Sanata olan merakım yıllar içinde gelişti ve büyüdü. İlgi ve merakla başlayan bu tutku, zaman içerisinde vaktimin önemli bir kısmını ayırdığım ve düzenli olarak takip ettiğim bir alan oldu. Aslında sanat, üzerinde ne kadar çok vakit harcarsanız sizi o oranda içine alan ve sizi yepyeni renkler ve lezzetlerle tanıştıran bir alan. Koleksiyonumu oluştururken, sevdiğim sanatçıların işlerini almaya dikkat ediyorum. İnanıyorum ki sizin beğendiğiniz işleri her daim beğenecek birileri mutlaka olacaktır.
Yıllar evvel Art Basel fuarında, ilgimi çeken büyük ebatlı, beyaz mermerden, gözleri kapalı bir kız çocuğu kafası, yani portresi ile karşılaştım. Üzerinde dünyanın farklı ülkelerinin alfabelerine ait harf kabartmaları bulunan bu heykel beni çok etkilemişti. Sanatçısının adını ilk defa fuarda duyduğum bu eserin galerisi de hiç tanınmamış ve fuarın arka sıralarında olan bir galeriydi. Heykeli görür görmez hemen almak istedim. Eşim Nezih de ilk görüşte bu heykeli çok beğenmişti. Bugün artık dünyaca ünlü bir heykeltıraş olan ve heykelleri tüm dünya müze ve meydanlarında sergilenen Jaume Plensa'nın "Dream" serisine ait olan bu heykel şu anda evimizin bahçesinde duruyor. Daha sonra sanatçı ile çeşitli organizasyonlarda bir araya gelme ve onu daha yakından tanıma fırsatımız oldu. Kendisini daha yakından tanıdıktan sonra eserleri benim için daha da anlamlı hale geldi diyebilirim.
Ugo Rondinone, Alpin Arda Bağcık, Ahmet Doğu İpek ve İnci Eviner olarak sayabilirim.
Eserini almayı arzu ettiğim sanatçıyı tanımak isterim, onun o eserle ilgili duygularını öğrenmek benim için son derece önemlidir. Nasıl bir ortamda üretim yapıyor, bir eseri oluştururken neler yaşıyor, yaratım sürecinde nelerden etkileniyor, ne düşünüyor... Bütün bunları öğrenme şansı bulmak, eserle ilgili mümkün olan en fazla detayı dinleyebilmek bence önemli bir fırsat.
Çok fazla sayıda müze, sergi, galeri, sanatçı atölyesi gezmek ve okumak sanat bilgimi geliştirdi, sanata bakış açımı güçlendirdi.
Genç koleksiyonelere tavsiyem, bu işi ilk etapta yatırım amaçlı değil; aksine, sevdikleri ve ilgi duydukları sanatçı ile eserlere yönelmek amacıyla yapmaları. Bunun yanı sıra, aldıkları eserler zaman içinde daha da değerlenirse, bu durum onların avantajına olacaktır.
Her seyahatimde mutlaka bir sergi, müze ya da galeriye gitmeye çalışırım. Bununla birlikte, sadece "sanat" için gerçekleştirdiğim seyahatler var. Bienallere, sanat fuarlarına, sergilere, sanatçılar için düzenlenen özel davetlere katılmaya çalışıyorum. Bu tip organizasyonlar seyahatlerimin de rotasını belirliyor. Bunun yanında özellikle sanatçılarla atölyelerinde bir araya gelmekten büyük keyif alıyorum. Onların yaratıcı ortamlarında bulunmak, sanatı ve deneyimlerini kendilerinden dinlemek, iç dünyalarını eseri ortaya koydukları ortamda keşfetmek muazzam bir deneyim. Dolayısıyla alacağım sanat eserlerine, yaptığım uluslararası seyahatlerim ile Türkiye'de yaptığım galeri ve sanatçı atölyesi ziyaretleri, katıldığım müzayedeler sonucunda karar veriyorum.
Koleksiyonumuzun bir bölümü evimizde, bir bölümü Maslak'taki şirket binasında, bir bölümü de Esenyurt'taki fabrikada bulunuyor. Her üç alanda da eserlerin en iyi şekilde konumlanacağı noktalarda sergilenmesine özen gösteriyoruz. Zaman zaman da eserlerin yerini değiştiriyoruz.
Artam Dergi, Art TV ve Saha Derneği de genel olarak takip ettiğim sanat platformlarıdır diyebilirim.
Sotheby's, Christie's ve Artam Online takip ettiğim online müzayedeler; Guggenheim Museum Bilbao ve Paul Getty Museum takip ettiğim online müzelerdir. Bunlar dışında galerilerden sürekli mail ortamında bilgi ve görseller geldiğini; bunların arasından ilgimi çekenleri takip ettiğimi söyleyebilirim.