Her şey 1950’li yılların sonunda bir keşif ile başlar. Henüz 26 yaşında genç bir İngiliz arkeolog, Ankara’daki İngiliz Arkeoloji Enstitüsü’ne asistan olarak atanır. On yıl içinde Anadolu tarihi ile birlikte uygarlık tarihinin de tamamen değişmesini sağlayacak olan bu genç arkeolog, ismini arkeoloji dünyasına altın harflerle yazdıracak olan James Mellaart’tan başkası değildir.
Bir keşif her şeyi değiştirir...
50’li yıllardan itibaren Ortadoğu’da kazı yapan birçok bilim insanı, Anadolu’da “tarım toplumu” ya da “Neolitik yerleşmelerin” olmadığına inandıkları için burada araştırma ve kazı yapmak istemezler. James Mellaart, o yıllarda, henüz keşfedilmemiş bir coğrafya olan Anadolu’nun tam ortasında bulur kendini. James Mellaart, Anadolu’da, Konya’nın Çumra ilçesinde Neolitik bir yerleşim keşfetmiştir. Yan yana iki tepeden oluştuğu için halk arasında “çatal” olarak adlandırılan höyükte 1961 yılında başlayan kazının ilk sonuçları inanılmazdır.
Çarşamba Nehri ile Mayıs Nehri’nin birleştiği nokta
Çatalhöyük; İç Anadolu’da bugün neredeyse kurumuş olan Çarşamba Nehri ile Mayıs Nehri’nin birleştiği Konya Ovası’nda yer alır. Günümüzden 9 bin yıl önce daha yağmurlu ve daha nemli olan hava, ovayı tarıma elverişli kıldığı için ilk yerleşme burada kurulmuştur. Neolitik dönemde 3 bin 500 – 8 bin 500 arası, oldukça kalabalık sayılabilecek bir nüfusa ulaşmış olan Çatalhöyük, bir tarım toplumu için mega kenttir. Aşırı nüfus artışı, üretim ve beslenme yetersizliği gibi birçok nedenden dolayı MÖ 6. bin yıldan sonra Çatalhöyük terk edilmiştir. Çatalhöyük’ü eşsiz yapan aslında neredeyse 9 bin yıllık bu evlerin oldukça iyi korunmuş olmasıdır. Aralarında sokakların olmadığı, birbirine bitişik inşa edilmiş evlere giriş, damlarda bırakılan açıklıktan sağlanmıştır. Çatalhöyük insanı ölülerini de evlerinin tabanına gömmüştür. İlk dönem kazılarında bazı evlerin tapınak olabileceği söylenmişse de, yeni dönem kazıları hiçbir evin farklı bir özelliğe sahip olmadığını ve bundan dolayı da Çatalhöyük insanlarının eşitlikçi bir toplum olduğunu ortaya koymuştur.
Kötü hasat zamanlarında dayanışma
Başlangıçta, henüz nüfus daha azken, hasat zamanı birlikte çalışan ve birlikte büyük yemek ziyafetleri veren sosyal bir topluluğun, olasılıkla kötü hasat zamanlarında birbirine yardım ettikleri varsayılır. Evlerin duvarlarına resmedilen en ilginç betimlemelerden biri, aynı zamanda insanlık tarihinin en eski kent planıdır. Arkada Hasan Dağı’nın volkanik patlamasını gösteren duvar resminin ön tarafında kare planlı, birbirine bitişik evler resmedilmiştir. Çatalhöyük, özellikle Neolitik toplumları anlamak için Anadolu’nun en özgün ve önemli yerleşmelerinden biridir. Yaklaşık MÖ 6. bin yılda yavaş yavaş terk edilmiş olması, evlerin korunarak günümüze ulaşmasını sağlamıştır. Kazı çalışmalarından çıkan eserler, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde yakın dönem buluntuları ise Konya Müzesi’nde sergilenmektedir.