“Bu projenin benim hayatımdaki katkısını düşündükçe, gerçekten ulaştığımız gençlerin de yaratabileceği farklılıkları düşünüyorum.”

“Bu projenin benim hayatımdaki katkısını düşündükçe, gerçekten ulaştığımız gençlerin de yaratabileceği farklılıkları düşünüyorum.”

28 Ekim 2015 Çarşamba 09:45 | Son Güncellenme:
23 dakika okunma süresi

Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın’ın kızı, holdingin Yönetim Kurulu Üyesi Pelin Akın, “Babamla ilişkimiz patronluk, profesyonellikten öte bir mentorlük ilişkisi. Babamın 40 yıllık emeğine, deneyimine saygı duyduğumuz için, sıkıştığımız her an soruyoruz veya yapmamız gerekenler konusunda bizi uyarmasını istiyoruz” diyor. Pelin Akın’ın iş hayatı kadar keyif aldığı başka bir uğraşı var: 14 yaşında tanıştığı Edinburgh Dükü Uluslararası Gençlik Ödülü Programı. Yıllarca bu programda aktif olarak görev alan Pelin Akın, halen bu programın Ulusal Komite Genel Başkan Yardımcısı. Pelin Akın, gençlere çok önemli imkanlar sunan bu programı tüm yönleriyle anlattı. 


Pelin Hanım, Edinburgh Dükü Uluslararası Gençlik Ödülü Ulusal Komite Başkan Yardımcısı olarak gençlere ilham veren  bu projeden bahseder misiniz?
Edinburgh Dükü Uluslararası Gençlik Ödülü Programı, (The Duke of Edinburgh’s International Award for Young People), ilk defa 1956 yılında Edinburgh Dükü Ödülü adı altında, Birleşik Krallık’ta Edinburgh Dükü Prens Philip’in desteği ile ve Alman eğitimci Kurt Hahn’ın eğitim felsefesine dayanarak hayata geçirildi. Günümüzde 140’tan fazla ülkede uygulanıyor. Dünyanın öncü gençlik gelişim programlarından biri olarak konumlandırabiliriz. Ödül Programı; bronz, gümüş ve altın olmak üzere toplam üç farklı kategoriden oluşuyor. Bu kategoriler programın tamamlama sürecini (6 ay, 12 ay, 18 ay) belirliyor.

 

Bronz, gümüş ve altın kategorilerin altında Toplumsal Hizmet, Fiziksel Gelişim, Beceri Geliştirme ile Macera ve Keşif bölümleri var. Sadece altın kategori bünyesinde ise Toplumsal Uyum Projesi mevcut. Haftada toplam 3 saat olmak üzere katılımcıların, Toplumsal Hizmet, Fiziksel Gelişim ve Beceri Geliştirme bölümleri için haftada birer saat faaliyetlerde bulunmaları gerekiyor. Program, ülkemizde ilk defa 1995 yılında uygulanmaya başlandı. 2001 yılında ise Türkiye İnsan Kaynakları Vakfı (TİKAV), Uluslararası Gençlik Ödülü Programı’nı (International Award for Young People) Bağımsız Operatör olarak kendi bünyesindeki gençlere uygulama yetkisini aldı. 


Bugüne kaç genç ödül aldı?
Program Türkiye’de halen 14 ilde, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylı, 60 farklı lise üniversite ve sivil toplum örgütlerinde yürütülüyor. Bugüne kadar 12 bin gence ulaşıldı. Her yıl yaklaşık bin 500 ile 2 bin civarında yeni katılımcı programa dâhil oluyor. Bugüne kadar 3 binden fazla katılımcı ödül almaya hak kazandı. Dünya genelinde ödül programı vasıtasıyla 8 milyonu aşkın gence ulaşıldı. 


Edinburgh Dükü Uluslararası Gençlik Ödülü Programı ile yolunuz ne zaman kesişti? Neden böyle bir programda görev almak istediniz? 
Türkiye’ye deki ilk katılımcısı olduğumu söyleyebilirim. Programı Türkiye’ye getiren ve şimdiki EMAS Bölgesi Direktörü Melek De-Wint sayesinde 14 yaşında başladım. Bronz, gümüş ve altın kategorilerini bitirdikten sonra, 18 yaşında ödül ve kamp lideri oldum. O zaman hala lisedeydim ve programı kendi okulumla tanıştırdım. Lisede programın ilk mezunlarını verdikten sonra devrettim ve üniversite eğitimim için İngiltere’ye gittim.

 

İngiltere’de Ödül Programı’nın merkezine giderek Türkiye’den geldiğimi söyledim ve programa nasıl yardımım dokunabileceğimi sordum. Ardından program dâhilinde bazı görevler verdiler. Örneğin sarayda yapılan ödül programlarının organizasyonlarında bulundum. Böylece üniversite eğitimim sırasında da programa devam etme imkânı buldum. Türkiye’ye döndükten sonra Ulusal Komite Genel Başkan Yardımcısı oldum. Programın faydalarını kendim de gördüğüm ve toplumda fark yaratan bireyler oluşturduğuna inandığım için bırakmadım. Örneğin ben bu programı uygularken Beceri Geliştirme bölümünde İspanyolca öğrenmeyi seçmiştim. Lisede IGCSE ve IB’de İspanyolca seçtim sonra İngiltere’de İspanyolca İşletme okudum ve ardından bir sene Madrid’de Deutsche Bank’ta çalıştım. Şimdi ise Türk-İspanyol İş Konseyi’nde görev yapıyorum ve her yurt dışına çıktığımda fırsatını bulup konuşmaya çalışıyorum. 


Bu programda  gençlerin korkularını yenmek, lider olmak, takım ruhunu yaşatmak  gibi amaçları da var bunu açar mısınız?
Programın temel amaçlarından bir tanesi gençlerin kendilerini tanıyıp ne istediklerini anlamak ve hayat boyunca sürdürebilecekleri beceriler kazandırmak. Bu sayede kabuklarını kırarak, korkularının üzerine gidebiliyorlar. Bunun yanı sıra macera ve keşif bölümünde kendi ekiplerine liderlik etme fırsatı yakalıyorlar. Bu sayede takım ruhunu ve dayanışmasını yaşayabiliyorlar ve doğa ile yalnız kalma becerilerinin gelişiyor. Ayrıca Türkiye genelinde uygulanan ve uluslararası bir program olduğu için normalde hiç bir araya gelmeyecek gruplar, birlikte 48 saat geçirerek kamp yapıyorlar. Kendileri de çok zevk alıyorlar. 


Edinburgh Dükü Uluslararası Gençlik Ödülü Programı’na kimler katılabiliyor?
Cinsiyet, kültür, dil, din, ırk, politik eğilim, zihinsel veya fiziksel engele bakılmaksızın 14-24 yaş aralığındaki tüm gençler programa katılabiliyor. Katılım tamamen gönüllü.


Bu programın en önemli özelliklerinden biri de gençlerin öz-güven ve öz-disiplin kazanmaları, girişimcilik yönünü geliştirmelerini sağlaması değil mi? Biraz  açar mısınız?
Edinburgh Dükü Uluslararası Gençlik Ödülü Programı’nın en önemli özelliklerinden bir tanesi gençlerimizin girişimcilik ve yaratıcılıklarını geliştirmelerini, sorumluluk almalarını, farklı kültürleri tanımalarını ve doğaya saygı duymalarını teşvik etmeyi amaçlayan bir program olması. Bunun sonucunda; katılımcılar kendileri için doğru seçimler yapma, kendilerini yönetme ve yaşam boyu öğrenme disiplini kazanıyorlar. Ödül Programı’nı uygulayan katılımcılarımızın iş hayatlarında ön plana çıktıklarını söyleyebiliriz. Örneğin 2010 yılında TİKAV Bireysel Gelişim Programı’ndan ve Fırat Üniversitesi’nden mezun olan Fatih Aktaş isimli öğrencimiz Gaziantepli mütevazı bir ailenin 3 çocuğundan birisiydi. Fulbright bursunu kazanarak Amerika’da Yüksek Lisans öğrenimini tamamladı ve halen burslu olarak Doktora Programı’na devam ediyor.

 


Kendinizden bahseder misiniz? Eğitiminizi hangi dalda yaptınız? Branşınızı tercih ederken zor oldu mu? Bu konuda babanızın yönlendirmesi oldu mu?
Ben aslen Ankaralıyım, sadece son 5 senedir İstanbul’da yaşıyorum. İlkokulu ODTÜ Koleji’nde, liseyi ise BUPS’ta tamamladım. Sonra üniversiteye giderken branş konusunda çok kararsız kaldığım için hem ÖSS’ye hem IB’ye hazırlandım. Eğer ÖSS ile Hukuk Fakültesi’ni kazansaydım ki o zamanlar Bilkent Üniversitesi’nde Finans Bölümü’nü kazanmıştım Türkiye’de kalacaktım. Ancak hukuk okumayacaksam Türkiye’de kalmam için çok motivasyonum yoktu. Bu nedenle İngiltere’de Surrey Üniversitesi İspanyolca İşletme Bölümünü bitirdim. Profesyonel iş hayatına ilk olarak Madrid’de Deutsche Bank Finans departmanının Strateji bölümünde başladım. Babam böyle önemli kararları bize bırakır. Ben de karar veremediğim için hem IB hem ÖSS yaparak her opsiyonu denedim ama hiç bir öğrenciye tavsiye etmem, kesinlikle kararlı olup tek tarafa konsantre olmak gerek. Babam için tek bir meslek vardır: O da mühendislik. Eğer mühendis olmak istemiyorsan diğerleri aynıdır zaten…  


İş hayatına atılırken, babanızın hangi görüşlerini rehber edindiniz? Babanızın sizi en çok etkileyen yönleri? Okul hayatından sonra iş hayatına uyum sağlamakta güçlükler oldu mu?
Üniversiteyi bitirip, işe başladığımda babamın bana ilk söylediği cümle su idi: “ Sen daha yeni doğdun, sıfır yaşındasın.” O zamanlar kendi başarılarımı edinmiş biri olarak hiç anlam verememiştim bu söylediklerine ama şimdi çok iyi anlıyorum. İş hayatına öyle bir daldım ki, hiç güçlük yaşamadım aksine çok keyif aldım ve hala da alıyorum; öyle ki zamanımın çoğunu işte veya iş ile ilgili aktivitelerle geçiriyorum. Türkiye’ye döndükten sonra ilk olarak TAV’da işe başladım. Bir buçuk yıl kadar TAV’da bütün departmanlarda çalışma imkânım oldu. Orası benim için çok güzel bir oryantasyon ve hazırlık safhası oldu. Ardından Akfen Holding’e Yönetim Kurulu Üyesi olarak katıldım ve çalışmaya devam ediyorum. Babamla ilişkimiz patronluk, profesyonellikten öte bir mentorlük ilişkisi. Babamın 40 yıllık emeğine, deneyimine saygı duyduğumuz için, sıkıştığımız her an soruyoruz veya yapmamız gerekenler konusunda bizi uyarmasını istiyoruz. Babamın beni en çok etkileyen yönleri azmi, enerjisi ve pes etmemesi! Her şeyi sorgular, takip eder, kendi de işin içine girer ve çözer.


Bu program kapsamında daha önce Türkiye’de neler yapıldı?
Edinburgh Dükü Uluslararası Gençlik Ödülü Programı’na çok önem veriyorum. Çünkü Türkiye’nin genç potansiyeli diğer ülkelere kıyasla çok yüksek. Bu projenin benim hayatımdaki katkısını düşündükçe, gerçekten ulaştığımız gençlerin de yaratabileceği farklılıkları düşünüyorum. Ödül Programı’nı kriter gözetmeksizin, sokak çocuklarından kimsesiz çocuklara, Polis Okulları’nın da dahil olduğu meslek okullarına, devlet okullarından özel okullara kadar her kesime götürdük. 2001-2015 yılları arasında 12 binden fazla genç katılımcımız oldu. 3 binden fazla katılımcımız ödül programını başarıyla tamamlayarak, mezun oldu. 250’den fazla macera ve keşif kampı düzenledik. Ayrıca Uluslararası Ödül Birliği 4 ayrı bölgede temsil ediliyor. Her sene ülke temsilcileri ile bölgesel konferanslar farklı ülkelerde gerçekleşiyor.

 

TİKAV olarak bizim dâhil olduğumuz Avrupa, Akdeniz ve Arap Ülkeleri (EMAS) Bölgesel Konferansı, 2012 yılında Türkiye’de düzenlendi. EMAS bölgesinde ayrıca Ödül Programı’nın Macera ve Keşif bölümünün uluslararası standartlara ulaşabilmesi için EMAS Macera ve Keşif Çalışma Grubu’nun bir parçası konumundayız. Her sene farklı ülkelerde düzenlenen toplantılara ve Macera ve Keşif yolculuklarına katılıyoruz. Ödül Programı’nın uluslararası stratejisini belirlemek ve tartışmak üzere, Ödül’ün temsilciliğini üstlenen Birleşik Krallık Wessex Kontu Prens Edward, Uluslararası Ödül Vakfın Genel Sekreteri ve ülke temsilcilerin de dâhil olduğu Uluslararası Konsey’de 2009-2012 yılları arasında üç yıl boyunca temsil edildik. Bunların dışında her üç yılda bir Altın Ödül sahipleri için Uluslararası Altın Etkinliği gerçekleştiriyoruz. 2011 yılında Kenya’da, 2014 yılında Güney Kore’de, Türkiye’den temsilen Altın Ödül katılımcılarını yolladık. 2011 yılında yapılan Kenya’daki etkinliğe ben de katıldım. 


Bu programla ilgili ayrıca önemsediğiniz, eklemek istedikleriniz?
Şahsen, sınırlarımı zorlamayı ve zamanımı iyi kullanmayı Ödül Programı sayesinde öğrendiğim. Buna ek olarak İspanyolca ile yakınlaşmam da bu program sayesinde oldu. Dünyanın dört bir yanından gelen gençlerle Kenya’da kamp yaptık. Farklı kültürleri tanıdım, dostluklar kurdum. Duygusal ve sosyal olarak kendilerini geliştirmek isteyen geçlere çok fazla katkısı olabiliyor. Ayrıca katılımcılar dünyanın farklı noktalarından yeni insanlar ile tanışarak iyi bir network oluşturma imkânına sahip olabiliyor. Yurt dışında üniversite ve kolejlere kolay giriş yapabilme kolaylığı gibi büyük fırsatlar sunuyor. Özellikle İngiltere’deki üniversitelere kabul edilmede seçim kriteri olarak kabul ediliyor ve İngiliz halkı tarafından 7’den 70’e benimsenmiş durumda. Türkiye’nin genç popülasyonunu düşündüğümüz zaman, ödül programının büyüme potansiyelinin ne kadar yüksek olduğunu görüyor ve kendimize 2020’ye kadar 20 bin gence ulaşma hedefi koyuyoruz.

 

Bu süreçte sizlerin de desteğini bekliyoruz. Kurumlarınızda bu ödülün uygulanmasını değerlendirmeniz ya da sadece kendi evlatlarınızın katılımı için onları cesaretlendirmeniz bile bir başlangıç noktası olacaktır. Geleceğimizi yönlendirecek olan gençlerin şimdiden kendilerini yöneterek işe başlamalarının önemini vurgulamak isterim. Bugün genç işsizliğinin yüzde 28’e ulaşması ve bunun Türk ekonomisinin en büyük yapısal sorunlarından biri olması, böyle projelerin değerini arttırıyor ve bu yüzden de hepimiz kendi üstümüze düşen görevi yerine getirmeliyiz.


İş hayatınızın yanısıra ilgi duyduğunuz alanlar? Boş vakitlerinizi nasıl değerlendirirsiniz?
Genç olduğumuz için bazı şeyleri öğrenmek çok daha fazla zaman alıyor. Dolayısıyla bizim iş hayatımız da, babalarımızın iş hayatı kadar yoğun geçiyor. İş dışı sorumluluklarımız da işin içine girince bazen onlardan bile çok çalışır hale geliyoruz. Bu nedenle iş ve boş vakit ayrımı çok yapmıyorum; ne zaman vakit bulunursa ona göre kendimi ayarlıyorum. Vakit buldukça arkadaşlarımla birlikte zaman geçiriyorum ya da spaya giderek sadece kafa dinliyorum. Onun haricinde sosyal sorumluluk işleri beni çok tatmin ediyor. Boş zamanımın yüzde 80’ni ona ayırdığımı söyleyebilirim. Ancak zamanımı daha iyi kontrol edebilecek noktaya geldiğimde dans derslerine gitmek ve yurt dışındaki arkadaşlarımı da ziyaret etmeye daha çok zaman ayırmak istiyorum. Uzun zamandır yapamadığım alışkanlığım kitap okumaya da geri dönmek istiyorum.


Hangi tür sporları tercih ediyorsunuz?
Spor yapmak benim için şart. Her türlü sporu denemişimdir. Örneğin küçükken lisanslı tenisçiydim, az kalsın profesyonel kayakçı olacaktım. Geçtiğimiz yıl yarı maraton koştum. Son zamanlarda kick-box’a merak sardım. Dönüşümlü olarak TRX, yoga ve pilates yapmaya gayret ediyorum. Haftada 4-5 saat spor yapmaya özen gösteriyorum. 


Hayat felsefenizi birkaç cümleyle özetlerseniz ne söylersiniz?
İki sene önce bir eğitim almak için Harvard’a gittiğimde orada duyduğum bir cümle aslında hayat felsefemi belirledi sayılır. ‘A vision without execution is just an hallucination’ yani ‘Hayalimi gerçeğe dönüştürmek için bir şeyler yapmazsam bu sadece halüsinasyon olarak kalır...’ Dolayısıyla, yapılmayacakların nasıl yapılamayacağını konuşmak yerine, dezavantajı nasıl avantaja dönüştürerek uygulayabiliriz ona bakarım hep. Hızlı davranıp, gülümseyip, uygulamaya geçerim. 


Güney keyifli başlamak için ne yaparsanız?
Bir anlamda bir önceki günü, geceyi nasıl geçirdiğime de bağlı. Genelde müzik ile modumu belirlerim, sonra moduma göre ya spora giderim ya da erken toplantım varsa ona hazırlanırım. Her ikisi de acelem yoksa keyfimi yerine getirir.


Moda sizin için ne ifade ediyor?
Moda değil ama kıyafetler, içimdeki enerjinin dışavurumudur. O gün giydiğim renkler ve stil, benim o günkü modumu belirler. Moda olanın aksine farklı olanı giymeyi severim. Bu iş temposunda modayı eskisi kadar günlük bazda takip ettiğimi söyleyemeyeceğim. 
Spesifik bir tarzım da yok, çok fazla renk kullanırım ve değişik şeyler denemeyi severim. İş hayatında biraz daha klasik ve ölçülü olmak gerekiyor. Orada aksesuarlar ve renklerle o sıkıcılığı atmaya çalışırım. Günlük hayatımda tarzımı mekân ve buluşacağım kişiye göre belirlerim. Genel olarak renkli, rahat ve bol aksesuarlı diye tanımlayabilirim.

 

Röportaj: Fatih Şahin
Fotoğraflar: Ertan Demirbilek

EN ÇOK OKUNANLAR

Buckingham Sarayı'nda Beckham Rüzgarı

Buckingham Sarayı'nda Beckham Rüzgarı

2 dakika okunma süresi
Akneli Ciltler İçin Cilt Bakım Rutini

Akneli Ciltler İçin Cilt Bakım Rutini

3 dakika okunma süresi
2025 Pantone Rengi Açıklandı: Mocha Mousse

2025 Pantone Rengi Açıklandı: Mocha Mousse

1 dakika okunma süresi
ALEM Talks Podcast: İdil Yazar

ALEM Talks Podcast: İdil Yazar

1 dakika okunma süresi
Michelin Rehberi 2025 Türkiye Seçkisi Açıklandı

Michelin Rehberi 2025 Türkiye Seçkisi Açıklandı

4 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

Eylül Ayı Burç Yorumları

Eylül Ayı Burç Yorumları

Ceyda Hilal Eğerci ile Klasik Yat Dünyası

Ceyda Hilal Eğerci ile Klasik Yat Dünyası

19 Ağustos Kova Burcu Dolunayında Burçları Neler Bekliyor?

19 Ağustos Kova Burcu Dolunayında Burçları Neler Bekliyor?

Bodrum Günlüğü: Gül Dürüst, Şükran Güzeliş, Zeynep-Metin Fadıllıoğlu

Bodrum Günlüğü: Gül Dürüst, Şükran Güzeliş, Zeynep-Metin Fadıllıoğlu

Bodrum Günlüğü: Feryal Gülman, Hande Ataizi, Simla-Hüsamettin Beyazıt, Pelin Karahan

Bodrum Günlüğü: Feryal Gülman, Hande Ataizi, Simla-Hüsamettin Beyazıt, Pelin Karahan

Dyson'dan Yenilik

Dyson'dan Yenilik

Bodrum Günlüğü: Haluk Dinçer, Gizem Sabancı, Nejdet Ayaydın

Bodrum Günlüğü: Haluk Dinçer, Gizem Sabancı, Nejdet Ayaydın

Deniz Kızı Kadın Yelken Kupası'nın 2024 Edisyonu

Deniz Kızı Kadın Yelken Kupası'nın 2024 Edisyonu

Bodrum Günlüğü: Suzan Sabancı, Alara, Fatoş Mildon, Caroline Koç

Bodrum Günlüğü: Suzan Sabancı, Alara, Fatoş Mildon, Caroline Koç

18 Eylül Balık Tutulmasının Burçlara Etkileri Neler?

18 Eylül Balık Tutulmasının Burçlara Etkileri Neler?

Ağustos Ayı Burç Yorumları

Ağustos Ayı Burç Yorumları

Güneş Çağlarcan Solo Sergi Açılışı

Güneş Çağlarcan Solo Sergi Açılışı