20'li yaşlarımın henüz başındayken akıp giden hayatın durmayı çokça unuttuğumuz düzeninde, kendi kendine kalabilmenin, kendi merkezine gelebilmenin ne kadar önemli olduğunu fark ettim. Bu farkındalık yaşadığım talihsiz bir kaza sonucu gelişti diyebiliriz. Sonrasında biraz araştırıp, kendi kendime denemeler yaparak, birtakım deneyimler yaşadım. Okuduğum kitaplardan izlediklerime kadar hepsi bu çözümüme yönelikti. Zaman içinde neyi neden yaptığım daha da anlamlanmaya başladı ve işte sonuç bu. Geldiğim noktada yoga ve meditasyon. Hayat dengelerimin en etkili unsurlarından.
Adını dahi bilmediğim birçok yoga çeşidi olduğuna eminim. Size deneyimlediklerimden bahsedeyim: Kundalini, Yin, Bikram ve Hatha yoga. Hangisinin geri dönüşünden daha fazla tatmin olduysam onunla ilerledim. Şu an ve uzunca bir süredir de Hatha yoga yapıyorum.
Tam bir sabah insanıyım. Sabah erkenden kalkıp günün ilk ışıklarının tarifsiz enerjisini içime çekmeyi çok seviyorum. Bir de sabah neşem, oğlum Ali var. Onunla başlayan her güne heyecanla uyanıyorum. Odasında birlikte biraz vakit geçiriyoruz ve güne hazırlanıyoruz. Sonra ilk işim esansiyel yağlarımdan birini seçip evimi mis gibi kokutmak oluyor. Evim mis gibi kokmaya başlarken televizyondan sakin bir müzik listesi açıp, kahvemi alıyorum. Kahvemi yudumlarken balkona çıkıp temiz hava alıyorum. Sonrasında ise biraz telefona bakıyorum, e-postalarımı kontrol ediyorum ve Ali'yi okula bırakmak için evden çıkıyorum. İşte muhteşem bir güne tam olarak böyle başlıyorum.
Evet, hem sevdiğim bir arkadaşımla birlikte DM Mimarlık'ta mimarlık mesleğini icra ediyorum hem de dijital içerik üreticisiyim. Aslına bakarsanız her iki işimin de ortak motivasyon kaynakları var. Mimarlık tarafında hayal ettiğimiz mekanları yaratırken bir diğerinde ise hayal ettiğim içerikleri gerçeğe dönüştürüyorum. Bu yüzden baktıklarımda gördüklerimi kendi kattıklarımla harmanlayabilmek, benim hem işim hem de özgürlük alanım. Bundan daha iyi bir motivasyon olabilir mi?
Annelik muhteşem bir şey. Biz Ali'yle anne-oğuldan çok hayat arkadaşı gibiyiz. Ondan her gün değil, her an yeni bir şey öğreniyorum. Hatta öyle ki Ali büyürken ben de kendimle ilgili sayısız şey keşfettim. Çocukların hayatı algılayış biçimi, olaylara bakış açıları bizden çok farklı ve organik. Bana en çok ilham veren kısmın bu olduğunu söyleyebilirim.
Öncelikle çok teşekkür ederim. Giyinirken en çok kendimi nasıl hissettiğimle ilgileniyorum. Öyle ki bazen çok yakışan bir kombinle bile kendimi iyi hissetmeyip değiştirdiğim oluyor. Üzerimde taşıdıklarım, kombinleme şeklim tamamen karakterimle ve ruh halimle ilintili. Bu yüzden sanırım onlar beni değil de ben onları seçiyorum.
Seyahat etmeyi çok seviyorum ve bunu asla belirli destinasyonlarla sınırlayamam. Seyahat edebilme özgürlüğü, yeni yerler, yeni kültürler, yeni yaşamlar beni etkiliyor. Bu hiç gitmediğim, görmediğim herhangi bir yer bile olabilir.
Kelimelerin aslında frekans yüklü sesler olduğunu biliyor muydunuz? İşte tam da bu yüzden yoga ve meditasyon için vazgeçilmez. Benim favorim o anlık ihtiyacıma göre değişiyor fakat daha sık kullandığım mantralar var tabii. Onlardan bir tanesi "A, U ve M" seslerinden oluşan herkesin bildiği "OM" (AUM) mantrası.
Tabii ki var. Doğa yürüyüşleri vazgeçilmezlerim arasında. Onun dışında pilates ve vücut ağırlığımla çalıştığım fonksiyonel antrenmanlar var. Hepsi rutinlerim arasında.
2023 yılı için yeni radikal kararlardan ziyade, 2022 yılında vermiş olduğum radikal kararlarımın aynı istikrarda devam etmesini diliyorum. Şöyle ki yeni gelen yılda ve gelecek olan her yeni yılda, tek dileğim kendi özümle bir olup yapabileceklerimi hep hatırlamak. Sonrası zaten kendiliğinden oluyor diye düşünüyorum.
Fotoğraflar: Ertan DEMİRBİLEK