Keşke yerine, "İyi ki" diyebilmek için her gün daha büyük bir şevkle, topluma fayda sağlamak adına paydaşlarıyla çalıştığını söylüyor Füsun Kuran. Kurucusu olduğu, sosyal faydayı merkezine alan projeleriyle dikkat çeken "İyi Ki Vakfı" da, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Kariyerine Arthur Andersen'da denetimci olarak adım atan Kuran, Stefanel'in genel müdürlüğü ile perakende sektöründeki etkileyici yolculuğuna başlamış. Brooks Brothers ve RMK Classic CEO'luğu gibi prestijli görevler üstlendikten sonra 2005 yılında "Başarıya Yürüyen En Genç Genel Müdür" ödülüne layık görülmesi ise onun iş dünyasındaki vizyoner duruşunun en büyük kanıtlarından biri. 2022 yılında kurduğu "İyi Ki Vakfı" ile toplumsal dönüşümün öncülerinden biri haline gelen Kuran ile geleceğe umut aşılayan projelerini, Türkiye'de stratejik bağışçılık kültürünü geliştirmek için farkındalığın nasıl arttırılabileceğini ve "iyi ki" dedirtmeye devam eden başarılarını konuştuk.
Yıllardır Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda projelere fon sağlarken döngüsel ekonomi, eğitimde eşitlik, akıllı şehirler gibi yenilikçi projeleri de destekliyorsunuz. Misyonunuzu tam olarak nasıl ifade edersiniz?
"İyi Ki", toplumsal fayda yaratmak ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak amacıyla kurulmuş bir filantropi vakfı. Burada yenilikçi sosyal girişimlere, vakıf ve derneklerin toplumsal fayda odaklı projelerine destek sağlayarak, stratejik bağışçılık alanında Türkiye'de bir referans noktası olmayı hedefliyoruz. Misyonumuz ise Türkiye'de Kurumsal Filantropi Ekosistemi'ni güçlendirmek, sosyal etki yaratmak ve sosyal girişimciliği filantropik ve sürdürülebilir bir bakış açısıyla destekleyerek fon sağlamak. Bu hedef doğrultusunda, döngüsel ekonomi, kadının gücü, akıllı şehirler, eğitimde eşitlik, yaşam bilimi, temiz enerji ve akıllı tarım gibi kritik alanlarda yenilikçi projeleri destekliyoruz. Etkimizi büyütmek ve kalıcı çözümler üretmek için iş birlikleri ve ortaklıklar geliştirerek filantropiyi daha güçlü ve erişilebilir hale getirmeyi amaçlıyoruz.
Bu yıl ikinci kez "İyi ki Filantropi Ödülleri"ni gerçekleştireceksiniz. Bu ödüllerin amacı nedir? Başvuru sürecinde hangi kriterler göz önünde bulunduruluyor?
"İyi Ki Filantropi Ödülleri", ilk kez 2024 yılında sahiplerini buldu ve bu yıl ikincisini gerçekleştirmenin büyük heyecanı içindeyiz. Geçtiğimiz yıl lansman toplantımızla proje çağrımızı kamuoyuna duyurmuş ve beklentilerimizin üzerinde başvuru almıştık. Danışma Kurulu Üyelerimiz ve paydaşlarımızla titizlikle yürüttüğümüz seçim sürecinde, sosyal etki yaratma potansiyeli yüksek projeleri belirleyerek destekledik. Bu yıl da benzer şekilde büyük bir ilgiyle karşılaştık ve seçilen sosyal girişimciler, vakfımızın "İyi Ki Lider Programı"na katılma fırsatı yakalayacaklar. Program kapsamında, danışma kurulumuz, sponsorlarımız ve gönüllülerimizin katkılarıyla mentörlük desteği, tematik eğitimler ve profesyonel ağ buluşmaları düzenlenecek. Ayrıca, ESG (Environment, Social, Governance) odağında kurumsal sosyal sorumluluk projeleri geliştiren şirketlerle ortak projeler yürütmek, sosyal girişimci ağımız ile şirketleri bir araya getirerek filantropik sinerji yaratmak en önemli önceliklerimiz arasında yer alıyor. Ödüller, yalnızca başarılı projeleri onurlandırmakla kalmayıp, onların gelişimine uzun vadeli katkı sağlamayı amaçlayan sürdürülebilir bir destek modeli sunuyor.
Türkiye'de ve dünyada "filantropi" kavramı giderek daha fazla önem kazanıyor. Sizce ülkemizde stratejik bağışçılık kültürünün gelişmesi için neler yapılabilir?
Filantropi, artık yalnızca bireysel hayırseverlik değil, stratejik ve sürdürülebilir etki yaratmayı hedefleyen bir anlayış haline geliyor. Türkiye'de stratejik bağışçılık kültürünü geliştirmek için öncelikle farkındalığın artırılması gerekiyor. Bağışların yalnızca anlık yardımlardan ibaret olmadığı, toplumsal sorunların köklü çözümler gerektirdiği anlatılmalı. Özel sektör ve sivil toplum kuruluşları iş birliği içinde uzun vadeli projeler geliştirerek bağışçılığı sosyal yatırımlara dönüştürmeli. Şeffaflık ve güven mekanizmalarının güçlendirilmesi de bağışçıların destek verdikleri projelerin etkisini takip etmelerini sağlayarak güveni artıracaktır. Aynı zamanda, devletin teşvik mekanizmaları ile stratejik bağışçılığı desteklemesi ve genç nesillere sosyal sorumluluk bilincinin erken yaşta kazandırılması önemli. Tüm bu unsurlar bir araya geldiğinde, Türkiye'de bağışçılık anlayışı daha planlı, etkili ve sürdürülebilir hale gelecektir.
Vakfınızın destek verdiği sosyal girişimler ve projeler hangi alanlarda yoğunlaşıyor?
Gelecek yıllarda odaklanmayı planladığınız yeni konular var mı? Vakfımız, kurumlardan bağımsız ve kapsayıcı bir bakış açısıyla sosyal girişimleri destekleyerek sosyal etki yaratmayı hedefliyor. Türkiye'de ve dünyada filantropi, genellikle büyük şirketler ve aile vakıfları tarafından yönetilen, ödül törenleri ve sınırlı mentörlük desteğiyle sonlanan bir model üzerinden ilerliyor. Ancak "İyi Ki Vakfı" bu anlayıştan farklı olarak, desteklediği girişimlerin gelişimlerine, sosyal performanslarına ve yarattıkları sürdürülebilir etkiye odaklanıyor. Bu doğrultuda, bir yandan sosyal girişimleri uygun destekçilerle bir araya getirerek bir çeşit "çöpçatan" rolü üstlenirken, diğer yandan onların uzun vadeli gelişim süreçlerini değerlendiren yeni nesil bir destek modeli oluşturuyoruz. Değerli paydaşımız Digitopia ile birlikte, erken aşama sosyal girişimler için 21 konu başlığından oluşan "StartUp SMI (Sustainability Maturity Index) Endeksi" geliştirdik. Bu, dünyada bir ilk olabilir. Desteklediğimiz girişimlerin sürdürülebilirlik ekseninde gelişimlerini ölçerek etki raporlarını paylaşmayı ve filantropiyi daha etkin, ölçülebilir ve sürdürülebilir hale getirmeyi amaçlıyoruz.
"İyi Ki Filantropi Vakfı"nın uzun vadeli hedefleri neler? Sosyal girişimcilik ekosistemine nasıl bir katkı sunmayı hedefliyorsunuz?
Vakıf, sürdürülebilir sosyal etki yaratma misyonuyla uzun vadede stratejik bağışçılığı yaygınlaştırmayı, sosyal girişimcilik ekosistemini güçlendirmeyi ve toplumsal dönüşüme öncülük etmeyi hedefliyor. Amacımız, bireysel ve kurumsal bağışçıları bilinçlendirerek, desteklerin daha uzun soluklu ve sistematik hale gelmesini sağlamak. Bu doğrultuda, sosyal girişimcilere finansal destek sağlamanın ötesinde, eğitim, mentörlük ve iş birlikleri aracılığıyla kapasitelerini artırmayı amaçlıyoruz. Onlara sürdürülebilir ve ölçeklenebilir projeler geliştirebilmeleri için kaynak sunarken, aynı zamanda etki odaklı iş modellerinin yaygınlaşmasını teşvik ediyoruz. İnovasyon, dayanışma ve sosyal fayda odağında bir ekosistem inşa ederek, Türkiye'de ve dünyada daha güçlü bir sosyal girişimcilik ağı oluşturmayı hedefliyoruz.
Türkiye'de sosyal sorumluluk bilincini artırmak için neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Türkiye'de sosyal sorumluluk bilincini artırmak için bireyler, kurumlar ve kamu sektörünün ortak hareket etmesi gerekiyor. Öncelikle, toplumsal faydayı artıracak projelere dair farkındalık yaratmak, eğitim ve bilinçlendirme programları ile sosyal sorumluluğun önemini anlatmak büyük bir adım olacaktır. Özel sektörün, kurumsal sosyal sorumluluk projelerini yalnızca bir marka imajı olarak görmeyip, toplumsal dönüşümün bir parçası olarak benimsemesi de kritik bir unsur. Bunun yanı sıra, bağışçılığı teşvik eden şeffaf ve güvenilir mekanizmalar oluşturulmalı ve bireylerin küçük desteklerle bile büyük farklar yaratabileceği anlatılmalı. Sosyal girişimcilerin desteklenmesi, genç nesillere sosyal sorumluluk bilincinin kazandırılması ve kamu politikalarının bu doğrultuda güçlendirilmesi ile sosyal etkiyi kalıcı hale getirebiliriz.
Sizin için liderlik ne ifade ediyor? İş hayatınızdaki deneyimleriniz vakıfta nasıl bir liderlik tarzı oluşturmanıza yardımcı oldu?
Benim için liderlik, paylaşımı teşvik etmek, fayda yaratmak ve insanları ortak bir hedef doğrultusunda bir araya getirebilmek demektir. İş hayatında edindiğim 25 yıllık deneyim, beni sadece bir yönetici değil, topluma değer katmak için sorumluluk alan bir lider olma noktasına getirdi. Artık, kazandıklarımı geri vermek ve sürdürülebilir bir etki yaratmak için liderlik etmeye odaklanıyorum.
Genç girişimcilere ve sosyal etki yaratmak isteyenlere en büyük tavsiyeniz ne olurdu?
En büyük tavsiyem; cesur olun, sürdürülebilir çözümler üretin ve toplumsal faydayı her zaman ön planda tutun, olurdu. Eğer kar amacı gütmeyen ve topluma fayda sağlamayı amaçlayan bir projeniz varsa, bizimle iletişime geçmekten çekinmeyin. Biz "İyi Ki Vakfı" olarak sizleri desteklemek ve projelerinizi hayata geçirmenize yardımcı olmak için buradaki varlığımızı sürdürmeye her daim devam edeceğiz!
Başarılarınız kadar zorluklarla da karşılaşmışsınızdır. En büyük mücadelelerinizi nasıl verdiniz?
Hayatım boyunca zorlukların, eğer kişi doğru bir duruş sergiliyor ve iyi niyetle hareket ediyorsa, daha büyük güzelliklere vesile olduğuna inandım. Bu yüzden, karşılaştığım her engeli bir öğrenme ve gelişim fırsatı olarak gördüm. "Keşke" demek yerine, "İyi ki" diyebilmek için her gün daha büyük bir şevkle, topluma fayda sağlamak adına paydaşlarımızla birlikte çalışıyoruz.
Fotoğraf: Sancar Kemal Demir