Diyabetin iki türü vardır; Tip 1 ve tip 2 diyabet..
Tip 1 diyabet genellikle çocuk yaşta veya ergenlikte tehşis konulan genel diyabet popülasyonunun sadece yüzde 5’ini oluşturan diyabet türüdür. İnsulin salgılayan organımız pankreasın “insülin salgılamaması” durumudur.
Tip 2 diyabet ise kilo artışı, yaşam koşulları, sağlıksız ve düzensiz beslenme , fiziksel aktivite yetersizliği ve genetik yatkınlıklar ile ortaya çıkabilmektedir. Tip 2 diyabette İNSULİN DİRENCİ oluşur.
Son zamanlarda “bende insülin direnci var” cümlesinin sık sık duymamız tesadüf değil çünkü ülkemizde her 11 kişiden 1’i diyabet hastası…
İnsülin direncinin sebepleri
Normalde insülin kan şekerinin hücre içerisine girmesini sağlar ve bu şekilde kan şekeri hücre içerisinde parçalanıp enerji olarak kullanılır. Fakat hücreler dirençli olup insülinin içeri girmesine izin vermezse kanınızdaki şeker seviyesi yükselir ve dolaşımda fazlaca şeker kalıntılarına maruz kalmış olur. Yağ depolamak kolaylaşır, damar sağlığı bozulmaya başlar.
Genelde insülin direnci olduğu için kilo aldığından yakınan kişiler, kilolarının suçunu insülin direncine atarlar. Oysa ki vücuttaki fazla yağlanma (aşırı kilo artışı) insülin direncine neden olur.
Yani sadece insülin direnciniz olduğu için kilo almıyorsunuz, belki de kilo aldığınız için insülin direnciniz var.
Kan şekerini bir VAMPİR gibi düşünün…
Normal çalışan sistemlerde insülin hücre kapısını açar , şeker (vampir) hücre içine girer, parçalanır, yok edilip enerjiye çevrilir ve sistem sağlıklı bir şekilde devam eder.
İnsulin direncinde ; vampir(şeker) kapıyı çalar , ortamda insülin vardır ama kapı açılmaz. Çünkü hücre duvarında kapı kilidini bozan bir şeyler vardır. İşte o şey aslında YAĞ dokudur!
Bizi yağlandıran yiyecekleri fazlaca tüketmek, kilo almak, hareketsizlik, yağ dokunuzun fazlaca olması (özellikle göbek ve bel civarında) ortamda insülin olsa bile yağlarla bozulmuş kaslarımızın şekeri parçalamasına engel olur.
Ne yapmalı?
Tüm yeniliklerden haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edin.