ALEM Art Weekend: Encounter / Karşılaşma Sergisi

Çağdaş sanatın önde gelen isimleri ALEM Art Weekend'in Mandarin Oriental, Bodrum'daki buluşmasında EArt Galeri iş birliğiyle gerçekleşen “Encounter / Karşılaşma” sergisinde bir araya geldi. Prof. Dr. Marcus Graf'ın küratörlüğünü yaptığı seçkide eserleriyle yer alan sanatçılar, çalışmalarının yaratılış öyküsünü paylaşıyor.

YAZAR: Kübra Bıçak
ABONE OL
6 Haziran 2023 Salı 15:41 | Son Güncellenme:
22 dakika okunma süresi
ALEM Art Weekend: Encounter / Karşılaşma Sergisi
Prof. Dr. Marcus Graf

Ergin İnan

"ALEM Art Weekend'e, EArt Galeri'nin sanatçılarıyla birlikte katılıyorum. Bu buluşmada yer aldığım için çok mutluyum. 'Büyülü Bahçe' serisinden bir eserle bu seçkiye katılıyorum. Yedi işimin bir araya geldiği 'Nur Tepesi' eserim de bu sergide ilk defa sanatseverlerle buluşacak. Eserlerimin tümü ışığın ve renklerin ayrışımından oluşuyor. 'Büyülü Bahçe' serim de bu çıkış noktasından ortaya çıktı. Bir yaradılışın karanlıktan aydınlanması bir ışık oldu. Arkasında o ışığın yansıması olarak böyle bir düşünce geliştirdim. 'Büyülü Bahçe' böyle ortaya çıktı. 'Büyülü Bahçe' nin ardından ise 'Nur Tepesi' tomurcuklandı. 'Nur Tepesi' de bir ışık tepesi tabii ki. Işık ve renk benim için çok önemli. Her insanın içinde farklı bir ışık vardır.

Bunu keşfetmeleri çok önemli. Bu seçkilerde de ışığı rengin içine gizliyorum. Odak noktamda bugünlerde renklerin ortaya çıkışı var. 'Neden varız?', 'Neden dünyaya geldik?' tüm bu düşünceleri yansıtmak için de resimsel bir düşünce ortaya koymaya çalışıyorum. Son yaptığım eserlerimde akrilik ve yağlı boyayla çalıştım. Renk benim için solmaması gereken bir ifade biçimi. Desenlerimle yaptığım şeyler zamanla solmaya başladı. Çünkü bu çalışmalarımda az renk kullandım. Bu renkler az olduğu için zamanla bozuluyor. Bu yüzden çalışmalarımda solmayacak boyalar kullanıyorum. Kendi yapıtlarınızın ve kişiselliğinizin oluşması için arkasında bir sanat düşüncesinin olması gerekir. Sanat, aslında insanların bakışı. Burada diğer yapılardan bir farklılık oluşuyorsa, kişisel bir bakış açısı varsa orada bir sanat vardır demektir."

Alea Pınar Du Pre

"ALEM Art Weekend'e iki farklı serimden işlerimle katılıyorum. Birincisi 'The Many Manifested Selves / Çok Tezahür Eden Benlik' serisinden iki eserim. Bunları çok ince 'pointilist' bir tarzda yarattım. Bu eserler yaşadığımız holografik realitenin içindeki varlığımızı sürdürdüğümüz farklı kimlik ve 'ben'leri anlatıyor. Günümüzdeki sentetik ve dijital dünyamıza gönderme yapmak amacıyla geliştirdiğim göz yanıltıcı bir teknik ile çalışıyorum. Bu, eserlerime kinetik ve holografik bir efekt veriyor. Yaşadığımız dünya gibi gerçek ile dijitalin arasında kaymalar yaratıyor. Bu son çalışmalarım 'Optik Sanat' fikrini kullanarak yarattığım ikonik kişilerin portreleri. Bunun için yine pastacılık tüpleri ve çok yoğunlaştırılmış akrilik boya kullandım. Uzaktan gözlerinizi kısarak baktığınızda, eserin kendisini çok net görüyorsunuz. Yakından bakıldığında figürler daha soyut ve tanınmaz hale geliyor.

Eserlerimi yaratırken realitenin ötesindeki bir realiteyi anlatma ihtiyacı ile yola çıkıyorum. Yaratım sürecim de her zaman olmayanı keşfetmek, yapılmayanı yaratmak üzere ilerliyor. Her zaman kendime öz teknikler geliştirim, atölyemde resmen bir Arge departmanı var. Bu da işlerimi kendine has, orijinal ve benzersiz kılıyor. İngilizcede çok güzel bir kelime var: 'Harbringer' (tam anlamıyla bilinmeyeni yaratan demek); işte bu benim 'tanımsızlığım'. Bu sergide içsel algıların biraz da olsa açılmasına yardımcı olmayı hedefliyorum. Tuvale ve ötesine bakarak, gördüklerimizi hikayelemenin yeni yollarını bulacağımızı umuyorum. Her işin, izleyiciye gerçekliği ve algıyı, görüneni ve görünmeyeni düşündürtmek için tasarlanmış hikayeleri var. 'Gerçeklik nedir?' sorusu, aslında yarattığım bütün serilere hakim olan temayı oluşturuyor ve her resimde, gözümüzün önünden uçup gitmeden önce, bunun bir anına tanık oluyoruz. Sanata çok önem veren ALEM ile Art Weekend'de daha önce sergilenmemiş en son işlerimle katılmak beni çok mutlu ediyor. Yaza bu güzel etkinlik ile kapıları açmak bence olağanüstü güzel ve unutulmaz bir deneyim olacak."

Burcu Yavuz

"Çalışmaların doğanın kalbinde olan bir alanda sergilenmesi; sanatın, görsel basın ayağıyla ALEM Art Weekend'de özel bir organizasyona dönüşmesi oldukça önemli. İzleyiciyle yakın temasta kalarak işlerin anlatımlarının birebir diyalogla ilerlediği bu serginin parçası olmak heyecan verici. Farklı serilerde birçok çalışma bu sergide yer alıyor. Konu, anlatım ve tema değişmeden renkler ve tuval farklılıkları oluşturularak izleyiciye sunuluyor. Bilinmezlik algısı, paralel evren, diğer boyutlar, zaman ve mekan algısının farklı işleyişi beni besliyor ve şekillendiriyor.

Beynim bir depo gibi, sürekli işliyor. Görseller hazır halde atölyede tuvallere yansıyor. Kozmosun bilinmezliği, sırlarla dolu oluşu ve maddenin üç boyutlu hali, evrenin renkleri olduğuna inandığım neonlar, sürekli gelen boşluk hissi, maddesellikten uzak ruhani durumlar... Her bir figür enerjileri temsil ediyor, somuta yakın gözüken her dokunuş soyut aktarımla his kazanıyor. Sanat benim için spritüel bir yolculuk, çalışmalarımın dijitalleşme durumuna yakın olduğunu düşünüyorum; belki ileri dönemlerde farklı disiplinlerin bir arada olduğu projelerde yer alabilirim."

Eelco Hilgersom

"Yurt dışındaki galerilerle çalışmayı her zaman sevmişimdir. Özellikle de tutkulu insanlarla çalışabileceğiniz iyi bir galeri ise. Yurt dışındaki galerilerle çalışırken daha çok insan eserlerimi tanıyor ve pek çok kişiye dokunuyorum. EArt Galeri bana ALEM Art Weekend'den bahsettiğinde, 'Habitat Family' serisindeki eserlerimin bu sergiye çok yakışacağını düşündük. Her zaman 'Yaratılış zihni özgürleştirir' derim; bu gerçekten kafamda özgürleşme ve huzuru temsil ediyor. Bu sergideki çalışmalarım doğanın yarattığı pek çok organizmadan ilham alıyor. Bu, organizmaların rengi, yapısı her canlıya kendi mesajını iletme yeteneği veriyor. Renk ne kadar parlaksa, mesaj o kadar iyi iletilir. Yani her şey iletişimle ilgili. 'Habitat Family' de farklı yapıları ve renkleri karıştırılarak soyut bir şekilde tasvir ettim. Organik şekiller, renkler ve yansıtıcı yüzey, bir mesaj veya duygu iletmek isteyen yeni bir canlı türü yaratıyor.

Her şekil ve renk farklı bir duygu taşıyor. İşte bu nedenle , 'Habitat Family' de her canlının, iletmek istediği olumlu bir duyguya karşılık gelen kendi adı var. 'Brave', 'Fierce' veya 'Foxy' gibi. Tek bir şekilden oluşan canlılar olduğu gibi, birden çok şekilden oluşan canlılar da var bu seride. Kendimi bildim bileli doğaya ilgi duydum. Çocukken her zaman dışarıda olmayı severdim. Özellikle ilkbahar ve yaz aylarında. Doğa ile ilgili filmler izlemeyi de severim. Beni sakinleştiriyor ve doğadan çok fazla ilham alıyorum. Sanat eserlerimi doğanın harikulade güzelliğinin soyut bir yansıması olarak tanımlıyorum. İşimde her zaman zıtlıklar arıyorum. Renk, şekil veya doku kontrastı. Sıklıkla birlikte bir bütün oluşturan birçok ayrı öge kullanırım. Dokular söz konusu olduğunda gerilimi aramayı seviyorum. Pürüzsüz bir yüzeye sahip tek bir ögeyi, o ögenin yüzlerce kez yerleştirildiği bir alana yerleştirdiğinizde, yeni bir yüzey elde edersiniz. Bu da doğada olur. Örneğin, bir böceğin gözüne bakın. Uzaktan bakıldığında tek parça gibi görünür ama yakından baktığınızda yüzlerce hücreden oluştuğunu görürsünüz. Amacım, parçanın zıtlıkları ve karmaşıklığı üzerinden izleyiciye dokunmak ve onları işin içine çekmek. 'Habitat Family' adlı çalışmalarım pozitif bir duygu taşıyor çünkü dünyanın bazen gerçekten ihtiyacı olan şeyin bu olduğuna inanıyorum."

Ertuğrul Berberoğlu

"Sanat benim için keşiftir. Sanat yaşamında karşılaştığım her durak çok önemli bir yere sahip. Elbette bu sergi de, diğer duraklar gibi heyecanlı ve anlamlı. Böyle güzel isimlerin de bu ortak çalışmada buluşması ve sergide sanatçı arkadaşlarımla buluşuyor olmam mutluluk verici. ALEM Art Weekend'e, çalışmış olduğum serilerden biri olan 'Düşüş' serisine ait eserler ile katılacağım. 'Düşüş', doğum anı ile bugün sürdürdüğümüz yaşama gelişimizin metaforu esasen. Ben dünyaya gelişimizi bir düşüş olarak görüyorum. Korunaklı anne rahminden, savunmasızca düştüğümüz ilk an... Bu an sonrasında kendimize ulaşmamıza mani olan yüzlerce, binlerce manipülasyona maruz bırakılıyoruz ve sonunda 'ben' dediğimiz gerçeğinden kopuk bir benlik giysisi kuşanıp yaşama devam ediyoruz. 'Düşüş' serisi eserlerim, artık farkında olduğumuz bu giysilerden soyunup, duvarların olmadığı yepyeni bir yaşama düşüşü yansıtıyor. 'Düşüş' serisinde bir dizi dikey ritmik formlardan oluşan, izledikçe daha da kuvvetlenen rengin, izleyicide güçlü bir hakimiyet kurduğu eserler mevcut. Bu eserlerde minimalist bir yaklaşımla çokluğu, farklılığı, mikro ve makro hareketlerin yaratımını görünür kılmaya çalışıyorum. Eserler, yakın/uzak izleyişte bambaşka boyutlar yaratarak başkalaşan hisler uyandırmaktadır. Eserlerle aranızdaki mesafe uzaklaştıkça, kullanmış olduğum deriyi anımsatan malzemenin de etkisiyle, bir soyutluk algısıyla deformasyona uğramış bedenlerin düşüş anını görebiliriz. Yaklaştıkça, düşüşteki bedenlerin yeniden boyutlanarak devleşen yarıklara dönüşüne şahit oluruz.

Adeta atılacak tek bir adım ile duvarlarımızın içinden yeni bir mekana geçebilmemizin olanağını hissederiz. Bu hissi mertebede, düşüşün tam sınırında bir kapı açıyorum ve arzu ettiğimiz sınırsız duyguların ve düşüncelerin harekete geçebilme olanağı bulduğumuz bir mekana çağrı yapıyorum. Bu seçkide 'Düşüş' serisine yeni bir bakış açısıyla yaklaştım. Daha önceki çalışmalarımda tek bir renk hakimdi. Bu yeni çalışma sürecimde rengi parçalara ayırıp, tekrar birleştirdim ve formun vücut bulmasını sağladım. 'Düşüş' ün içerisinde barındırdığı hareketi daha da hızlandırdım. Belki de hayal ettiğimiz ya da hayal bile etmekten aciz olduğumuz her şey, hareketin kendisinde gizlidir ve o hareket, bizleri sınırların olmadığı sonsuz soyutluk dünyasına yöneltiyordur. Sanat, benim için önce bir sığınak sonra özgürlük ve keşif yolculuğudur. Kendimi, keşfim ile tüm yaşamı ve varoluşları keşfettikçe, tüm bunların yalın ve biricik olan varlığımda kavrayışımı diğer insanlara açarak paylaşmam... Ve bu paylaşımı, dil aracı olmaksızın bambaşka araçlarla, o araçların bendeki başkalaşan yorumlamaları ile sunmam. Sanat, kitlelere yeni bir dil öğretmek gibidir... Bir nesneyle, varlıkla dille kurulamayan bir ilişkinin, iletişimini kurmayı sağlayan alfabenin öğreticisi olmak gibi. Bu da sanatçının öznelliğinde gelişebilmekte. Her sanatçının bir alfabesi vardır. Bu da bir sanatçının tüm yaşamı boyunca keşfedeceği büyük bir dünya demektir... Uzun vadede baktığımda; sanatla olan bu ilişkimin kendi varlık alanlarımı inşa edeceğini ve dünya sanatına yön vereceğimi düşünüyorum."

Gülçin Aslandoğan

"ALEM Art Weekend ve EArt galeri iş birliğinden ötürü mutluyum. Eserlerimin bu seçkide yer alması ve daha çok sanatsevere ulaşması gurur verici. Her duvar, her sergi yeni bir sahne, yeni bir şölen benim için. Alem Art Weekend'e 'Patlama' ve 'Barkod' serisi ile katılıyorum. Her iki serinin de hikayesi çok farklı. Patlama serisinde dünyanın var olduğu andan bu yana dönmekte olduğunu ve bunu müthiş bir rutinle yaptığını, oysaki bu esnada nesillerin gelip geçtiğini ve zamanın aktığını anlatıyorum. 'Patlama' serisindeki eserlerimde ayrıca müthiş bir enerji vardır. Güneş sistemindeki tek canlı gezegenin enerjisidir bu. Gözünüzü biraz kısarak baktığınızda eserdeki insanları görebilirsiniz. 'Barkod' serisi ise başka bir boyuta geçme anı gibidir. En az 5000 renk tonu kapasitem olmasına rağmen, 150 x 150 cm bir alanda belki 150 ton kullanabiliyorum. 'Barkod' sanatı, en az dokümanla çalışarak (sadece düz çizgi ve iki ana renk) en fazla ruhu içine çekebilmek sanatıdır. Eserlerimi üretirken içimdeki, hafızamdaki dökümanlardan faydalanıyorum.

Doğduğum günden beri biriktiriyorum. Zihnim bir bilgisayar gibi her şeyi kaydediyor: renkleri, şekilleri... Üretim anında bu birikim ve o anki duygularım harmanlanıyor. 'Patlama' ve 'Barkod' serisinin ortak yanı şu ki, yaratım sürecinde yer çekimi benim için ortadan kalkıyor. O an yer yüzünde olmuyorum ben. Sadece eser ve ben oluyoruz ve ayaklarım bir karış yukarda... Bu müthiş bir şey! Düşünce aktarımı ve üslupta bence en önemli şey özgünlüktür. 'Patlama' serisini benim bulduğum bir teknikle yapıyorum. Tamamen spontane. 'Barkod' serisi yine tamamen spontane bir iştir. Önemli olan iki yüz üç yüz tonu bulmak değil, o tonları farklı kalınlıktaki çizgilerle bir araya getirerek insanları eserin içine çekebilmektir. Kırmızı her yerde kırmızı, ama o tonlar öyle bir araya gelmeli ki sanki bir beste yapar gibi, ve konuşmalı o kırmızı. Sanat benim için 'ah keşke 500 yıl yaşayabilseydim!' dedirten bir yolculuk. Hiç bitmeyen coşku, yaşama sevinci, enerjidir sanat. Üretmediğim gün eksiğim, yokum sanki."

EN ÇOK OKUNANLAR

2025 Altın Küre Adayları Açıklandı
2025 Altın Küre Adayları Açıklandı

2025 Altın Küre Adayları Açıklandı

16 dakika okunma süresi
Bir Tenorun Hikayesi: Mario Frangoulis'in Sanatla Geçen 35 Yılı
Bir Tenorun Hikayesi: Mario Frangoulis'in Sanatla Geçen 35 Yılı

Bir Tenorun Hikayesi: Mario Frangoulis'in Sanatla Geçen 35 Yılı

20 dakika okunma süresi
Modanın Şapka Dehası: Stephen Jones
Modanın Şapka Dehası: Stephen Jones

Modanın Şapka Dehası: Stephen Jones

4 dakika okunma süresi
Denizden Sofraya: İstanbul'un En İyi Deniz Ürünleri Restoranları
Denizden Sofraya: İstanbul'un En İyi Deniz Ürünleri Restoranları

Denizden Sofraya: İstanbul'un En İyi Deniz Ürünleri Restoranları

1 dakika okunma süresi
"Mufasa: Aslan Kral" Galası'nda Beyonce ve Blue Ivy'den Metalik Uyum
"Mufasa: Aslan Kral" Galası'nda Beyonce ve Blue Ivy'den Metalik Uyum

"Mufasa: Aslan Kral" Galası'nda Beyonce ve Blue Ivy'den Metalik Uyum

1 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

2024 Art Basel Paris Hakkında Bilmeniz Gerekenler
2024 Art Basel Paris Hakkında Bilmeniz Gerekenler

2024 Art Basel Paris Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Christian Dior: Designer of Dreams Sergisi Riyad'da
Christian Dior: Designer of Dreams Sergisi Riyad'da

Christian Dior: Designer of Dreams Sergisi Riyad'da

6. Mardin Bienali Hakkında Bilmeniz Gerekenler
6. Mardin Bienali Hakkında Bilmeniz Gerekenler

6. Mardin Bienali Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Modanın Şapka Dehası: Stephen Jones
Modanın Şapka Dehası: Stephen Jones

Modanın Şapka Dehası: Stephen Jones

Ömer Atakan “Silver Screen Icons, Cinematic Pop on Paper” Sergisiyle La Plage Suadiye'de
Ömer Atakan “Silver Screen Icons, Cinematic Pop on Paper” Sergisiyle La Plage Suadiye'de

Ömer Atakan “Silver Screen Icons, Cinematic Pop on Paper” Sergisiyle La Plage Suadiye'de

Dijital Dinamizm: Ali Alışır'ın “In Motion” Sergisi
Dijital Dinamizm: Ali Alışır'ın “In Motion” Sergisi

Dijital Dinamizm: Ali Alışır'ın “In Motion” Sergisi

Mayıs Ayı Sergi Ajandası
Mayıs Ayı Sergi Ajandası

Mayıs Ayı Sergi Ajandası

Çiçeklere Övgü
Çiçeklere Övgü

Çiçeklere Övgü

Yayoi Kusama Londra'da
Yayoi Kusama Londra'da

Yayoi Kusama Londra'da

Dior'dan Peter Lindbergh'e Saygı Duruşu
Dior'dan Peter Lindbergh'e Saygı Duruşu

Dior'dan Peter Lindbergh'e Saygı Duruşu

Yaz Dönemi Sergi Ajandası
Yaz Dönemi Sergi Ajandası

Yaz Dönemi Sergi Ajandası

Dokuzuncu Uluslararası Sinop Bienali Başladı
Dokuzuncu Uluslararası Sinop Bienali Başladı

Dokuzuncu Uluslararası Sinop Bienali Başladı