Pervin Ersoy ile Mardin Turu

İç turizmde farkındalık yaratmak için hayata geçirdikleri Rotahane'den bahsederken gözlerinin içi parlıyor Pervin Ersoy'un... "Bugüne kadar 65 şehir gezdik, hepsini de çok büyük bir keyif ve coşkuyla dolaştık, sizlere tanıtmaya çalıştık. Devam ediyoruz, 81 şehre tamamlayacağız. Son olarak da Ankara'da, Atatürk'ün önünde, Anıtkabir'de projemizi sonlandıracağız" sözleriyle paylaşıyor mutluluğunu.

Uzun yıllardır aktif olarak iş hayatında rol alıyorsunuz. İlk yıllara gidersek nasıl başladı bu serüven?

Evet, uzun yıllardır hatta üniversite yıllarımdan beri çalışıyorum. İlk iş hayatım televizyonculuk sektöründe başladı. Yaklaşık 10 yıl televizyonda, kamera önünde ve kamera arkasında çok güzel projelerde yer aldım. Daha sonrasında kendime ait bir restoranım vardı Bebek'te, restoranımı işlettim ve turizm sektöründe çalışmaya devam ettim. Hâlen hem turizm sektöründe hem de sevgili Bilge Kuru ile kurmuş olduğumuz Projehane'de birçok etkinliğe imza atıyoruz.

Sizi ilk günden bu yana çok heyecanlandıran Rotahane'yi hayata geçirmeye nasıl karar verdiniz?

Rotahane, iç turizmde bir farkındalık projesi; Türkiye'de Türklerin daha çok gezmesi, özellikle ülkesinin tüm şehirlerini daha çok dolaşması için yarattığımız ve kitlelere ulaşmasını hedeflediğimiz bir proje. İstiyoruz ki Türkiye daha çok gezilsin, daha çok görülsün, özellikle kendi insanımız tarafından... Bu sebeple biz önden geziyoruz tüm şehirlerimizi ve elimizden geldiğince Rotahane'nin sosyal medyasından, Instagram hesabından sizler için yayınlıyoruz. Çok güzel fotoğraflarımızı, videolarımızı, orada yaptığımız tüm çekimleri ve şehri tanıtan tüm detayları paylaşıyoruz. Ayrıca YouTube kanalımızdan yayınlıyoruz ve Tiktok'ta da varız artık.

Bugüne kadar kaç şehir gezdiniz?

Bugüne kadar 65 şehir gezdik, hepsini de çok büyük bir keyif ve coşkuyla dolaştık, sizlere tanıtmaya çalıştık. Devam ediyoruz, 81 şehre tamamlayacağız. Son olarak da Ankara'da, Atatürk'ün önünde, Anıtkabir'de projemizi sonlandıracağız.

Yakın zamanda hepsini tamamlamış olacaksınız, bu size nasıl hissettiriyor?

Bu hem benim hem de sevgili ortağım Bilge Kuru için büyük bir gurur kaynağı. Böyle bir projeyi tamamlamak, Türkiye'nin 81 ilini gezmiş, sizlere tanıtmış olmak ve bu kadar güzel bir projede yer almak, gurur verici. Tabii ki tüm ekibimiz ile birlikte; sonuçta biz bir ekibiz, bizimle birlikte ilk günden beri bu işe çok büyük çaba sarf eden dostlarımız var ve onlarla birlikte çok gururlanacağız. En önemlisi de projeyi Anıtkabir'de sonlandıracak olmamız.

"Her şehri ünlüsüyle geziyoruz" konsepti nasıl ortaya çıktı?

Baktığınız zaman her şehrin gerçekten ünlü bir ismi var. Yani Diyarbakır'ın da, Şanlıurfa'nın da, İzmir'in de, Sivas'ın da hepsinin kendine ait çok özel isimler yetiştirdiğini biliyoruz. Ve biz o şehirlerde yetişmiş, o şehirlerde çocukluğunu geçirmiş, daha sonra İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlere gelmiş sanatçı dostlarımızın küçüklüğünden itibaren büyüdüğü, yetiştiği topraklara, şehrine tekrardan bir hatırlatma yapmak ve o şehre onu geri götürmek istedik. Biraz da onların sosyal medyasından ve etkileşiminden faydalanmak istedik ki ünlü isimlerin de Türkiye'yi gezen bu projeye destekleri olsun.

Eminim hepsi sizin için kıymetlidir ama unutamadığınız üç şehir ziyaretinizi bizimle paylaşmanızı rica etsek...

Evet, gerçekten her gittiğimiz şehir bizim için çok çok kıymetli. Ama özellikle ben her zaman söylüyorum, Diyarbakır'ın bende çok önemli bir yeri var. Çünkü terör döneminden bu yana Diyarbakır çok ihmal edilmiş bir şehirdi ama artık gezilmesi, görülmesi gereken, çok güzel ziyaret edilecek bir şehrimiz. Bir Zerzevan Kalesi'ni, bir Mithras Tapınağı'nı herkesin görmesini çok istiyoruz. Şanlıurfa keza çok önemli bir şehirdir; bir Göbeklitepe ile zaten dünyada imzasını attı. Bunun dışında ben Kastamonu'yu çok beğenmiştim; Kastamonu da Valla Kanyonu ile Horma Kanyonu ile çok çok özel ve önemli bir şehrimiz.

Projehane çatısı altında neler yapıyorsunuz?

Projehane aslında bizim lokomotifimiz yani en başta Projehane çatısı altında tüm projeler tamamlanıyor ve ondan sonra da hayata geçiriliyor. Ama bununla beraber Projehane; lansman, event, organizasyon gibi işleri de firmaların, markaların tanıtımı tarzında işleri de üstleniyor. Ve son dönemlerde çok iyi markalarla iş birliği içindeyiz.

Yakın zamanda yeni çalışmalarınız olacak mı?

Evet, yakın zamanda yine Projehane çatısı altında oluşan çok güzel bir projemiz var. "Atma Projesi", özellikle sokakların temizliğiyle tüm Türkiye'de; tüm şehirlerimizde, ilçelerimizde, kasabalarımızda, köylerimizde sokakların temizliğiyle ilgili bir proje. İnsanlarımızın bu konuda çok daha duyarlı olmasını hedefliyoruz. Sokakların çöp olmadığına ve sokaklara kesinlikle bir şey atılmaması gerektiğine dair bir kampanya başlatacağız. "Atma" adı altında başlayacak olan bu proje inşallah çok ses getirecek ve bizim için çok büyük bir başlangıç olacak Türkiye'de sokaklara çöp atılmaması üzerine. İnsanlarımız izmarit, yediği bir gıda malzemesinin ambalajı veya bir mendil, maske gibi ellerindeki şeyi sokağa atmamayı hedeflemeli. Sokaklar bizim evimiz gibi olmalı aslında, tertemiz tutmalıyız, bakımlı olmalı ve medeni olmalıyız; ülkemize de bu medeniyet artık gelmeli. Atma Projesi ile bunu hedefliyoruz 2024 yılında.

Instagram'da oldukça aktifsiniz. Takipçileriniz hakkınızda en çok neleri merak ediyor?

Instagram'da aktifim çünkü görselliği çok seviyorum. Yani fotoğraflara bakmak, videolar izlemek hoşuma gidiyor; görsel olan her şeye çok büyük bir hayranlığım olduğu için Instagram'da da aktifim. Mesela başından beri bir Twitter hesabım yok. Aslında bir Facebook hesabım da yoktu ama Instagram açıldığı günden beri Instagram'ı çok severek kullanıyorum. Oraya fotoğraf yüklemeyi, dostlarımla olan fotoğrafları paylaşmayı, özel ve önemli günlerde paylaşımlar yapmayı veya özellikle bir konuda vurgu yapacaksam o konuyla ilgili paylaşımlar yapmayı çok seviyorum. Benim hakkımda birçok şeyi merak ediyor olabilirler, insanlar insanları hep merak ediyorlar zaten ama çok fazla kendimi anlatan paylaşımlar yapmıyorum açıkçası. Daha çok video içerikli paylaşımlar değil de fotoğraf ağırlıklı paylaşımlar yapıyorum.

Çekimimizi çok sevdiğiniz Mardin'de gerçekleştirdik. Bu şehre geldiğinizde kendinizi nasıl hissediyorsunuz, favori lokasyonlarınız nereler?

Evet, Mardin'i gerçekten çok seviyorum. Çünkü Mardin; tarihi dokusuyla, şehre girdiğinizde size verdiği enerjisiyle, renkleriyle bence çok büyüleyici ve çok gizemli. Yeme içmesinden tutun da gezilecek yerlerine kadar, çok fazla alternatife sahip olan bir şehir. Mesela daha önce gittiğimizde de ziyaret ettiğim Mor Gabriel Manastırı'na gitmeyi çok seviyorum. Sanat Sokağı'nda gezmeyi çok seviyorum. Deyrulzafaran Manastırı vardır Mardin'de. Orası Mardin'de hep gittiğim bir yer. Kasımiye Medresesi ziyaret edilmesi gereken şahane yerlerden biridir...

İş hayatına atılacak olan gençlere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Gençlere bir tane tavsiyem var, o da çok sevdikleri ve keyif aldıkları işi yapmaları. Çünkü başarı öyle geliyor; bir şeyi çok seviyorsanız başarılı oluyorsunuz, tıpkı bizim Rotahane projemiz gibi. Bizim birçok olumsuzluğa, depremlere, pandemiye rağmen bu projeyi ve 65 şehri bitirmemizdeki en büyük etken de buydu; oysa birçok sıkıntı atlattı dünya ve ülkemiz biliyorsunuz. Sevmek ve bir şeyi çok istemek! Başarının en büyük anahtarı bu. Yaptığınız işi sevmek ve onu yapmayı arzu etmek.

Bir gününüz nasıl geçiyor?

Sabah erken saatlerde güne başlıyorum. İki oğlumun da okulu erken saatlerde olduğu için sabah 07.00'de ayaktayız ailecek. Onların kahvaltıları, hazırlanmaları, evden çıkmaları ile ilgileniyorum. Daha sonrasında günlük rutinim başlıyor; o gün yapacağım görüşmeler ve toplantılar veya kendime yemek, alışveriş gibi özel planlarım varsa, hepsini bir gün önceden planlıyorum. Asistanım sayesinde programlı bir şekilde güne devam ediyorum. Genelde günlerim yoğun geçiyor çünkü mutlaka işin içine, yapılacak tüm işleri bir plan dahilinde koyuyorum. Gezilerimiz de çok fazla olduğu için gündemimizde hep seyahat de var. O yüzden planlı ve programlı bir günlük hayatım var.

Yoğun tempoda kendinize vakit ayırmak istediğinizde neler yapıyorsunuz?

Yoğun iş temposuna sahip olduğum için, kendime ayıracağım vakitler sınırlı oluyor. O kısıtlı zamanımda da ailemle dizi seyrediyorum. Çocuklarıma vakit ayırıyorum ve çok yakın dostlarımla yemek yemeyi tercih ediyorum.

Bodrum'un sizde ayrı bir yeri olduğunu biliyoruz. Oradayken size en çok neler keyif veriyor?

Evet çünkü 25 yılı aşkın bir süredir Bodrum'a gidip geliyorum. Benim için Bodrum, dinlenmek demek. Bodrum, tüm sene boyunca İstanbul'da veya dünyanın hangi şehrinde olursam olayım, orada bulunmayı iple çektiğim yer. Bodrum'u Bodrum'dan döndüğüm günün ertesi özlemeye başlıyorum. O bir sonraki seneye gelecek süreç kadar özlem duyuyorum Bodrum'a. Nefes aldığım bir yer olarak görüyorum. Bodrum'a gittiğimde çok fazla trafikte kalmamaya ve çok fazla Bodrum içerisine çıkmamaya çalışıyorum. Gittiğim belli başlı yerler var, onun dışında evimde ve dinlenerek geçiriyorum yaz tatilimi. Havasından mı suyundan mı bilmiyorum ama Bodrum'un herkese çok iyi geldiğini ve çok büyük bir motivasyon olduğunu düşünüyorum.

Çocuklarınızla beraber neler yapmaktan hoşlanırsınız?

Büyük oğlum 16 yaşında, ergenlik çağında. Onunla çok bir ortak aktivitemiz olmuyor. O daha çok kendi dünyasında olmayı ve arkadaşlarıyla planlar yapmayı tercih ediyor. Her gün mutlaka onunla birkaç saatlik dizi keyfimiz var, The Blacklist izliyoruz. Onun dışında hayatıyla ilgili ve okuldaki faaliyetleriyle ilgili sohbetlerimiz oluyor, ortak tatillere çıkıyoruz ama artık bir süre sonra sanırım o bizimle değil de kendi arkadaşlarıyla tatil yapmayı tercih edecek. Küçük oğlum dokuz yaşında. Onunla yaşı gereği daha fazla aktivite yapabiliyoruz. Mutfakta zaman geçirebiliyoruz, yemeklere ilgisi yoğun. Onun dışında müzik aktiviteleri de var; gitar çalmayı seviyor ve şimdilerde çalmayı öğreniyor. Ben de yanında ona eşlik etmeye çalışıyorum. Babamız yoğun iş temposundan dolayı çok katılamasa da ben iki oğlumla birlikte tatile çıkıp onlarla vakit geçirmeyi çok seviyorum.

Röportaj: Ceylan Yeniacun

Fotoğraflar: Tamer Yılmaz

Styling: Bengisu Gürel

Saç: Harun Ateş

Makyaj: Ece Birsen

Video: Kaan Karaaslan

Styling asistanı: Azra Ülkü

Fotoğraf asistanı: Oğuz Sanlı

Mardin'deki çekimimiz boyunca bize destek olan rehber Mahir Karakuş'a teşekkür ederiz.