1986 yılından beri bu işin içindeyim. İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi ve Arkeoloji Bölümü’nü bitirdikten sonra gerçekten sevdiğim bu işe başladım.Doğal olarak almış olduğum eğitim hem başlangıçta hem de daha sonra mesleğimin esasını teşkil etti. Doğal olarak 30 küsür yıllık mağaza zamanla çesitli evrelerden geçti. Başlangıçta Anadolu ve etnografik eserlerden oluşan koleksiyon geçen zaman içinde güncellenerek bugüne kadar geldi.
Zamanın ruhuna uygun olarak daha modernleşerek koleksiyona 1930’lardan 1970’lere kadar muhtelif parçalar katıldı.
Evimde tek bir üslup uyguluyorum. Eskiler ve yeniler iç içe... Tabii koleksiyonuma dahil ettiğim şahane Osmanlı hatlarımdan vazgeçmiyorum.
Kuloğlu Mah. Faik Paşa Cad. Erol Taş Çıkmazı, No: 1 Çukurcuma / Beyoğlu
40 senedir bu mesleği yapıyorum. Babamdan öğrendiğim bir işti. Her zaman araştırma yapmaya devam ediyorum.
Bronz panter Fransız eseri. Üzerindeki altın zincir Arnavut el işçiliğine sahip. Gece sürahisi iğne işi diye tabir ettiğimiz nadir bir parça. Elmaslı yakutlu küpe tamamen el işçiliği. Yakut kısımları hareket edebilir. Taş ve montürler el işçiliği ile üretilmiş. 100 yaşında bir küpe. Elmas bilezik yine el kesmesi, Flemenk elması diye tabir ettiğimiz bir elmas. Diğer üç toplu bilezik Avrupa yapımı. Bir topu açılır ve zula bölümü var. Gaz lambası 1800’ler başı taş opalit. Dürbün de operada ve koşularda kullanılan klasik bir dürbün.
Farklı malzemeler arayanlar bizi bilirler ve gelirler. Seçtiğim ürünlerin hepsi benim zevkim. Ben burada tamamen farklı, el işçiliği olan antika parçalara yer veriyorum.
Babam restorasyon ile de uğraştığı için bana restorasyon alanında da engin bir bilgi birikimi bıraktı. Bana materyalleri çok iyi tanıttı. Bir materyali topraktan çıkışından alaşımlarına kadar ayırt etmeyi biliyorum.Taşın erime derecesi özgül ağırlığını bilerek değerlendiriyorum.
Osmanlı Hanedanı’na ait bir yüzük. Elmasın bir üst sınıfı karavana adlı bir değerli taştır. Bu yüzüğün yapıldığı dönemde atölyelerde büyük bir ocak yanarmış ve biri körüklermiş.Usta ocağın yanında işini işlermiş. Yüzüğün işçiliğinden bunu anlıyoruz. Yaşı 300 yıla yakın. Eski Beyoğlu işlerini eski Kapalı Çarşı işlerini tanıyorum, tek tek ustalardan bu özel işleri topluyorum.
Evimde koleksiyonlarım var, bir kısmını müzelere bağışlayacağım. Kütahya seramik, fotoğraf , gramafon iğne kutuları, tırnak makası, düğme, zar koleksiyonlarım var.
Ağahamam Sok. No: 33 Çukurcuma/Beyoğlu
25 senedir Çukurcuma’dayım. Bir hobi ile başladı. Koleksiyon yapıyordum, koleksiyon merakım beni tarihi derinliklere sürükledi. Dünya tarihi, Osmanlı tarihi yakın Cumhuriyet tarihi derken araştırmam ve merakım bitmedi. Öğrendikçe daha çok bilgi edinmek istedim.
20’li yaşlarda resmi koleksiyoner oldum. Arkeolojik ve nümismatik bazda dönem paraları biriktirdim. Yunan, Bizans ve Roma dönemine ait paraları ve son altı Osmanlı padişahının paralarını biriktirdim. O koleksiyonunu Samsun Müzesi’ne bağışladım. İstanbul’a sonra antikacılığa adım attım. 25 yıldır antika ve sanat sevgisi ile yaşıyorum.
Yıllar içinde sanata ve antikalara olan ilgi git gide arttı. 15 yıl öncesi ve bugün arasında büyük bir fark var. Tarihe ve onun bize bıraktığı mirasa ilgi arttı.
İnsanlar daha çok koleksiyon yapmaya başladı. İnsanlar hem dinleniyor yaptığı koleksiyon ile hem de yatırım yapıyor.
Biz kültür avcısıyız. Antika sanatı ürünleri ile tarihi ve kültürü öğrenmenin en güzel yolu. Bu mesleği yaptığım için çok mutluyum.
Tablodan objeye geniş bir yelpazemiz var.
Osmanlı ressamlarından Diyarbakırlı Tahsin, Osman Asaf, Münir Fehim, Kürkçiyan gibi pek çok sanatçının eseri var. Burhan Doğançay, Fikret Mualla, Ali Demir, Komet, Devrim Erbil’in de farklı eserleri bulunuyor.
Eskiden konaklarda, yapılarda merdiven başlarında trabzan başları bulunuyordu. Yurt dışından da gelenler var.
Zamanında İstanbul’da birçok yalıya trabzan başı yurt dışından getirtilmiş.
1991’de Karadeniz’e Rusların gelmesi oradaki pek çok antika ürünün Türkiye’ye girişini sağladı. Daha sonra Ruslar kalkınmaya başladıklarında itina ile kültürlerine ait parçaları topladılar. Bu antikacıların piyasaya kattığı bir değer oldu. Antika almanın yatırım anlamında altından bir farkı yok.
Kuloğlu Mah. Çukurcuma Cad. No:55 /Beyoğlu
İşletme eğitimi aldım. Uzun yıllar özel sektörde çalıştıktan sonra hobi olarak gördüğüm ve ileride mutlaka yapmalıyım dediğim bu işe girdim. Çukurcuma ‘burjuva bohem’ diye tanımlayabileceğiniz bir bölge...İstanbul’da antika deyince akla ilk gelen ve merak uyandıran bir yer. Antika dükkanları, özgün kafelerle ve Avrupa mimarisiyle birleşiyor. Hala bu kozmopolit dokuyu koruduğu için benim de ilk tercihim burası oldu. Bu mekan aynı zamanda semtin en hareketli yerinde ve uzun yıllardır önemli antikacılara ev sahipliği yapmış bir yer. 2013 yılından beri de bu keyifli parçaları yeni meraklıları ile buluşturma düşüncesi beni heyecanlandırıyor.
Çukurcuma’daki dükkanımda sadece antika değeri olan parçalara yer veriyorum. Lüksün tanımı kişiye göre farklı olduğundan, kimi abartıdan uzak kimi de klasik dokunuşlara sahip altın varaklı parçaları tercih ediyor. Ben klasik parçaların her zaman var olduğuna ve olacağına inanıyorum. Antikayı gerçekten seven ve bunu bir yaşam biçimi olarak gören insanlar zaten bu parçalardan vazgeçemiyorlar. Günümüzde rahatlık ve sadelik ev dekorasyonlarında öne çıkmış durumda, bu sebeple yeni müşterilerimize de evlerinde fark yaratacak birkaç klasik parçayı az da olsa aralarda kullanmalarını tavsiye ediyoruz. Klasik bir ayna, bir sehpa veya bir koltuk her zaman mekanı şıklaştırır.
Estetik ve zengin detayları nedeniyle 19. yy Fransız Louis XV ve Louis XVI stili antika mobilyalar her zaman vazgeçilmez parçalarımızdan. Bunun dışında 18. yy nadir bazı dönem parçalarını da koleksiyonerlere sunuyoruz. Epoque adı da buradan geliyor zaten... Epoque; kelime olarak dönem demektir. Aynı zamanda antika da belirli bir döneme ait orjinal parçalar için de kullanılır. Bunun dışında Osmanlı parçalar; Edirnekari kavukluk, eser-i İstanbul sehpalar, Osmanlı işlemeli kumaşlar, Hat levhalar ve aksesuarlar da bu dönem oldukça öne çıkan parçalar.
Modernleşme trendlerinin neticesinde antika eski altın dönemlerinden biraz uzakta...Bunun bir diğer nedeni de antika taklidi yeni mobilyaların çok sayıda üretilmesidir. Ancak ne var ki yeni yapılan bu parçaların ruhu ve estetiği yok. Antikada gerçek bir değer var. Alınan bir parçanın size yaşattığı sanatsal zevkin yanında geri dönüşümünün olması ve çoğu zaman da kazandırması söz konusu. Gerçek antika parçalar her geçen gün azaldığı için eldeki antikaların değeri bilinmeli ve restorasyonu aslına sadık kalınarak yapılmalıdır. Bu konuda İstanbul’daki en iyi atölyelerle çalıştığımız için ihtiyaç durumunda müşterilerimize bu hizmeti de veriyoruz. Antikayı sevdiğim için evimde de keyifle kullanıyorum. Özellikle bu dönem Mevlevî parçaları topluyorum. Mevlevîlik şüphesiz ki kültürümüzün en yüksek tarafıdır.