Herkes çok sıcak davrandı. Daha ilk günden herkesin hikayeyi ne kadar sahiplendiğini ve emin ellerde olduğumu anladım. “The Crown”un önceki sezonlarını izledim ve diziye katılmak gerçeküstüydü ve hala da biraz öyle. Çekimleri tamamlayıp yayınlanmasını beklerken “Bu gerçekten oldu mu?” diye düşünmüyor değilim.
Peter karakterlerin kendi içlerinde yaşadıkları çatışmaları kalemiyle çok güzel ele alıyor. Aslında o kadar tanımadığımız ya da halkın önünde sadece bir yönlerini gördüğümüz kişilerin insani taraflarını görmemizi sağlıyor. Karakterleri çıkardığı yolculuk gerçekten ilginç, özellikle de Diana’yı. Ben onun 16 -28 yaş arasındaki dönemini canlandırıyorum ve değişimi inanılmaz. Onun hassas ve özel bir tarafına dokunuyor; izleyicilerin onun tamamen yeni bir yönünü gördüklerini hissedeceklerini düşünüyorum.
Çok sayıda kitap okudum. Netflix’teki “Diana: In Her Own Words” belgeseli de bana çok yardımcı oldu. Onun hikayesini kendi sesinden duymak inanılmaz faydalı oldu. Ayrıca “The Crown”un harika bir araştırma ekibi var. Bana yardımcı olmak isteyen bütün arkadaşlarının ve bilgilerin olduğu kocaman bir dosya verdiler. Bu da çok işime yaradı.
Diana’nın gardırobu başlı başına bir karakter gibi. Gelinliği devasa bir şeydi. Provalar saatler sürdü. Tamamlanıp giydiğim an inanılmazdı. Garip bir andı; o sahneyi kocaman üç odada çekerken ekip bir uçtan bir uca dağılmıştı. 10 kişi upuzun kuyruklu gelinliği giymeme yardım etti, kimse beni görmedi ve sonunda kapılar açılınca herkes sessiz kaldı; herkesin o an saygıdan konuşmadığını düşünüyorum. Tabii bunun dışında çok sayıda kıyafeti var; özellikle daha sonraki bölümlerde daha fazla risk almaya başlıyor. Onun günlük stilini çok sevdim; jean’ler ve kazaklar tam onu yansıtıyor. Onun moda anlayışı kraliyet ailesinde büyük bir değişim yarattı, bir anlamda modernleştirdi ve tasarımcılarla çalışarak, MET Gala’ya katılarak bir üst seviyeye taşıdı onları.
Ben yaptığı her şeye kendini adadığını ve bu yüzden acı çektiği zamanlarda bile herkese güç ve sevgi abidesi olarak gözüktüğünü düşünüyorum. Yaptığım araştırmalara göre her zaman farklı yönlerini dengelerken ve hatta acı çekerken bile hepimizin hayran olduğu ışıltısını ve merhametini yaymayı başarmış.
Üçüncü sezonda ailesinin Charles ve Camilla’nın ilişkisini manipüle ettiği yerde bırakmıştık onu. Camilla şimdi Andrew Parker Bowles ile evli; Charles da çapkın dönemini yaşıyor her ne kadar biz bunu çok göremesek de. Yalnız bir figür olarak karşımıza çıkıyor ve tabii daha sonra Diana ile tanışıyor.
Gerçek hayatta kim bilir? Ama Peter’ın dünyasında “The Crown”ın süregelen mesajı “vazife aşkı”. Ben Charles’ın her zaman tahta çıkmak için bekleyen bir kral olmak ve bu görev bilinciyle boğuştuğuna, evliliğin de bunun doruk noktası olduğunu düşünüyorum. Üçüncü sezondan sonra Diana ile evlenirken pozitif ya da iyi hissedip hissedemeyeceğine dair şüphelerim vardı. Bununla birlikte Peter, Charles’ın baba figürü olarak gördüğü Mountbatten’dan bir mektup alması üzerine kurguluyor. Karakterimin düğün gününde şüpheleri olsa da doğru şeyi yaptığına inandığını düşünüyorum.
Bu bölümlerde Charles ve Camilla hakkında en çok hoşuma giden neredeyse daha da yakın olmaları; aslında en iyi arkadaşlar ve ilişkileri daha spiritüel, dostça devam ediyor. Diana ve Charles halkın önünde bir çift olarak hayatlarını yaşamaya başlayınca arka planda Camilla Charles’ın sevdiği ve Charles’ı seven biri, ama tabii karmaşık bir şekilde. Diana ile ilişkisinin yürümesi için Charles’ın bazı düşüncelerinin olduğuna inanıyorum. Camilla’nın ona veremeyeceği Diana’nın ona verebileceği şeyler var; Diana’nın veremeyeceği ama Camilla’nın verebileceği şeyler var. Bu birleşim son derece karmaşık üçgeni oluşturuyor. Ben onları daha çok en iyi arkadaş ve sırdaş olarak tanımlarım.
Üçüncü sezonda birçok sahnede Charles ne isterdi diye kafa yordum ve gerçekte istediğinin annesinin ona sarılması olduğunu düşünerek oynayalım dedim. Dördüncü sezonda ise anne ve babasından gerçekten istediği “Üzgünüz, yanlış anladık” demeleri ve destek olmaları. Ebeveynlerinin o eski görev bilinci ve Charles’ın onların evliliğinin bir felaket olduğunu fark etmeleri konusundaki çaresizliği. Tüm bu çatışmalar ilişkilerini daha da kötü etkiliyor.
Bu sezon daha karmaşık çünkü sanırım ben dahil birçok kişinin evliliklerinin bitişine dair önyargısı var. Aşk ve görev arasındaki sürtüşme insanlara her şeyin kraliyet ailesinin suçu olduğunu düşündürüyor. Çaresizce bu karmaşadan çıkmaya çalışan bir adam görüyoruz. Peter’ın kalemiyle insanların Diana ve Charles’a olan hislerinde gelgitler yaşayacaklarına, her ikisinin de hissettiği hayal kırıklığını anlayacaklarına inanıyorum.
Yaklaşık 400.
120 (kişisel parça).
80 (kişisel parça).
İlk konuşmalardan itibaren dört ay.
Üç kişi dört haftalık süreçte 600 saatten fazla çalışarak tamamladı.
95 metre kumaş ve 100 metre dantel.
Yaklaşık 30 metre.
Orijinal dantel Nottingham’da yapılmıştı ve aynı şirketle çalışıldı. Danteli yapan kişi vefat ettiği için bu kez oğlu yaptı. Daha sonra kostüm ekibi gelinliği hazırladı.
Genellikle iki ya da üç, ama çok karmaşık bir parça ise dört.
Ortalama olarak iki, üç hafta.
Normal bir günde 45-50, ama büyük bir çekim gününde 1230-130 kişiden.
Çoğu satın alındı ya da kiralandı.
Altı. Bunların çoğu The Queen firmasından satın alındı.
70-80 arası.
Her birine altı.
Minimum üç hafta.
Makyaj artistleri, yardımcıları ve stajyerlerden oluşan 986 kişilik bir ekip.
2000’den fazla.
9,500 - 10,000 arası.
Prenses Margaret.
8-10 günde bir.