SosyalBen Vakfı'ndan Umut Tırı

SosyalBen Vakfı'nı 10 yıl önce kuran Ece Çiftçi ile depremden etkilenen çocuklar için hayata geçirdiği Umut Tırı projesinin detaylarını konuştuk.

Ülkemizde yaşanan deprem felaketinin ardından SosyalBen Vakfı olarak birçok çalışmayı bir arada yürütüyorsunuz. Sürecin detaylarını sizden dinleyebilir miyiz?

Öncelikle SosyalBen Vakfı'na ve Umut Tırı yolculuğuna sağladığınız görünürlük desteği için çok teşekkür ederim. 6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen deprem ile fiziken iyi olsak da psikolojik olarak hepimiz bir enkazın altında kaldık ne yazık ki. Elbette bu süreçte, herkes gibi bizim de kayıplarımız oldu, bu röportaja gönüllü arkadaşlarımın isimlerini anmadan başlamak istemem, genç gönüllümüz Buse Çifci ve çocuk gönüllümüz Neşe Kılınç'ı kaybetmiş olmanın derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Gönüllülerimizin ailesine, sevenlerine ve onların nezdinde yaşadığımız bütün kayıplar için ülkemize baş sağlığı ve sabır diliyorum. Gönüllülerimizi ve tüm kayıplarımızı ancak umutla yaşatabileceğimizi biliyoruz. Bu sebeple her seferinde ne kadar zor olursa olsun, umudun peşinden gitmeye devam edeceğiz. Depremden etkilenen 4.3 milyon çocuk için harekete geçmemiz gerektiğini bilerek, umuda tutunduk ve çalışmalarımızı destekçilerimizle, bünyemizdeki uzmanlarımızla, ofis ekibimizle ve gönüllülerimizle yapılabileceklere odaklandık. Bölgede hakim olan korku ve endişenin yerini umuda bırakabilmesi için ne yapabiliriz ona odaklandık. Ve biliyoruz ki bize iyi gelebilecek tek şey de bu, yapılabileceklere odaklanmak ve uzmanlık alanımız doğrultusunda elimizden gelen tüm imkanları seferber etmek bize iyi gelen tek şey. Şimdi de bölgeye bu umudu taşıyabilmek adına yolculuğumuz için geri sayıma başladık.

Vakıf olarak hedefleriniz neler?

Vakfın temellerini atarken hayalim sosyal benliğinin ve yeteneklerinin farkında, güçlü nesillerden oluşan bir toplumdu. 14 yaşında başlatmış olduğum Şanlıurfa Sosyal Sorumluluk Projesi aslında SosyalBen Vakfı'nın halen yapmaya devam ettiği çalışmaların temelini oluşturuyor. Peki biz tam olarak ne yapıyoruz; aslında en basit haliyle söylemem gerekirse Köy Enstitüleri'nin modern hali olarak, 7-13 yaş aralığındaki, taşımalı eğitimle öğrenim gören çocukların yeteneklerini keşfetmelerini, güçlendirmelerini ve ardından uzmanlar eşliğinde yönlendirilmelerini sağlayan atölye çalışmalarımızı mobil olarak köy ve ilçe merkezlerindeki okullara ulaştırıyoruz. Akranları ile eşit imkanlara sahip olmayan çocuklarımızın nitelikli eğitime erişim hakkı için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Resim, müzik, dans, yaratıcı yazarlık, icat, oyun, spor, kısa film ve fotoğrafçılık gibi müfredat dışı eğitim ve gelişim olarak adlandırdığımız, beceri temelli atölye çalışmalarımızla çocuklara bir deneyim alanı sağlıyor ve tüm bu kültürel ve sportif aktivitelerle tanışmalarını sağlıyoruz. Saha çalışması adını verdiğimiz bu çalışmalarda atölye çalışmalarımızın teknik kazanımlarının yanı sıra çocukların sosyal gelişim ve sosyal kimliklerini desteklemek, ufuklarını genişletmek, özgüvenlerini güçlendirerek daha mutlu bireyler olarak yetişmelerine katkı yapmak, paylaşım ve toplumsal yaşam bilinci kazanmalarını desteklemek ve tüm bunların sürekliliğini sağlamak amacıyla 5000'i aşan gönüllümüzle, bugüne kadar dünyada 11 ülkede, Türkiye'de ise 76 ilde toplam 55.000 çocuğun hayatına dokunduk.

Bugüne kadar birlikte çalıştığınız çocuklara ve gençlere SosyalBen'i sorsak nasıl tarif ederlerdi, vakıf onlara ne katmıştır?

SosyalBen'le yolu kesişen herkesten duyduğum en anlamlı şey "SosyalBen İyi Biri" olmuştu. SosyalBen aslında hepimizin iyi yanını ortaya çıkarıyor ve bizi iyiliğe teşvik ediyor. Bu iyiliğin de paylaşıldıkça çoğalacağına olan inancımız ve umudumuz da hep baki. Pandemi ile birlikte SosyalBen'i şu şekilde tarif etmeye başlamaları da çok hoşuma gitmişti: Yeni Neslin Sivil Toplum Kuruluşu SosyalBen. Yeni nesil bir liderlik anlayışı ile, atölye çalışmalarımızın temelinde de var olan yeni nesil eğitim modüllerimizle 21. yüzyıl beceri gelişimlerine olan katkıları ile aslında tam olarak bu tanımının da altını yaptığı çalışmalar ile dolduruyor. En çok karşılaştığım bir başka cümle ise şu "SosyalBen benim ilk gönüllülük deneyimim." Bir diğer taraftan; çocuklardan da atölye çalışmalarımızda hep şunu duyuyoruz "Daha önce kimse bana bunu yapabileceğimi söylememişti." SosyalBen sunduğu deneyim alanları ile bizi keşif dolu bir maceraya çıkarıyor ve kendimizi keşfetme yolculuğumuzda yanımızda duran, bizi cesaretlendiren iyi bir yol arkadaşı, hayal ortağı olarak varlığını hep sürdürme sözü veriyor.

Geleceğe yönelik planlarınız neler?

Büyüdükçe gençleşen, gençleştikçe güçlenen, güçlendikçe sadeleşen bir SosyalBen hayal ediyoruz. Ve tabii ki en büyük hayalimiz de bugüne kadar yaptığımız çalışmaları derinleştirmeye devam ederek güçlendirmek ve uluslararası arenaya Türkiye'den konuşan bir sivil toplum örgütü haline getirmek. Şu an aslında odaklandığımız en önemli şey yaralarımızı hep birlikte sarabilmek. Psikososyal destek için yola çıkacak Umut Tırı'mız umut tohumlarını bölgeye bırakacak ama biliyoruz ki yolculuğumuz bu rotadan çok daha uzun. Kısa, orta ve uzun vadeli planlarımızda her zaman 6 Şubat'ta yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli depremin 4.3 milyon çocuğumuzun üzerinde bıraktığı olumsuz etkileri silebilmek için kalıcı, çözüm odaklı ve sürdürülebilir çalışmalara imza atmak olacak.

Umut Tırı'nın detaylarını anlatır mısınız?

Afet bölgesinde akut müdahale sonrası depremden etkilenen çocuklara SosyalBen Atölyeleri ile psikososyal destek sağlamak üzere hazırlanmış, umudu eşit imkanlarla her yere götüren gezici bir tır. 5-23 Nisan 2023 tarihlerinde çocuklarla buluşacak olan Umut Tırı bizim için umudun sembolü elbette. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'mızı sahada çocuklarla kutlayacak olmamız da bizi ayrıca heyecanlandırıyor. Eflatun'un çok sevdiğim bir sözü var; "Bütün yıldızlar sönse ve her şey kararsa, insanın ruhunda tek bir yıldız parlamaya devam eder, bu umut yıldızıdır." Biz de bu karanlık tablo karşısında umuda doğru yolculuk edebilmek için Umut Tırı projemizi hayata geçirmek için var gücümüzle çalışıyoruz.

SosyalBen Umut Tırı'nın içerisinde hangi atölyeler olacak?

Resim, oyun, spor, icat, müzik ve yaratıcı yazarlık atölyelerimiz ile çocuklara eğitim ve öğretim aracılığıyla psikososyal destek sağlayacağız. Bölgedeki ihtiyaçları takip ediyorsunuzdur, günden güne, bölgeden bölgeye değişiyor her an. Ama biz şundan eminiz, çocuklarımızın ihtiyacı her gün, her bölgede aynı. Buradan yola çıkarak biz de özellikle çocukların ve ikincil hedef kitlemiz olan gönüllülerimizin yani gençlerin normal yaşantılarına geçiş sürecini hızlandırmaya ve toplumun var olan gereksinimlerini tespit ederek, gelecekte ortaya çıkması olası afetlerle başa çıkma, müdahale edebilme kapasitesinin ve iyileşme/toparlanma becerilerinin artırılmasına ve elbette bu süreç boyunca yardıma koşan tüm gönüllülerin desteklenmesine yönelik tüm çalışmaları içinde bulundurduğumuz bir alet çantası hazırlıyoruz. Bu alet çantamızın içindeki en önemli şeylerden biri de sanatın ve sporun iyileştirici ve birleştirici gücü. Atölyelerimizin ardından çocuklarımız da, gençlerimiz de, destekçilerimiz de eskisinden daha iyi, daha umutlu ve daha güçlü olacaklar.

Bu projenin harekete geçmesi için ihtiyaçlar neler?

Bundan üç yıl önce doğum günümde kişisel bir hediye istemiyorum diye bir kampanya başlatmıştım ve saha çalışmalarım esnasında oyun parkı olmayan bir köye oyun parkı yapabilmeyi dilemiştim. Çağrıyı çıktığımda gerçekten sosyal medyanın gücü şaşırtıcı bir şekilde karşıma çıktı; beni birebir olarak tanımayan bir sürü kişi, bir çağrımla küçük büyük demeden bağışları ile destek olmuştu, ardından tabii ki yine sosyal medyanın çoğaltıcı gücü ile bir park ile yola çıktık ve şimdiye kadar yedi park açtık. Şimdi de iyiliği ve umudu çoğaltabilmek adına Umut Tırı için bir kampanya başlattık. Bu kampanyanın şimdiye kadar gördüğü ilgi inanılmaz, ancak tabii ki yeterli değil, bu sebeple kıymetli bağışçılardan büyük küçük demeden kampanyamıza destek olmalarını rica ediyoruz.. Her zaman en güncel bilgiye erişebileceğiniz yer sosyal medya hesaplarımızdır. Açacağımız gönüllü çağrısı ile 18-30 yaş aralığındaki gençleri, en önemlisi de bölgede yaşayan ve afetten etkilenen gençleri gönüllü olmaya davet ediyoruz. Bu süreç içerisinde ihtiyaç analizimiz doğrultusunda gönüllü programımızı oluşturduk, gönüllü olmak isteyen herkes sadece Umut Tırı ile çocuklarla buluşma anında değil, hazırlık aşamasında, saha sırasında ve saha sonrasında da gönüllülük yolculuğumuz devam edecek. Başvurunun ardından gönüllülerimiz ile sağlayacağımız görüşmenin ardından onları en uygun olabilecek destek noktasına yönlendireceğiz. Gönüllülerimizin uzman psikologlardan alacağı eğitim serimizi zorunlu tutacağımızın altını çizmem gerekir, bu eğitimleri tamamlayan tüm gönüllü adaylarımız Umut Tırı gönüllüsü olabilecek.

Avrupa Konseyi Gençlik Delegesisiniz,sürece yönelik farkındalık yaratmak için ne yapacaksınız?

Bu afetin ardından kırılgan grupların olağanüstü süreçler ve afet durumlarında koruma politikasının hazırlanmasına liderlik edeceğim ve Avrupa Konseyi'nde Gençlik Delegesi olarak paylaşacağım. Konseydeki konuşmamı hemen yolculuğumuzun ardından gerçekleştireceğim ve şahit olduğum tüm süreci masaya taşıyacağım.