BOL PİKSELLİ BİR HARİKALAR DİYARI…

Pınar&Viola’nın çalışmaları izleyiciyi iki boyutlu yüzeylerde görsel bir coşku seline davet ediyor.  Görsel kültürü ‘tarayarak’ aşırı detaylı yüzeyler yaratan ikilinin bol pikselli ve sürükleyici dünyasına doğru keyifli bir yolculuğa çıktık.

27 Eylül 2016 Salı 10:19 | Son Güncellenme:
13 dakika okunma süresi

Pınar Demirdağ ve Viola Renate güncel görsel kültürü ‘tarayarak’ aşırı detaylı yüzeyler yaratan ve bundan beslenip coşkulu yüzey ‘baskıları’ üreten bağımsız bir dijital tasarım ikilisi. Amsterdam’daki Sandberg Enstitüsü’nde tanışan ikili, 2009’dan beri birlikte çalışıyor ve dijital tasarımın ne yönde ilerlemesi gerektiğine dair ortak bir vizyon paylaşıyor. Pınar&Viola aynı zamanda deneylerden oluşan, dijital tasarıma yönelik yeni bir çalışma tarzının öncülüğünü yapıyor. Yarı Hollandalı, yarı Türk ikilinin teknolojinin hayatımızın her alanına sirayet etmesinden durmaksızın beslenen multimedya işleri ise uzun zamandır tasarım ve moda dünyasının radarındaydı. En son Ikea’ya tasarladıkları koleksiyonla dikkatleri çeken ikili, İsveç’te Ikea’nın düzenlediği “Demokratik Tasarım Günleri”nin yıldızlarından oldu. İşte Pınar&Viola’nın bol pikselli ve sürükleyici dünyası.


Nasıl bir araya geldiniz? 
Pınar Demirdağ: Master’da tanıştık ve çok spontane gelişen bir şekilde beraber bir proje yaptık. Çıkan sonuç o kadar özeldi ki, bunu ancak ikimiz beraber çalıştığımız sürece üretebileceğimizi fark ettik. Ben Hollanda’nın temiz kuralcı tasarımlarına hayran bir Türk, Viola da Hollanda’nın sade tasarımlarından bıkmış, rengarenk Türk desenleri, renkleri ve kültürüne aşık bir Hollandalı. Viola Renate: Yaptığımız işler her ne kadar evrensel, eleştirisel olsa da aynı zamanda çok kişiseller. Biz yakın gelecekte dünyayı görmek istediğimiz gibi betimliyoruz.

 

"Digital Couture" ve "Image Couture" gibi pek alışkın olmadığımız iki kavram üzerine çalışıyorsunuz. Sizi zamanın “dijital modacıları” olarak tanımlayabilir miyiz?
V.R.: Couture kelimesini, bir nevi yapım aşamasındaki yüksek kaliteye alegori olarak kullanıyoruz. Haute couture izleyiciye rüya kurdurmak, onu oturduğu yerden başka dünyalara, gerçekliklere götürmek için yapılmış sanat eseri olarak referans edilen kıyafetler. Biz burada couture’ü ürettiğimiz işlere verdiğimiz dikkat, itina ve kavramsal önemi çağrıştırdığı için bir nevi gönderme olarak kullanıyoruz. 


P.D.: Biz dijital tasarımlara bir Rönesans ressamının sabrı ile yaklaşıyoruz. Manastırdaki bir keşiş gibi, gece gündüz üzerinde çalışılan, hikayelerle dolu dijital resimler, grafikler, görseller, hikayeler yaratıyoruz. Bizim jenerasyonda, internetin insanlara getirdiği hız ve demokratikleştirilen tasarım programları yüzünden gün geçtikte kalite üretmek için sabırda bir düşüş görüyoruz. Biz bu yapılaşmaya ters olarak, teknolojiye zanaati, el yapımını ve estetiği getiriyoruz. 

 

Ecstatic Surface'de politik bir skandalı kullanmıştınız. Bunun sebebi neydi?
P.D.: 2011-2012 arasında politik ilişki skandalları, özellikle Amerika ve Avrupa’da bir ara yağmur gibi medyaya yağmaya başladı. Bu konu o kadar farklı fikri içinde barındırıyor ki, politika aynı düzlemde oluşması, sosyal medya ile başımızın üzerinde tuttuğumuz politikacının bizimle bir anda aynı seviyede olması, kanun gibi yıkılmaz olarak baktığımız devlet temsilcilerinin aslında bizim gibi her sabah iki bacağını pantolonuna sokan insanlar olduğunu görmemiz ve tabii ister istemez içerisinde çok fazla mizah barındıran bir konsept yarattı.


V.R.: Politik ilişki skandalları sanki bir binanın yıkılmasını kahkahalar atarak izlemek gibi bir şey… Bir nevi içinde yaşadığımız gerçeklik tiyatrosunda oyuncuların bir anda oynamayı bırakıp izleyicilerin arasına karışması gibi… 


Peki, en son hangi olaylar odağınızda?
V.R.: Her sene dikkatimizi bir konu üzerinde yoğunlaştırıyoruz. Bu senenin konusu ise healing, şifa vermek, iyileştirmek… Çünkü dünyanın hiç olmadığı kadar şu günlerde şifaya ihtiyacı var. Hem birey hem de toplum olarak. Teknolojinin getirdiği özümüzden uzaklaşmak, politik değişen değerlerin getirdiği baskı, yozlaşma ve sağduyunun kaybolması…  Bununla beraber bireyde bir uyanma, farkındalık da aynı zamanda yükselen değerlerden biri. Yoga kampları, juice barlar, sağlıklı beslenme, aile kurma isteği gibi… Bu kavramlardan, farkındalıklardan, yeni bilinçten esinlenerek bir "Healing Prints" (İyilestiren Desenler) koleksiyonu çıkardık. Her desende farklı bir konu üzerinde durduk.


P.D.: Healing Prints koleksiyonumuzu bir ay önce Paris’te tanıttık. Onun dışında, su sıralar virtual reality, hologramlar, kısacası görsel son teknolojilerle flörtleşiyoruz. Birkaç hafta önce dünyada ilk defa sanal bir moda koleksiyonunu gerçek bir modelin üzerinde gösteren hayal gücü ile dopdolu bir defile düzenledik. Su günlerde de bir video oyunu üzerinde çalışıyoruz.


Başka hangi ünlü markalarla ve isimlerle çalıştınız? Bu projeler arasında en keyif alarak hayata geçirdiğiniz proje hangisi oldu?
P.D.: Dünyaca ünlü olarak globalinde Ikea, MTV, Adidas, Koché, Nike ve Bloomberg ile çalıştık. Onun dışında New Museum, Stedelijk Museum gibi birçok sergi alanı ve müzede işlerimiz gösterildi. Türkiye’den de Seranit ile çok uzun süreli bir iş beraberliğimiz ve dostluğumuz var ve hala devam ediyor. 


Yakın zamanda güzel bir haber aldık, Global Ikea’ya bir koleksiyon hazırladınız. Bu iş birliğinden ve koleksiyondan bahsedebilir misiniz?
P.D.: Bir sene önce bir mail geldi, “Merhaba biz Ikea’yız, sizi uzun zamandır takip ediyoruz, kendi imzanızla bizim bünyemizde bir koleksiyon çıkarmanızı istiyoruz. Ürünlerimiz üzerinde kullandığımız görseller için sizin fantezi dünyanızı istiyoruz, insanları gülümseten, düşündüren ve hayal kurduran dünyalar, desenler üretmek ister misiniz?” diye. Önce inanmadık, bir süre cevap vermedik, çünkü birisi şaka yapıyor zannettik, ama sonra atan kişinin e-mail’in @ikea.com ile bittiğini fark ettiğimizde işin ciddiyetini anladık. Tasarımlarla uzaylılardan, mitolojik canlılara, hayvanlardan kült objelere pek çok şeyi kucaklamaya çalıştık. Koleksiyonda baskın olan “gözlerin” çıkış noktası ise tabii ki nazar boncuğu. Nazar boncuğuna o kadar anlam yüklüyoruz, ondan o kadar çok şey bekliyoruz ki… Bu sefer biz ona bir şey katmak istedik, onu doğaya sokmak istedik.


V.R.: 40’dan fazla ürünün üzerine gidecek olan bu koleksiyonun ana teması “yabancıyı kabul etmek.” Aynı zamanda koleksiyonda eşitlik ve dengeden de bahsediyoruz. Bunları tabii görsel olarak, evinizi dekore etmek isteyeceğiniz desenler haline getirmek işin zor kısmıydı. O yüzden bu evrensel ideolojimizi, Ikea’nın kültürel demokrasisi ile birleştirmek için tasarımlarımızda hayvanları, doğa ve uzayı konu aldık.


Gelecekte hangi ikonik tasarımcıyla ya da modacıyla beraber çalışmak istersiniz? 
V.R.: İkimizin de çocukluk hayali Chanel ile çalışmaktı, hatta bir Türkiye seyahatimizde Yerebatan Sarnıcı’nda suya para atarak bu dileği birlikte dilediğimizi bile hatırlıyorum. Saygı duyulan, kökleşmiş bir moda evi ile çalışabilmek, kendimizi dünyaya kanıtlamak için çok önemli geliyordu o zaman. Fakat değer yargılarımız değiştikçe, hayallerimiz de değişiyor tabii. Bu dileğin üzerinden 5 sene geçti, şu an Yerebatan’da olsak sanırım bambaşka bir şey dilerdik diye düşünüyorum. 


P.D.: Bir moda markası ile iş birliği yerine sosyo-kültürel, doğasal, evrensel bir iyilik yapan, yeni köprüler kuran, insanları aydınlatan bir kurum, dernek, marka, start-up, için çalışmayı çok isteriz. Mesela alternatif deri üzerine çalışan bir laboratuar, vegan alternatifler, eco villalar veya Elon Musk’un dünyayı değiştirecek projelerinden biri Tesla, SpaceX gibi.


Bir markanın kreatif direktörü olmaya karar verseniz, bu hangisi olurdu?
P.D.: Eğitim Bakanlığı. Bizim elimizi dokundurduğumuzu güncel yapan, insanları cezbettiren bir yeteneğimiz var. Bu yeteneğimizi eğitimi ve öğretmeyi çekici yapmak için kullanmayı çok isteriz.


Modanın geleceğine dair nasıl bir öngörünüz bulunuyor?
P.D.: Büyük moda evlerinde eskiden iki kere çıkarılan (ilkbahar/yaz & sonbahar/kış) koleksiyonlar artık kapsül, resort, pre koleksiyonlar olarak acımaz bir rakama çıktı. Dev grupların desteklediği moda evlerinden ve çalışanlarından her ay kendini yenilemeleri bekleniyor. Bu tarlanızdan her ay hasat almayı beklemek gibi. Dünyada bu yüksek hızda çalışabilen ve sağlığını koruyabilen tasarımcı gerçekten bir elin parmakları kadar. 


V.R.: Durum her ne kadar acıklı bir hale doğru gitse de biz inanıyoruz ki, bu sisteme alternatif olarak kalite ve inovasyonu kendisine kural olarak koyan, doğa ve kaynaklarına saygılı yenilikçi bir platform kurulacak. Bunu şu an 3D print kıyafetler, hologram defileler, moda koleksiyonları ile görmeye başlıyoruz. 

EN ÇOK OKUNANLAR

Dries Van Noten'ın Yeni Kreatif Direktörü: Julian Klausner

Dries Van Noten'ın Yeni Kreatif Direktörü: Julian Klausner

4 dakika okunma süresi
"Mufasa: Aslan Kral" Galası'nda Beyonce ve Blue Ivy'den Metalik Uyum

"Mufasa: Aslan Kral" Galası'nda Beyonce ve Blue Ivy'den Metalik Uyum

1 dakika okunma süresi
Melis Goral Yeni Elements Koleksiyonu'nu Tanıttı

Melis Goral Yeni Elements Koleksiyonu'nu Tanıttı

1 dakika okunma süresi
2025 Altın Küre Adayları Açıklandı

2025 Altın Küre Adayları Açıklandı

16 dakika okunma süresi
Moda Tutkusu X Love My Body: Moda Dünyasında 10. Yıl

Moda Tutkusu X Love My Body: Moda Dünyasında 10. Yıl

1 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

İDİL FIRAT ALEM ÖZEL RÖPORTAJI

İDİL FIRAT ALEM ÖZEL RÖPORTAJI

GIS PROJECT 2017 İLHAM VEREN ROL MODELLER

GIS PROJECT 2017 İLHAM VEREN ROL MODELLER

BU YAZ KİM, NE OKUYOR?

BU YAZ KİM, NE OKUYOR?

İLHAMINI RENKLERDEN ALIYOR

İLHAMINI RENKLERDEN ALIYOR

DELFINA DELETTREZ FENDI İSTANBULDAYDI

DELFINA DELETTREZ FENDI İSTANBULDAYDI

AURELIE BIDERMANN’IN LÜKSLERİ

AURELIE BIDERMANN’IN LÜKSLERİ

SERRA KASLOWSKİ "TUTKU DOLU BİR HAYAT"

SERRA KASLOWSKİ "TUTKU DOLU BİR HAYAT"

BERRİN OKÇU İLE GEÇMİŞE YOLCULUK

BERRİN OKÇU İLE GEÇMİŞE YOLCULUK

MÜZİĞİNİN ZİRVESİNDE NİLÜFER

MÜZİĞİNİN ZİRVESİNDE NİLÜFER

GÜL AĞIŞIN LUG VON SIGA HİKAYESİ

GÜL AĞIŞIN LUG VON SIGA HİKAYESİ

MÜCEVHERİN DAHİ İSMİ SEVAN BIÇAKÇI

MÜCEVHERİN DAHİ İSMİ SEVAN BIÇAKÇI

GALERİ SELVİN 30 YILI GERİDE BIRAKIYOR

GALERİ SELVİN 30 YILI GERİDE BIRAKIYOR