Ressam ve öğretim üyesi olan Adnan Yalım, 1957 yılında Nevşehir'de doğmuştur. Babası öğretmen olan sanatçının, orta öğrenim ve lise yaşamı babasının işi nedeniyle çeşitli il, ilçe ve köylerde geçmiştir. Yalım, ilk kişisel sergisini dokuz yaşındayken 1967 yılında Nevşehir İl Kütüphanesi'nde, ikici kişisel sergisini 12 yaşında 1969 yılında Atatürk Enstitüsü Galerisi'nde açmıştır. 1979'da İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ne kazanan sanatçı, 1984'te master derecesiyle Prof. Adnan Çoker atölyesinden mezun olmuştur. Aynı yıl Paris'te araştırmalarda bulunan sanatçı, bu şehirden ilham alarak çeşitli eserler üretmiştir. 1984 yılında Malatya İnönü Üniversitesi'nde okutman olarak göreve başlayan Yalım, 1989 Sanatta yeterlilik almıştır. 1990 yılında Paris'te, Amsterdam'da, Venedik'te araştırma ve incelemelerde bulunmuştur.
Genel olarak eserlerinde kadın figürünü farklı bir bakış açısıyla pop biçimselliği ile ifade eden Yalım, 1993 yılında Malatya İnönü Üniversitesi’ne Yardımcı Doçent olarak atanmıştır. 63 yaşında olan sanatçı en son 31. kişisel sergisini 2010 yılında Karabük Siyah Beyaz Sanat Galerisi’nde gerçekleştirmiştir.
Adnan Yalım’ın Sanat Yaşamı
“Eserlerimde kadın ve erkek arasında asırlar boyu süren ulaşılamayan uyum, zıtlık, çatışma ve gerilimi ten ve metal temasıyla anlatmaya çalışıyorum.” diyen Yalım, genel olarak eserlerinde kadın figürleri kullanmaktadır. Yalım, resimlerinde erkekleri gemiler, makinalar, motosikletler vb. objeler ile temsil etmektedir. Pop biçimselliği üzerine eserler veren sanatçı, kendine özgü ironik ve figüratif yaklaşımı benimsemektedir. Resimlerinde kadının dişiliğini kullanan sanatçı, cinselliği bir araç olarak kullanmaktadır. Toplumsal normlarla kadına atfedilen konumları sorgulayan sanatçı, bu sorgulamayı çeşitli uyumsuzluklar ile ifade etmektedir. Sanatçı, resimlerinde kadını erotik bir tüketim nesnesi anlayışına tepkiyle yeniden yaratmıştır.Yalım kadını ele alış biçimini şu şekilde ifade etmiştir: “Kadın çok net bir şekilde resimde yer alırken erkek yok. Erkeği temsil eden oradaki gemiler, makinalar, motosikletler, yani kadının yanında yer alan objeler. Ama bu objeler çoğunlukla ölmek üzere olan, parçalanmış, paslanmış biçimleriyle resmediliyor. O da kadının doğurgan makinanın ölümlü olduğunu ima ediyor.
Yani ne kadar bakarsanız bakın, o süreyi tamamlayacak. Ama kadın doğurgan olduğu için varlığını sürdürecek. Sonuç olarak “Ten-Metal”de kadın yumuşaklığı, doğurganlığı, kentselliği temsil ederken erkek sert acımasız, maço ve soğuk yanı temsil ediyor. Bir de arada müthiş bir çelişki var.”. 13 kişisel ve çok sayıda ulusal ve uluslararası karma sergiye katılan Yalım, öğretim görevliliği görevine de devam etmektedir.