"The Crown" dizisinde Prenses Diana'nın hastalığı olarak dikkat çeken hastalığın ismi, bulimia'dır. Bulimia nervosa olarak da bilinen bulimia hastalığı, yeme bozuklukları kategorisinde yer alan bir yeme bozukluğudur. Ana özelliği, kişinin aşırı yemek yeme davranışından sonra, kusma gibi telafi davranışlarında bulunması ve kilo almamaya çalışmasıdır. Telafi davranışları; kusma dışında ishal ilaçları, aşırı egzersiz veya oruç gibi davranışlar şeklinde de olabilir fakat kusma en yaygınıdır. Diğer yeme bozukluklarında olduğu gibi, bulimia ile mücadele eden kişiler, hissettikleri utanç ve suçluluk duygusundan dolayı bu sıkıntılarını saklamaya çalışırlar. Semptomlarını gizledikleri için de aile ve arkadaşları uzun süre problemin farkına varmayabilir.
Diş hekimleri, kişinin kendini kusturmasından dolayı meydana gelen diş yüzeyi bozulmasından ilk sinyalleri tespit edebilirler. Diş problemleri dışında başka fiziksel sıkıntılar da ortaya çıkabilir; örneğin kanlı gözler, el üzerinde yaralar, (kusmaya çalışırken elin ağıza sokulmasından dolayı), göğüs ağrısı, kabızlık, dehidrasyon (susuz kalma), boğazda batma, baş ağrısı, çarpıntı, baş dönmesi, ülser, ellerde ve ayaklarda şişme, çenede şişme, diş çürümesi, kan kusma, dişlerde sararma gibi.
Kişinin gününü yemek yeme ve çıkarma davranışına olanak verecek şekilde planlaması, iki eli kanda olsa da egzersiz yapmak istemesi, yemek depolama veya bir oturuşta çok fazla yemek yeme, sürekli tuvalete gitme isteği, yemeklerden sonra duşa girme bahanesiyle tuvalete gitmesi, yorgun bir dış görünüş, sürekli rejim ve kalorilerden bahsetmesi, iştah bastırıcı ilaçlar kullanmak, aile ve arkadaşlardan uzaklaşmak gibi davranışsal belirtiler görülebilir.
Davranışsal semptomlara göre daha az fark edilseler de bir zaman sonra aile ve arkadaşlar tarafından fark edilir. Bu semptomlar depresyon, irite veya öfkeli duygu durumu, kendini sürekli eleştirme, duygusal çalkantılar, dış görünüşe bağlı özgüven sorunları, sürekli onaylanma isteği gibi duygusal sıkıntılar olabilir.
Bulimia ile mücadele eden kişiler ortalama bir kiloda olduğu için, hastalık ciddi bir seviyeye gelene kadar fark edilmeyebilir. Sebepleri ise biyolojik faktörler, kişinin dış görünüşünden memnun olmaması, ailede yeme bozukluğu olan birinin olması, olumsuz düşünceler veya travma olabilir. Özellikle çocuklukta yaşanan travmalar çok etkilidir. Bazen ailede dış görünüşe dair verilen direk veya dolaylı mesajlar da bilinçaltına kazınıp ileride takıntılara sebep olabilir. Bulimia olan bireylerde bazen aynı anda depresyon, anksiyete, obsesif kompulsif bozukluk ve madde bağımlılığı gibi bozukluklar olabilir.
Bulimia’nın tedavisinin amacı, aşırı yeme ve çıkarma davranışlarını kişinin hayatından çıkararak, sağlıksız düşünce yapılarını değiştirmektir. Tedavi planında genellikle psikoterapi, ilaç tedavisi ve beslenme eğitimi uygulanır. Kişinin hayatının bir çok alanına hitap eden bu tedavi planında doktorlar, ruh sağlığı uzmanları ve diyetisyenler bir ekip olarak çalışır. Terapi olarak deneyselliği kanıtlanan en faydalı model, Bilişsel Davranışçı Terapi’dir. Ayni zamanda aile terapisinin de rolü çok önemlidir çünkü bulimia ile mücadele eden bireyin aile bireyleri de bilinçlendirilmeli ve eğitilmelidir.