Selvin Gafuroğlu “Bağ kurduğunuz sanat eserlerini alın” diyor. Mesleğini çok sevdiğini vurgulayan galerici, geçtiğimiz ay Miami Aqua Sanat Fuarı’na katılması ile gündeme gelmişti. Miami’deki fuarın çok başarılı geçtiğini söyleyen Selvin Gafuroğlu çok yakında 29 Mart - 2 Nisan arasında düzenlenecek olan Affordable Art Fair New York için Amerika’ya gidecek.
Sanat ile temasınız nasıl oldu, sanat sevginiz nasıl başladı?
Hep derler ya sanat sevgim çocukluğa dayanır diye benim de öyle oldu. Sanat seven bir ailede büyüdüm. Annem, babam ve iki amcam çok iyi koleksiyonerlerdi. Dolayısı ile resim ve heykel görerek büyüdüm. Özellikle büyük amcam ailede herkesten daha fazla sanata meraklıydı. Her doğum günümde bana mutlaka bir sanat eseri hediye ederdi.
Amcanızın bu ilgisi sizi galeri açmaya yönlendiren ilk tetikleyici etken mi oldu?
Evet, o her zaman benim bir galeri açmamı istedi. Çocukken bir eseri karşımıza alır, bana uzun uzun anlatırdı.
Sanat tarihi eğitiminizi nerede aldınız?
Ankara Üniveritesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde okudum. O zaman iki dal bitirme şansımız vardı. Sanat Tarihi’nin yanı sıra Kütüphanecilik Bölümü’nü de bitirdim. Baba tarafım hukukçu olduğu için ailem Hukuk Bölümü’nde okumamı bekliyordu, ama iyi ki Sanat Tarihi okudum. Çok yüksek puanla girdiğim için bana burs verildi, ben de onlarla çalışmak istedim. Türk resmini orada öğrendim. Benim okuduğum dönemde Ankara’da henüz müze yoktu. Milli kütüphane arşivinde var olan eserlerin fotoğrafları vardı. Onların fişlenmeleri ile ilgilendiğim için hepsini yakından görmüş oldum.
Galerinizi açmaya nasıl karar verdiniz?
Milli kütüphanede iki buçuk yıl çalıştıktan sonra bu kararı verdim.1984’te çok az galeri vardı.
İstanbul’da galeri açma süreciniz nasıl gelişti?
Ankara’ya İstanbul’dan sanatçılar getiriyordum zaten, onlar ilk başlarda “Sen İstanbul’da bir galeri aç” diyorlardı. Ankara’da o kadar güzel bir entelektüel bir çevre vardı ki sanatçılar bir daha ne zaman geleceğiz diye heveslenirlerdi.1999’da Nişantaşı’nda küçük bir galeri açtım. 2001 yılında genel bir kriz oldu, o sene tekrar Ankara’daki galerime döndüm. 2005 yılında Arnavuköy’de şu an bulunduğumuz galerime geçtim.
Bir galeriniz daha var orada daha çok heykel sergilerine yer veriyorsunuz değil mi?
Evet, o da Arnavutköy’de. O galerimi sadece heykel sergisi yapmak için açtım. Heykele çok önem veriyorum. Ülkemizde sadece heykel sergisi yapan galeriler oldukça az.
31 Ocak’a kadar galerinizde sergilenecek olan Feridun Oral’ın Anatolitalia sergisi için neler söylersiniz?
Bu sergide iki farklı kültürden ve yaşamlardan edindiği objeleri, alet edevatları benzer bir teknikle bir araya getirmiş. İtalya ve Anadolu kültürü iç içe geçiyor. “Günahlar ve Sevaplar”, “CafeRosso”, “Fespresso”, küçük bir Vespa’nın çektiği ahşap kızağın üzerindeki kahve fincanı, bir cezve ile bir İtalyan kahve makinasının erotik birlikteliği, kahve dünyası dizisi, “Tel ve Falı” eserinde tellerden oluşan görüntü başlı başına resimsel bir heyecan taşıyor. Feridun Oral çok yönlü bir sanatçı. 90’lı yıllardan beri çalışıyoruz. Çocuklara, doğaya karşı derin bir sevgisi var. Yıllardır çocuk kitapları da yapıyor. Hem yazıyor hem de resimliyor. Eserleri yurt dışında yayın evleri tarafından da ilgi görüyor.
İki kültürden ortak özellikleri bir araya getirmiş diyebilir miyiz?
Evet, kahve bunlardan biri. Ortak atasözlerimiz de var. Üzüm üzüme baka baka kararır gibi, üzümler ile yaptığı çalışmada bu atasözünü görüyorsunuz. Daha önceki sergisinde galerimizi Floransa’ya çevirdik. “Monalisa Buruk Bir Tebessümün Kısa Hikayesi” diye bir kitap hazırladık. Ben İtalya’ya gittim, pek çok obje getirdim. Büyüklere bir masal anlattık.
Hangi sanatçılar ile çalışıyorsunuz?
Nejdet Vergili, Mahmut Karatoprak, Feridun Oral, Neveser Özenbaş, Zerrin Tekindor, Bihrat Mavitan, Eda Taşlı, Melis Kolyozyan, Cemil Güç, Filiz Öztürk Doğan. Yurt dışından ise Roberto Ferri, Matthias Verginer, Antonio Sannino, Guiseppe Tirelli ve Martin Krastev var.
İtalyan sanatçılar ile çalışmalarınız nasıl başladı?
İnternette gezinirken bir sanatçıyı çok beğendim adı Federico Severino. Heykeli çok önemsediğimi söylemiştim. Oğluma da göstermiştim beğendiğim heykelleri. Oğlum balayındayken heyecanla telefon açtı ve bana oradan kitabını getirdi. Çok beğenilen bir sanatçı İtalya’da, Panteon’da da eserleri bulunuyor. Kurduğumuz kontaktan sonra onu Contemporary Art için İstanbul’a getirdik. Sonra zamanla arkadaş da olduk, çok kıymetli bir insan olduğunu da görmüş oldum.
Galerinizde yer verdiğiniz sergileri nasıl seçiyorsunuz?
Biraz içgüdüsel davranıyorum. Eserlerin çok satacağı üzerinden bir yol izlemiyorum. Sevdiğiniz eserleri anlatırken içtenlikle anlatabiliyorsunuz, sevmediğiniz eserleri aynı şekilde anlatmak mümkün değil.
Zerrin Tekindor ile çalışmanız nasıl başladı?
Zerrin Tekindor’un ilk sergisini ben açtım. Eserlerini gördüğümde çok beğenmiştim. O ilk başta tereddüt etmişti, o eserler ile sergi açılabilir mi diye. Ben onun çalışmalarına inandım.
Günümüzde koleksiyoner olma durumunu nasıl buluyorsunuz?
Çok ciddi ve işini severek yapan koleksiyonerler biliyorum ve onlara saygı duyuyorum. Bazen öyle koleksiyonerler oluyor ki hiçbir araştırma yapmadan alım yapıyorlar. Onlara anlam veremiyorum.
30 yıldır bu işi yapıyorsunuz, deneyimlerinizle ilgili neler söylemek istersiniz?
İşimi o kadar çok seviyorum ki her gün aynı heyecanla işe geliyorum. Asistanlarım da benim gibiler, o konuda kendimi şanslı hissediyorum.
Resim sanatına meraklı olanlar ve eser almak isteyenler nasıl bir yol izlemeliler?
Benim önerim resimle ile ilişki kurabiliyorlar mı ona baksınlar. Resme baktığınızda size bir şey hatırlatıyor mu? Sizi mutlu ediyor mu? Sabah kahvenizi içerken o resme bakarak içmek istiyor musunuz? Zamanla insanın bir esere karşı duyguları da değişebilir. Eserlere yürekle bakmak gerekiyor gerisi önemli değil.
Çağdaş sanatın Türkiye’deki gelişimini nasıl buluyorsunuz?
Çağdaş sanatta hiç de geri sayılmayız. Yurt dışında gittiğim fuarlarda, sergilerde bakıyorum da bizim sanatçılarımız bazı alanlar da çok daha iyiler. 90’lı yıllarda sanat fuarı Tepebaşı’nda olurdu, liseler gelirdi. Eserleri rahatlıkla izler, müzede zaman geçirir. Yurt dışı bu anlamda bizden daha ileride.