Barbie X Çiğdem Akın koleksiyonunun nasıl bir hazırlık süreci oldu?
Barbie’nin duruşundan ve yıllara meydan okuyan imajından ilham aldım. Yaklaşık bir senedir üstünde çalıştığım koleksiyonum, bu düşünceden yola çıkarak filizlendi ve bugünlere kadar geldi. Barbie, tüm gelişmeleri ve trendleri içinde barındıran bir ikon; benim moda görüşüm de aynı çizgide. Dolayısıyla hazırlık süreci de yenilikleri kapsayan sürekli değişen, gelişen bir süreç oldu ve sonunda modern, şık, kendine güvenen ve kendi ayakları üzerinde duran kadınları anlatan bir koleksiyon çıktı.
Barbie kız çocukları için en ikonik oyuncak ama eleştirilen yönleri de var. Siz ne düşünüyorsunuz?
Evet eskiden böyle bir algı vardı ama Barbie bununla ilgili eleştirilere 2016 yılında Time dergisine kapak olarak “Artık benim vücudumdan söz etmeyi kesebilirsiniz” dedi ve en güzel cevabı verdi bence. Üç yeni vücut şekli ve yedi farklı ten rengi ile bu ön yargıları kırdı. Günümüzde her renkten ve her türlü vücut hattına sahip olan Barbie’ler de oldukça seviliyor. Bunun yanı sıra globalde oldukça ses getiren “Dream Gap” yani “Hayali Duvar” projesiyle kız çocuklarına hayallerindeki mesleği yapmaları için cesaret veriyor ve kendi mesleklerinin en iyisi kadınların “Sheroe” adıyla Barbie’lerini üretiyor. Dolayısıyla bu algıların artık yıkıldığını düşünüyorum. İki kız çocuğu sahibi bir anne olarak ben de kızlarımı Barbie’lerle büyüttüm.
Barbie ile ilgili bir koleksiyon hazırlama fikri nasıl gelişti?
Aslına bakarsanız bu fikir ben daha küçük bir kız çocuğuyken kurduğum bir hayaldi. Kızlarımı büyütürken de yine Barbie ile sürekli iç içeydim; bağımız neredeyse hiç kopmadı diyebilirim. Yıllar sonra Barbie’nin bu kadar gündemde olması, küçük kızlar ve genç kadınlar için güzel gelişmelere önayak olması içimde bu hayalin gerçekleşmesi için yeniden alevlendi.
Barbie kariyerinizi nasıl şekillendirdi? Barbie için diktiğiniz ilk kıyafetleri hatırlıyor musunuz?
Moda tasarımcısı olma yolunda kariyerimin ilk adımlarını Barbie ile attığımı yıllar sonra fark ettim. Küçük bir kızken dikişe çok meraklıydım. Terzi olan karşı komşumuz da Barbie’lerime elbise dikmemde yardımcı oluyordu, elbise diktiğimiz anlarda öyle mutlu oluyordum ki anlatamam. İlk diktiğim parçalar – çok küçük yaşta olduğum için – daha kolay parçalar olan tütü eteklerdi. Daha sonra babam bu tutkumu görüp bana bir dikiş makinesi almıştı. Bir gün iğnesi elime battığı için o dikiş makinesinin kaldırılmasına ne kadar üzüldüğümü size anlatamam. Bu olay moda tasarımcısı olmam konusunda beni hırslandıran ilk olay olmuştu sanırım.
Koleksiyonda öne çıkan tasarımlarınız hangileri?
Aslına bakarsanız hepsi tek tek aynı özen verilmiş ve üzerinde aynı tutkuyla çalışılmış parçalar olduğu için hepsi öne çıkıyor diyebilirim ancak mutlaka birkaç parçadan bahsetmem gerekirse, defilenin sonlarına doğru daha yoğunlukla çıkacak olan üzerinde slogan yazan parçalar olduğunu söyleyebilirim. Kullanılan tüm sloganlar; güçlü, meydan okuyan, cesur kadını yansıtan ifadelerle iddialı parçaların birleşimi oldu.
Bu koleksiyonun alt mesajı nedir?
Kadınlara, ne kadar güçlü olduklarını tekrar hatırlatan çok özel bir koleksiyon. Kız çocukları, hayata çok güzel hayallerle, güçlü duruşlarıyla, yaratıcı zihinleriyle başlıyorlar. Fakat ne yazık ki sadece Türkiye’de değil, tüm dünyadaki kız çocukları, yıllar içerisinde bu duruşlarını çeşitli sebeplerden kaybedebiliyor. Ben de onlara, tıpkı Barbie’nin de tüm dünyaya aktardığı gibi bu koleksiyonla şunu söylüyorum; içinizdeki ışığı, yaratıcılığı, gücü asla kaybetmeyin. Dünyanın gücü elinizde, yeter ki içinizdeki o hayali ne olursa olsun hep canlı tutun.
Fotoğraflar: Fevzi ONDU