Şu sıralar enerjim ve keyfim çok yerinde. O gün de gerçekten iyi hissettiğim bir günümdü tabii ki tüm ekibin ve güzel çekimin de bunda etkisi var.
Çok uzun zamandır fotoğraf çekiyorum. Ankara'dayken başlamıştı bu merakım, o zaman aldığım ikinci el Lomo fotoğraf makinemi hala kullanıyorum. Yıllar içinde ara verdiğim oldu ama fotoğraf makinelerim benim her yerde hep bir parçam oldu. Uzun yıllar dijital makinelerle çektim ama son yıllarda tekrar analog çekmeye döndüm ve niye ara vermişim dedim çünkü onun zevki bambaşka. Nereye gidersem gideyim hep elimde bir fotoğraf makinesi varmış gibi etrafıma baktığımı fark ettim ve artık makinemi yanımdan ayırmıyorum. Yıllardır biriken çok fotoğrafım oldu, setlerde de her zaman çekerim. İleride fotoğrafla ilgili yapmak istediğim çok şey var.
Hiçbirini bir diğerinden ayıramıyorum açıkçası; hepsini çalışmak, anlamak, deneyimlemek bambaşka zevklerdi. Her seferinde her karakterle ve hikayeyle başka şeyler öğrendim ve kattım kendime. Dizi, sinema, tiyatro tüm bu farklı disiplinlerin arasında olmak benim yolculuğumun bir parçası.
Sahra ve "49" filmi daha önce hiç deneyimlemediğim bir dünyayı açtı bana. Öncelikle gerçek bir hikaye olması çok etkileyici.
Artık sürpriz değil tabii ki neredeyse yayına girecek yeni bir dizi projem var. "New Amsterdam" dizisinin dünyadaki ilk uyarlaması "Hayat Bugün"de Acil Tıp Uzmanı Derin karakterini canlandırıyorum. Projeye hazırlık sürecinden şu ana kadar beni çok heyecanlandıran bir proje. Çok farklı bir karakter. Onu oynama fırsatım olduğu için çok şanslıyım. Adhd hastası, bağımlıkları olan bir karakter Derin ama çok iyi bir acil tıp uzmanı. Onun hikayesini ve yayın günümüzü sabırsızlıkla bekliyorum.
Şu an için setteyim ve çalışıyorum. Boş vaktim olursa evde olmak iyi geliyor ya da köpeğim Ginger ile, arkadaşlarımla zaman geçirip fotoğraf çekiyorum. Boş günlerimde oyun ve film izlemek de beni dinlendiriyor.
Gözümü açar açmaz Ginger'ı görüyorum, onun bitmeyen oyun isteğiyle başlıyorum güne. Biraz onu oyaladıktan sonra kendime bir kahve yapıp tütsülerimden yakıyorum, temiz bir enerjiyle güne başlamaya çalışıyorum.
Aslında hep aynı sıklıkta ve oranda kullanıyorum hatta bazen ara verdiğim de oluyor. Pek özel hayatını paylaşan biri olmadığım için projelerim olduğunda daha aktif oluyorum sanırım.
Sanırım dört, beş aylıktı bana geldiğinde şu an üç yaşını geçti. Hayatımın en doğru, en güzel kararı hayatı onunla paylaşmak oldu. Birbirimizi anlıyoruz, aynı aşkla bağlıyız, güne beraber gözümüzü açıyoruz. Bu müthiş bir duygu. İyi ki var ve iyi ki benimle.
Mutluluğu başkasına ya da bir duruma bağlama hatasını hepimiz yapıyoruz, hala yaptığım zamanlar oluyordur ama artık şunu hatırlayıp kendime söyleyebiliyorum "Hayata güven o yolunu buluyor." Kolay değil ama yaşadıklarımız, deneyimlerimiz bizi kendimize iyi geleni bulmaya itiyor; sancılı bir süreç olsa da ben kendime bu zamanı ve imkanı verdim çok yol denedim sonunda evet mutluluğun yolu önce kendini anlamaktan geçiyor, kendine verdiğin şefkatle çözülüyor.
Ben ilkbahar ve sonbahar insanıyım o yüzden bu mevsimden keyif alıyorum yine de güneş her zaman enerjimi yükseltiyor havalar hala güzelken keyfini çıkarmaya çalışıyorum.
Çok uğradım tabii ki herkes gibi. Panikle, üzüntüyle, öfkeyle hareket ettiğim zamanlar da oldu ama sakin kalmaya, zamana bırakmaya ve hayata güvenmeye çalışıyorum artık. Bu dünyada haksızlıklar bitmeyecek ama biz mücadelemize akılcı bir şekilde devam edeceğiz.
Genelde planlarım hep kariyer odaklı hala da öyle; önümüzdeki yıllar içinde yapmak istediğim çok şey var ama tabii ki aile kurmak da istiyorum ama bunlar planlanabilen durumlar değil.
Ankaralı olmayı seviyorum buradaki hayatımı da ama yarın ne gösterir bilmiyorum belki başka bir yerde başka bir hayat bekliyordur beni.
Set arasında birkaç gün boşluğum oldu tek başıma bir kaçamak yaptım dinlendim şimdi sete devam. Yakın zamanda yeni bir seyahat planım yok.