Mehmet Sıddık Turan: "Maymunlar Karnavalı"
Mamut Art Project’in bu seneki genç yeteneklerinden biri Mehmet Sıddık Turan. Turan eserlerinde grotesk bağlamın üç yaramaz çocuğu ve anaç kavramları olan delilik, gülme ve iğrençlik imgelerini kullanıyor. Sanatçı bu imge ve formlar ile insanların kusurlar hiyerarşisinin karşısına tekrarlı formlarla ısrarlı bir dil oluşturarak, eleştirilen konunun trajik yönüne ciddi vurgu yaptığını düşünüyor. Sergideki çalışmalarını sorduğumuz sanatçı, eserlerini şu sözlerle anlatıyor: “Delilik, gülme ve iğrençliğin sanat çerçevesinde anlam ve hicvin, kullandıkları dilin tarihsel gerçekliği perspektifinde bakıldığında, var olan insan karanlığının kozmik dışa vurumu, onun içsel serüveninin ve tarihsel yolculuğunun bir perspektifi olduğu aşikârdır.
Söz konusu olan bu üç ögeye ait formlar, görsel sanatlarda belirsiz bir doğaya işaret eder. Hem neşeli ve zafer coşkulu hem de alaycı ve taklitçi, hatta hükümrandır. Hem inkâr eden, yeren, hem de hayat veren bir anlatımdır. Eserlerimde bu üç alegorik öge ve bunların yanı sıra maymun, papağan, kukla gibi simülasyon (-muş gibi) bize benzeyen bir ben-i itibarsızlaştırma, maddi düzeye indirgeme, beden alt bölgelerine ve işlevlerine atfı ile müstehcenlik duygusu yaratma, aynı zamanda içsel gerçeklikle yüz yüze getirme nesnesi olarak kullanıyorum. Ayrıca, günümüz dünyasının değişen kültürel korkuların bir iz düşümü olduğu anlatımlarım, fenomen birer fobi olarak da ifade edilebilir. Deli portresi veya delilik durumunun bir ifşası olarak algılanması, alaycılığın alçaltıcı yönünün olmasıdır. Mutlak ciddiyetin dışındadır ama ciddiyetsizliği anlatan durumudur. Yani gayri resmi hayatın bir parodisidir. Yüce olanı, resmi olanı ve ideal olanı bozan, alaya alan bir söyleme eklemedir. Bu yüzden deli ve kahkahası gerçekleri anlatmanın tahrik edici ve alçaltıcı dilinin simgesidir. Bizzat insan olmanın sınır ve sınırsızlığına dair anlayışımızı sorgulayan kâhindir. Sanat serüvenimde delilik ve delilikle özdeş kılınmış olan, aşırı, abartılı kahkahayı maymunlarla bir arada kullanıyorum. Maymunlar; hiçleşen, ilkel güç, akıldışılığın, mutlak yokluğun derinliği haline gelen, hep bir pusu şeklinde karanlık bir kökeni, hayvanileşen insan varlığının bir tonunun alegorisidir. Maymunları; yakan, yıkan, tecavüz eden insanın ilkel yüzü ile karşı karşıya getiren, şüphe yaratan bir beden olarak ironik bir dille kullanıyorum. İşlerimde maymunlar, alegorik dil çerçevesinde sorgusuz itaat eden, tüketerek var olma inancı taşıyan, kendinden çok başkası olan, taklitten, maskeden başka bir şeyi tarif etmeyen yığına atfen oluşturduğum teatral baş aktördür. Psikopolitik, biyopolitik gibi yaşamı hesapçı bir şekilde işletme, bedenleri denetimli üretim aygıtına dönüştüren, ekonominin nüfusa göre ayarlanması, insan zaaf ve ihtiyaçları üzerine şekillenen bu ekonomik politikalar sonucunda siyasal nesne olarak tanımlanması sonucu oluşan yığına atıf ve deşifre simasıdır maymunlar.”
Selin Türkü Birben: "Bilinç Serisi"
Selin Türkü Birben 10 eserden oluşan “The Consciousness” adlı bir seriyle Mamut Art Project’te yer alıyor. Sanatçı bu serisini şöyle anlatıyor: “The Consciousness Türkçe adıyla ‘Bilinç’, çalışma biçimimden ilham alarak isimlendirdiğim bir seri. Serideki 10 eser öncesine bir eskiz alınmadan tamamen çalışmaya başladığım o andaki düşüncelerimi olabildiğince filtrelemeden kanvasa aktardığım çalışmalardır. Çalışmada objeler ve mekanda kullandığım ögeler bazen olayı yaşarken çevremde olan objeler bazen bana durumu hatırlatan eski anılarımdan topladıklarım olabiliyor. Karakterleri olabildiğince gerçekte aklımda olan durumda verdiğim ya da vermiş olmak istediğim tepkileri yansıtıcı şekilde sunmaya çalışıyorum. Duyguları en saf haliyle sunmak düşüncesiyle figürlerimi çıplak sergilemeyi uygun görüyorum. Optik renk yanılsaması durumum etkisiyle çalışmalarımda monokrom bir renk paleti kullanmak bana daha rahat geliyor.”
Zeynep Aslanoba: "Kuklaların Dansı"
Animasyon, kukla sanatçısı, yönetmen ve ressam Zeynep Aslanoba, bu seneki edisyona “Retired Fairies” isimli stop-motion videosu ile katılıyor. Video tanrılıktan emekli edilmiş yorgun ve yaşlı parti kızlarının, Tanrılara ve doğaya inanmayı bırakan insanoğlu yüzünden ölmeye mahkum oldukları dünyadaki son partilerini, çöp dolu bir dağda yapmalarını konu ediyor. Videoda kullanılan “Summit K” isimli Cihangir Aslan’a ait olan parça, kuklaların canlanıp parti yapmaları için onlara ruh veriyor. Sanatçı hicivli bir anlatımla sergilediği videolarında kuklalar kullanıyor. Aslanoba eserlerini şöyle tanımlıyor: “13 yaşında tanıştığım ‘South Park’ isimli animasyon dizi, bugün yaptığım işlerin tohumunu ekti. South Park’ın felsefesi ve kara mizah şekli hem hayata, hem sanata bakış açımı şekillendirdi. Doğa ve evrenin işleyişine kafa yorup bizim, yani insanlığın, bu denklemdeki uyumsuzluğumuzu anlamaya çalıştım. İçinde boğulduğum yıpratıcı düşünceleri, varoluşsal krizleri hafifletmek adına komediyi kendim için ve izleyici için bir terapi aracı olarak kullanmaya başladım. Bu hicivli anlatımı işlerimde kuklalar ve animasyon aracılığıyla kullanıyorum, bu sayede anlatılmak istenen, karanlık olmaktan bir nebze uzaklaşıp, güldürürken düşündürüyor ve bazen de hüzünlendiriyor. Bu duyguların beraber yaşanması işlerimde ulaşmayı amaçladığım nokta oluyor.”