ANTİKA TUTKUSUNDA BİR YAŞAM OSMAN GÜRSOY ANTİKA VE SANAT EVİ

Çukurcuma; gizemli ve farklı... Her yokuşunun sonunda, her dönemecin köşesinde hayatı güzelleştiren detayları bulmanın coşkusunu yaşatıyor. Dolayısıyla bu sayıda ünlü antikacı ve müzayedeci Osman Gürsoy’un evindeyiz.

ABONE OL
28 Nisan 2016 Perşembe 13:07 | Son Güncellenme:
14 dakika okunma süresi
ANTİKA TUTKUSUNDA BİR YAŞAM OSMAN GÜRSOY ANTİKA VE SANAT EVİ

Çukurcuma; gizemli ve farklı... Her yokuşunun sonunda, her dönemecin köşesinde hayatı güzelleştiren detayları bulmanın coşkusunu yaşatıyor bana... Bu bölgeye özel anlatacak çok adres, çok mekan ve çok insan var... Dolayısıyla bu sayıda Osman Gürsoy’un evindeyiz.
“Antikanın da bir felsefesi var” diyen ünlü antikacı ve müzayedeci sevgili dostum Osman Gürsoy ile terasında güzel havayı fırsat bilip keyifli bir sohbete başlıyoruz. 

 

Osman güçlü bir müzayede ve antikacı olarak seni nasıl tanıtabilirim?
Heybeliada doğumluyum. Çocukluğum kültürü, dini inançları farklı insanların arasında geçti. İnsanlara saygıyı, değer vermeyi, ihtiyacı olan kişilerle bir çok şeyi paylaşmayı, ailemden ve orada azınlık yaşayan insanlardan öğrendim. Antikaya olan ilgimde orada büyümemden ileri geliyor. Süreç içinde hobim olan bu tutkum mesleğim oldu. Yirmi iki senedir antikacılık yapmaktayım. Antika mağazamda bir çok döneme ait parçaları koleksiyonerlere ve alıcılara sergiliyorum. Sahip olduğum nadide parçaların dekore edilen mekanlarda yerini bulması beni mutlu ediyor. İşimden arta kalan zamanları kendime ayırmak istiyor ama yapamıyorum. Bizlerin tatili bile çoğu zaman işe dönüşüyor. Nerede ne zaman değerli bir parça bulacağımızı bilemiyoruz, antikaya olan merakımız bizleri esir alıyor. Dünyanın bir ucundaki antika pazarında, fuarlarda veya müzayedelerde acaba önemli bir parça bulabilir miyim diyerek kendimi bir şeyler karıştırırken buluyorum. Ülkemizin geçmişiyle ilgili Osmanlı dönemine ait bir parça bulmak ve o önemli parçayı yurdumuza kazandırmak, benim gibi mesleğini severek yapan bir antikacı için çok önemli.

 

 

Antikanın da bir felsefesi var. Sen nasıl tanımlarsın bu felsefeyi?
Antika konumuna giren parçaların da bir felsefesi var. İlk etapta yapılacak eserin düşünülüp, hayal edilerek tasarlanması, çiziminin yapılarak eserin görselinin oluşturulması ve yahut da spontane yapılmaya başlanması, mükemmeliyetçiliğin en üst seviyede yorumlanması sonucunda ortaya çıkan değerli sanat eserleri, antika parçaların temelini oluşturuyor. Sanatçıların yaradılışın oluşumunu, insanın yaşamını, doğayı, hayvanları sorgulayarak ortaya çıkardığı tüm eserler bence antikanın felsefesini oluşturuyor. Sonuçta gözümüzün gördüğü nesneleri, düşünüp yorumlamak, haklarında fikirler üretmek, insandan insana farklı olgunun oluşması, felsefenin kendisidir. Platon: “Felsefe merakla başlar der.” Ona göre felsefe insanı doğadan ayıran ve kendi dünyasını oluşturmasına fırsat veren sınırsız bir arayıştır. Sanat eserlerinde de gördüğümüz bu değil mi?

 

Stilini nasıl tanımlıyorsun? Stil ikonu olarak kimleri görüyorsun?
Kendimizi çoğu zaman değişik akımlar, konseptler içinde buluyoruz. Her seferinde yeni trendler ve önerilerle karşılaşıyoruz. Modacıların yarattığı yeni kıyafetler ürünlerle bütçemiz dahilinde hayatımızı süslemeye, kendimizi beğenilir yapmaya çalışıyoruz. Tabii ki bunları yaparken doğru seçimler yapmak, doğru parçaları pazıl gibi bir araya getirmek çok önem kazanıyor. Seçimlerimiz, giyim tarzımız, yaşadığımız mekanlardaki hobilerimizi zevkimizi ortaya koyan dekorasyon anlayışımız, bizlerin stilini oluşturuyor. Ünlü modacı Yves Saint Laurent; “Moda geçicidir, kalıcı olan stildir” demiş. Bu yüzden giyimimizde, evimizde, yaptığımız işimizle ilgili bulunduğumuz ortamdaki her şey bizlerin tarzını yansıtıyor.

 

Giyimiyle, yaşam tarzıyla stilini tamamen kendi yaratmış kişi çok azdır. Stil ikonu olarak ülkemizde 80’li yıllarda genç kızların onun gibi olmak istediği saçıyla, giyimiyle, her daim kendini yenileyen Ajda Pekkan’ı var. Dünyaya baktığımızda yaşadığı döneme damgasını vuran kitleleri peşinden sürükleyen; Audrey Hepburn, Marlyn Monroe, Grace Kelly, Lady Diana gibi kişileri stil ikonu olarak görüyorum. Günümüzde ise kendi akımını yaratıp, insanları peşinden sürükleyen birileri olduğuna inanmıyorum. Davetlerde ve bulunduğumuz ortamlarda çoğu zaman stilini ve zevkini çok beğendiğim hanımlar olabiliyor; Feryal Gülman, Ayşe Kucuroğlu, Siren Ertan Gül Erçetingöz ve sen Yelda İpekli gibi...

 

 

En çok hoşuna giden parçalar hangileri?
Antikacılık mesleğimi yaparken hoşuma giden bir çok parça oluyor. Sanatın her dalına ilgi duyuyorum. İlla o parçanın antika olması gerekmiyor, günümüzde yaşayan bir çok sanatçının ortaya koyduğu eserlerde beni etkiliyor. Sanatta benim için en önemli unsur detay. Geçmişten günümüze gelen ve antika sınıfına giren bir çok esere baktığımızda bunları özel kılan üstündeki işçilik ve farklı donelerin olması. Ben işçiliği en üst kalitede olan kendi dönemlerini yansıtan antika parçaları daha çok seviyorum. Rönesans mobilyalar üstündeki detay oymalarıyla beni büyülüyor. Bazen bunları yapan ustaların deli olup olmadığını düşünmüyor değilim. Art Nouveau dönemine özel ilgi duyuyorum. Zarafeti, ihtişamı yansıtan Rococo dönemi mobilyalar kıvrımlarıyla, beni benden alıyor. Heykeller en çok sevdiğim parçaların başında geliyor. Heykel yapımına özel ilgi duyduğum daha öncede bu konuda çalışmalar yaptığım için ne kadar zor şekilde ortaya çıktıklarını bizzat kendimden biliyorum. Bizler günümüzde bir gazeteyi zor okurken sanatçılar aylarca yıllarca bir mermere şekil verip heykel haline getiriyor, bir resim yapmak için günlerce uğraşıyor... Osmanlı dönemi parçaları tombaklarken kör olmayı göze alıyorlar. Sanata ve sanatçılara verilen değerin daha da çoğalmasını, geçmişten gelen ve geleceğin antikası olan, günümüzde yapılan bir çok güzel eserin gelecek nesillere aktarılması gerektiğini düşünüyorum.

 

 

Elinde hikayesi olan objelerden örnek verebilir misin, onların hikayeleri neler?
Meslek yaşamımda özelliği olan bir çok parçayla karşılaşıyorum. Çoğu parçalarımı yurt dışından alıyorum. Bunun böyle olması özellikle daha çok hoşuma gidiyor. Belki de nereden geldiklerini ve ne şartlarda satıldığını bilmemem beni rahatlatıyor. Nadirde olsa yurt içinden de antika parçalar alıyorum. Hiç unutmam mesleğe ilk başladığım yıllarda Bakırköy’e bir hanımın evine gittim, antikaları varmış... Eve girdiğimde bir tek gardırop ve tablosu olduğunu gördüm. Başka da eşyası yoktu! O gün onları satıp evi boşaltmak zorundaydı... Neden acele ettiğini sorduğumda iki oğlunun olduğunu, zamanında çok zengin olduğunu, parasını ve mallarını babaları öldükten sonra oğullarının üstüne yaptığını, bir oğlunun kumarda paraları kaybettiğini, öbür oğlunun da hayırsız çıktığını, her şeyini onlar yüzünden yitirdiği için o gün son kalan eşyaları da satıp Darülacezeye yerleşeceğini ağlayarak anlattı. Son kalan iki parçayı o hanıma bir katkım olsun diye değerinin üstünde aldım. Satın almış olduğum o tabloyu da evime götürüp astım ve bakarken hep o hanımı hatırladım. Düşmez kalkmaz bir Allah kimin ne olacağı hiç bir zaman belli olmaz, Allah bizleri gördüğümüzden eksik etmesin diyerek ona her baktığımda kendime bir ders çıkardım. Bunlar gibi bir çok örnek var bu hüzünlü olanı...

 

 

Müzayede denilince ilk akla gelen isimsin. Özellikle son Kızılay Müzayedesi çok ses getirdi. Projeyi senin açından anlatabilir misin?
Estağfurullah o senin güzel görüşün, antika ve antikacılığa gönül vermiş bir çok kişiden biriyim, onlardan biraz daha ön planda olabilirim... Müzayedecilik deyince çok sevdiğim üstatlarım Turgay Artam ve Rafi Portakalı es geçmemek lazım. Müzayedecilik onlarla önem kazandı. Bense bu işe seremoni gibi bakıyor, yaptığım işi bir keyif olarak görüyorum. Yönettiğim müzayedenin bir amaç uğruna olmasını, sonucunda insanlarımıza bir hizmet götürmesini ve ihtiyaç sahiplerine bir katkısının olmasını özellikle gözetiyorum.
Kızılay Müzayedesi evet çok ses getirdi. Bağış ve iyilik olunca akan sular duruyor benim için insanların zor durumda olması beni hep üzmüştür. Kızılay gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyaya mal olmuş, önemli bir yardım kuruluşu size, “Sana ihtiyacımız var” diyorsa bunu ret etmek olmaz. Benim için çok değerli bir arkadaşım bu projeyi bana sundu, hiç tereddütsüz kabul ettim. Kızılay Başkanımız İlhami Yıldırım Bey ve ekibiyle de tanışınca olay zaten kendiliğinden gelişti. Hayır sever değerli iş adamlarımızın da, müzayedemize teşrif etmeleriyle yönettiğim müzayedede 1 milyon 400 bin TL gibi büyük bir bağış toplanmasını sağladım. Bu kadar ülkesini seven bağış yapmaya önem veren iş adamlarımızla da gurur duydum. Müzayede sonrası özellikle takip ettim, yapılan bağışların geri dönüşü oldu. İnsani yardım olarak ihtiyaç sahiplerine ulaştı. İyilik adına düzenlenen bu önemli müzayedede ekip olarak amacımıza ulaşmak hepimizi mutlu etti.

 

Önümüzdeki günlerde planların, projelerin neler?
Hiperaktif bir kişiliğim var. Mesleğime de bunun etkisi çok oluyor. Bir dakika boş kalmayı sevmiyorum, devamlı bir koşturma halindeyim. Başarılı olmak, insanlara yararlı olmak, karşımdaki kişiyi, müşterilerimi doğru yönlendirmek, birikimlerimi paylaşmak benim için çok önemli. Yaşadığımı hayattan keyif aldığımı o zaman daha yoğun hissediyorum. Yaşadığımız dünyada, bir noktalık yerimiz dahi olsa, o kapladığımız alanı güzel veya kötü nasıl işgal ettiğimiz çok önemli. Bizler gelecek nesillere bıraktıklarımız ve yaptıklarımızla var olacağız. Kısacası sonucunda yardıma muhtaç insanlarımıza katkı sağlayabilecek, mesleğimle ilgili her türlü sosyal sorumluluk projesinin içinde yer alacağım.

EN ÇOK OKUNANLAR

Moda Dünyasında Oyuncu Değişiklikleri
Moda Dünyasında Oyuncu Değişiklikleri

Moda Dünyasında Oyuncu Değişiklikleri

6 dakika okunma süresi
Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi
Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

1 dakika okunma süresi
Yeşilin Öncülüğünde Dekorasyon Önerileri
Yeşilin Öncülüğünde Dekorasyon Önerileri

Yeşilin Öncülüğünde Dekorasyon Önerileri

1 dakika okunma süresi
Doğu Ekspresi ile Yeni Keşifler
Doğu Ekspresi ile Yeni Keşifler

Doğu Ekspresi ile Yeni Keşifler

4 dakika okunma süresi
2024 Baby2Baby Gala'da Yıldızlar Geçidi
2024 Baby2Baby Gala'da Yıldızlar Geçidi

2024 Baby2Baby Gala'da Yıldızlar Geçidi

2 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

DOĞA İNSAN GİBİ DÜŞÜNMEZ Kİ...
DOĞA İNSAN GİBİ DÜŞÜNMEZ Kİ...

DOĞA İNSAN GİBİ DÜŞÜNMEZ Kİ...

REZZAN BENARDETE, ZEYNEP MUTLU VE AYŞE BOYNERİN LÜKS TERCİHLERİ
REZZAN BENARDETE, ZEYNEP MUTLU VE AYŞE BOYNERİN LÜKS TERCİHLERİ

REZZAN BENARDETE, ZEYNEP MUTLU VE AYŞE BOYNERİN LÜKS TERCİHLERİ

ENTELLEKTÜEL BİR TASARIM: PERGAMON SUNAĞI
ENTELLEKTÜEL BİR TASARIM:  PERGAMON SUNAĞI

ENTELLEKTÜEL BİR TASARIM: PERGAMON SUNAĞI

GİYİLEBİLİR TEKNOLOJİDE YENİ TREND
GİYİLEBİLİR TEKNOLOJİDE YENİ TREND

GİYİLEBİLİR TEKNOLOJİDE YENİ TREND

EVİNİZDE 2016 YILI TREND RENKLERE YER AÇIN
EVİNİZDE 2016 YILI TREND RENKLERE YER AÇIN

EVİNİZDE 2016 YILI TREND RENKLERE YER AÇIN

İNGİLTERE SUSSEX'DE LÜKSÜN DANSI
İNGİLTERE SUSSEX'DE LÜKSÜN DANSI

İNGİLTERE SUSSEX'DE LÜKSÜN DANSI

SÖZ UÇAR YAZI KALIR İNSANLIĞIN EN BÜYÜK İCADI: YAZI
SÖZ UÇAR YAZI KALIR İNSANLIĞIN EN BÜYÜK İCADI: YAZI

SÖZ UÇAR YAZI KALIR İNSANLIĞIN EN BÜYÜK İCADI: YAZI

BİN TANRILI BİR HALK ANADOLU'NUN İLK İMPARATORLUĞU HİTİTLER
BİN TANRILI BİR HALK ANADOLU'NUN İLK İMPARATORLUĞU HİTİTLER

BİN TANRILI BİR HALK ANADOLU'NUN İLK İMPARATORLUĞU HİTİTLER

YERELLİĞİN ÖNDE OLDUĞU ŞARKÜTERİ
YERELLİĞİN ÖNDE OLDUĞU ŞARKÜTERİ

YERELLİĞİN ÖNDE OLDUĞU ŞARKÜTERİ

FİGEN ÇİFTÇİ İLE TARİHİN SÜZGECİNDEN İNSAN YÜZLERİ
FİGEN ÇİFTÇİ İLE TARİHİN SÜZGECİNDEN İNSAN YÜZLERİ

FİGEN ÇİFTÇİ İLE TARİHİN SÜZGECİNDEN İNSAN YÜZLERİ

GENÇ, ÖZGÜR VE DOĞAL
GENÇ, ÖZGÜR  VE DOĞAL

GENÇ, ÖZGÜR VE DOĞAL

GAP CANLI! MÜZİK CANLI! FİNALİ 2 HAZİRAN’ DA KANYON’DA!
GAP CANLI! MÜZİK CANLI! FİNALİ 2 HAZİRAN’ DA KANYON’DA!

GAP CANLI! MÜZİK CANLI! FİNALİ 2 HAZİRAN’ DA KANYON’DA!