En rahat alışveriş yaptığım yer Harrods ve Kings Road. Yürüyerek dolaşıp kalabalıktan uzak bakabileceğim yerleri seviyorum bu yüzden Selfridges o kadar cazip gelmiyor. Sürekli kalabalık ve turistlerle dolu. Lüks alışveriş için New Bond Street çok keyifli özellikle güneşli havalarda dolaşıp biraz keyifle alışveriş yapabileceğiniz bir sokak.
Gardırobunun vazgeçilmez beş parçası?
Me&Em pantolonlarım, Frankie Shop ceketlerim, Lady Dior çantalarım ve takılarım. Çünkü hepsi özel zamanlarda alındı ve hatıraları var. Bunun dışında her şeyden vazgeçebilirim.
Asla giymem dediğin bir şey var mı?
Asla kürk giymem ama bunun dışında etik olarak asla dediğim bir şey yok. Bugün asla dediğim bir stili veya rengi ileride beğenme şansım var bunu geçmiş tecrübelerimden öğrendim. Zevklerimiz ve tarzımız zamanla değişiyor ama gerçekten kürk konusunda çok katıyım asla taviz vermeyi düşünmüyorum.
En iyi alışveriş arkadaşın kim?
En rahat alışverişi kendi başıma yapıyorum ama arada çok sevdiğim yakın arkadaşlarımla Harrods'ta kıyafetler deneyip beraber seçip almayı da seviyorum. Çanta, ayakkabı gibi şeyler alacaksam zaten üzerinde düşünüp, karar verip gidip alıyorum çünkü ani karar verip pişman olduğum çok oldu. İstanbul'a geldiğimde yine aynı şekilde sevdiğim Türk markaları arkadaşlarımla beraber geziyorum onlar beni yönlendiriyor. Çünkü Londra'dan takip etmek her zaman mümkün olmuyor.
İstanbul'a sık sık geliyorsun biliyorum ama uzaktayken en çok neleri özlüyorsun?
Ailemi özlüyorum. Yakın arkadaşlarımla zaman geçirmeyi de çok özlüyorum. Bir şekilde iletişim içindeyiz sürekli sosyal medya, görüntülü arama, mesaj grupları ama hiçbir şey beraber aynı şehirde hayatı paylaşmakla kıyaslanamaz. Klişe gelecek ama deniz havasını çok özlüyorum 22 sene İstanbul'da yaşadıktan sonra Londra'da deniz olmadan yaşamak hala bir eksiklik hayatımda. Her geldiğimde mutlaka Yeşilköy sahilinde ve Arnavutköy- Bebek arası yürüyüşe çıkıyorum. En yoğun geçen kısa seyahatlerimde bile buna zaman ayırmaya çalışıyorum.
Önümüzdeki günlerde sürpriz projeler var mı?
Türkiye'de Melis Ağazat ile çalışıyorum ve birkaç tane güzel proje var ama şimdilik sürpriz. En son benim için çok değerli ve yine bana bile sürpriz olan bir proje Dior ile beraber Paris'e seyahat etme fırsatıydı. Uzun zaman sonra yeniden kapılarını açan Avenue Montaigne mağazasını ve Dior galeriyi gezip deneyimleme şansım oldu. Bu tarz fırsatlar yaratan bir işim olduğu için gerçekten şanslı hissediyorum.
Sosyal medyada takipçilerin senin hakkında en çok neyi merak ediyor?
En çok sorulan soruların başında eşim geliyor. Genelde ev hayatımı, eşimi, ailemi paylaşmıyorum bu yüzden insanlar merak ediyor.
Instagram için fotoğraf paylaşırken dikkat ettiğin detaylar var mı?
Eğer bir iş birliği ya da özel bir proje gibi paylaşmam gereken bir mesaj varsa tabii ki daha dikkat ediyorum ve markanın DNA'sına uygun bir içerik yaratmaya çalışıyorum. Kendi günlük paylaşımlarımda tam tersi içimden nasıl gelirse doğal şekilde paylaşımlar yapıyorum. Ben başından beri hep natürel içerik yaratmayı severek başladım bu işe, sürekli editöryal içerik paylaşan influencer'ları takip etmeyi sevmiyorum bu yüzden arada denge bulmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Hatta birçok marka benimle çalışırken "Lütfen takipçilerin için en organik içerik paylaşımı ne ise ürünü bu şekilde sunalım." diyorlar, bence de doğru olan yaklaşım bu olmalı.
Röportaj: Ceylan Yeniacun
Fotoğraflar: Now Photography Creative
Saç, makyaj: Tayfun İltır