ENTELLEKTÜEL BİR TASARIM: PERGAMON SUNAĞI

Pergamon Sunağı’ndaki politik sanat, erken dönemlerden beri sürdürülen bir alegori sanatıdır. Tabii ki, alegorinin Pergamon dünyası ve krallık sarayında da bir anlamı vardır. Çünkü antik dönemde sanat amaçsız ve plansız yapılamaz.

ABONE OL
6 Nisan 2016 Çarşamba 14:02 | Son Güncellenme:
10 dakika okunma süresi
ENTELLEKTÜEL BİR TASARIM:  PERGAMON SUNAĞI

Antik ismi ile Pergamon, modern ismi ile İzmir’in bir ilçesi olan Bergama, antik dönemin en gözde şaheserlerinden biri olan “Büyük Sunağı”, yaklaşık 2200 yıl topraklarında saklayabilir, ta ki 1869’da Osmanlı Devleti hesabına İzmir’den Dikili’ye giden demiryolu inşaatını yapan Alman mühendis Carl Humann, Pergamon’da daha öncesinde gördüğü bazı heykeltıraşlık parçalarını Berlin’e taşımaya başlayana kadar... 1871’de Pergamon’da gördüğü bazı önemli heykeltıraşlık parçalarını Berlin’e gönderen Carl Humann, 1878’de kazı çalışmalarına başlar ve kazılar süresince bulduğu tüm heykeltıraşlık kalıntılarını Almanya/Berlin’e gönderir. 


Pergamon Sunağı’nın bu kadar önemsenmesine sebep olan, hem iç hem de dış cephesinde yer alan yüksek kabartma Hellenistik heykeltıraşlık betimlemeleridir. Eser, Berlin’deki bilim insanları tarafından ilk görüldüğünde, üslupsal özelliği nedeni ile barok olarak Rönesans sanatına atfedilir. Özellikle Avrupalıların ilk kez karşılaştıkları bu tür eserler Rubens’in ve Alman Shlüter ile Michelangelo’nun Rönesans baroğuna stilistik olarak çok benzemektedir. Fakat Pergamon kalıntılarının kronolojik olarak Hellenistik Döneme ait olduğu anlaşılınca, stilistik olarak arkeoloji literatürüne  kalıntılar, “Antik Barok” olarak geçer. 

 

 

Attalosların mitolojik atası: Telephos
Pergamon Sunağı’nın iç kısmında yer alan heykeltıraşlık kabartması, Pergamon’un efsanevi kurucusu Telephos’un kısa bir hayat hikayesidir. Telephos, Pergamon’un efsanevi kurucusu Attalosların mitolojik atasıdır. Yarı ölümlü tanrı Herakles’in oğlu olan Telephos, Tegea kralının kızını hamile bırakır ve Tegea’dan gider. Kehanete göre kralın bir torunu olacak ve kralı öldürerek yerine geçecektir. Kral kızının hamile kaldığını anlayınca doğan bebekten kurtulmak için bebeği bir sepete koyar ve denize bırakır. 

 

Sepet Anadolu’nun Mysia (İzmir ile Çanakkale arası) kıyılarına ulaşır. Telephos ilerleyen yıllarda Mysia’nın kralı olur ve Truva Savaşı’nda Truvalılar’ın yanında yer alır. Akhilleus’u yaralar ve kahinlerin dediğine göre ancak Telephos’dan yardım isteyerek yaranın iyileşmesini sağlar. Telephos’un bu mitolojisinden dolayı Pergamon’u kuran efsanevi kral olduğu kabul edilir. Sunağın iç cephesinde Telephos’un hayatının anlatılmış olması da bu nedenledir. Bazı bilim insanları sunağın iç avlusundaki bu güçlü anlatım ve tarihsel özdeşleşmeye istinaden sunağın Attalosların kurucu hanedanlıklarına büyük bir övgü ve gönderme yapıldığını söylerken sunağında Telephos’a adanmış bir kült yapısı olduğunu belirtmişlerdir. Bu şekilde Pergamon’un gerçek kurucuları olan Attalos hanedanlığı tanrılaştırılmış olmalıdır. 

 


Devlerle Savaş: Gigant 
Sunağın dış cephesinde ise, mitolojik bir anlatım, Gigantomakhia (Gigant Savaşı- Devlerle Savaş) sahnesi yer alır. Gigantomakhia, diğer mitolojilerde de olduğu gibi, Yunan mitolojisinde anlatılan evrenin oluşumuyla bağlantılı olarak düşünülür. Evren ilk olarak “Kaos” olarak adlandırılan bir boşlukla başlar. Bundan sonra kendi kendine oluşan ilk tanrıça Toprak Ana Gaia meydana gelir. Gaia, üremek için gök tanrısı Uranus’u (gökyüzü) doğurur. Yunan mitolojisinde birinci kuşak olarak bilinen bu sürecin ikinci kuşağını bu tanrıların birleşmesinden doğan çocukları oluşturur. Mitolojide gigantlar, Tanrı Kronos’un evrene sahip olmak için öz  babası Uranus’un hayalarını kesmesi sonucunda toprağa düşen kötü kan damlalarından döllenen, toprak ana Gaia’dan doğan çirkin görünüşlü tanrılar kuşağıdır. Biçimsiz, canavara benzeyen yaratıklar olan gigantlar, diğer tanrılardan farklı olarak her zaman düzeni tehdit eden tehlikeli yaratıklar olarak düşünülürler. Gigantlarla tanrıların savaşı, aslında düzeni korumak ve evrenin geleceğini, kaosu engellemek içindi. Bu nedenle antik dönemde düşmanlara karşı kazanılan zaferlerden sonra, düşmanı gigantlara benzetmek politik olarak gelenek haline gelmişti. Böylece zaferi kazananlar da  tanrısal bir kimlikle anılacak ve soyları tanrılar kuşağına dayandırılacaktı. 

 


Sunakta bir alegori sanatı
Pergamon Sunağı’ndaki politik sanat da, erken dönemlerden beri sürdürülen bir alegori sanatıdır. Bu alegori, antik dönemde görünüşleri, yaşam şekilleri ve mevcut düzeni tehdit etmeleri ile gigantlara benzetilen Galat savaşçılarına karşı kazanılan bir mücadelenin yansıması niteliğindedir. Galat ya da Kelt halkları, MÖ 3. yüzyılda Orta Avrupa’dan göç ederek Anadolu’ya gelmiş ve yağmacılığa başlamış barbar bir topluluktur. Antik kaynakların aktardığı bilgilere göre, yaşayan en barbar ve korkusuz insanlar olan Galat savaşçıları, tüm Yunanistan’ı talan ve tahrip ettikten sonra Anadolu’ya yönelir ve bu bölge halklarına korku dolu bir yüzyıl yaşatırlar. Pergamon kralları, MÖ 3. yüzyıl boyunca kahramanlıkları ve cesaretleri ile kimsenin önlerine çıkmaya cesaret edemediği Galatlara karşı büyük bir zafer kazanırlar. Bunun ardından antik dünyada başarıları ile tanınmaya başlayan Pergamon kralları antik dünyanın kurtarıcısı olarak ilan edilirler.  


Karanlık gecenin tanrıçaları 
Gigantomakhia, tuhaf görünüşlü yeraltı tanrılarının Olympos tanrıları ile, evrene (kosmos) sahip olmak ve düzeni ele geçirmek için yaptıkları ölümsüz savaşa verilen isimdir. Gigantomakhia, Pergamon Sunağı üzerinde dört ana cephede yer alacak şekilde planlanır. Sunağın kuzeyi, güneyi, doğusu ve batısında yer alan mücadele sahneleri, yönün önemine ve özelliğine göre yerleştirilir. Yani sunağın güney yönü denize dönüktür ve bundan dolayı deniz ve suyla ilişkili olan tüm tanrı ve tanrıçalar, bu yöne gelecek şekilde planlanır. Kuzey taraf sunağın güneşi en az gören karanlık ve gölge yönüdür. Bu nedenle bu yönde karanlık gecenin tanrıçaları ile takımyıldızı tanrı ve tanrıçaları betimlenir.

 

Buna zıt olarak doğu yönü ise, en güneşli yön olmasından dolayı, aydınlık gün ve parlayan güneş ile ilişkili tanrılar ve tanrıçalarla doldurulur. Sunağın batı yönü, en önemli yöndür, çünkü tüm Olympos tanrıları bu yönde mücadele ederler. Sunağın heykeltıraşlık planının yerleştirilmesi sadece tanrıların sahip olduğu, tanrısal güç ve kuvvet aldıkları doğa ile bağlantılı değildir. Buna ek olarak her yönde bir aile birliği ilişkisi göze çarpar. Bu ilişki, anne-kız, baba-oğul, aşk ya da kardeşlik ilişkisi şeklinde bir tür ailevi destek amaçlanarak planlanmış olmalıdır. Tabii ki, alegorinin Pergamon dünyası ve krallık sarayında da bir anlamı vardır. Çünkü antik dönemde sanat amaçsız ve plansız yapılamaz.  

EN ÇOK OKUNANLAR

Yeşilin Öncülüğünde Dekorasyon Önerileri
Yeşilin Öncülüğünde Dekorasyon Önerileri

Yeşilin Öncülüğünde Dekorasyon Önerileri

1 dakika okunma süresi
Moda Dünyasında Oyuncu Değişiklikleri
Moda Dünyasında Oyuncu Değişiklikleri

Moda Dünyasında Oyuncu Değişiklikleri

6 dakika okunma süresi
Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi
Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

1 dakika okunma süresi
2024 MTV Avrupa Müzik Ödülleri: Unutulmaz Anlar
2024 MTV Avrupa Müzik Ödülleri: Unutulmaz Anlar

2024 MTV Avrupa Müzik Ödülleri: Unutulmaz Anlar

2 dakika okunma süresi
2024 Baby2Baby Gala'da Yıldızlar Geçidi
2024 Baby2Baby Gala'da Yıldızlar Geçidi

2024 Baby2Baby Gala'da Yıldızlar Geçidi

2 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

YERELLİĞİN ÖNDE OLDUĞU ŞARKÜTERİ
YERELLİĞİN ÖNDE OLDUĞU ŞARKÜTERİ

YERELLİĞİN ÖNDE OLDUĞU ŞARKÜTERİ

EVİNİZDE 2016 YILI TREND RENKLERE YER AÇIN
EVİNİZDE 2016 YILI TREND RENKLERE YER AÇIN

EVİNİZDE 2016 YILI TREND RENKLERE YER AÇIN

SÖZ UÇAR YAZI KALIR İNSANLIĞIN EN BÜYÜK İCADI: YAZI
SÖZ UÇAR YAZI KALIR İNSANLIĞIN EN BÜYÜK İCADI: YAZI

SÖZ UÇAR YAZI KALIR İNSANLIĞIN EN BÜYÜK İCADI: YAZI

REZZAN BENARDETE, ZEYNEP MUTLU VE AYŞE BOYNERİN LÜKS TERCİHLERİ
REZZAN BENARDETE, ZEYNEP MUTLU VE AYŞE BOYNERİN LÜKS TERCİHLERİ

REZZAN BENARDETE, ZEYNEP MUTLU VE AYŞE BOYNERİN LÜKS TERCİHLERİ

İTALYAN RİVİERA’SINDA UFKA UZANAN BİR EV
İTALYAN RİVİERA’SINDA UFKA UZANAN BİR EV

İTALYAN RİVİERA’SINDA UFKA UZANAN BİR EV

GİYİLEBİLİR TEKNOLOJİDE YENİ TREND
GİYİLEBİLİR TEKNOLOJİDE YENİ TREND

GİYİLEBİLİR TEKNOLOJİDE YENİ TREND

İNGİLTERE SUSSEX'DE LÜKSÜN DANSI
İNGİLTERE SUSSEX'DE LÜKSÜN DANSI

İNGİLTERE SUSSEX'DE LÜKSÜN DANSI

HER ÇAĞA AİT BİR KENTİ KEŞFETMEK; GAZİANTEP
HER ÇAĞA AİT BİR KENTİ KEŞFETMEK; GAZİANTEP

HER ÇAĞA AİT BİR KENTİ KEŞFETMEK; GAZİANTEP

FİGEN ÇİFTÇİ İLE TARİHİN SÜZGECİNDEN İNSAN YÜZLERİ
FİGEN ÇİFTÇİ İLE TARİHİN SÜZGECİNDEN İNSAN YÜZLERİ

FİGEN ÇİFTÇİ İLE TARİHİN SÜZGECİNDEN İNSAN YÜZLERİ

EFSANE YAZARIN AYAK İZİNDEN ERNEST HEMINGWAY EVİ VE MÜZESİ
EFSANE YAZARIN AYAK İZİNDEN ERNEST HEMINGWAY EVİ VE MÜZESİ

EFSANE YAZARIN AYAK İZİNDEN ERNEST HEMINGWAY EVİ VE MÜZESİ

DOĞA İNSAN GİBİ DÜŞÜNMEZ Kİ...
DOĞA İNSAN GİBİ DÜŞÜNMEZ Kİ...

DOĞA İNSAN GİBİ DÜŞÜNMEZ Kİ...

ANTİKA TUTKUSUNDA BİR YAŞAM OSMAN GÜRSOY ANTİKA VE SANAT EVİ
ANTİKA TUTKUSUNDA BİR YAŞAM OSMAN GÜRSOY ANTİKA VE SANAT EVİ

ANTİKA TUTKUSUNDA BİR YAŞAM OSMAN GÜRSOY ANTİKA VE SANAT EVİ