Tekstilci bir çiftin kızları olarak çocukluk yıllarında tasarımla tanışan Ezra ve Tuba Çetin, yenilikçi yaklaşımlarıyla Türkiye’nin moda sahnesindeki en önemli temsilcilerinden. Intel iş birliğinde hazırladıkları kelebek elbiseyle büyük ses getiren tasarımcı kardeşler Şubat ayında Paris İnovasyon Haftası’na konuk olacak. Ezra ve Tuba Çetin ile showroom’larında buluştuk ve yeni projeleri üzerine konuştuk.
Kendi markanızı hayata geçirmeye ne zaman karar verdiniz?
Ezra Çetin: Bizim ailemiz de tekstilci olduğu için hayatımızı kumaşlar ve tasarım arasında geçirdik. Ortaokul yıllarında yaz aylarında anne babamızın yanında işe gitmek daha cazip gelirdi. Evimizde her zaman sanat ve yaratıcılık üzerine sohbetler, sanat ve tasarımla ilgilenen misafirlerimiz olurdu. İşte o yaşlarda kendi markamızı kurma hayalimiz vardı. Farklı disiplinlerde ikişer üniversite bitirerek farklı markalar altında çalışıp kendimizi geliştirdik. Elbette iki kardeş olmanın da büyük faydaları var, birbirimizi tamamlıyoruz. Annemizin bize kattığı en iyi özelliktir, beraber çalışıp etüd ederek üretmek. Üretim ve tasarım eğitimlerimizi aile şirketlerinde geliştirdik. Ardından yurtdışında ve yurt içinde hazır giyim markalarında tasarımcı olarak çalıştık. 2004 yılında ilk olarak lüks denim ve spor giyim markası olarak başladığımız yolculuğumuzu 2006 yılında lüks geniş kadın ürünleri olarak değiştirerek Milano’dan danışmanlarımız ile devam ettik. 2006 yılında, “ezra+tuba” adlı lüks kadın giyim couture ve hazır giyim markamız ile “etcetura” bridge markasını kurduk. 2009’dan itibaren Federation Francaise de la Couture du Pret-a-Porter des Couturiers et des Createurs de Mode tarafından davet edildik; Mode à Paris ve Milano Moda Haftası kapsamında hazır giyim koleksiyonlarını 2009 ve 2012 yılları arasında defileler ile tanıttık.
Markanızın özünü en iyi yansıtan sözcükler hangileri sizce?
Tuba Çetin: “ezratuba” kadını güçlü ve kararlı bir kadındır. Farkındalığı olan ve farkındalıklar yaratan bir kadın.
Ezra Çetin: Güçlü, net ve yenilikçi.
Sanat ve grafik eğitimlerinizin markanıza olan yansımaları neler?
Tuba Çetin: Farklı disiplinlerde ikişer üniversite bitirerek farklı markalar altında çalışıp kendimizi geliştirdik. Sanat ve grafik eğitimlerimiz bize daha geniş ve zengin bir bakış açısı kattı. Ardından tüketicinin psikolojisini doğru anlayarak hedef pazarlara doğru hizmet verebilmek için psikoloji ve algı üzerine eğitim aldık. İşte bu noktada tüm eğitimlerimiz bir araya gelince markamızın ruhu doğdu.
Ezra Tuba deyince giyilebilir teknoloji geliyor hemen akla. Moda ve teknoloji arasında bir köprü kurmaya nasıl karar verdiniz?
Tuba Çetin: Marka kurulduktan bir yıl sonra Paris Moda Haftası’ndan resmi olarak davet edildik. Hazır mıydık? Tasarım açısından evet ama maddi olarak kendi çabalarımızla yürüttüğümüz markamızın karşısında büyük yatırımlar alan tasarımcı markaları vardı. Direnme gücü daha doğrusu ciddi bir yatırımcı isteyen bu pazar için dört yıl hızla koştuk ve dört yıl sonra biz ne yapmalıyız sorusunu sorduk kendimize. Cevap esasında çok basitti. Öncü olabilmek, teknolojinin hızı ve konforuna alışan tüketicinin beklentilerine cevap verebilmek için giyilebilir teknolojilerde ve nano teknolojilerde araştırmalarımızı yaptık altyapımızı oluşturduk ve projelerimizi Intel’e sunduk. Kelebek elbise dünya üzerinde “giyilebilir teknolojiler”de ilk giyilebilir olma özelliği ile beğenildi ve özellikle basında çok ses getirdi.
Ezra Çetin: Tüketici değişiyor. Daha hızlı erişimin ve bilginin hayatı kolaylaştırdığı bir tüketime yöneliniyor; işte bu noktada yolumuzu değiştirmeliydik. Coco Chanel ne güzel örnektir, kadınları korselerden kurtarıp pantolonların içinde özgür bıraktı. İşte biz bu özgür kadına daha hızlı ve konforlu bir hayat sunmak üzere yola çıktık. Teknolojinin içinde olduğu beş ürün tasarladık. 2017 yılında efor edilebilir bir fiyatlandırma ile standlarda yerini alıyor satış için. Heyecanlıyız çünkü ilklere imzamızı atma hayalimiz gerçek oluyor. En heyecanlısı ise Amerika’dan gelen haber oldu; 2016 Intel uluslararası reklam kampanyalarında kelebek elbise ve biz yeni yüzleri olmuştuk. Elbette bu başarının ardında doğru bir ekip ve Intel Türkiye var.
Nasıl bir süreçten sonra bu tarz tasarımları markanıza eklediniz?
Ezra Çetin: Sadece teknoloji değil aynı zamanda nano teknolojiler ve biomimikri üzerine çalışarak yeni ürünler hayata geçiriyoruz. Tam olarak dördüncü yılımız bitti. Hatta bir ürünümüz bir yıl önce satışa çıkar diye bekliyorduk, ama birçok hazırlıktan geçiyor ve en önemlisi fiyatının ulaşılabilir olması. Bu Şubat ayında ilk satışlar gerçekleşecek.
Giyilebilir teknoloji yurt dışında daha yaygın. Türkiye’de bunu uygulamak ve kabul ettirmek daha mı zor?
Tuba Çetin: Bizce Türkiye’deki tüketici de hazır. Fakat markalar daha bu konunun üzerine eğilmedi. Elbette Ar-Ge ciddi bir yatırım ve sabır işi. Bir de hayalleriniz olmalı, orijinal fikirler ve tasarımlar yapmalısınız. Sadece şov işi değil maalesef ki. Adınızın bu sektörde yer almasını istiyorsanız orijinal fikirleriniz ile farkınızı ortaya koymalısınız. Biz Şubat ayında Paris İnovasyon Haftası’nın konuğu olacağız ve giyilebilir teknolojilerdeki ürünümüzü tanıtacağız. Bu organizasyona dört tasarımcı ve dört firma seçilerek davet edildi.
Intel iş birliğinde hazırladığınız kelebek elbiseniz büyük ses getirdi. Sizden dinleyebilir miyiz hikayesini? Hazırlık sürecini de anlatabilir misiniz?
Ezra Çetin: Önce hayal ettik; birçok eskiz ve fikir kağıtlara döküldü. Eleme yaptıktan sonra Intel Ceo’su Burak Aydın ve ekibinden randevu aldık. İlk olarak mühendisler nasıl olacak dediler biz de “Bir ilk olacak” cevabını verdik. O günlerde inanın teknoloji kullanıcısı olmaktan öteye gidemiyorduk. Laboratuvara girdik; yazılım ve kabloların arasında kaybolduk. Şimdi kendimiz birçok problemi çözer hale geldik.
Tuba Çetin: Esasında mühendisler ile ilk konuştuğumuzda bize oldukça tedirgin yanaştılar. Biz de öncelikle teknolojinin nasıl olması gerektiğini açıkladık daha sonra 1-2 denemeden sonra elbiseler tasarlandı. Bu sene itibarı ile gelinlik olarak satışa çıkacak olan kelebek elbise gelinlerin hayallerini masala çeviriyor. Şöyle düşünün; gelin evet derken kanat çırpan kelebekler eş ilan edildiğiniz sırada uçmaya başlayacak.
Nasıl tepkiler aldınız?
Esasında ilk başlarda pek anlamadık ne kadar ciddi bir işe imza attığımızı. İlk olarak ben hamile olduğum için Los Angeles’ta kurulacak olan çekim stüdyoları Barcelona’ya taşındı. Biz iki kamera iki ışık olarak hayal ettiğimiz çekimi üç sokağın kapandığı İstanbul’daki ofisimizin aynısı kurulmuş olarak bulduk. Amerika’dan önemli yayınlar çekime eşlik ediyordu. İşte o gün başlayan maceramız Avrupa, Orta Doğu, Uzak Doğu basın turları ile devam etti. Ardından basın yansıması büyük oldu ve Tv programlarında Avrupa ve Amerika’da canlı yayınlarda, ana gazetelerde ve aylık birçok dergide yer aldık. Ardından durmadan birçok organizasyon teklifi ve siparişler gelmeye başladı.
Giyilebilir teknolojiye dair yeni projelerinizi öğrenebilir miyiz?
Tuba Çetin: 20 renk ve desen değiştiren çanta, hastalıklara karşı uyarıda bulunan body ve yıl ortasında lansmanını gerçekleştireceğimiz üç sürpriz projemiz var.
Ezra Çetin: 2012’de nefessiz çalışmaya ve araştırmaya başladık ve hiç durmadık. Şu anda “kelebek gelinlik” dışında satışa çıkmaya hazır dört ürün daha hayata geçirdik. Biz sadece kıyafet tasarlamıyoruz eğitimlerimizin bize sağladığı bilgi ve kendimizi geliştirdiğimiz her konunun katkısı ile biz “Hayatı tasarlıyoruz” dedik. Artık yaşam alanlarınızda “ezratuba” markasının akıllı dokunuşları, kullandığınız objelerde “ezratuba” zevkinin yansımalarına imza atıyoruz. Bu projeleri profesyonel şirketler ile hayata geçiriyoruz. Örneğin mimari çalışmaları BM Mimarlık Murat Akdağ ile gerçekleştiriyoruz. Son olarak hava alanı lounge için ürün ve mekan tasarımı hazırladık.
Sonbahar-kış koleksiyonunuzu hazırlarken nelerden ilham aldınız? Koleksiyonunuzun yıldız parçaları hangileri size göre?
Ezra Çetin: Teknolojinin doğadan ilham alarak ilerlediği biyomimetik bilim üzerine eğiliyoruz. Türkçe karşılığı “biyotaklit” olan bu kavramın ana teması doğadan model, ölçü ve akıl olarak öğrenecek çok şeyimiz olduğudur. Arıların, haritaları olmadan uzun mesafeli uçuşlar yapabilmelerini taklit eden bir koleksiyon hazırladık. Aplikelerimizde yoğunlukla kovan ve Swarovski arılar işledik. Ama bazı parçalarda aplikelere hareket kabiliyeti yükledik böylece teknoloji ve tasarım olarak onların dünyalarını taklit ettik.
Tuba Çetin: Koleksiyonda ağırlıklı olarak takımlar, jakarlı mini elbiseler, kürk görünümlü sahte dokumalar (teknoloji varken gerçek kürk kullanmamalıyız) metal ve Swarovski aplikeler, özel üretim şeffaf kumaşlar yer alıyor.
2017 İlkbahar-Yaz Koleksiyonu'nuzdaki tasarımlardan bahsedebilir misiniz?
Ezra Çetin: 2017 yaz koleksiyonumuzda el boyaması ipekler, gümüş ve bej metalik özel üretilmiş kumaşlar, ter kokusunu önleyen kumaşlar ve jakarlı dokumaları göreceğiz. Koleksiyon 1970’lerden yola çıkarak 3000’lerdeki yaşamı anlatan bir hikayeye sahip. Geçmiş ve gelecek harmanında zamanın akışkanlığını anlatıyoruz.
Yurt dışında da ülkemizi başarıyla temsil ediyorsunuz. En çok hangi ülkelerdeki moda severler ilgi gösteriyor markanıza?
Ezra Çetin: Orta Doğulu tüketiciden 2009 itibarı ile pozitif dönüşler aldık. Bizim koleksiyonlarımız net ve fütüristik olduğu için giremeyeceğimiz bir pazar olarak düşünürdük. Ama şimdi satış noktalarımız çoğalmaya başladı ve tüketici gerekirse İstanbul’a gelip bizden alıyor. İtalya ve Avrupa’da bazı ülkelerde ürün satışlarımız var. Özellikle eşim şirketin pazarlamasının başına geçince başarılı bir grafik çizmeye başladık. Yeni girdiğimiz Uzak Doğu pazarından aldığımız tepkiler ise oldukça pozitif. Yeni satış noktalarımız oluştu, satın almaların pozitif görüşleri önemli ama tüketici ile ürün gelecek sezon buluşacak ve biz tepkileri çok merak ediyoruz.
Tuba Çetin: Zaten Türkiye’de bir kesim var “ezratuba” markasını seviyor. Şu anda Harvey Nichols, Brandroom ve Gizia Gate’lerde satıştayız. Aynı zamanda “shop.ezratuba.com” online satış sitemizden yurt içinde ve yurt dışında tasarımlarımızı satıyoruz.
Klişe bir soru olacak ama en çok hangi ünlüyü giydirmek istersiniz?
Tuba Çetin: Her zamanki verdiğimiz cevap olacak sokaktaki kadın bizim ünlümüz, onları giydirmeyi tercih ederiz.
Farklı alanlarda tasarım yapmayı hayal ediyor musunuz?
Ezra Çetin: Farklı disiplinlerde eğitimlerimizin bize kattıkları ile beraber yeni iki proje üzerinde çalışıyoruz. Birincisi BM Mimarlık ile beraber ürün ve mekan tasarımı yapıyoruz. Aynı zamanda özellikle üründe akıl ve yazılım çalışmaları yapıyoruz. Elbette biz mimar değiliz arkamızda BM gibi bir güç var. Sahibi Murat Akdağ çok sevdiğimiz bir arkadaşımızdı, bir gün elinde bir proje ile çıkıp geldi. Akıllı bir ofis “Siz olsanız bu ofis nasıl olurdu” dedi. Biz de anlattık ve ertesi gün kendi ekibinin içine katılmamızı istedi. BM ekibinin içinde çok değerli uluslararası başarıları olan tasarımcılar var bu teklif bizi çok onore etti. Başladık ve ilk akıllı ürün ve geleceğin mağazacılık sistemini hazırlamaya başladık. Yeni proje olarak lounge tasarımı yaptık. Lounge içinde sizinle iletişim halinde olan oturma grupları tasarlandı. Bize göre artık bilgisayar ya da cep telefonunun ötesinde yaşadığımız mekanlar bize sonsuz teknolojiyi sunmalı ve hayatımızı daha konforlu hale getirmeli. İkinci proje için uluslararası bir galeri ile ilk sergi hazırlığı yapıyoruz. Bir yıl içerisinde hayata geçirmek üzere çalışıyoruz. Bu sene Miami Basel’de yer almamız için İspanyol bir sanat galerisinden teklif aldık ama daha işimizin hazır olduğuna inanmadığımız için erteledik. Önümüzdeki yıl markamız ile ilk sergimizi gerçekleştireceğiz.
Aranızda nasıl bir iş bölümü var?
İkimiz de yapı olarak çok farklıyız. Fikir ayrılıklarını dahi severiz çünkü bu bizi geliştirir ve markamızın rengi haline gelir. Biz her sezon yenilenmiş ve tekrarı olmayan ürünler tasarlamayı seviyoruz. Kendi markamıza tasarladığımız her ürün ile ertesi sezon yarışıyoruz. Bir arada çalışmanın en verimli yanlarından biri, tasarım aşamasından sonra birimizin üretim ile diğerimizin Ar-Ge ve ürün geliştirme ile ilgileniyor olması.
Markanızla ilgili gelecek planlarınız neler?
Her an yeni ürün geliştirme peşindeyiz. Ar-Ge çalışmalarımızı güçlendirmek için doğru ortaklıklar kuruyoruz. Markamızın pazarlarını genişletiyoruz. Bizim için önemli olan tüketici ile birebir iletişim kurabilmek ve dünyanın her yerinde kendisine ulaşabilmek. Bunun için teknolojik ve sistemsel altyapımızı tasarlıyoruz.