Dünya Şampiyonu; Mete Gazoz Hakkında Merak Edilen Her Şey

Türkiye'ye olimpiyatta okçuluktaki ilk madalyayı kazandıran Mete Gazoz ile hakkında merak edilen her şeyi konuştuk.

YAZAR: Ayça Barut Tanman
ABONE OL
10 Ağustos 2021 Salı 14:55 | Son Güncellenme:
16 dakika okunma süresi
Dünya Şampiyonu; Mete Gazoz

Mete Gazoz, 17 yaşındayken katıldığı Rio 2016 Olimpiyat Oyunları'ndan sonra "Daha çok çalışıp 2020'de Tokyo'dan altın madalya ile döneceğim" mesajını paylaşmıştı. Milli okçu sözünü tuttu ve klasik yay bireyselde altın madalya kazanarak tarihi bir başarıya imza attı. Türk spor tarihinin en eski branşlarından biri olan okçuluğu Türkiye'de tekrar konuşulur hale getirmeyi kendine görev edinen Mete Gazoz, Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunları'ndaki başarısıyla hedefine ulaştı. Genç sporcuyla hayallerini ve çok daha fazlasını konuştuk.

Olimpiyatlara katılmak her sporcunun hayali. Sen ikinci olimpiyatında altın madalyaya uzandın ve üstelik tarihi bir başarıya imza attın. 2016'da Rio'da madalya sözü vermiştin ve gerçek oldu. Mücadeleyi kazandığın ilk anda ne düşündün?

Tarif etmek çok zor aslında, ne desem yetersiz kalacak gibi hissediyorum. 17 yaşında tüm ülkeye bir söz vermiştim, Beş sene sonra verdiğim sözü tutmanın mutluluğunu yaşıyorum. Üç yaşında çıktığım bir yolculuk, kendimi bildim bileli kurduğum bir hayal. Emeklerimin ve fedakarlığımın karşılığını alacağımdan hiçbir zaman şüphe duymadım. Daha da önemlisi beni tanıyan kimse şüphe duymadı. Bir sporcu kariyerinin en büyük sınavına çıkarken başka ne ister ki? Madalyayı alacağıma inanan öyle çok insan vardı ki... Bu da en az madalya kazanmak kadar değerli benim için.

Türkiye'ye olimpiyattta okçuluktaki ilk madalyayı getirdin, hem de altın madalya olarak. Bu konudaki duygularını bizimle paylaşır mısın?

Dünya şampiyonluklarım, rekorlarım var ama bu çok başka bir duygu. Olimpiyatlarda altın madalya kazanınca ben dünyanın en iyi okçusuyum hissiyatından daha çok benim ülke okçuluk ülkesi gibi bir şey haykırıyorsunuz. Umarım nice branşlarda benzer başarılar elde ederiz, çünkü ülkemiz birçok spor branşı için bir cennet. Biz istedikten sonra her branşın ülkesi olabiliriz.

Olimpiyat şampiyonu olarak bir anda ülke gündemine oturdun. Gördüğün ilgi sana neler hissettiriyor?

Okçuluk, Türk spor tarihinin en eski branşlarından biri olmasına rağmen günümüzde hak ettiği değere sahip değil. Ben bu branşı Türkiye'de tekrar konuşulur hale getirmeyi kendime görev edindim ve aldığım bu başarıyla hedefime ulaştığıma inanıyorum. Kişisel olarak benim ilgi görmemden ziyade branşın ilgi görmesi önemli. Üç-dört gündür İstanbul'dayım ve insanların gelip sevgilerini iletmesi, küçük çocukların gelip fotoğraf çektirmesi, "İleride biz de olimpiyat şampiyonu olacağız" demeleri çok hoşuma gidiyor. Bu ülkemiz açısından bir kazanç.

Spor ve sanatın farklı dallarıyla ilgilenmenin başarında büyük katkısı olduğu söyleniyor. Sen neler söylemek istersin?

Okçulukta duruşun, kuvveti geriye doğru iletebilmenin çok büyük önemi var. Bu sebeple sırt kaslarımın gelişmesi için babamın yönlendirmesiyle ilk önce yüzme kursuna gittim. Okçulukta en önemli kriterlerden biri olan el koordinasyonumun gelişimi için basketbol kursuna devam ettim, ardından da bakmak ve görmenin farkını ayırabilmek için de resim dersleri aldım. Beynimin hem sağ hem de sol bölgesini aynı anda geliştirebilmek için piyano dersleri de aldım. Benim için en zorlayıcı olanın piyano çalmak olduğunu söyleyebilirim. Fakat her birini severek yaptım, çünkü hayallerime ulaşmama katkı sağlayacağına inanıyordum. Zaten bana inanmadığım bir şeyi asla yaptıramazsınız.

Profesyonel sporcu olmak sıkı bir disiplin gerektiriyor. Senin nasıl bir antrenman programın var?

Gerçekten çok yoğun bir çalışma ve yarışma takvimimiz var. İnsanlar okçuluk antrenmanlarını yalnızca atışlardan ibaret zannediyor; bu bir yanılgı. Günde yaklaşık 400 ok atıyorum. Fakat bunun dışında sekiz saatlik, fiziki çalışmalar, kondisyon ve mental antrenmanlar olmak üzere birçok program uyguluyoruz. Programımın çoğu Antalya'da milli takım kampı ile beraber geçse de, İstanbul'da olduğum dönemde de bireysel olarak kulübümde çalışmalara devam ederek turnuvalar için hazırlık yapıyorum.

22 yaşındasın; yaşıtlarının birçoğu yaz tatili yaparken sen antrenmanlara devam ediyorsun. Zorlandığın anlar oluyor mu? Kendini nasıl motive ediyorsun?

Elbette bu düzeydeki her sporcunun yaptığı fedakarlıkları ben de yaptım; ailemden aylarca uzak kaldım, hayatımın çok büyük bir kısmını antrenman yaparak geçirdim. Öte yandan birçok insanın hayalini kurduğu şeyleri de yaşadım; dünyanın birçok ülkesini ziyaret etme ve oradaki kültürleri, insanları tanıma fırsatım oldu. Çok genç yaşlarda tarihi başarılar kazandım, milyonlarca insanın sevgi ve saygısını kazandım. Benden sonraki nesillere ilham verdim, cesaretlendirdim. Ve bu yolun tamamını gülümseyerek yürüdüm.

Mücadelelerden önce uyguladığın bir ritüel ya da uğurun var mı?

Ben sadece kendime odaklanıyorum. Kendime güveniyorum, yaptığım işten zevk alıyorum. O an orada olmaktan keyif alıyorum, kendimi şanslı hissediyorum. Bu kadar rahat olmam da rakiplerimi daha çok strese sokuyor. Bence oldukça basit bir formül.

Sporda kazanmak kadar kaybetmek de var. Senin mağlubiyetlere karşı yaklaşımın nasıl? Beklediğin sonuca ulaşamayınca hayal kırıklığını çabuk atlatır mısın?

Her zaman kendime güveniyorum ve yaptığım işten zevk alıyorum. Elbette tüm hayatınızı adadığınız bir alanda bir maç kaybettiğiniz zaman bu sizi olumsuz etkiliyebiliyor, direncinizi kırabiliyor fakat uzun süre profesyonel olarak spor yapan insanlar bilir ki yenilgiler aslında sizi başarıya taşıyacak deneyimlerin birikimi. Fakat yenilgilere takılı kalıp, olumsuz düşüncerin performansınızın ve hayallerinizin önüne geçmesine izin vermemelisiniz. Uzun süredir bu sporu yapan biri olarak yaşadıklarım beni olgunlaştırdı. Yarışma kaybettiğimde bu hatıralarımdan faydalanıp tekrar kendimde güç bulabiliyorum.

Baban Metin Gazoz eski milli okçu, annen Meral Gazoz da İstanbul Okçuluk Kulübü Başkanı. Kariyerinin şekillenmesinde ailenin rolü hakkında neler söylemek istersin? Evde ana gündeminiz okçuluk herhalde?

Bir çocuğunun ebeveynlerinin sporcu olması aslında büyük bir avantaj. Ancak profesyonel bir sporcu ya da antrenör bu işin gerçekten sevilmeden yapılmayacağını bilir. Babam da bende o enerjiyi, tutkuyu görmese yetenekli bile olsam asla ısrarcı olmazdı. Elbette babam kadar annemin de bu yolda bana desteği çok büyük. Babam daha sportif açıdan kendimi geliştirmeme odaklanırken, annem de kişisel gelişimimde bana destek oldu. Kardeşimin de desteği var elbette, onunla oklarımızı alıp çok kapışmışlığımız var. Her şey bir yana bir sporcuya en çok söylenen şey "Ne kadar mutlu bir çocuk!" ise bunda ailesinin payı olmaz olur mu?

Profesyonel sporcular çoğu zaman antrenörlerini ailelerinden daha fazla görüyor. Antrenörün Göktuğ Ergin ile nasıl bir ilişkiniz var?

Takım arkadaşım Yasemin Ece Anagöz ve ben onun elinde büyüdük diyebilirim. Elde ettiğimiz tüm başarılarda, kazandığımız madalyalarda, kırdığımız rekorlarda ve Türk okçuluğunun dünyada bu noktaya gelmesinde Göktuğ Hoca'nın çok büyük bir payı var. 14 yaşında Milli Takım'a seçildiğimiz ilk günden beri bize yeterlilik, bağımsızlık, özgüven, disiplin ve takım ruhu kazandırmak için var gücüyle çalıştı. Biz ailemizden çok onu görerek büyüdük; bize antrenör, baba, abi, dost her şey oldu. Birlikte hayal kurduk, birlikte gerçekleştirdik. Kendisine ne kadar teşekkür etsem az, hayallerimi onun desteği ve emekleri olmadan gerçekleştiremezdim. Tabii bunun yanında dört yıldır birlikte çalıştığım bir kariyer yönetim ekibim var. 17 yaşındaydım birlikte çalışmaya başladığımızda. Benim bir bakışımdan ne hissettiğimi, neler düşündüğümü, mutlu mu mutsuz mu olduğumu anlayan bir ekip. Tüm iletişimimi, markamı, projelerimi onlar yönetiyorlar. Yedi gün 24 saat iletişim halindeyiz. Ben sadece sahaya odaklanıyorum; onun dışındaki tüm konularla ekibim ilgileniyor.

Sıradan bir gününü bize anlatır mısın?

Genellikle sabah 8:00'de, bazen daha erken, antrenmana gidiyoruz. Sonrasında kahvaltı ediyoruz ve biraz dinlenip tekrar antrenman yapıyoruz. 12:30'a doğru öğlen yemeği yiyip saat 15:00'e kadar odalarımızda dinleniyoruz. Saat 15:30'dan sonra koşu ve fitness antrenmanı yaparak günü kapatıyoruz.

Sevdiğin bilgisayar oyunlarını, takip ettiğin dizileri, okuduğun kitapları bizimle paylaşır mısın?

Oyunlarda favorilerim League of Legends ve Metin2. Açıkçası dizi çok takip etmiyorum. En son Sunay Akın'ın "Şiirli Yastık" kitabını okudum.

Sosyal medyayı aktif kullanan biri olarak takipçilerin senin hakkında en çok neyi merak ediyor?

Takipçilerim en çok benimle ilgili özel, daha manevi anlamı olan şeyleri merak ediyor.

Kendinle ilgili ne söylersen çok şaşırırız?

Elbette yaptığım spor için konsantrasyon olmazsa olmaz. Fakat maçlarım esnasında ne kadar konsantre olduğuma gerçekten şaşırırsınız. Benim için ok atarken, yayımı çekerken dünya duruyor adeta.

Sırada hangi mücadeleler var?

Eylül ayının ortalarında Dünya Kupası, sonrasında Avrupa Şampiyonası ve tabii ki 2024 Paris Olimpiyat Oyunları.

Bundan 10 sene sonra kendini nerede görüyorsun? Hayallerin neler?

Kendimi beşinci olimpiyatına gitmiş ve elinde en az üç altın madalyası olan bir sporcu olarak görüyorum.

Tokyo 2020 Olimpiyatları; Türkiye'nin Kazandığı Madalyalar

EN ÇOK OKUNANLAR

Erşan Kuneri'nin Maceraları
Erşan Kuneri'nin Maceraları

Erşan Kuneri'nin Maceraları

1 dakika okunma süresi
Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi
Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

1 dakika okunma süresi
Effect Burson'un 30 Yıllık Yolcuğulu
Effect Burson'un 30 Yıllık Yolcuğulu

Effect Burson'un 30 Yıllık Yolcuğulu

1 dakika okunma süresi
Kışa Özel Nail Art Trendi
Kışa Özel Nail Art Trendi

Kışa Özel Nail Art Trendi

1 dakika okunma süresi
Gossip Girl'ün Çapkın Chuck Bass'ı Ed Westwick Baba Oluyor
Gossip Girl'ün Çapkın Chuck Bass'ı Ed Westwick Baba Oluyor

Gossip Girl'ün Çapkın Chuck Bass'ı Ed Westwick Baba Oluyor

1 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

Pamela Harper ile Halcyon Days Üzerine
Pamela Harper ile Halcyon Days Üzerine

Pamela Harper ile Halcyon Days Üzerine

Refik Anadol ve Rafet Fatih Özgür ile “Inner Portrait” Projesi Üzerine
Refik Anadol ve Rafet Fatih Özgür ile “Inner Portrait” Projesi Üzerine

Refik Anadol ve Rafet Fatih Özgür ile “Inner Portrait” Projesi Üzerine

Luigi Stinga ile İtalyan Mutfağı
Luigi Stinga ile İtalyan Mutfağı

Luigi Stinga ile İtalyan Mutfağı

Buse Terim'in Bilinmeyenleri
Buse Terim'in Bilinmeyenleri

Buse Terim'in Bilinmeyenleri

Lisa Resling-Halpern ve Kathryn Oskay ile Türk Tasarım Sergisi Üzerine
Lisa Resling-Halpern ve Kathryn Oskay ile Türk Tasarım Sergisi Üzerine

Lisa Resling-Halpern ve Kathryn Oskay ile Türk Tasarım Sergisi Üzerine

Erol Tabanca ve İdil Tabanca ile Sanat Üzerine
Erol Tabanca ve İdil Tabanca ile Sanat Üzerine

Erol Tabanca ve İdil Tabanca ile Sanat Üzerine

Niş Lezzet Üssü: La Plage No: 14
Niş Lezzet Üssü: La Plage No: 14

Niş Lezzet Üssü: La Plage No: 14

Rabia Güreli ile Contemporary Istanbul Üzerine
Rabia Güreli ile Contemporary Istanbul Üzerine

Rabia Güreli ile Contemporary Istanbul Üzerine

Tuba Ünsal Hakkında Merak Edilenler
Tuba Ünsal Hakkında Merak Edilenler

Tuba Ünsal Hakkında Merak Edilenler

“Frida Kahlo'nun Günlükleri” Sergisi Hakkında Merak Edilenler
“Frida Kahlo'nun Günlükleri” Sergisi Hakkında Merak Edilenler

“Frida Kahlo'nun Günlükleri” Sergisi Hakkında Merak Edilenler

Alara Mildon ile Annelik Üzerine
Alara Mildon ile Annelik Üzerine

Alara Mildon ile Annelik Üzerine

Nicole Kidman'ın Oyunculuk Kariyeri Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Nicole Kidman'ın Oyunculuk Kariyeri Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Nicole Kidman'ın Oyunculuk Kariyeri Hakkında Bilmeniz Gerekenler