Röportaj: Ceylan YENİACUN
Fotoğraf: Tamer YILMAZ
Styling: Ebru GÜLÇEK YÜCEPUR
Saç: Akın ÜNAL
Makyaj: Hakan KÜLTÜR
Makyaj asistanı: Berke ŞEREL
Fotoğraf asistanı: Oğuz ŞANLI, Ezgi BİNGÖL
Styling asistanı: Ece ŞİŞİK, Yaren KARABULUT
Mekan için Pera Palace Hotel’e teşekkür ederiz.
Hani bazı insanlar vardır ilk tanıştığınızda sanki uzun yıllardır tanışıyormuşsunuz hissi verir. Burcu’yla ilk bir araya gelişimde bana hissettirdiği tam da bu oldu. Dönem filmi Çiçero’da canlandırdığı karakterle öyle harika bir uyum yakalamış ki Burcu biz de o ruhu sayfalarımıza taşımak istedik ve çekim için Pera Palace’ta buluşmaya karar verdik. Tüm ekip son hazırlıkları yaparken bir anda tüm neşesiyle içeri girdi güzel oyuncu. O saniye hayatımın en eğlenceli çekimlerinden birinin başlamak üzere olduğunu hissettim. Yaklaşık üç yıl önce evlendiği eşi aynı zamanda menajeri Emre Yetkin ile birlikte geldi çekime. Birbirlerine iyi geldikleri her hallerinden o kadar belli ki... Burcu’nun hayatının en keyifli dönemlerinden birini yaşadığı aşikar. Başarılı oyuncuyla sinemadan, tutkunu olduğu tiyatroya, Barış Arduç’la başrolü paylaştığı yeni dizisi Kuzgun’dan tatil planlarına kadar birçok konuyu konuştuğumuz röportajımızla sizi baş başa bırakıyoruz.
Çiçero vizyona girdiğinden beri çok konuşuluyor. Bu projeye nasıl dahil oldun, geri dönüşleri nasıl? Dönem filminde olmak neler hissettirdi?
Uzun zamandır bir dönem projesinde yer almayı istiyordum. Çiçero’nun senaryosu gelince hiç düşünmeden kabul ettim. Hem 2. Dünya Savaşı dönemi hem de oynadığım Cornelia karakteri her zaman karşıma çıkacak türden değildi. Filmle alakalı gayet iyi dönüşleri alıyoruz, bu da beni çok mutlu ediyor tabii ki. Dönem filminde olmak enteresanmış, kostümleri, saçları ve dünyasına bayıldım. Bunların yanında usta oyuncularla ve yönetmenimiz Serdar Akar’la çalışmak da benim için çok büyük bir deneyimdi.
Yeni dizin Kuzgun’u ise hepimiz merakla bekliyoruz. Seyirciyi neler bekliyor, canlandırdığın karakter ve ekip nasıl?
Bu sezon Ay Yapım ile başlayacağımız bir proje. Barış Arduç ile başrolleri paylaşıyoruz. Aslında karanlık bir Romeo& Juliet hikayesi diyebiliriz. Dila aşkı, vicdanı, bir avukat olarak adalet inancı ve ailesinin illegal karanlık dünyası arasında sıkışıp kalan bir kadın. Güzel bir senaryomuz var ekip güzel, yönetmenimiz iyi daha ne olsun. (gülüyor)
Filmdi, diziydi derken yoğun bir tempodasın. Kendine zaman ayırabiliyor musun, yalnız kaldığında neler yapıyorsun?
Bu aralar kendime zaman ayırmak biraz zor. Ama genelde bizim sektörün zaman dilimleri biraz daha farklı. Ya çalışmazsın zamandan bol bir şeyin olmaz sonra setin başlar eve gelecek vaktin olmaz. Bazen o kadar evde vakit geçiremiyorsun ki boşluklarda evinde koltuğunda yayılmak en mutlu edici aktivite oluyor. Koltukta yayıl, filmini izle, kedini sev, yemek yap böyle geçiyor.
Güne nasıl başlarsın neşeli mi yoksa tam tersi mi?
Günden güne çok değişken bir durum. Kahvaltı edene kadar her an her şey olabilir. Sonrası sakin.
Oyuncu olmak hep hayalin miydi?
Tiyatro, sahne üstünde olmak çocukluğumdan beri evet ama kamera önü, oyunculuk sonrasında doğalında gelişti.
En çok neye para harcarsın?
Genel olarak yemeğe. Ama onun dışında spesifik olarak tatillere ve planı son anda yapabildiğimiz için uçak biletlerine aslında. Kendimize her sene verdiğimiz bir tatil ödülü var. Sene boyunca çalışıp o tatili bekliyoruz, en heyecanlı aktivitemiz.
Favori tatil rotaların nereler, yaz için planlar yapıldı mı?
Uzakdoğu’yu genel anlamda sevdim. Oraların insanlarını, kültürünü, doğasını tanımak çok büyük keyif ve keşif. Yaz planı yapılmadı. Dediğim gibi genelde son ana kalıyor bizim planlar hatta bazen tamamen spontane.
Antalya’nın Elmalı ilçesinde büyüyen ve doğayla iç içe sakin bir yaşama alışmış biri olarak dönem dönem İstanbul’da yaşamaktan yorulduğun oluyor mu?
Tabii ki oluyor. Buraya harcadığın yaşam enerjisi çok fazla. O yüzden gerek evimin lokasyonu gerek yaşam tarzımı olabildiğince sakin tutmaya çalışıyorum.
İstanbul’a ilk geldiğinde neler hissettin?
İstanbul benden büyük onunla başa çıkamam. Sonra o koşuşturmaya ayak uydurmaya alışıyorsun.
Modun düştüğünde kendini iyi hissetmek için neler yaparsın?
Sevdiğim bana enerji veren şarkıları dinlerim.
İlk oyunculuk deneyimin nasıldı?
Galiba kötü. Çünkü hiç bilmediğin bir çalışma ortamı kalabalık bir çalışma ekibi kimseyi tanımıyorsun ne yapman, nasıl oynaman gerektiğini bilmiyorsun. Çok yalnız hissetmiştim kendimi korkmuştum da ve çıktığımda ben oyunculuk yapamazmışım dedim. Sonrasında kalıp bir kez daha denedim ve zamanla olduğunu gördüm ve şimdi işimi çok severek yapıyorum.
RÖPORTAJIN TAMAMI ALEM'DE!