Üniversite eğitimini savaş bilimleri ve tarih üzerine tamamlayan Rozalin Eraslan, sosyal medyada kendine dair her şeyi en estetik ve vizyonunu açıklayıcı bir tarzda göstermeye önem verdiğini dile getiriyor. Eraslan ile modadan seyahate uzanan keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Tarih ve diplomasi alanlarına uzun süredir ilgi duyuyorum. Lisede de MUN yani Model United Nations konferanslarına katılırdım. Ayrıca küçüklüğümden beri "Assassin's Creed" adlı tarihi video oyunu oynuyorum. Bu oyun gerçekten beni tarihi akademik açıdan öğrenmeye itti ve bende bu alanda derin bir tutku yarattı. Üniversite bitirme tezimi de Fransız Devrimi'nin yarattığı felsefi ve kültürel akımların Atatürk ve modern Türkiye üzerinde etkileri başlığı altında yazdım.
Klişe olarak algılansın istemiyorum ama modaya kendimi bildim bileli ilgim vardı. İlkokuldayken moda ve sanat dergilerinden resimler kesip evde postere kolaj yaptığımı hatırlıyorum. Modanın bir sanat dalı olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle bu alanda her zaman kendimi yenileyip farklı şeyler denemekten çekinmiyorum. Zamansız parçalar hoşuma gidiyor fakat yeni trend olan parçaları denemek bana her zaman daha cazip gelmiştir. Özellikle genç yaşlarda tarzımızda yenilikler yapmak ve çılgın şeyler denemek daha ilgi çekici geliyor. Geçmişle şu anki tarzım farklı olabilir fakat küçükken bile yeni şeyleri denemekten korkmuyordum. Hatta bununla ilgili ilkokuldan bir anımı anlatmak isterim. 12 yaşındaydım ve okula renkli çorapla gitmiştim ve sınıf arkadaşlarımın çoraplarımla dalga geçtiklerini hatırlıyorum. Sınıfımdaki herkes aynı giyiniyordu, olduklarından büyük gözükmek veya göze batmamak hoşlarına gidiyordu herhalde. Fakat ben renkli ve eğlenceli parçalar giyinmek istiyordum. Hala da birçok alanda böyleyim!
Değişken, eğlenceli, güncel.
"Oversize" pantolonlar, rahat spor ayakkabılar, koleksiyoner el çantaları...
Her sezon farklı bir markayı beğenmeye başlıyorum. Dolabımdan eksik olmayan markalar kesinlikle klasik modaevleri; Chanel, Louis Vuitton ve Dior. Bu markalar dışında son zamanlarda Jean Paul Gaultier, Mugler, Coperni, Blumarine ve Miu Miu da radarımda.
Kıyafetimin beni iyi hissettirmesi ve kişisel tarzımı yansıtması çok önemli. Rahat hissetmediğim bir kıyafetle günümün iyi geçeceğini düşünmüyorum. Düz bir kombini renkli aksesuarlarla canlandırmayı seviyorum. Mesela gri bir pantolon ve beyaz bir üst giyinip pembe bir çanta ve renkli yüzükler takarım. Küçük detaylar benim için çok önemli. Kıyafetlerimi kişiselleştirmeye de bayılırım. Mağazadan aldığım bir elbiseyi ya da bir pantolonu terziye götürüp kendi isteğime göre değiştirmekten çok keyif alıyorum. Böylelikle kıyafetim tamamen bana göre kişiselleştirilmiş oluyor. Son olarak kesinlikle "fast fashion" yani hızlı modadan kaçınıyorum. Moda, çevre ve insan haklarına zarar vermemeli, günümüzün en büyük sorunu insanların hızlı bir şekilde bir şeylere ulaşmak istemeleri. "Fast fashion" çevreye zarar veriyor. Bu nedenle annem ve anneannemden kalan parçaları giyinmeye, ikinci el vintage kıyafet almaya ve aldığım kıyafetlerin hangi şartlar altında yapıldığını araştırmaya dikkat ediyorum.
Gündüz daha rahat "oversize" parçalar tercih ederim. Gece ise parlak, cesur ve değişik parçalar giyinmekten hoşlanırım. Gece stili olarak Kylie Jenner benim favorim. Stil danışmanları kombinlerini oluştururken gerçekten çok iyi bir iş başarıyor. Özellikle son zamanlarda tercih ettiği parçalar adeta bir sanat eseri. Ben de ondan esinlenip benzer kombinler oluşturmaya çalışıyorum. Kıyafet dışında, saç ve makyaja da çok önem veriyorum. Saçlarımı da kıyafetlerime göre değiştiriyorum. Son zamanlarda ekstra uzun örgü, topuz gibi modelleri çok kullanıyorum.
Şimdilik Louis Vuitton Petite Boite Chapeau el çantam. Kesinlikle zamansız bir parça.
Virginie Viard tasarımı Chanel 22 el çantası. Hem şık hem kullanışlı.
Dior'un 2000'lerden kalma vintage pleksi bileklik ve kolyeleri.
Yıllar geçtikçe moda ve trendler de değişiyor. İnsan olarak da olgunlaşıyoruz. Elbette ki geçmişte tercih ettiğim fakat şu an kullanmayacağım parçalar var. Ben geçmişteki moda seçimlerimi nostaljiyle hatırlıyorum ve pişmanlık duymuyorum. Eminim gelecekte bugüne bakıp güleceğim anılarım olacaktır ama büyümenin ve gelişmenin anlamı da bu zaten.
Sosyal medyada yabancı takipçim çok olduğu için genelde İngilizce paylaşımlar yapıyorum. Bazen Türkçe paylaşım yapınca beni iyi tanımayan Türk takipçilerim Türkçe bildiğimi görünce şaşırıyor. Ben de anadilimin Türkçe olduğunu açıklıyorum. Ayrıca takipçilerim nasıl bu kadar fazla dil bildiğimi merak ediyorlar. Bu da benim hoşuma gidiyor. Farklı diller arasında geçiş yapmak çok keyifli... İngilizce dışında Almanca ve Fransızca'da akıcıyım. Takipçilerime bu dilleri nasıl öğrendiğimi anlatmak çok eğlenceli.
Renkler, açılar ve kendi vizyonumu göstermek benim için en önemli şey. Bana göre sosyal medya bir portfolyo ve bu portfolyoda bana dair her şeyi en estetik ve vizyonumu açıklayıcı bir tarzda gösterebilmek en ödüllendirici his. Bana göre etkileşimden çok fotoğrafçılığı ve sanatı gösterebilmek, aynı zamanda trendleri ve kendimi yansıtmak önemli. Kopyala yapıştır içerik üreticisi formatından hiç hoşlanmıyorum. Bu yüzden her zaman kendi tarzımı yakalamaya çalışırım.
Japonya'ya ve Japon kültürüne büyük bir merakım var. Café Kitsuné en en çok sevdiğim kafe. Hindistan cevizi sütlü buzlu matcha latte'si en sevdiğim içecek. Ayrıca Cubé Omakase'nin de sushi'leri müthiş. Japan House London da keyifli bir mekan. Üniversitedeyken ise King's College'ın tam yanında olduğu için Covent Garden, Chinatown ve Soho House 180 Strand'e sıklıkla giderdim. Chinatown'daki Tsujiri Matcha ve Olle Korean BBQ da sevdiğim mekanlardan. Alışveriş olarak da Selfridge's, Dover Street Market ve Brick Lane'e gitmekten keyif alıyorum.
Küçüklüğümden beri Japonya'ya karşı büyük bir ilgim vardı. Tokyo ve Kyoto benim gitmekten en keyif aldığım yerler. Ayrıca Marakeş ve Singapur'u da çok seviyorum.
Sağlıklı ve mutlu olmak. Başkalarının hayatlarına dokunabilmek.
Dice Kayek, zarafet ve "l'esprit parisien" (Paris ruhu) ile kök salmış bir marka. Kendimi harika özel dikim parçalarla ve onların ustalıklarıyla kuşatabilmek benim için bir zevkti. Paris'in en ikonik noktalarından birinde çekim yaptık. Başardıklarımıza gerçekten hayranım. İkonik bir şehirde gerçekten unutulmaz bir çekim oldu.