Sudan'da geleneksel bir çay haline gelmiş olan hibisküs çiçeği, ekşi çay olarak da adlandırılıyor. Beyaz, sarı ve kırmızı renkleri ile bulunduğu ortama renk veren hibisküs çiçeği çayının, sağlınıza sayısız faydası bulunuyor. Ekşi bir tada sahip olan hibisküs çayını hem sıcak hem de soğuk olarak tüketebiliyorsunuz. Ancak burada önemli bir not eklemeliyim: Hamilelerin, emziren annelerin ve tansiyon ilacı kullananların bu çayı tüketmesini tavsiye etmiyorum. Tüm dünyada popüler olan, kurutulmuş şekilde aktarlardan alabileceğiniz bu bitkinin faydalarına göz atalım.
Kilo vermeye yardımcı oluyor: Kansızlık kilo vermenize engel olur; hibisküs çayı bitkisel bir demir deposu olduğundan vücudunuzdaki demir eksikliğini destekler ve kilo vermenize yardımcı olur. C vitamini açısından zengin olan bu bitki, yağ yakımını hızlandırır ve bağışıklık sisteminizi kuvvetlendirir. Ödem söktürücü özelliği sayesinde şişkinliği alır.
Kansere karşı koruyor: 2007 yılında yapılan bir araştırmada ''Chemico -biological interactions'' tıbbi yayın dergisinde, günde tüketeceğiniz iki bardak hibisküs çayının kanserli hücre sayısını azalttığı ve yayılmasına engel olduğu belirtilmiş. Çok güçlü bir antioksidan etkisi olan hibisküs çayının, mide kanseri tedavisinde destek olarak kullanabileceği de açıklanmış.
Kolesterolü dengeliyor: Araştırmacılar tarafından yapılan incelemelerde; kolesterol değerlerini düzenlediği ve kötü kolesterolü düşürdüğü gözlemlenmiş.
Ciltteki lekeleri gideriyor: Hücre yenileyici özelliğinden dolayı; cildinizde oluşan güneş lekelerini azaltıyor, cilt tonunu eşitliyor, cildinizin aydınlık ve sağlıklı bir görünüme sahip olmasını sağlıyor.
Ağrı kesici özelliği var: Hibisküs çayı şiddetli regl ağrılarının hafiflemesini sağlıyor, aynı zamanda sakinleştirici etkisi ile depresyon, stres, sinir sistemi bozukluğu olan kişilerin kullanabileceği doğal ilaçlar arasında yerini alıyor.
Bağışıklık sistemini güçlendiriyor: İçerdiği C vitamini sayesinde hastalıklara karşı direnç artırdığı için ateşli hastalıklarda vücut ısısını düşürmede kullanılıyor.
Malzemeler:
Yapılışı:
Kaynattığınız suyun içerisine iki tatlı kaşığı hibisküs ekleyin, 15-20 dakika demledikten sonra soğuk veya sıcak şekilde tüketin.
Altın otu kurutulmuş papatyayı andıran görüntüsü ile bazı köylerde ve kasabalarda süs bitkisi gibi olarak da kullanılıyor. Yirmiye yakın türü olan altın otu çok eski tarihlerden bu yana tedavi amaçlı birçok hastalıkta kullanılmış ve kullanılmaya devam ediliyor. Özellikle böbrek taşı şikayeti olanlar bu bitkinin çayını sıklıkla tüketiyor. Altın otunun faydalarına göz atalım.
İltihap önleyici özelliği var: Demlediğiniz altın otu suyunu veya altın otu yağını iltihaplı bölgeye pansuman şeklinde sürüp, o bölgedeki iltihabın azalmasını sağlayabilirsiniz. Çayının içilmesi halinde, vücudunuzdaki iltihap idrar yolu ile atılır.
Varis oluşumunu azaltıyor: Altın otu çayının düzenli olarak tüketilmesi, varis oluşumunu gözle görülür şekilde azaltıyor.
Böbreklere ve mideye iyi geliyor: Altın otu yoğun bir idrar söktürücü olduğu için böbrekler üzerinde büyük bir etkisi var. Böbreklerinizin çalışmasını sağlayarak idrara çıkmanızı kolaylaştırıyor. Böbreklerde oluşan taş ve kumların dökülmesine de destek olan bu çay ayrıca mide yanması ve reflü şikayetlerinin giderilmesinde de etkili oluyor.
Cildi sıkılaştırıyor: Altın otunu en az iki ay boyunca düzenli kullanarak cildinizin sıkılaşmasını ve nemlenmesini sağlayabilirsiniz. En büyük özelliği ödem atmak olan altın otu, C vitamini açısından zengin olduğu için ödem atarken yağ yakımını da hızlandırıyor.
Romatizma ağrılarını hafifletiyor: Eklem ağrılarını, romatizmayı, kireçlenmeyi ve kas ağrılarını hafifletici özelliğe sahip olan altın otunun, kramp giderici özelliği de var.
Malzemeler:
Yapılışı:
1 çay kaşığı altın otunu kaynattığınız suda demleyin ardından süzerek tükettin.
Not: Herhangi bir hastalığı olan kişilerin doktoruna danışmadan kullanmamasını tavsiye ederim. Her bitki çayında olduğu gibi günde iki fincandan fazla tüketmek, faydadan çok zarar verebilir.Karadeniz'de taflan olarak bilinen bazıları tarafından da 'karayemiş' olarak adlandırılan bu meyvenin faydaları saymakla bitmiyor. Ham iken yeşil, olgunlaşmaya başladığında koyu morumsu olan taflan görünüşü itibariyle kiraza benziyor. Yüzyıllardır tedavi amaçlı kullanılan Karadeniz'in nimeti olarak da adlandırabileceğimiz taflanın faydalarına göz atalım.
Şeker hastaları için doğal insülin görevi görüyor: Kuru taflanın yapraklarını sıkarak suyunu tüketmek, insülin direncine karşı vücudunuzu güçlendiriyor. Hatta şeker hastaları için doğal insülin yerine geçtiğini de söyleyebiliriz.
Zararlı toksinlerden arındırıyor: Çok kuvvetli bir antioksidan olmasından dolayı tüm ölü hücrelerinizi canlandıran bu meyve, vücudunuzu zararlı toksinlerden arındırıyor.
Kemik ve kas gelişimini destekliyor: Kalsiyum bakımından oldukça zengin olan taflan, ileri yaşlarda görülebilecek kemik erimelerini ve romatizmal hastalıkları önlüyor. Ergenlik ve menopoz döneminde kullanılması, özellikle tavsiye ediliyor.
Besin değeri açısından zengin: İçerisinde B6, kalsiyum, C vitamini, magnezyum, demir, protein, A vitamini bulunan taflan oldukça zengin bir besin değerine sahip olması nedeniyle; kararında tüketildiğinde kadın hastalıklarının azalmasına da yardımcı oluyor.
Not: Taze taflan yaprakları zehirlidir, sadece kuru olarak tüketilmesi önerilir.