Salon İKSV'nin sınırlarına sığmayıp, kendi sahnesinden doğanın içine taşıdığı "+1 Sunar: Gezgin Salon Festivali", bu yıl 29-30 Temmuz tarihlerinde Parkorman'da gerçekleşecek. Satori, L'Impératrice, Agar Agar, Sylvie Kreusch, Emir Taha, Jon Hopkins, Warhaus, Still Corners gibi isimleri iki gün boyunca Parkorman'da izleyiciyle buluşturacak festivali, Salon İKSV Direktörü Deniz Kuzuoğlu'ndan dinledik.
İKSV kendi binasına geçince, "Burada kendi salonumuz neden olmasın?" fikriyle başladık. İKSV'nin bugüne kadar yaptıklarını kendi salonunda sergileme fikriyle bu mekanı oluşturduk. Seneler içinde biraz evrildi Salon. Daha önce klasik müziğe, tiyatroya yer verirdik. Sanatın bütün dallarına hizmet eden bir mekandı. Sonuçta İKSV'nin amacı İstanbul'un kültür sanat hayatına bir katkı sağlamak. Sonrasında Salon'un önce nelere daha çok el verip nelere daha az el verdiğini gördük. Mesela klasik müzikte ses anlamında akustik olarak sergilenmesi gereken performanslarda çok iyi sonuçlar almadık. Tiyatro sahnesinde yine oldukça küçük bir kapasiteye yer verebiliyoruz. Tiyatro da, düzenli bir oyun olmadığı sürece aslında tekil işler için çok uygun olmuyor. Bir de halihazırda bir tiyatro festivalimiz varken sene boyunca onun yerine bir alternatif sunmanın çok mantıklı olmadığını gördük. Salon aslında İKSV'nin genç yüzü. O yüzden biz de güncel müzik tarafını daha fazla sahiplendik.
Daha ilk senelerde hem yerli hem yabancı sahneden yeni ve keşfe açık grupları sahneye almaya başladık. Tabii ki arada, hani efsaneler statüsünde dediğimiz isimler de oluyor ama daha genç daha keşfedilmeye değer, bir sonraki adımları büyük festivaller olacak isimleri burada izleyici ile buluşturuyoruz. Üstelik elimizi uzatıp dokunabilecek mesafede izleme üzerine kurulu bir programa döndük. Yaklaşık 10 senedir de böyle gidiyor. Buradan çok büyük sahnelere çıkmış isimler de oldu. Geçen sene Gezgin Salon'da sahnemizde yer alan Tamino, Cigarettes After Sex, Jakuzi, Palmiyeler; ilk başta Salon sahnesinde yer aldılar. Salon olarak bu isimlerle oluşturduğumuz programlarla performans sahnesine dönüştük.
Benim sosyal medya alışkanlıklarım herkesten farklı. Yurt dışındaki mekanları, festivalleri takip ederim. Buralardan çıkan her yeni ismi dinlemeye çalışıyorum. Bir taraftan da bizim gittiğimiz festivaller var. Ünlü isimlerin sahne aldığı festivaller yerine, ilk defa sahne alan, yeni plak sözleşmesi imzalamış isimlerin çıktığı festivalleri takip ediyorum. Bu festivallere her sene katılmaya çalışıyorum. Ocakta Hollanda'da Eurosonic, mayısta Great Escape vardı. İki senedir pandemi nedeniyle katılamıyorum ama ondan önceki 10 sene boyunca her sene gittim. Grubu canlı görmek çok daha etkili oluyor. Kayıttan bazen çok güzel gelen ses, performansta kötü olabiliyor. O yüzden en iyisi sahnede canlı dinlemek. Bir taraftan da seyirciye "Peçeteye İstek" ile Salon'da kimi görmek istediklerini soruyoruz. Buradan çok güzel isimler çıkıyor. Örneğin bu sene Gezgin Salon Festivali'nde yer alacak Warhaus "Peçeteye İstek" ten çıkmıştı. Ben bu sektörde 15 senedir çalışıyorum. Ondan öncesinde zaten normalin üzerinde müzik dinleyen bir insandım. Şimdi de işim gereği çok fazla müzik dinliyorum. Akşam yatana kadar daima yeni müzikler araştırıyorum.
Salon'un kitlesi daha çok müziği kendi seçen, kendi listelerini oluşturan, festivalleri, konserleri takip eden genç bir kitle. Salon kitlesi normal seyirciden farklı. Her sene de yenileniyor. Şu anda özellikle Gezgin Salon ile birlikte 18-23 yaş arasında bir kitlemiz var. Bu, müzik anlamında ne istediğini bilen bir grup.
Salon bazı isimlere yetmemeye başladı. Ben de One Love Festival, Rock'n Coke gibi festivallerde sektöre adım atmış biri olarak, daha büyük bir yerde nasıl yaparız diye düşünmeye başladım. Gezgin Salon ilk olarak Beykoz Kundura'da Kiasmos konseriyle başladı. İki sahnesi vardı, altı tane isim çıktı. Bundan sonra büyüyen isimleri Salon'da 3-4 günde ağırlamak yerine daha büyük bir alanda bir şehre yayılan konser yapalım dedik. 2019'un ortaları +1 ile konuşarak, onlara Gezgin Salon'u festivale dönüştürme fikrini sundum. Onlar da bu fikir karşısında çok heyecanlandılar. "Siz de program konusunda ve tecrübe olarak bu işin altından kalkabilecek bir konumdasınız, biz de varız" dediler. Araya pandemi girdiği için iki sene gecikmeli olarak ilk festivalimizi geçen sene gerçekleştirdik. Gezgin Salon'da ilk seneyi beklediğimizin de üzerinde bir başarıyla kapattık. Bu sene de gayet güzel gidiyoruz. İsteğimiz bundan sonra İKSV'nin bir tane de Gezgin Salon Festivali olsun.
Program çalışması bir yıl, saha çalışması altı ay önceden başlıyor. Bizim geçen sene en büyük endişemiz, "Büyük bir kapasiteyle karşı karşıya kalırsak ne yaparız?" idi. İki gün toplamında 20 bin kişi olacaktı. Biz de her ihtimal için planlar yaptık. "Umarım bunun altından kalkarız" dedik. Hiç sıkıntısız, geçen sene festivali yaptık. Festivalde sadece sahne değil orada bütün bir gün geçirme üzerine kurulu bir düzen yaratıyoruz seyirciye. O yüzden seyirciyi festival alanında mutsuz edemezsiniz. Geçen sene, "olmaz inşallah" dediğim tek bir şey vardı. O da oldu maalesef. L'Imperatrice'in basçısı covid oldu haberi geldi. Soğukkanlılıkla haberi karşıladım. Haber vermem gereken herkese bildirdim. Yerine ya birini bulacağım ya da programı üste kaydıracağım dedim. İki güne burada sahne alabilecek bir isim aramaya başladım. Şansıma o sırada BADBADNOTGOOD uygun çıktı. Bir gün boş günleri varmış, turnede onları bu festivale davet ettim. L'Imperatrice'in haberini aldıktan sonra 12 saatte BADBADNOTGOOD booking yaptım. Geçen senenin en büyük krizi buydu. Bunu da çözüme kavuşturduk.
Geçen sene Moderat'in sahneye çıktığı an benim için en unutulmazdı. O gün aynı zamanda benim doğum günümdü. Birçok arkadaşım benimle dalga geçti "Kendi doğum gününde kendine festival yapıyorsun" diye. İki günlük festival projesini İKSV ilk defa yapıyordu. Yurt dışındakiler gibi şehir festivali daha önce olmamıştı. Altından hakkıyla kalkabilecek miyiz, herhangi bir sıkıntı çıkacak mı, seyirci mutlu olacak mı derken ilk gün daimi etraftaydım. Her şeyin sorunsuz atlatıldığını gördüğüm an, Moderat sahneye çıktı. Kenarda biraz onları dinledim, doğum günümü kutladım.
Geçen sene haziran ayında izleyiciyle buluşmuştuk. Bu sene 29-30 Temmuz tarihlerinde Gezgin Salon olacak. Program çalışmaları bir sene öncesinden başladı. Ben zaten bir sene önceden L'Imperatrice'ten sözümü almıştım. Daha sonra diğer gruplarla yazışmalara başladım. Gruplarla ilgili oradaki tek sıkıntı hepsini aynı güne denk getirebilmek oluyor. Çünkü hepsinin turne programları farklı ve nasıl denkleştireceğiz problemi doğuyor. Sık sık Salon'da ağırladığımız Agar Agar cumartesi bizimle olacak, Cumartesi kapanışını elektronik müzikle yapmak istiyordum; Satori bu isim oldu. Araya bir de Sylvie Kreusch girdi. Cumartesi biraz parti günü gibi. Pazar günü yerli isim olarak Büyük Ev Ablukada var. Warhaus'u yine en son 2018'de sahnemizde ağırlamıştık. Bu sene turneye çıktıklarını öğrendim. Onları da hızlıca programımıza dahil ettik. Bu sene benim uzun süredir istediğim ama Türkiye'ye bir türlü gelemeyen, turneleri uymayan Still Corners da bizimle. Benim en heyecanla beklediğim konser o. Onlar da pazara denk geldi. Pazar, kapanışa da Jon Hopkins geliyor.
Festival nedeniyle temmuzun sonuna kadar İstanbul'dayım. Benim bu sene gözüme kestirdiğim festival ise Paris'te Rock En Seine. Çarşamba günü Billie Eilish de o festivalde olacak. Normalde festival cuma-pazar arası ama belli ki o tarihe denk geldiği için bir de çarşambaya koymuşlar. Onun ön grubu olarak Girl in Red adında bir sanatçı var. Onu da çok merak ediyorum. Glastonbury performansını videodan izlemiştim, bayılmıştım. Festivalde aynı zamanda Placebo, Florence + the Machine, Altın Gün Band, Tamino gibi isimler de var. Ağustos sonu Rock En Seine için Paris'te olacağım. Eylülde de Bozcaada Caz Festivali'ne gideceğim. Oraya da mutlaka uğramak istiyorum.