Geçmişten Günümüze Ardan Özmenoğlu'nun Sanat Yolculuğu

Post-it'ler, neon ışıklar, cam heykeller, özgün malzemelerle oluşturduğu mekana özel yerleştirmelerle Ardan Özmenoğlu, popüler kültürün izini sürerken kendi oyun bahçesini de yaratıyor. Kapağımıza konuk olan Türk çağdaş sanat sahnesinin bu özel ismiyle, üretim pratiği ve çalışmaları üzerine geçmişten günümüze uzanan keyifli bir sohbete davetlisiniz.

YAZAR: Kübra Bıçak
20 Kasım 2024 Çarşamba 17:07 | Son Güncellenme:
19 dakika okunma süresi

Bazen bir sanat eserini ilk kez gördüğünüzde, bir anda geçmişin, şimdinin ve geleceğin sınırları kaybolur, başka bir dünyanın kapıları aralanır. Ardan Özmenoğlu'nun özgün malzemelerle ve renklerle yarattığı eserler de görsel şölenden daha fazlasını vadediyor. Kendine has stiliyle ürettiği eserlerinde, malzemenin beraberinde getirdiği anlam yükü ile beraber; kültürel tarih ve gündelik hayatın üst üste bindiği ifade biçimlerini yorumlayan Özmenoğlu, post-modern dünyada sanatı ile büyük izler bırakıyor. Hem basit hem karmaşık konuları; eğlenceli, neşeli, ironik bir şekilde ele alan Özmenoğlu sanatının sınırlarını zorlarken, izleyiciyi bir rüyadaymış gibi hissettiriyor. Renkli dünyasına dahil olduğumuz Özmenoğlu ile sizleri baş başa bırakıyoruz.

Son dönemlerde imza attığın sergileri yakından takip ediyoruz. Sanat, çoğu zaman içsel bir yolculuğun yansıması oluyor. Sen sanat hikayenin nasıl bir döneminden geçiyorsun?

Elbette sanat, içsel dünyamızı dışa vurduğumuz en güvenli oyun alanıdır. İçsel dünyamda dönüşüm içinde olduğumu söyleyebilirim; bu da üretimlerimin dilinden anlaşılıyor sanırım. Anna Laudel Gallery'deki son sergimde ağaçların neler fısıldadığını düşündüm, o düşünceler beni ağaç topluluklarının içsel dünyasına çekti. Bu dönem en çok ağaçları düşünerek onlar gibi yaşamamız gerektiğini düşünüyorum, nezaketli ve bir arada.

Ankara'da büyümenin, sanatçı kimliğin üzerinde nasıl bir etkisi oldu? Bu şehirdeki yaşantın, sanatsal ifade biçimlerine nasıl yansıdı? Kendini keşfetme sürecini senden dinlemek isteriz...

Ankara'nın puslu havası ve bürokratik ruhu yaratıcılığıma her zaman iyi etki etmiştir. Çocukluğum ve anılarımın olduğu yumuşacık bir gri tonudur Ankara benim için. Hikayenin başlangıcı olan kentlerin büyüsü hiç bozulmaz. Bugün de hem Siyah Beyaz Galeri ile yıllardır süregelen iş birliğim ve dostluğum hem de mezun olduğum Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde verdiğim dersler dolayısıyla yaşantımda önemli bir yeri var.

Seni sanatçı olmaya iten şey neydi? Bu motivasyon zaman içinde nasıl değişti?

Motivasyondan ziyade bunu varoluşsal bir ihtiyaç olarak ifade edeceğim. Ruhun zamanla değişmeyen, zayıflamayan bir gereği.

Ankara'dan sonra pek çok uluslararası projede yer aldın. Bu çok kültürlü diyalog senin sanatsal yaşamına nasıl yansıdı?

Zenginleştirdi. Dünyanın farklı coğrafyalarında açtığım sergilerde, bambaşka kültürlere sanatımı anlatmak, sanatla köprüler kurmak muazzam bir his. Sanatın insanları birleştirici bir yönü var. Sizin ürettiğiniz yapıtla ilgili hissettiğiniz bir hikaye var, başka bir kültürden izleyen bir sanatsever onu bambaşka bir hikayeye dönüştürebiliyor zihninde. Hikayeler çoğalıyor ve birbirine karışıyor. Sanatın büyüsü de burada çalışmaya başlıyor.

Sanat eserlerin, hayatının belirli anları ya da dönüm noktalarını somutlaştırıyor mu? Bu eserler, geçmişinle nasıl bir diyalog kuruyor?

Bugün geçmişe dönüp ürettiğim yapıtlara baktığımda her birinin o kadar özel anlara işaret ettiğini görmek beni çok mutlu ediyor. Sanatçı üretimleriyle iz bırakıyor gibi geliyor bana. Bıraktığım izleri takip ederek geçmişe dönüp bakabilmek, oradaki Ardan ile yeniden buluşabilmek, sanatla zihnimin izleğini takip edebilmek elbette çok kıymetli.

Eserlerinde sıklıkla kendi hayatından izler bulmak mümkün. Kendi hikayen, sanatsal ifadenin şekillenmesinde nasıl bir rol oynuyor?

Aslında hepimiz ortak bir hikayenin parçasıyız, kendi hikayemiz diye bir şey yok olamaz da. Ağaçlar gibi, nezaketli bir bütünlük içindeyiz, ben, sen ve öteki diye ayrılan ağaçlar hep toprak altından birbirlerini besliyorlar, ortak bir döngünün parçası olarak yaşıyorlar. Yaratıcılığımın içsel dünyamdan beslendiği kadar, dışsal dünyadan da beslendiğini söyleyebilirim.

Özellikle popüler kültürü ele alış biçiminin arka planında hangi kişisel deneyimler yer alıyor?

Günlük eğlence biçimleri, filmler, müzikler, toplumsal değerleri, inançları ve normları nasıl yansıttığını veya etkilediğini sorgulamak çok küçük yaştan beri içine dalıp dalıp yüzdüğüm kocaman bir havuz gibi. Popüler kültür; kimlik, ahlak ve güç gibi konularda ideolojiyi şekillendirebiliyor, ben de bu kültürün dilini kullanarak ürettiğim yapıtlar sayesinde kendi dilimi dahil etmiş oluyorum.

Ardan Özmenoğlu deyince akla ilk gelen şeylerin başında şüphesiz neon işler geliyor. Bu senin artık imzan diyebiliriz. Eserlerinde neon kullanarak gündelik yaşam unsurlarını nasıl yorumluyorsun? Bu bağlamda, neonun kültürel ve toplumsal anlamları hakkında neler söylemek istersin?

Neon aslında dükkanların levhalarını aydınlatmak için kullanılan bir malzemeyken, güncel sanatta oldukça yaygın kullanılan bir malzeme türü haline geldi. Hem neonun kullanım alanlarıyla kurduğu kültürel bağ hem de ifade ediş biçimime verdiği etki açısından sanatsal pratiğimde önemli bir yeri var.

Sanatını özel kılan bir diğer malzeme ise post-it notlar. Bu tür bir ifade tarzı, çağdaş sanatın hızla değişen iletişim dinamikleri ile nasıl bir ilişki kuruyor?

Unutmak istemediklerimizi, üzerine yazıp bir yerlere yapıştırdığımız sonra da çöpe attığımız o küçük post-it kağıtlar ile başladı her şey. Her şeyin hızla değiştiği, durağan olanın silikleştiği bir dünya düzeninde, hatırlamak pek de kolay bir zihinsel eylem olamıyor artık. Post-it'ler gibi bazen bir an, bir his ya da bir fikir insana kısa süreliğine yapışır, sonra da ilk esen rüzgarla uçar gider.

Kullandığın malzeme kadar, renkli evreninle de bizi dünyana dahil ediyorsun. Üretimlerinde renk ve dokunun önemini nasıl tarif edersin?

Renk, dünyaya daha karmaşık ve açık uçlu bir bakış açısı olan çeşitliliği vurgular. Yaşadığımız dünya değil, kendi içimizde yarattığımız dünya. Dünyam rengarenk, sürekli hareket ve değişim içerisinde, sanatım da öyle.

Eserlerinin ardında yatan derin anlamları ve kişisel hikayeleri nasıl oluşturuyorsun? Bir eseri yaratma sürecinde anılar ve duygular seni nasıl etkiliyor?

Anılarımın ve duygularımın bana rüyalarımda yansımasına bakarak oluşturuyorum.

Peki bu süreçte ilham kaynakların neler oluyor?

Çevremdeki her şeyden, bir çiçeğin kokusundan, bir bulutun geçişinden, bir kuşun uğultusundan ilham alıyorum. Bunların hepsi, hakkında çok az şey bildiğimiz büyük bir hayalin detaylarıdır. Rüya içinde rüya, göremediğimiz ama gerçeği bıraktığımızda hissettiğimiz bir rüya.

Yeni bir esere başladığında yaratım sürecin nasıl ilerliyor?

Sürekli bir yaratma süreci içindeyim, inanın bana, bu ne duruyor ne de başlıyor. Her zaman öyledir.

Sanat pratiğin içinde yenilik arayışında en çok neyi sorguluyorsun? Sürekli değişen çağdaş sanat dünyasında, kendi sesini nasıl buluyorsun?

Aramayarak buluyorum.

Eserlerinde bir mesaj kaygısı taşıyor musun?

Hayır, hiçbir konuda kaygı taşımıyorum; ne kendi bedenimde ne zihnimde ne de üretimlerimde.

Senin sanatının evrensel bir dili var. Bu dil yurt dışındaki sergilerde izleyiciye nasıl bir mesaj veriyor?

Ben lehçeye odaklanıyorum ve metaforların anlamları arasındaki mesafeyle küresel bir perspektifle oynuyorum. Geleneksel sembolleri kullanıyorum ama onları küresel ölçeğe taşıyorum ve köprü büyüdükçe sanat da katmanlar halinde büyüyor. Bu şekilde mesaj, sabit, somut, hareketsiz bir durumdan ziyade, kültürler arasında sürekli bir akış halinde oluyor.

Ardan'ın ilk sanatsal üretiminden bugüne sanat çizgisinin nasıl bir değişime uğradığını düşünüyorsun?

Deniz gibi, dikey değil yatay bir şekilde evrimleşti. Deniz bazen düz ve cam gibi olurken bazen de kıyıya yayılan hafif dalgalar olabiliyor. Denizin birçok farklı iletişim yolu vardır ama hiçbiri diğerinin üstünde değildir, hepsi eşit derecede tuzludur.

Bir eserini bir şiir dizesiyle ifade etmeni istesek bu hangi eserin olurdu? Bu eserini hangi şiirle ifade ederdin?

Birhan Keskin'in "İz" şiirini çok severim.

Her sanatçının üretim süreci farklı bir yolculuktan geçer. Sen İstanbul'un en özel köşelerinden biri olan Yeniköy'deki atölyende yıllardır üretimini gerçekleştiriyorsun. Bu bölgenin sana kattığı izler neler?

Yeniköy İstanbul'un en eski semtlerinden biri. Buradaki esnafın, manavın, kasabın mahalle ortamı insan yaşamları ve hikayeleri, her mahalle gibi eşsiz. Yeniköy atölyem aynı zamanda evim ve sadece benim değil anneannemin eviydi. Dolayısıyla sadece semtle değil yaşadığım ve ürettiğim bu evin de bana sanat yolculuğumda etkisi şüphesiz ki var.

Atölye, bir sanatçının mabedidir. Atölyenle kurduğun bağı nasıl tarif edersin?

Atölyem oldukça renkli, hem düşündüğüm ve ürettiğim hem arkadaşlarımla bir araya geldiğim hem de rüyalarımı gördüğüm sihirli mekanım diyebilirim.

Sanatın, başkalarının yaşamlarında yarattığı etkileri gözlemlemek tarifsiz bir his olsa gerek. İzleyicilerin, eserlerine verdiği tepkiler seni nasıl etkiliyor?

Benim hissettiğim hikayeye onlar kendi hisleriyle bakıyorlar ve ortaya ortak bir hikaye çıkıyor. Yapıt izleyici ile buluşunca tamamlanıyor, hayallerimi hissettirmek ve onlarla yaşamak...

Sanatınla izleyiciye bir mesaj aktarıyor musun?

İnsan gelişiminin en yüksek seviyesi, saf sevgi halinde aradığımız, aldığımız, yarattığımız ve yaşadığımız nokta.

Pek çok koleksiyonerinle ilişkin zaman içinde arkadaşlığa dönüşüyor. Bu ilişki yıllar içinde nasıl evriliyor? Sence sanat dünyasında sanatçı–koleksiyoner ilişkisi nasıl olmalı?

Az önce de bahsettiğim gibi ortak bir dil gelişiyor izleyici ile aranızda. Bu ortak dil, ortak hayaller ve ortak bir rüya gibi yaşanabiliyor.

En son İstanbul'da sanatseverlerle buluşan "What Trees Whisper?" sergisi, doğanın dili ve ağaçların gizemi üzerine kurulu. Bu sergi hakkında biraz konuşmak isterim. Bu dönemde doğanın sesine kulak vermenin özel bir nedeni var mı? Doğa, bu sergide eserlerinde nasıl vücut buldu?

Ağaçlar, insanlar gibi birer topluluk ve onların da bir yaşam tarzı var. Ben ağaçlardan çok şey öğrenebileceğimizi düşünüyorum, onları yakından inceliyorum. Dünyanın farklı yerlerinde farklı renklerde ağaçlara rastladım; büyülendim, her birinin yaşamı, alışkanlıkları, aldığı ve verdiği bambaşkaydı.

Hayat felsefen nedir? Hayatta karşılaştığın olumsuzluklara karşı tavrın genelde ne olur?

Hayatta karşılaştığım her olumsuzluğa karşı tavrım yeni bir sanat eseri üzerine düşünmekten geçiyor. Ürettikçe olumsuzluklar yok oluyor, dünyamı sadece yaratıcılığım kaplıyor.

Sanatçı olmanın ritmi, tıpkı bir melodi gibi her gün yeniden şekillenir. Günlük hayatında seni yaratıcı tutan alışkanlıklar veya sıra dışı rutinler var mı?

Saf sevgiyi görmek, almak ve vermek, günlük hayatımın yaratıcı süreçten yararlanmama yardımcı olan tek rutini.

Bazen sanatsal çalışmanın getirdiği yalnızlıkla nasıl başa çıkıyorsun?

Üstesinden gelmiyorum, ona tutunuyorum, ona değer veriyorum. Bu, yaratıcı sürecin çok önemli bir parçası ama harika dostlarım ve arkadaş çevrem, yaratıcı süreçten sonra kutlamak için her zaman oradadır.

Sanatla ilgilenen genç bir kadına tavsiyen ne olurdu?

Sanata teslim olmak.

Çağdaş Türk sanatının küresel sahnede nasıl karşılandığını düşünüyorsun?

Dünyanın her yerinde, Cenevre'de, New York'ta, Miami'de, Düsseldorf'ta pek çok sergim oldu ve hepsinde uluslararası izleyicilerin gözlerinde bir merak duygusu olduğunu görüyorum. Gittikçe daha fazla gelişmeme yardımcı olan bir merak...

Günümüz toplumunda sanatın rolü hakkında ne düşünüyorsun?

Her toplumda, her zamanda ve her paralelde bir ihtiyaçtır.

Gelecekte sanat ve teknoloji arasındaki ilişkiyi nasıl görüyorsun?

Teknolojinin geleceğinde sanatın daha önemli bir rolü olacak. Yapay zeka robotlarının sanat yaratması teknolojik bir ilerleme olarak görülebileceğinden, robotların sadece insan zihninin yaratıcı sürecini taklit ettiğini, yaratmadığını unutmamalıyız.

Eğer sanatçı olmasaydın başka hangi mesleği seçmek isterdin?

Sanatçı olmadığım bir dünya düşünemiyorum. Her dünyada, her yaşamda ve zamanda sanatçı olurdum.

Buradan kendinin 10 yıl sonraki haline nasıl bir mesaj iletmek istersin?

Yine mi güzeliz, yine mi çiçek.

Röportaj: Kübra BIÇAK

Fotoğraflar: Nihat ODABAŞI

Styling: Ahmet Ferit AKGÜN

Saç: Diyar ŞEKEL

Makyaj: Akın SERT

Fotoğraf asistanları: Peker DOĞRU, Özkan YILDIRIM

Mekan için Anna Laudel Galeri'ye teşekkür ederiz.

EN ÇOK OKUNANLAR

Demi Moore'un "The Substance" Galasındaki Çiçekli Tarzını Nasıl Buldunuz?

Demi Moore'un "The Substance" Galasındaki Çiçekli Tarzını Nasıl Buldunuz?

2 dakika okunma süresi
Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

1 dakika okunma süresi
Moda Dünyasında Oyuncu Değişiklikleri

Moda Dünyasında Oyuncu Değişiklikleri

6 dakika okunma süresi
Kışa Özel Nail Art Trendi

Kışa Özel Nail Art Trendi

1 dakika okunma süresi
Ariana Grande, Wicked'dan Sonra Pop Müzik Yerine Müzikal Tiyatroya mı Odaklanacak?

Ariana Grande, Wicked'dan Sonra Pop Müzik Yerine Müzikal Tiyatroya mı Odaklanacak?

2 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

Ağustos Ayı Burç Yorumları

Ağustos Ayı Burç Yorumları

Bodrum Günlüğü: Suzan Sabancı, Alara, Fatoş Mildon, Caroline Koç

Bodrum Günlüğü: Suzan Sabancı, Alara, Fatoş Mildon, Caroline Koç

Bodrum Günlüğü: Maya Portakal, Aslı Gümüşel, Esra Oflaz

Bodrum Günlüğü: Maya Portakal, Aslı Gümüşel, Esra Oflaz

Ceyda Hilal Eğerci ile Klasik Yat Dünyası

Ceyda Hilal Eğerci ile Klasik Yat Dünyası

Ersu Şaşma: Olimpiyat Yolculuğu

Ersu Şaşma: Olimpiyat Yolculuğu

Güneş Çağlarcan Solo Sergi Açılışı

Güneş Çağlarcan Solo Sergi Açılışı

Tuba Ünsal ve Burcu Baldouf İle "İyileşme Yolculuğu"

Tuba Ünsal ve Burcu Baldouf İle "İyileşme Yolculuğu"

Kırmızı Çocuklar Derneği'nin Yeni Üyesi: Kırmızı Karavan

Kırmızı Çocuklar Derneği'nin Yeni Üyesi: Kırmızı Karavan

Deniz Kızı Kadın Yelken Kupası'nın 2024 Edisyonu

Deniz Kızı Kadın Yelken Kupası'nın 2024 Edisyonu

19 Ağustos Kova Burcu Dolunayında Burçları Neler Bekliyor?

19 Ağustos Kova Burcu Dolunayında Burçları Neler Bekliyor?

Eylül Ayı Burç Yorumları

Eylül Ayı Burç Yorumları

18 Eylül Balık Tutulmasının Burçlara Etkileri Neler?

18 Eylül Balık Tutulmasının Burçlara Etkileri Neler?