“TILSIMLAR” SERGİSİ İLGİYLE KARŞILANAN RESSAM OYA ÖZER

“O eski naif, büyülü atmosferi daha çağdaş bir dille tuallerime aktardım ve izleyici ile buluşturdum. Etki gücü, izleyicinin resimlerle kurduğu iletişim içinde gizlidir”.

18 Nisan 2015 Cumartesi 14:15 | Son Güncellenme:
12 dakika okunma süresi

Nişantaşı’ndaki Galeri Eksen’de sergilediği ‘Tılsımlar/ Talismans’ isimli sergisi ilgiyle karşılanan ressam Oya Özer, eserlerinde Anadolu ve farklı medeniyetlerdeki tılsımlı
objelerden esinlenmiş. İnsan kültürünün en önemli inanışlarından olan tılsımlar, Oya Özer’in tuallerinde tüm heyecanı ve tazeliği ile yeniden hayat bulmuş. Sergide yer alan uğur böcekleri, balıklar, dört yapraklı yoncalar, Hırka-i Şerif ve kadim kültürlerin inançlarına dayalı birçok figür, Oya Özer’in estetiği ile eserlerine yansıyor. Özer, tılsım objeleri konusunda “resimlerimin bu anlamda terapi etkisi olabilir tabii ki. Ama resmi alıp duvara astığınızda resim bizi kötülüklerden korur anlamında değil tabii ki… Ama düşüncelerin arıtılmasında olaylar karşısında farklı bakış açılarıyla bakabilmemiz gibi” diyor. Oya Özer’le tılsım objelerine yeniden dikkatimizi çeken büyüleyici
sergisi üzerine konuştuk.

Oya Hanım, ‘Tılsımlar’ serginiz geçmişe yolculuk duygusu uyandırıyor. Tılsımlı sembollerinizle, izleyiciye tılsımların yüceltildiği, insanların objelere anlamlar yüklediği, o eski naif, büyülü atmosferi yaşatıyorsunuz. Ne söylemek istersiniz?
Geçmiş zamanlardan günümüze kadar uzanan ve günümüzde de halen insanlar tarafından kötülüklerden korunmak için ve kontrol edilemeyen şeyleri etki altına
almak için kullanılan tılsımlı objeler vardır. Bu objelere yüklenmiş anlamlar insanların ruhsal ihtiyaçlarına göre yerini bulmaktadır. Zaten en başından insanın çaresiz kaldığı geçmiş zamanlarda, kontrol edilemeyen olumsuz olaylarda, edinilen tecrübeler ve yaşanılan deneyimlerle, felaketlerin uzakta kalmasını dileyen insan, sadece istemekle kalmayıp bu isteme halini biçimleştirerek hayvanlara, bitkilere ve taşlara yüklediği anlamlarla yarattığı sembolleri yaşam alanlarına taşıyor. Arzuların elde edilmesi yolunda sihirli bir araç gibi kullanılan tılsım objeleri aklın yetmediği ya da kullanımından gerİ bırakıldığı yerlerde hala aynı amaçla kullanılmaya devam ediyor. Tılsımlar çok geniş bir yelpazeye sahip bir çeşitlilikte, çok zengin bir konu. Bu açıdan çok ilgimi çekti. Form ve biçim olarak da aynı zenginlik var tabii ki. Bu çeşitlilik, beni çalışma özgürlüğü açısından sınırlamayan, bana cazip gelen ve beni çeken nedenlerden de birisidir.

İlkel insandan bu yana çok mesafe kat ettik ama akıl çağına rağmen tılsımlara olan inancımızı hep güçlü tutuyoruz, sizce neden?
Akıl çağına gelene kadar çok zengin rengarenk uçsuz bucaksız tılsımlarla dolu bir kültür yaratılmış insanlar tarafından. Ama aklın yetemediği ve aklın kullanımından geri bırakıldığı yerlerde insanlar çaresiz kaldığı durumlarda veya olmasını istediği olaylar karşısında, tılsımların gücüne ve etkisine inanmaya devam ediyor.

Günümüzde de yaygın olmasını nasıl açıklarsınız?
Kötü ruhları uzaklaştırmaya çalışmak, bereket getirmek, şansın ve talihin açılması gibi insan ruhuna iyi gelen ve insanı pozitif yönde etkileyen bu tılsım objelerinin,
bir nebze de olsa insana terapi etkisi yapmasından dolayı günümüzde de yaygın olduğunu düşünüyorum. Zamanında doğrudan bir işlevi olduğuna inanılan
bu tılsımlı sembollere artık çok da inanmasak bile, dekor ve süsleme olarak, takı tasarım ve logo olarak, gittiğimiz yerlerde o yörenin sembolü olarak rastlıyoruz; topladığımız veya satın aldığımız küçük hatıra eşyaları olarak, hele ki bu görsel bombardıman çağında her an pek çok yerde görebiliyoruz. Bu anlamda insanların tılsımlarla olan iletişimini kendimden yola çıkarak sorguluyorum bir nebze. Sanat da zaten bir büyülenme hali, sanatçının yaratırken hissettiği coşkuyu hissedebilme hali bir bakıma.

Tılsımlı bir resmin de, üzerimizde terapi etkisi olabilir mi? Tılsımlı objeleri tualinize nasıl yansıttınız, çalışma süreciniz nasıl oldu?

Bu sergimde başlangıç olarak tılsımların (koruyucuların) sadece bir bölümünü çalıştım. Boyut ve hacim olarak ele aldığımızda gerçekte küçük olan tılsım objelerini zaman
zaman olduğundan daha büyük boyutlarda kompoze ederek dışavurumcu bir anlayışla büyük boyutlardaki tuallerime yorumlayarak yansıttım. Zaman zaman da kendi boyutlarında ama tılsımların sayılarını çoğaltarak alt yapısını oluşturduğum kompozisyonları yine büyük boyutlarda tualler üzerine yorumlayarak hareket ve renk dolu bir serüven başlattım kendime. Genellikle vücudumuzda veya yaşam alanlarımızda küçük objeler olarak kullandığımız tılsımları, büyük tuallerin üzerine zaman zaman durağan, zaman zaman hareketli, renkli, özgür bir şekilde yansıttım. Dolayısıyla buna bağlı olarak izleyici ve resim arasındaki iletişim, bu paralellikte gelişti. Söylediğiniz gibi o eski naif, büyülü atmosferi
daha çağdaş bir dille tuallerime aktardım ve izleyici ile buluşturdum. Bu, izleyicinin resimlerle kurduğu iletişim içinde gizlidir. Tılsım objelerini resimlerimde, dışavurumcu (ekspresyonist) anlayışta gerçek boyutlarından daha büyük, benim zihnimde yarattığım şekilde renklerde, biçimlerde ve o renklerin boşluğu içerisinde zaman zaman devinim halinde zaman zaman durağan bir konumda birbirinden kopuk, bağımsız veya ilintili halde kompoze edip deforme ederek, boyayı bazen üst üste, bazen transparan bazen örtücü bir şekilde kullanarak uzun bir süreçte çalışarak, dışavurumcu bir anlayışla geçmiş halkların tılsımlı sembolleri üzerine bir araştırmaya girdim.

Her tılsım objesi ayrı bir forma sahip; dolayısıyla her resmin ayrı bir zihinsel serüveni var. Biraz daha açar mısınız?
Örneğin oval formların ağırlıklı olması kompozisyon içinde kendiliğinden bir ritim oluşturdu tabii ki bu ritim içerisinde müthiş bir coşkulu eylem vardır. Bu coşkuyu renklerin özgürce kullanımında ve resmin içindeki hareket zenginliğinde görebilirsiniz. Bu haliyle düşünürsek, tılsımlı sembolleri resimlerimde göstermekle birlikte, daha çok o sembolün resimsel yaratımı anındaki atmosfer ve üretim anındaki betimlemesini izleyiciyle buluşturmak. Ele aldığım konuyla iç içe düşünüldüğünde durum daha içsel bir anlam kazanır. Resimlerin bu anlamda terapi etkisi olabilir tabii ki. Ama resmi alıp duvara astığınızda resim bizi kötülüklerden korur anlamında değil tabii ki…
Ama düşüncelerin arıtılmasında olaylar karşısında farklı bakış açılarıyla bakabilmemiz gibi…

Uğur böcekleri, balıklar, dört yapraklı yoncalar, Hırka-ı Şerif ve kadim kültürlerin inançlarına dayalı tılsımlı semboller, serginizde estetize edilmiş. Serginize, geçmiş halkların tılsımlı sembollerinde yolculuk diyebilir miyiz? Anadolu’nun yanısıra, başkaca hangi kültürlerin tılsımlarından beslendiniz?

Sergim dünyadaki bir çok kültürün geçmişte inandığı ve halen etkilendiği tılsım objelerini konu alıyor. Uğur böcekleri, balıklar, dört yapraklı yonca, Hırka-i Şerif, Kutsal Kase, Fatma’nın eli, sarmısaklar, diş ve pençe, tavuskuşu, yılanlar, çağıran kedi, göz, abrakadabra gibi objeler sadece bir bölümü...Daha çalışacağım çok tılsım objesi de var. Kadim kültürlerin tılsımlı objeleri öncelikle çok eski çağlardan kalma ve Orta Asya’da bulunan kültürlerden, eski Mısır’dan, Avrupa’da Milat’tan önceki Hıristiyanlık dönemlerinden ve Ortaçağ döneminden ve ayrıca Çin ve Japon kültürlerinden Akdeniz, Roma ve Yunan kültürlerinden, Arabistan yarımadasından ve Müslümanlık tarihinden ve bu kültürlerin tılsımlarından beslendim.

Kendinizden bahseder misiniz? Eğitim hayatınız sonrasında sanatsal çizginizi bulmanız nasıl oldu? Sanat tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Resim yapmak benim için vazgeçilmez bir tutku ve kendimi ifade etme biçimim. Çocukluğumdan beri resim yapmayı hep sevdim ve denedim. Üniversitede resim eğitimi aldım, 1990 yılından bu zamana kadar profesyonel olarak resim yapmaktayım. Özgür hareket etmeyi seviyorum, bu nedenle çalışmalarım da hep dışavurumcu bir üslupta gelişti; figüratif “Mavi Serisi “ Tanrıçalar “ “İzdüşümler” “Kafes “ ve “Tılsımlar” gibi. Uluslararası ve ulusal olmak üzere 27 kişisel sergi açtım. Bunun yanısıra birçok karma sergilere ve sanat etkinliklerine katıldım. Üniversiteden mezun olunca resim atölyelerini açtım, resim çalışmalarıma bu atölyede devam ettim; aynı zamanda bir çok sayıda öğrenciye
resim eğitimi verdim. Bursa’da birkaç kurumun sanat danışmanlığını ve resim yarışmalarında jüri üyeliği yaptım. İstanbul’da yaşamakta resim çalışmalarıma devem etmekteyim.

Tuvalin karşısına geçmeden önce nasıl bir süreç yaşarsınız, tuval karşısına geçtiğiniz herşey kafanızda net midir?Yoksa tuvalde de bir serüven yaşar mısınız? Sizi en mutlu eden anlar hangisidir?

Öncelikle çalışacağım konuyu veya konsepti belirlerim. Bu konu üzerinde araştırmalar yaparım ve sonrasında da eskiz çalışmalarını hazırlarım. Genellikle resimlerimde
varmak istediğim sonuç zihnimde canlandırdığım sonuçtur. Fakat resim yapma sürecinde de bir serüven yaşarım, farklı durumlar görebilirim ve yakalayabilirim.
Bu süreçleri de değerlendiririm.

Kendinizi, sanatınızı nasıl yenilersiniz? Monotonluğa düştüğünüzü hissettiğinizde ne yaparsınız? Yolculuk yapmayı sever misiniz? Yolculuklarınızda sizi en çok neler etkiler?
Öncelikle yolculuk yapmayı, seyahati çok severim, Yay olan burcumun da en büyük özelliğidir bu. Bu seyahatlerimde görsel olarak kendimi beslemeyi severim. Hareketli ve enerji dolu bir tabiatım olduğu için monotonluk beni hep bunaltır. Ne kadar çok görsel tecrübe edinirsem o kadar iyi beslendiğimi düşünürüm. Bana göre insanların en büyük zenginliği, kültürel, sanatsal ve görsel anlamda kendini geliştirmesidir. Tılsımlar isimli ve konulu bu projemi de yurt dışına taşımayı planlıyorum.
Röportaj: Zülal ÜNALDI
Fotoğraflar: Ertan DEMİRBİLEK

EN ÇOK OKUNANLAR

"Mufasa: Aslan Kral" Galası'nda Beyonce ve Blue Ivy'den Metalik Uyum

"Mufasa: Aslan Kral" Galası'nda Beyonce ve Blue Ivy'den Metalik Uyum

1 dakika okunma süresi
Melis Goral Yeni Elements Koleksiyonu'nu Tanıttı

Melis Goral Yeni Elements Koleksiyonu'nu Tanıttı

1 dakika okunma süresi
Dries Van Noten'ın Yeni Kreatif Direktörü: Julian Klausner

Dries Van Noten'ın Yeni Kreatif Direktörü: Julian Klausner

4 dakika okunma süresi
2025 Altın Küre Adayları Açıklandı

2025 Altın Küre Adayları Açıklandı

16 dakika okunma süresi
Moda Tutkusu X Love My Body: Moda Dünyasında 10. Yıl

Moda Tutkusu X Love My Body: Moda Dünyasında 10. Yıl

1 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

MÜCEVHERİN DAHİ İSMİ SEVAN BIÇAKÇI

MÜCEVHERİN DAHİ İSMİ SEVAN BIÇAKÇI

GELİNLİK TASARIMCISI GALIA LAHAV: “SOPHIA LOREN’İ GİYDİRMEK İSTERDİM”

GELİNLİK TASARIMCISI GALIA LAHAV: “SOPHIA LOREN’İ GİYDİRMEK İSTERDİM”

GIS PROJECT 2017 İLHAM VEREN ROL MODELLER

GIS PROJECT 2017 İLHAM VEREN ROL MODELLER

EN ROMANTİK GÜNÜN MİMARI VİOLA CHAN

EN ROMANTİK GÜNÜN MİMARI VİOLA CHAN

EMMA SHAPPLIN İLE KAPADOKYADA

EMMA SHAPPLIN İLE KAPADOKYADA

BU YAZ KİM, NE OKUYOR?

BU YAZ KİM, NE OKUYOR?

GÜL AĞIŞIN LUG VON SIGA HİKAYESİ

GÜL AĞIŞIN LUG VON SIGA HİKAYESİ

GALERİ SELVİN 30 YILI GERİDE BIRAKIYOR

GALERİ SELVİN 30 YILI GERİDE BIRAKIYOR

İLHAMINI RENKLERDEN ALIYOR

İLHAMINI RENKLERDEN ALIYOR

ŞAMPİYON BABALAR

ŞAMPİYON BABALAR

FİKRET ORMAN KIZLARI ONUNLA GURUR DUYUYOR

FİKRET ORMAN KIZLARI ONUNLA GURUR DUYUYOR

ASLI PEHLİVANLARIN LÜKSLERİ

ASLI PEHLİVANLARIN LÜKSLERİ