Lara MUTLU - [email protected] / Ertan DEMİRBİLEK
Yonca Ebuzziya, gerçek bir Kapalıçarşı tutkunu. Öyle ki, “Sırf deşarj olmak için bazen İstinye’deki ofisimden metroya atlayıp Vezneciler durağında inip Çarşı’ya kadar yürüyorum. Kapalıçarşı’nın sokakları arasında kaybolmak, benim için en büyük terapi” diyor. Ebuzziya ile Kapalıçarşı’nın değişen çehresini, onun favori duraklarını ve daha pek çok şeyi konuştuk.
Açık konuşmak gerekirse Kapalıçarşı hem tarihinin en kötü dönemlerinden birini yaşıyor hem de tasarımcılara ilham vermeye devam ediyor. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Evet, ne yazık ki son 50 yılın en kötü dönemi diyecek kadar zorlu bir dönemden geçiyor Kapalıçarşı esnafı. Ama aslında sadece çarşı esnafı da değil; Beyoğlu ve bir dönem yıldızı parlayan Karaköy de aynı durumda. Genel olarak ülke bunalımda. Kapalıçarşı’nın inanılmaz bir ruhu var. Her yeri buram buram ilham kokuyor. Ben yıllardır gelirim buraya ve her geldiğimde yeni bir şeyler keşfederim. Kapalıçarşı’nın ölüsü bile insanı diriltir. Öyle ki, bu haliyle bile pek çok tasarımcıya esin kaynağı oluyor. Mesela Gül Ağış’ın Kapalıçarşı adlı bir koleksiyonu var; genç sanatçı Seda Gazioğlu’nun Kapalıçarşı’dan ilham alan eserleri bulunuyor.
Kapalıçarşı’da bir panel düzenleme fikri nasıl ortaya çıktı?
Yıllar yıllar önce İTKİB’in düzenlediği genç tasarımcılar defilesinde Bahar Korçan, genç bir tasarımcı, ben de hem kareograf hem de jüriydim. Bahar’la arkadaşlığımız çok eskiye dayanıyor. Bu yıl bir gün onu ziyarete gittiğimde bana heyecanla, “Kapalıçarşı yönetimi bu sene ilk defa İstanbul Shopping Fest kapsamında çalışacak” dedi. Ben de, “Her türlü desteği veririm” dedim. Kapalıçarşı’yı gençlere tanıtmak gerekiyor. Burada 24 farklı han var. Belki Kapalıçarşı Esnaflar Derneği, hanların kullanılmayan odalarını moda tasarımcılarına tahsis eder. Burada ilham alacak o kadar çok şey var ki...
Röportajın devamı bu hafta ALEM'de...