Yıllar önce, "Benim Tatlı Komposto Günlüğüm" kitabını okumuştum. Sare'nin doğum maceralarını kaleme almıştın. Sare'nin doğduğu yıllara ışınlanıp o günleri konuşalım mı? İlk annelik deneyimini, kızını kucağına aldığında yaşadıklarını anlatır mısın?
Sare dünyaya geldiğinde çok küçüktüm. Yaş olarak da tecrübe olarak da. Ne kadar okusak da bilgi tecrübeyle kaydediliyor. Sare'yi kucağıma aldım ve maceramız başladı. Babası çok yoğun çalışır Sare'nin; hele o dönem çok daha yoğundu. Amerika'da doğum yaptıktan sonra Türkiye'deki hastanelerin sistemi gibi zannedip bizi odada bıraktı. Nasılsa hemşireler bebeği alır, anneyi de uyumaya bırakırlar sandı. Tabii, orada öyle değildi sistem. Biz Sare ile sabaha kadar baş başaydık. Onu nasıl tutacağımı bile bilmiyordum. Müthiş bir koruma kollama içgüdüsüyle sabaha kadar gözümü kırpmadan kızıma baktım.
Sare nasıl bir bebekti, şu an çok cana yakın, çok tatlı bir kız. Çekimimiz boyunca evin kedileri, ben ve Sare çok eğlendik. Nasıl yetiştirdin onu? Anne-kız nasıl bir ilişkiniz var?
Sare çok tatlı, konuşkan ve sosyal bir bebekti; öyle de büyüdü. Set zamanlarımda hep yanımdaydı, tiyatro yaparken turnede beraberdik. Her sene, Tayland'da bir adada bir ay kalırdık. Adaptasyonu çok kuvvetlidir. Şimdi de doğaya ve hayvanlara hayran bir çocuk. Çok sorumluluk sahibi. Eşyalarını satıp para kazanmaya dört sene önce başladı. Şimdi baya bir yol aldı. Sattığı parayla AİP Vakfı'ndaki çocuklara ve sokak hayvanlarına yardım ediyor. Bunu anne olarak ben teşvik ettim ama çocuğun içinde yoksa sürdürülebilir olmazdı. Çok özel bir çocuk.
Gelelim Civan'ın doğumuna. Onun doğum macerasını da merak ediyorum.
Civan doğduğunda artık farkındalık kazanmış bir Tuba'ydım. Mirgün sürekli yanımdaydı. Civan, çok sakin bir bebekti. 10 aylıkken melodi yaparak istediklerini dile getirmeye çalışırdı. Emekleye emekleye beşiğine gider, uyku zamanını bilirdi. İki ablası sayesinde hemen onları geçmek için büyümeye çalıştı.
O nasıl bir çocuk?
Hep bir yarış halindedir. Kitap okumayı çok sever, sabah kalktığında başucundaki kitabı bitirene kadar okumaya devam eder. İkisinin de temel özelliği iyi çocuklar. Onların annesi olduğum için çok şanslıyım.
İkisi de sana çok bağlı. Hangisi, kime daha düşkün sence?
Sare, ayrı olduğumuz zamanlarda bazen 20 dakikada bir arar beni. Çok güçlü bağımız. Yalnız bir anne olarak çocuk büyütmenin sıkıntıları elbette var; çocuk aile içinde büyümeli ama baktığımızda ilişkiler o kadar değişti ki artık üç çocuktan biri boşanmış ebeveynlere sahip. Kadın güçlü bir varlık, esnek. Sert olan kırılır; o nedenle biz kadınlar hem çocuk bakarız hem de hayatın zorluklarıyla mücadele ederiz. Mirgün o kadar eli üzerimizde bir baba ki... Civan babasına gidince, ben aramasam aramaz. Okuldaki tüm sorumluluk babasındadır. Pandemi boyunca tüm ödevlerini babası yaptırdı. Sare, daha çok benim sorumluluğumdaydı. Civan ve babasının bağını çok seviyorum. Murat'la kuramadığım arkadaşlığı, Mirgün ile çok güzel kurduk. Murat'ın özel hayatı buna açıkçası pek izin vermedi. Boşanmış ebeveynler, buna çok dikkat etmeli. Tüm ceremeyi çocuklar çekiyor. Halbuki herkes kendi yoluna gitmiş... Arkadaşlık kurarak ebeveynlik ilişkisini yönetebilmeliyiz. Neyse ki Sare çok güçlü bir çocuk. İkisi de benim hem arkadaşım hem çocuklarım. Eğlenerek hayatı geçirmeye çalışıyoruz. Bizler kendi ebeveynlerimizden daha mesafeli bir ilişki gördük. Ben bunun farkına vardığımda daha fazla onları sarıp sarmalıyorum; sevginin fazlasından zarar gelmez.
İki kardeş araları nasıl? Sare, Civan'ı idare ediyormuş, ona ablalık yapıyormuş gibi hissettim.
Sare müthiş bir abla. Tabii ki kavga çok oluyor ama birbirleri olmadan yapamıyorlar. Tatlı bir ilişkileri var. Sare'nin "Civaaaaaaaan" diye bağırması kulağımda sürekli. Civan'ın da, "Sare sen kendini anne mi sanıyorsun ama üzgünüm anne değilsin." lafı çok komiktir.
Şu an bekar bir anne olarak annelik maceran nasıl geçiyor? Nasıl yetişiyorsun çocukların hızına, hayatın hızına?
Geçen sene "burn out" denilen, artık tükenmişlik sendromu olarak tanımlanan bir süreç yaşadım. Aile olmak, çocuk büyütürken çok önemli. Biz boşanmış olsak da aile kalmaya devam ettik Mirgün'le. Her ne kadar eli sürekli üzerimizde olsa da, günlük rutinde yalnız olmak çok zorladı beni. Anne babanın aynı evde, mutlu bir ilişkide çocuk büyütmeleri çok güzel. Çocuk düzen ve disiplin istiyor; bunu sadece ne anne ne de baba yapabilir. Ben erken anne olup erken hayatımda yalnız kaldım. Bir tarafta hayat var, diğer tarafta kocaman sorumluluklar. Özel hayatımdaki sıkıntılarımı ya da coşkumu ev içine yansıtmamaya çalıştım. Geçen sene yaşadığım her şeyden bıkma halimden çıkışım da kendi kendime oldu. Daha fazla kendime zaman ayırmaya, daha sağlıklı beslenmeye, bedenimi şifalandırmak için birtakım şifacılarla çalışmaya başladım. Kendi dengemi bulduğumda, aile içindeki yükler de zorlamamaya başladı. İyi çocuk yetiştirmek el yordamıyla sadece severek becerebileceğiniz bir iş değil. Hayatı doğru anlayıp yönünüzü doğru seçmeniz ve en güzel örneğin siz olduğunuzu bilerek kendinizi düzeltmeniz, iyi bir örnek olmanız lazım. Evde sürekli bağıran bir anne, çocuğuna sakinliği öğretemez. Bir örnek vereyim: Gandi'den yanındaki çocuğa çikolata yememesini söylemesini istiyorlar. O da, "Ben kendim yerken ona nasıl yeme diyebilirim." diyor. Önce kendimizi düzeltip sonra çocuğun yolunu çizmemiz gerekiyor.
Çocuklarla haftalık yaptığınız ritüelleriniz var mı?
Doğanın içinde olmaya, ağaçlara dokunmaya çalışıyoruz. Japonların orman banyosu tanımını çok severim. En zor zamanınızda doğa sizi sarıp sarmalar, iyi bir şifacıdır. Dans etmeyi severiz evde, kitap okuma zamanlarımız var, bir de yatakta film izlemek en sevdiğimiz.
Sare mi yoksa Civan mı sana daha çok benziyor karakter olarak? Kimde kendini daha çok görüyorsun?
İkisi de çok benziyorlar bana. Ama sanırım Sare daha çok ben.
Nasıl bir dönemdesin şu an? Neler yapıyorsun, anlatır mısın?
Mutluyum çok. Kaygılarım azaldı, akışa güvenim tam. Eskiden işle ilgili kendime yaşattığım, "Bir şey yapmalıyım ve bu çok iyi olmalı" anksiyetem kalmadı. Kendime iyi bakıyorum. Arkadaşlarımla güzel zaman geçiriyorum. Alkali besleniyorum, bol spor ve meditasyon rutinlerim var. Harvard edX'te küresel ısınmanın insan sağlığına etkileriyle ilgili mini MBA yaptım. Online bir sınav sonrasında 16 haftalık bir süreçti. Şimdi çevre bilincini insanlara daha aktif bir yaşam stili olarak anlatmak için çalışmalar yapıyorum. Yakında tekrar televizyonda olmak istiyorum, görüşmeler yapıyorum. Sinemalar açılınca Sinan Biçici'nin çektiği Cemal Hünal'la rol aldığımız "Sadece Bir Gece" adlı filmimiz çıkacak, onu da merakla bekliyorum.
Yıllar içinde nelerin farkına vardın, hayatından neleri çıkardın? Yerlerini nelerle doldurdun?
Yıllar içinde merkezimi buldum. Kendimi ve kendi hayatımı merkeze koydum. Daha sakin bir hayattan keyif almaya başladım. Bu eğlencesiz bir hayat gibi algılanmasın. İyi beslendiğim, düzenli spor yaptığım bir tatil bana çok daha iyi geliyor. Doğanın kıymetini daha çok biliyorum. Gelecek yarım asırda, insanoğlu olarak çok daha zorlanacağız. Şu anda hala insan eliyle değiştirebileceğimiz şeyler varken buna çaba göstermemiz lazım.
Çocuklarının enerjisi de senin gibi çok pozitif. Sen bu kadar pozitif kalmayı nasıl başarıyorsun?
Pozitif bir insan olduğum kadar negatif zamanlarım da vardır. Çocuklarımın da böyle. İyi bir dengede yaşıyoruz diyebilirim. Hayatıma baktığımda hep şükrediyorum ve kendimle gurur duyuyorum; içimdeki küçük Tuba'ları sarıp sarmalıyorum. Kendimizi beğenmek ile kendimizi sevmek arasında incecik bir çizgi var. Hatalar insanoğlu için. Her olanı olduğu gibi kabul edip devam etmek lazım.
Kendini nasıl yontuyorsun, ruhunu nasıl besliyorsun?
Çok okuyorum. Bilgiye ulaşmak için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. İnsanın en yakın beş arkadaşı kendini tanımlarmış. İşte ben o beş kişiyi ve yakın çevremi çok iyi seçmeye çalıştım. Hayatımdaki herkesin bir katkısı var ekosistemime. Yalnız başarabileceğiniz bir şey değil hayat.
Hayal kurmayı sever misin, hayallerin var mı geleceğe dair?
Çok kurarım. Hatta iki hayal arası yaşıyorum diyebilirim. Bugün nasıl bir kadınsam küçükken kurduğum hayallerin eseridir.
Hayatta seni en çok ne mutlu eder?
Çocuklarım.