Koleksiyonerler ne toplar? Kuşkusuz, koleksiyonerin hayatında bir anlamı olan her türlü eşya veya nesne olabilir. Bu nesneler, koleksiyon adı verilen ve koleksiyoner için önemli olan zaman, yer, biçim ve diğer hususlara göre organize edilen, genellikle tutarlı bir kümeye yerleştirilir. Koleksiyonlar çok spesifik, odaklı ve belli bir amaca yönelik olabilir ya da eklektik, çoğulcu ve bütünsel bir şekilde gelişebilir. Genellikle, ilgi çekici ögeler bir koleksiyonun parçası haline geldikten sonra asıl yerlerini, eski işlevlerini ve bir nebze de olsa anlamlarını değiştirirler. Bugün, dünyadaki hemen hemen her şey için bir koleksiyoner bulunabilir.
Sanat koleksiyonerleri, koleksiyon alanında özel bir grup oluşturur. Onların tek odak noktası görsel sanattır. Elbette her koleksiyonerin stil, ekol ve akımların yanı sıra içerik, estetik ve sanat felsefesine ilişkin kişisel tercihleri vardır. Aslında, bir sanat koleksiyonu başlatmak için çeşitli motivasyonlar vardır ve her koleksiyon, koleksiyonerin kendine özel bir araya getirme stratejileri nedeniyle farklıdır. Tutku, prestij ve para, sanat koleksiyonerliği serüveninin ardındaki ana tetikleyicilerdir.
Batı'da sanat koleksiyonlarının tarihi Rönesans döneminde önem kazanmaya başlar. Milenyumdan bu yana Türkiye'de genel olarak sanat koleksiyonerliği, özellikle de genç ve çağdaş sanat koleksiyonları oluşturmak, sanat ortamımızın profesyonelleşmesi ve kurumsallaşması sayesinde daha geniş bir tanınırlık kazanmıştır. Bugün Türkiye'de sanat koleksiyonerliği havalı ve popüler; çoğunlukla sanat dünyasının bir parçası olmanın heyecan verici bir yolu olarak kabul ediliyor.
Koleksiyonerler sanat eserlerini bir araya getirirken başka şeyler de toplarlar. Bazıları şöhret, bazıları prestij toplar. Kimse para kaybetmek istemez, ancak bazıları daha fazla para toplamak ister. Bazı koleksiyonerler manevi enerji, bazıları güzellik, bazıları da estetik zevk toplar. Bazı koleksiyonerler avın heyecanı için oyuna katılırken, diğerleri hayatlarını zenginleştirmek için entelektüel imtihanları toplar. Bazıları eğlence toplar, diğerleri ise belirli bir sosyal kulüp benzeri sınıfa ait olma hissinin koleksiyonunu yapar.
Sanat koleksiyonerliğine tutku, keyif, entelektüel ve ruhsal aydınlanma gibi nedenlerle katılanlar genellikle koleksiyonerlerin, sanat uzmanlarının ve sanatçıların oluşturduğu sosyal çevrenin bir parçası olmaya değer verirler. İnsan ağları kurarlar ve özellikle sanatçılarla kişisel ilişkilere girmeyi severler. Sanata duydukları ortak tutku, bu özel bağın temelini oluşturur. Bir bakıma koleksiyonerler birbirlerine bağımlı müttefikler haline gelirler.
ALEM Dergisi bu ilişkinin farkında ve "What Collectors Collect" sergi projesiyle bunu ortaya koymaya devam ediyor. İlk olarak 2018'de Contemporary Istanbul'da lansmanı yapılan fotoğraf serisi, sanatçılar ve koleksiyonerler arasındaki hassas ve kırılgan ama aynı zamanda son derece ilginç ve çekici bağlantıları ele alıyor. ALEM Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Gözde Yörükoğlu Ersu'nun önderliğinde, fotoğraf sanatçısı Mehmet Erzincan ve stil danışmanı Bengisu Gürel'den oluşan profesyonel bir ekip, Türkiye'nin önde gelen koleksiyonerlerinin, koleksiyonlarında ve hayatlarında özel anlamlar taşıyan sanatçılarla olan işlerini ve kişisel ilişkilerini yansıtan dört fotoğraftan oluşan bir çekim gerçekleştirdi.
Bu yıl 17.'si düzenlenen Contemporary Istanbul'da dördüncü edisyonuyla yer alan "What Collectors Collect" her zaman bir koleksiyoner, bir sanatçı ve koleksiyonerin koleksiyonundan bir sanat eseriyle birlikte resmedildiği yine net bir biçimsel, estetik ve kavramsal çizgi izliyor. Fotoğrafların kompozisyonu, dramatik bir atmosfer yaratmak için esrarengiz bir stüdyo atmosferinde düzenlenmiştir. Ortaya çıkan görüntüler pop, gizem ve belgeselin çekici bir karışımıyla karakterize ediliyor. Koleksiyoner, sanatçı ve sanat eseri üçgeninin ilişkisel yakınlığını ortaya koyuyor ve böylece sanat koleksiyonerliğinin sosyal boyutuna dikkat çekiyor.
"Bir süredir Alican'ın eserlerini yakından takip ediyordum sonrasında atölyesinde bir araya geldik, uzun uzun sohbet ettik. Bu eseri de bana hayatın devamlı ertelendiği duygusunu hissettiriyor."
"Abdurrahman Öztoprak bizim sanatımızın ana damarıdır. Biz nerede sanatımızı gösteriyorsak muhakkak kendisinden bir eser de bize yakın yerdedir. Ofisimizde, evimizde ve odamızda muhakkak ondan bir parça vardır. Her zaman onu sevgi ve şükranla anıyoruz."
"Memed Erdener ile 1999'da reklam evinde beraber çalıştık. Onu orada tanıdım ve aklının ne kadar güzel işlediğine orada şahit oldum. Reklamcının çok ötesinde biriydi. Tek dileğim sanata geçmesiydi. Gerçekten öyle oldu ve kendisini hayranlıkla izliyorum."
"İlk başta eserlerini çok beğendiğim ve bir eser almak üzerine çıktığım yolda Serdar ile ortak bir tanıdığımız aracılığıyla tanıştık. Sonra çok hoş bir sohbet gelişti aramızda ve arkadaş olduk aslında."
Fotoğraflar: Mehmet Erzincan
Proje Direktörü: Gözde Yörükoğlu Ersu
Prodüksiyon: Ceylan Yeniacun
Styling: Bengisu Gürel
Video: Kaan Karaaslan