Sonunda 2020 senesini devirdik; hepimizin umut beklentisi oldukça yüksek bu yeni yıldan. Geçtiğimiz sene evlerimizle, hiç yaşamadığımız bir ilişki kurduk. Gerçekten evlerimiz bizim için çok fazla şey ifade etti; adeta mabedimiz, kalemiz oldu. Evlerimiz çok yönlü olmak zorunda kaldı ve bundan sonra da öyle kalacağa benziyor; birçok konu bakımından. Peki yeni senede beklenen estetik anlayışlar ne olacak dersiniz? Yatıştırıcı olması! Hepimiz bu sene şaşırdık, korktuk, anlam aradık, motive ettik kendimizi ve sakinleşme şekilleri aradık. Dolayısıyla bu senenin en büyük konseptlerinden biri, kesinlikle sakinleştirici olan, yatıştıran, toprağa, doğaya yakın olmak, sadelik, küçük dokunuşlardan ilham almak ve mutlu olmak. Kısacası dışarıda bulamadığımız istikrar ve güveni evlerimizde hissetmek. Benim gibi metropol hayatı sürenlerin birçoğu için evlerimiz, otel odası kıvamındaydı; sosyal hayat veya kısacası herşey dışarıya endeksliydi. Ama artık evimiz; güvenli, sağlıklı bir yaşam geçirme alanımız olup, esnekliğe uygun tasarlanması daha önemli hale gelmiş bir mekan. Bu anlayışla beraber saygı ve sağlık anlayışlarına da daha ekstra bir katman gelmiş oluyor; bilinçli tüketim, ekolojik yaşam çabaları gibi.
Belirsizlikler içinde kaldıkça; nostaljik bir esinti, eskiye dönüş bizi daha da rahatlatacak. Yani bizi iyi bildiğimiz bir geçmişe götüren ögeler; güven getirmekle beraber, alışık olduğumuz şeye karşı oluşan bir sevgiyle bakış getirecek. Bunu antika eşyalara artan beğeniden de görebiliriz; Instagramda bile ucuz fiyatlı farklı müzayede satışları çok rağbet görüyor. Buna bir başka eklenen akım ise, evde mevcut eşyaları değiştirmek. İnsanlar karantina zamanlarından pek çok hobi niyetine başladıkları şeyleri sürdürüyor; birçoğumuz komodin veya bir başka eşyalarımızı boyadık diye tahmin ediyorum. Ben şahsen yatak odası komodinlerimi siyaha boyayıp, yeni kulplar taktım veya evdeki her dolabın kulplarını değiştirdim. Bunun rahatlatıcı özelliği yadsınamaz.
Doğal renk tonları: Doğal ve toprak renklerine yakın renkler çok kullanılmaya devam edecek. Topraklanma hissimizi sağlayan ve bizi rahatlatan bir etkisi olduğu kesin. Özellikle yeşiller, maviler ve toprak, taş renklerini görmeye bu sene de devam ediyoruz.
Sarıp sarmalayan mobilyalar: Uzman kurumlardan gördüğümüz kadarıyla keskin kenarlardan kaçınacağız, şekiller eğrisel olmaya devam edecek ve bizi sarıp sarmalayacak. Örneğin, kocaman, yuvarlak hatlı kenar detaylarına sahip koltuklar çok moda; içine girip bizi sarmasına izin verdiğimiz şekilleri bolca göreceğiz. Dolgulu ve geniş döşemeli eşyalar evlerin vazgeçilmezi olmaya devam edecek.
Yükseltilmiş aydınlatma: Daha önceki yazılarımdan birinde akıl sağlığını iyi tutacak mekanlarda aydınlatma ve ışık renklerinin önemini anlatmıştım. Doğal ışığa olabildiğince yakın olan, ruh halimizi, üretkenliğimizi ve sağlığımızı iyi tutmamıza yardımcı olacak bir aydınlatma çok önemli. Doğru ışığın insan üstünde tüm etkileri vardır, bunu azımsamamak lazım kesinlikle.
Sürdürülebilirlik Hareketleri: Çevre dostu seçimler dikkate alınmaya devam edecek; aslında buna mecburuz ve hepimizin bu konuda birşeyler yapması şart. Sürdürülebilirlik çok geniş bir spektrum’dur. Geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanımında artış ve bilinç artmaya devam edecek; buna ek olarak tasarımcılar ve şirketlerin, etik kaynak sağlamak konusunda şeffaflığı gitgide değerlenecek. Birçok medeni ülkede zaten öyle; Türkiye’de maalesef yavaş ilerliyoruz bu sürdürülebilir olma konusunda.
Açık hava mekanları: Dış mekanların büyük, küçük hiçbir istisna olmadan ne kadar değerli hale geldiğini hepimiz görüyoruz. Ufacık bir avludan, balkon veya bahçeye kadar tüm açık alanlarımızı; boyutları ne olursa olsun; her mevsim kullanmaya yönelik hale getirdik. Birçoğumuzun yer kazanmak için fazlalıkları koyduğumuz minik balkonlarımız bile, şu anda ‘boho’ balkon veya bahçelere dönüşmüş durumda.
Anlayacağınızı 2021’de nicelikten çok nitelik önemli olacak. Ölçülü yaşamdan öğrendiğimiz dersleri evlerimizde ve çevremize uygulayacağız. Daha iyi olanı aramak, detaya vakit harcamak, el sanatlarına, zanaatlara saygı gibi değerler önem kazanacak. Evlerimiz ve hayatlarımıza; tabii ki bugünün şartları, teknoloji-doğa birleşimi içerisinde, yaşanmışlık duygusu, ruh katmak hepimizin başlıca arzusu olacak. Aslında şimdi özümüze dönme zamanı; içimizde, evlerimizde, tükettiklerimizde ve yaşamlarımızda.